Gökte olan zâtın, sizi yerin dibine geçirmeyeceğinden emin mi oldunuz
Mülk.16: “Gökte olan zâtın, sizi yerin dibine geçirmeyeceğinden emin mi oldunuz? Bir de bakarsınız, yer çalkalanıp duruyor!”
Gökte Olan Zâtın İkazı: Yerin ve Göklerin Sahibini Tanımak
“Gökte olan zâtın, sizi yerin dibine geçirmeyeceğinden emin mi oldunuz? Bir de bakarsınız, yer çalkalanıp duruyor!” (Mülk, 16).
Bu ayet, insana yaratılışının ve kainat üzerindeki yerinin sınırlarını hatırlatan bir ikazdır. İnsan, dünya hayatındaki nimetlere aldanarak, kendi gücünü ve varlığını abartma eğilimindedir. Ancak bu ilahi uyarı, hem dünyanın geçiciliğini hem de insanın acizliğini vurgular. Ayet, yeryüzünün altındaki ve gökyüzünün üstündeki kudreti insana hatırlatarak, onu bir muhasebeye davet eder: Sahip olduğun güç ve varlık, seni gerçekten güvenceye alabilir mi?
Yerin ve Göklerin Sahibi
İnsan, günlük hayatının akışı içinde yeryüzüne ve gökyüzüne dair alışkanlık geliştirmiştir. Yeryüzünün sabitliği, gökyüzünün genişliği, sanki değişmez bir düzen gibi algılanır. Ancak ayet, bu düzenin ardında mutlak bir kudret sahibinin bulunduğunu hatırlatır. Allah, yerin sabitliğini dilediği anda bozabilecek ve yeryüzünü insana adeta bir musibete çevirebilecek bir güç sahibidir.
Bu uyarı, insana hem kendi sınırlı gücünü hem de Allah’ın mutlak kudretini düşündürür. Allah’a güvenmeyen ve O’nun koyduğu sınırları hiçe sayan insan, dünya nimetlerine yaslanarak kendisini güvende hissetse de, aslında her an Allah’ın takdir ettiği bir musibetle karşılaşabilir. Depremler, volkanik patlamalar, toprak kaymaları, bu ilahi kudretin sadece küçük birer yansımasıdır.
Kibir ve Güvence Arayışı
İnsanoğlu, kendisine verilen akıl, bilgi ve teknoloji sayesinde dünyanın düzenine bir ölçüde müdahale edebildiğini düşünür. Ancak bu müdahale, insanın aslında ne kadar zayıf olduğunu değiştirmez. Modern bilim ve teknolojinin ulaştığı seviyeye rağmen, doğanın kontrol edilemez gücü karşısında insan çaresiz kalır. Bu da bize, insanın hakiki bir güvenceye sadece Allah’a olan teslimiyetle ulaşabileceğini gösterir.
Yer Çalkalanırsa…
Ayetin ikinci kısmında geçen “Bir de bakarsınız, yer çalkalanıp duruyor!” ifadesi, sadece fiziksel bir depremi değil, aynı zamanda insanın manevi dünyasındaki sarsıntıları da temsil eder. İnsan, Allah’a olan imanını kaybettiğinde, iç dünyasında bir kaos ve huzursuzluk başlar. Allah’a olan güveni ve teslimiyeti olmayan insan, dünyanın geçici düzeni içinde sürekli bir endişe ve korku hali yaşar. Bu, insanın ne kadar zengin, güçlü veya bilgili olursa olsun, gerçek huzuru ve güveni bulamayacağını gösterir.
İnsana Düşen Görev: İbret ve Tevekkül
Bu ayetten alınacak en büyük ders, insanın kendi acizliğini idrak etmesi ve Allah’a tevekkül etmesidir. Kainatta hiçbir şey tesadüfen işlemez; her şey Allah’ın hikmeti ve iradesiyle hareket eder. Yerin sabitliğini sağlayan da, gökyüzünü direksiz tutan da Allah’tır.
Ayet, aynı zamanda insanı, Allah’ın büyüklüğünü ve kudretini tefekkür etmeye davet eder. Depremler, fırtınalar ve doğal afetler, Allah’ın kudretinin birer tecellisidir. İnsan, bu gibi olaylardan ibret almalı, Allah’a olan bağlılığını ve teslimiyetini artırmalıdır.
Sonuç: Kudret Sahibini Tanımak
Mülk Suresi’nin bu ayeti, insanın dünyaya bakışını değiştirmesi için bir davettir. İnsan, yeryüzüne hükmettiğini zannetse de, aslında Allah’ın dilemesi dışında hiçbir şeye hükmedemez. Bu hakikati anlamak, insanı hem kibirden arındırır hem de Allah’a olan yakınlığını artırır.
Allah’ın kudretine teslim olmak, insan için gerçek güvenin ve huzurun anahtarıdır. Ayet, insana bir yandan Rabbini tanıma, diğer yandan da kendi acizliğini ve sınırlarını bilme çağrısı yapar. Rabbimiz, bizleri bu hakikati anlayan ve hayatımıza tatbik eden kullarından eylesin. Çünkü hakiki güvence, yalnızca Allah’ın rahmetinde ve kudretindedir.
