Bana Kuran yeter diyenlerin tutarsızlıkları nelerdir?

Bana Kuran yeter diyenlerin tutarsızlıkları nelerdir?

“Bana Kur’an yeter” diyenler, sadece Kur’an’ı referans alarak dinî meselelerde hüküm çıkarmaya çalışırlar ve genellikle hadisleri ve sünneti ikinci plana atarlar. Ancak bu yaklaşım, İslam’ın temel prensipleri ve Kur’an’ın kendisiyle çelişir. İşte bu yaklaşımın temel tutarsızlıkları:

1. Kur’an’ın Sünneti Onaylaması

Kur’an, Hz. Muhammed’in (sav) sünnetini ve hadislerini dinde bir kaynak olarak kabul etmeyi emreder. Kur’an’da şöyle buyrulmaktadır:

“Peygamber size ne verdiyse onu alın, sizi neden sakındırdıysa ondan sakının.” (Haşr, 7)

“Kim Resûl’e itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur.” (Nisa, 80)
Bu ayetler, Peygamber Efendimizin getirdiği sünnetin, Allah’ın mesajını tamamladığını ve ona uymanın zorunlu olduğunu açıkça ortaya koyar. Hadis ve sünnet olmadan bu emirlerin nasıl uygulanacağı belirsizdir.

2. Kur’an’ın Açıklanması Gerekliliği

Kur’an, kendisinin açıklanması gerektiğini ifade eder:

“Biz, insanlara indirileni açıklayasın diye sana bu Kur’an’ı indirdik.” (Nahl, 44)

Peygamber Efendimizin görevi sadece vahyi iletmek değil, aynı zamanda onu açıklamaktır. Eğer sadece Kur’an yeterli olsaydı, bu açıklama görevi gerekmezdi. Peygamber’in açıklamaları, hadis ve sünnet yoluyla bize ulaşmıştır.

3. Kur’an’da Detaylandırılmamış Hükümler

Kur’an’da bazı hükümler genel ifadelerle yer alırken, detayları sünnetle açıklanmıştır. Örneğin:

a. Namaz

Kur’an, namazın kılınmasını emreder (Bakara, 43), ancak namazın vakitleri, rekat sayıları ve kılınış şekli gibi detayları açıklamaz. Bu bilgiler, sünnet ve hadislerle öğrenilmiştir.

b. Zekat

Zekatın verilmesi gerektiği Kur’an’da belirtilir, ancak hangi mallardan, ne miktarda ve kimlere verileceği gibi detaylar sünnetle açıklanmıştır.

c. Hac ve Diğer İbadetler

Hac ibadetiyle ilgili genel emirler Kur’an’da yer alır, ancak tavafın nasıl yapılacağı, sa’y ve ihram gibi detaylar sünnetten öğrenilmiştir.

Eğer sadece Kur’an esas alınırsa, bu ibadetlerin nasıl uygulanacağı belirsiz kalır.

4. Peygamber’in Yetkisinin İnkarı

Kur’an’da Hz. Muhammed’in (sav) dinde hüküm koyma yetkisi olduğuna dair ifadeler vardır:

“Hayır! Rabbine andolsun ki, aralarında çıkan anlaşmazlıklarda seni hakem kılıp, sonra da verdiğin hükme, içlerinde hiçbir sıkıntı duymadan tam anlamıyla teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar.” (Nisa, 65)

Bu ayet, Peygamber’in hüküm koyma ve uyuşmazlıkları çözme yetkisini teyit eder. Sadece Kur’an’ı esas alanlar, Peygamber’in bu otoritesini göz ardı ederek Kur’an’ın bir emrini çiğnemiş olurlar.

5. Hadisler ve Sünnet Olmadan Kur’an Anlaşılmaz

Kısas, el kesme cezası, recm gibi hükümler, sünnet olmadan doğru bir şekilde uygulanamaz. Örneğin, hırsızlık cezasında çalınan malın değerine dair sınır sünnette belirtilmiştir. Sünnet olmadan bu sınır nasıl belirlenecektir?

Kur’an’da geçen genel kavramlar, sünnet ve hadis olmadan farklı yorumlara açık hale gelir. Bu, birden fazla ve çelişkili uygulamanın ortaya çıkmasına neden olabilir.

6. Tarihsel ve Sosyal Bağlamı Göz Ardı Etme

Kur’an, birçok ayetinde o dönemin sosyal ve kültürel yapısına uygun örnekler verir. Ancak bu örneklerin doğru anlaşılması, Peygamberimizin uygulamaları ve açıklamaları ile mümkün olur. Sadece Kur’an’a bağlı kalanlar, bu bağlamı göz ardı ederek eksik veya yanlış yorumlara varabilir.

