Ahirette Her Şey Faş Olacak: Hakikatin Gün Yüzüne Çıkışı İnsanoğlu dünya hayatında zaman zaman tercihler yapar. Bazı şeyleri ısrarla ister, bazılarından şiddetle kaçar. Ancak bu tercihler her zaman isabetli olmaz. Bazen ısrarla istediği bir şey, başına bela olur; bazen de kaçtığı bir durum, kendisi için büyük bir rahmete dönüşürdü. Dünya perdesi bu hakikatleri gizler. Lakin […]
Zamanın Kıymeti ve Mâlâyânînin Aldatıcı Tuzakları Zaman, insana verilmiş en kıymetli sermayedir. Hayat dediğimiz şey, aslında bu zamanın toplamıdır. Her saniyesi geri alınamayan, her dakikası bir daha gelmeyen bu ilahi emanet, ya cenneti kazandırır ya da boşuna heba edilirse hüsrana sürükler. Ne var ki çoğu insan, sanki binlerce yıl yaşayacakmış gibi, en lüzumsuz malumatlarla ömrünü […]
En Ziyade Hayret Edilecek Şey: İnkârın Maskaralığı İnsanoğlu, gördüğü en küçük sanat eserine hayranlık duyar. Bir çocuğun yaptığı taşlardan kelebek bile “Kim yaptı?” sorusunu akla getirirken, canlı bir kelebeğin göz alıcı kanatlarına bakıp da “Bu tesadüfen olmuş” diyebilen bir akıl, ne kadar sağlıklı bir akıldır? Evet, bu dünyada en ziyade hayret edilecek bir şey varsa, […]
Topraktan Dirilmek ve Ebed Yolculuğu: Unutulan Gerçek İnsan, zaman zaman kendini unutuyor. Geldiği yeri, yaratıldığı aslı, gideceği menzili görmezden geliyor. Kalabalıklar içinde kaybolmuş, teknolojinin cazibesine tutulmuş, dünyaya kök salmış bir haldeyken bir ayet gelir ve içindeki sesi dürter: “İnsan, ‘Öldüğümde gerçekten diri olarak topraktan çıkarılacak mıyım?’ der.” “İnsan, daha önce hiçbir şey değilken kendisini yarattığımızı […]
Hayatın Mahiyeti: Bir Fihriste, Bir Fezleke ve Bir Anahtar “Hem senin gaye-i hayatın bunlar olduğu gibi, mâhiyet-i hayatın da şunlardır: 1- Âsâr-ı esmâ-i İlâhiye’nin garâibinin fihristesi, 2- Şuûn ve sıfât-ı İlâhiye’nin fehmine bir mikyas, 3A- ̂fâkî âlemlere bir mîzan, 4- Âlem-i kebirin bir enmûzeci, Nur’un İlk Kapısı 5- Kâinatın bir haritası, […]
Zayıf Bir Gölge, Sonsuz Bir Aynaya Nasıl Dönüşür? “İnsanda iki vecih var. İnsan, şu hayata nâzır birinci veçhiyle öyle bir mahluktur ki; ona ihtiyardan bir şa’re (yâni, saç gibi cüz’î), iktidardan bir zerre, hayattan bir şu’le, ömürden bir dakika, mevcudiyetten bir cüz’-ü cüz’î verilmiş ki; tabakât-ı kâinatta serilmiş hadsiz enva’dan, adetsiz efrattan küçük, nâzik, zaîf […]
Belânın Zamanı, Duanın Vaktidir “Zâlimlerin tasallutu ve beliyyelerin nüzulü zamanları, bâzı ed’iye-i mahsusanın evkâtıdır. Belki de o beliyyeler, o duaları söylettirmek içindir. Yoksa o dualar, sırf o beliyyelerin def’i için değildir. Belki bir nevi ubûdiyet olan o dualar, o beliyyelerin devamı müddetince devam ederler. Eğer duaların berekâtıyla beliyyeler def’ ve ref’ olunsalar “nurun alâ nur…” […]