@@@@@@@@
### **Mülk Suresi 16. Ayet Üzerine İbret ve Tefekkür**
**”Gökte olan zâtın, sizi yerin dibine geçirmeyeceğinden emin mi oldunuz? Bir de bakarsınız, yer çalkalanıp duruyor!”**
Bu âyet, insanın kibrini kıran, Allah’ın mutlak kudretini hatırlatan ve dünyadaki sahte güven hissine karşı uyaran bir üslupla kalplere hitap ediyor. İşte bu ayetin derinliklerinde saklı ibretler ve tefekkür noktaları:
#### **1. “Gökte Olan” İfadesinin Anlam Deryası**
Âyetteki **”men fi’s-semâ”** (gökte olan) ifadesi, müfessirler arasında farklı yorumlara konu olmuştur:
– **Allah’ın Yüceliği**: Birçok tefsirde bu ifade, Allah’ın mekândan münezzeh olduğunu vurgulamak için **mecazî bir anlatım** olarak ele alınır. Allah’ın “gök” ile anılması, O’nun azametini ve insanın sınırlı idrakine hitap eden bir ifade tarzıdır .
– **Melekler ve İlâhî Emir**: Bazı yorumlara göre bu ifade, Allah’ın emriyle hareket eden melekleri veya azap görevlilerini işaret eder. Örneğin, Lut kavmine gönderilen taşlı kasırga veya Karun’un yere batırılması gibi olaylar, meleklerin ilâhî emirle müdahalesine örnektir .
– **Metafizik Bir Gerçeklik**: Diyanet tefsirine göre “gök”, fizikî bir yer değil, Allah’ın hükümranlığının sembolüdür. Bu, insanın Allah’ın kudretini idrak edemeyişine karşı bir uyarıdır .
#### **2. İnsanın Sahte Güven Hissi ve Tarihten İbretler**
Âyet, insanın dünyevî gücüne ve statüsüne güvenmesini sorgular. Tarih boyunca bu güveni yanıltan örnekler şunlardır:
– **Karun’un Yere Batışı**: Servetiyle şımaran Karun, Allah’ın emriyle toprağa gömülmüş ve “yerin dibine geçme” fiiliyle ibretlik bir sona uğramıştır .
– **Lût Kavmi ve Taş Yağmuru**: Azgınlaşan Lût kavmi, gökyüzünden gelen bir azap ile helak edilmiştir .
– **Firavun’un Kibrinin Çöküşü**: Kızıldeniz’de boğulan Firavun, dünyevî iktidarın geçiciliğini gösteren bir başka örnektir.
Bu olaylar, insanın “Allah’ın azabından emin olma” yanılgısını yüzüne vurur. Âyetin **”bir de bakarsınız yer çalkalanıp duruyor”** ifadesi, ani bir felaketin habercisidir. Depremler, tsunamiler veya volkanik patlamalar gibi doğal afetler, bu ilâhî ikazın somut tezahürleridir.
#### **3. Modern İnsanın Dünya Tuzağı ve Âyetin Mesajı**
Günümüzde insan, teknoloji ve bilimde ilerledikçe kendini “güvende” hissetme yanılgısına düşüyor. Ancak Mülk Suresi 16. ayet, bu güvenin ne kadar kırılgan olduğunu hatırlatıyor:
– **Doğal Afetlerin Anlamı**: Depremler, insanın acizliğini ve Allah’ın kudretini gösteren birer uyarıdır. Ayetteki **”temûr”** (çalkalanma) kelimesi, yerin sarsıntıyla titreyişini anlatırken, insana “hazırlıklı ol!” çağrısı yapar .
– **Maddî Güvenin Aldatıcılığı**: Servet, makam veya teknolojiye dayanan güven, insanı Allah’a şükürden uzaklaştırır. Oysa ayet, **”emin mi oldunuz?”** sorusuyla bu güveni temelden sarsar.
#### **4. Tevazu ve Sorumluluk Bilinci**
Mülk Suresi, insana iki temel mesaj verir:
1. **Allah’a Teslimiyet**: “Gökte olan” ifadesi, insanın Allah’ın hükmünden kaçamayacağını hatırlatır. O, her an gözetendir.
2. **Amel-i Sâlih**: Sûrenin devamındaki âyetler, insanın iyi işlerle donanmasını ve âhiret için hazırlık yapmasını emreder .
Hz. Peygamber’in (s.a.s.) Mülk Suresi’ni her gece okuması , bu sûrenin hem dünyevî hem de uhrevî koruyuculuğuna işaret eder. Kabir azabından korunma rivayetleri de bu bağlamda değerlendirilmelidir .
#### **5. Sonuç: İbret ve Tefekkür Çağrısı**
Bu âyet, insanı **tefekküre** davet eder:
– **Kâinattaki Denge**: Yerin sarsıntıya hazır bir düzende durması bile Allah’ın lütfudur.
– **Geçmişten Ders Almak**: Helak olan kavimler, insanın kibrinin sonucudur.
– **İlâhî İkazları Ciddiye Almak**: Depremler ve afetler, insana “Rabbini unutma!” mesajıdır.
Nihayetinde, Mülk Suresi 16. ayet, insana şu soruyu sordurur: **”Allah’ın kudretinden gerçekten emin miyim, yoksa bu bir gaflet mi?”**