7. Peygamberi Devre Dışı Bırakma Tehlikesi

Kur’an’ı yeterli görenler, Hz. Muhammed’in (sav) dinin inşasındaki rolünü küçümseme eğilimindedirler. Bu durum, Peygamber’in bir tebliğci olarak misyonunu tamamlamamış gibi göstermeye yol açar. Ancak Kur’an, Peygamberin örnekliğini şöyle vurgular:

“Andolsun ki, Allah’ın Resûlünde sizin için güzel bir örnek vardır.” (Ahzab, 21)
Peygamber’in örnekliği, sadece Kur’an’ı okumaktan değil, onun uygulamalarını anlamaktan geçer.

8. Mezheplerin ve Âlimlerin Rolünü İnkâr

“Bana Kur’an yeter” diyenler, genellikle İslam tarihinde fıkıh, kelam ve hadis gibi alanlarda derinlemesine çalışma yapan âlimlerin birikimini de reddeder. Bu yaklaşım, dini anlama çabasında kişiyi yalnız bırakır ve bireysel, hatalı yorumlara açık hale getirir.

9. Uygulamada Çelişkiler

Kur’an’ın yeterli olduğunu savunanlar, günlük hayatlarında sünnetten faydalandıklarını fark etmezler:

Namaz kılarken sünnetin belirlediği vakit ve şekilleri takip ederler.

Zekat hesaplamasında sünnetin getirdiği ölçütleri uygularlar.
Bu durum, “Kur’an yeter” söyleminin pratikte uygulanamadığını ve sünnetin aslında hayatlarında ne kadar önemli olduğunu gösterir.

Sonuç

“Bana Kur’an yeter” yaklaşımı, Kur’an’ın kendi hükümleriyle çelişir ve İslam’ın bütüncül yapısını zedeler. Hadisler ve sünnet olmadan Kur’an’ın birçok emri uygulanamaz veya doğru anlaşılamaz. Bu nedenle, İslam’da Kur’an, sünnet ve hadis birbirini tamamlayan kaynaklar olarak değerlendirilir. Peygamber Efendimizin sünneti ve açıklamaları, Kur’an’ın anlaşılmasında ve uygulanmasında vazgeçilmez bir rehberdir.

@@@@@@@@@

MAHMUT TOPTAŞ HOCAMIZDAN; BANA KUR’AN YETERCİLERİN ELLERİNİ KOLLARINI BAĞLAYAN SORU: SEN “ATEŞ MEZHEBİNDENMİSİN BRE ???

“Bana Kur’an yeter!”cilerden beni sevdiğini söyleyen biri, kendisi Hadisleri kabul etmeyerek doğru yolu bulduğundan, beni de çok sevdiğinden irşat etmek için yanıma geldi.
İkindi namazı okunmuştu. Biraz sohbetten sonra “Namazı kılalım” dedim ve kalktım. “Sünneti de kılalım” deyince o yerinden kalkmadı, ben Sünneti kıldım, ayağa kalkınca Kamet getirmeye niyetlendi ama ben ona “Kamet getirmek Sünnettir, senin prensiplerini bozmamak için ben Kamet getireyim” dedim ve hem Müezzinlik hem İmamlık yaptım.
Namazdan sonra “Farz namazları nasıl kılarsın?” deyince “Senin kıldığın gibi dört rekat kılarım” dedi.
– Ezana karşı değilsin değil mi?
– Değilim.
– Ama Ezan okumak sünnet.
– Kamete karşı değilsin?
– Değilim.
– Kamet de sünnet.
– Erkek çocukları sünnet etmeye karşı mısın?
– Değilim.
– Sünnet olmak da sünnet.
– Namaz kılmaya başlarken Tekbir getirirken elleri kaldırmak sünnet.
– Elleri bağlamak sünnet.
– Euzü besmele çekmek sünnet.
– Kıyamda iken “Fatiha okuyun” diye bir ayet yok.
– Namaz içindeki tekbirler, Rükûdaki ve secdedeki tesbihler sünnet. Ne yapacaksın şimdi? Oturuşlarda okuduğumuz Ettehiyyatü bir hadistir. Sübhaneke hadistir.
– Bütün bunları kaldırıverirsen ne yapacaksın?
– İkindi namazının farzının dört rekât olduğunu Sevgili peygamberimizden öğreniyoruz.
– Sevgili peygamberimiz:
– ﺻَﻠُّﻮﺍ ﻛَﻤَﺎ ﺭَﺃَﻳْﺘُﻤُﻮﻧِﻲ ﺃُﺻَﻠِّﻲ
– “Beni namaz kılarken gördüğünüz gibi kılınız” buyurmuş. (Buhari, Sahih, K. Ezan, Bab’ül-Ezan lil müsafir)
– Ya Allah’ın elçisine uyarak namaz kılacağız veya Nasrettin hocanın hindisi gibi sessiz ve hareketsiz duracağız.
– Sonra senin mezhebin var. dedim
– Hayır yok.
– Var.
– Vallahi yok
– Billahi var.
– Ben Kur’an’ı okuyup ona göre amel ediyorum. Dedi.
– Kur’an’ı Arapçasından okuyup anlayabiliyor musun?
– Hayır.
– Mealden okuyorsun?
– Evet.
– İşte mezhep odur. Ben Hanefi’yim. İmam Ebu Hanife (Allah ona rahmet eylesin) Kur’an’ı ve Sünneti okumuş, Tabiini görenlerden eğitim almış ve anladıklarını yazmış, ben de onun yazdıklarına göre amel ediyorum ve amelde mezhebim onun yazdıkları oluyor.
– Sen de bu mealini okuduğun kişinin yazdıklarına göre amel ettiğinden amelde mezhebin o kişi oluyor” dedim.
– Elindeki meal kimin? Diye sorduğumda Süleyman Ateş’in meali olduğunu söyledi.
– Bak, dedim, Süleyman Ateş Bey, anladığını sayfanın kenarına yazmış. Sen onu okuyup ona göre yaşamaya çalışıyorsun, sen “Ateş” mezhebindensin. Benim mealim de yayınlandı. Benim mealdekiler, benim anladıklarımdır. Ona uyarsan, “Toptaş” mezhebinden olursun. Kur’an-ı Kerim kime nazil olmuşsa onun anladığı, tebliğ ettiği, anlattığı, uyguladığı en doğrusudur” dediğimde aklına yattı ve gitti.
Mahmut Toptaş