Duanın Aslı: İbadet mi Menfaat mi? “Dua, bir nevi ibâdet olduğu için, hâlis olmak gerektir. Tâ ki kabul olunsun. İbâdetin semerâtı ise uhrevîdir. Dünyevî işler, o ibâdâtın evkât-ı mahsusalarıdır. Meselâ yağmursuzluk, yağmur namazının vaktidir. Namaz, yağmur yağması için vaz’ edilmemiştir. Umûr-u dünyeviye niyet edilse, o ibâdet olan dua hâlis olmadığı için kabule lâyık olmaz. ” […]
Duanın Aslı: İbadet mi Menfaat mi? “Dua, bir nevi ibâdet olduğu için, hâlis olmak gerektir. Tâ ki kabul olunsun. İbâdetin semerâtı ise uhrevîdir. Dünyevî işler, o ibâdâtın evkât-ı mahsusalarıdır. Meselâ yağmursuzluk, yağmur namazının vaktidir. Namaz, yağmur yağması için vaz’ edilmemiştir. Umûr-u dünyeviye niyet edilse, o ibâdet olan dua hâlis olmadığı için kabule lâyık olmaz. ” […]
Frenkleşme Özentisi: Kimliğin Çöküşü ve Ruhun Boşluğu “Ey fasık ve sefih! Demek ki, “Ben de firenk gibi olacağım.” Dikkat et, sen firenk gibi olamazsın. Zira bir firenk, Peygamberimizi (A.S.M.) kabul etmezse de İsa (A.S.) ve Musa (A.S.) ve sâir enbiyaları bir derece kabul edebilir. Ruhunda, maâliyata medâr kendince bir esas kalabilir. Fakat sen, Peygamber-i Âhirzaman’ın […]
Frenkleşme Özentisi: Kimliğin Çöküşü ve Ruhun Boşluğu “Ey fasık ve sefih! Demek ki, “Ben de firenk gibi olacağım.” Dikkat et, sen firenk gibi olamazsın. Zira bir firenk, Peygamberimizi (A.S.M.) kabul etmezse de İsa (A.S.) ve Musa (A.S.) ve sâir enbiyaları bir derece kabul edebilir. Ruhunda, maâliyata medâr kendince bir esas kalabilir. Fakat sen, Peygamber-i Âhirzaman’ın […]
Zalim Kimdir? Zulüm Nerede Başlar? Zalim zalimdir, katil de katildir. Hiç bir şey onların cürümlerini düşürmez. İranlı mı İsrail mi gibi bir tercih olacak olsa, elbette İranlıyı tercih ederim. Ancak şu soruyu sorup cevap da ararım. Suçlunun kim olduğunu sorgular, hepsini aynı kefeye koymam. Soru şu; İsrail mi daha çok Müslümanı öldürmüş yoksa İran mı? […]
Fâniliğin İçindeki Cehennem ve Bâkîliğe Açılan Cennet “Hayat-ı fâniyeyi esas maksat yapan, zâhiren cennet içinde olsa da, mânen cehennemdedir. Hayat-ı bâkiyeye müteveccih olan zât ise, saâdet-i dâreyne mazhardır.” Nur’un İlk Kapısı İnsanın iki hayatı vardır: Birincisi geçici olan dünya hayatı, İkincisi sonsuz olan ahiret hayatı. Bu iki hayat arasındaki ilişki, sadece zaman farkından ibaret değildir. […]
İki Ses Arasında: Hakikatin Sadâsı mı, Felsefenin Vesvesesi mi? “Cenâb-ı Hak, sana verdiği kendi mülkünü, senden gâlî bir kıymetle satın alıyor. Yine senin için muhafaza ediyor. Ey beşer, bak! İki sadâ senin kulağına geliyor. Biri Kur’ân-ı Hakîm’in sadâ-yı semâvîsidir. Der ki: “Sat kârlısın.” اِنَّ الدَّارَ اْلاٰخِرَةَ لَهِىَ الْحَيَوَانُ diyor. Diğeri, küffarın felsefe-i […]