Loading

No ResponsesKasım 26th, 2024

Risale-i Nur Külliyatı’ndan Konularına Göre VECİZ SÖZLER

Risale-i Nur Külliyatı’ndan Konularına Göre VECİZ SÖZLER- Mehmet Özçelik adlı kitap ve muhteviyatı hakkında.

“Risale-i Nur Külliyatı’ndan Konularına Göre Veciz Sözler” adlı kitap, Mehmet Özçelik tarafından hazırlanmış bir eserdir. Bu kitap, Bediüzzaman Said Nursi’nin Risale-i Nur Külliyatı’ndan seçilmiş veciz sözleri konularına göre tasnif ederek okuyuculara sunmayı amaçlamaktadır.

Kitabın İçeriği:

1. Tasnif ve Kolaylık: Risale-i Nur’un farklı yerlerinde geçen hikmetli ve veciz ifadeler, okuyucunun kolayca ulaşabilmesi için konularına göre sınıflandırılmıştır. Bu, özellikle Risale-i Nur külliyatını detaylı incelemek isteyenlerin işini kolaylaştırmaktadır.

2. Ana Konular: Kitap, iman, ibadet, ahlak, dua, insanın mahiyeti, kâinatın yaratılışı, Allah’ın varlığı ve birliği gibi temel dini ve felsefi meselelerde veciz sözleri içermektedir. Her bir bölümde, o konuyla ilgili kısa ve öz ifadeler yer alır.

3. Risale-i Nur’un Derinliği: Kitap, Risale-i Nur’un dil ve içerik olarak daha yoğun olan metinlerini özetler ve veciz bir şekilde sunar. Bu, özellikle Risale-i Nur’a yeni başlayanlar için bir rehber niteliği taşır.

4. Mehmet Özçelik’in Yorumu: Yazar, bu derlemeyi yaparken Risale-i Nur’un özüne sadık kalmış, metne herhangi bir yorum veya değişiklik katmadan, okuyucunun kolay anlayabileceği bir düzen sunmayı hedeflemiştir.

Kitabın Amacı:

Bu tür eserler, Risale-i Nur’un tamamını okuma imkânı bulamayan ya da zaman açısından sıkışıklık yaşayan okuyucular için bir özet ve rehber niteliği taşır. Aynı zamanda, Risale-i Nur’un temel kavramlarını öğrenmek ve üzerinde tefekkür etmek isteyenlere pratik bir araç sunar.

Eserin özellikle Risale-i Nur’un hikmetli ifadelerini daha geniş kitlelere ulaştırma ve anlaşılmasını kolaylaştırma gibi bir misyonu vardır. Yazarın, Risale-i Nur’a olan bağlılığı ve bu külliyatı tanıtma gayreti de kitabın önemli bir yönünü oluşturur.

BAK: VECİZ SÖZLER:
https://www.youtube.com/playlist?list=PLC4WlB02NHVX7YiHefQhkh2oF6gWTF7To

https://tesbitler.com/category/veciz-sozler/

Loading

No ResponsesKasım 26th, 2024

SALAT-I TEFRİCİYE- 4444

SALAT-I TEFRİCİYE- 4444
SALATI TEFRİCİYE – 4444 KERE BU LİNKİ TIKLAYARAK DİNLEYİP, TAKİP EDEBİLİRSİNİZ.
SALAT-I TEFRİCİYE-4444:
https://www.youtube.com/playlist?list=PLC4WlB02NHVWNllvbq7w_UO0fP69lxXkz
SALATI TEFRİCİYE- 4444 KERE BU LİNKİ TIKLAYARAK DİNLEYİP, TAKİP EDEBİLİRSİNİZ.
SALAT-I TEFRİCİYE-4444-TEK PARÇA
https://t.me/c/2483578508/148 1-SALAT-I TEFRİCİYE-4444

1-SALAT-I TEFRİCİYE-
https://youtu.be/X3V4WwftuyY
https://t.me/c/2483578508/143
2-SALAT-I TEFRİCİYE-
4444 https://youtu.be/FYNE2mVuMTM
https://t.me/c/2483578508/144
3- https://youtu.be/eXiXTtuGwdM
Bak.
https://youtube.com/shorts/3wd9YAR2F8g?feature=share https://tesbitler.com/2024/11/25/salati-tefriciye-duasi/

SALATI TEFRİCİYE HAKKINDA:
Salât-ı Tefriciye (Salât-ı Nâriye olarak da bilinir), İslam dünyasında özellikle sıkıntılı zamanlarda, dileklerin kabulü ve hayırlı kapıların açılması için okunan bir salavattır. Bu salavat, Hz. Muhammed’e salat ve selam göndermenin faziletiyle birlikte, Allah’tan yardım ve kurtuluş istemek amacı taşır.
Salât-ı Tefriciye’nin Arapça Metni:
اللَّهُمَّ صَلِّ صَلاَةً كَامِلَةً وَسَلِّمْ سَلاَمًا تَامًّا عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ الَّذِي تُنْحَلُّ بِهِ الْعُقَدُ وَتَنْفَرِجُ بِهِ الْكُرَبُ وَتُقْضَى بِهِ الْحَوَائِجُ وَتُنَالُ بِهِ الرَّغَائِبُ وَحُسْنُ الْخَوَاتِيمِ وَيُسْتَسْقَى الْغَمَامُ بِوَجْهِهِ الْكَرِيمِ وَعَلَى آلِهِ وَصَحْبِهِ فِي كُلِّ لَمْحَةٍ وَنَفَسٍ بِعَدَدِ كُلِّ مَعْلُومٍ لَكَ. Türkçe Okunuşu: Allahümme salli salâten kâmileten ve sellim selâmen tâmmen alâ seyyidinâ Muhammedinillezî tünhalu bihil ukadü ve tenfericü bihil kürabü ve tukdâ bihil havâicü ve tünâlü bihir rağâibü ve husnul havâtim ve yüsteska’l-ğamâmü bi vechihil kerîm. Ve alâ âlihi ve sahbihi fî külli lemhatin ve nefesin bi adedi külli ma’lûmin lek.
Türkçe Anlamı: “Allah’ım! Efendimiz Muhammed’e, onun âline ve ashabına, kendisiyle düğümlerin çözüldüğü, sıkıntıların giderildiği, ihtiyaçların karşılandığı, arzuların elde edildiği, güzel sonların gerçekleştiği ve onun şerefli yüzü hürmetine yağmur talep edildiği tam bir salat ve eksiksiz bir selam eyle. (Bu salat ve selamı) her an, her nefes ve senin ilminin kapsadığı her şey adedince eyle.” Faziletleri: Sıkıntı ve kederlerin giderilmesi, Dua ve dileklerin kabul edilmesi, Bereket ve huzur getirmesi, Manevi sıkıntılardan kurtulmaya vesile olması beklenir. Genelde 4444 kere okunmasıyla meşhur olsa da önemli olan ihlas ve samimiyetle okumaktır.

Loading

No ResponsesKasım 26th, 2024

CELALEYN TEFSİRİ VE ÖZELLİKLERİ.

CELALEYN TEFSİRİ VE ÖZELLİKLERİ.

Celâleyn Tefsiri, İslam dünyasında en çok okunan ve kullanılan tefsirlerden biridir. Adını, tefsirin iki müellifi olan Celâlüddin el-Mahallî (ö. 1459) ve Celâlüddin es-Suyûtî (ö. 1505) isimlerinden almıştır. Bu eser, kısa ve öz bir şekilde Kur’an-ı Kerim’in anlamını açıklayan, özellikle medreselerde ders kitabı olarak kullanılan klasik bir tefsirdir.

Celâleyn Tefsiri’nin Özellikleri

1. Tefsirin Yazılışı

Celâlüddin el-Mahallî, tefsirin ilk kısmını (18. cüzden sonuna kadar) yazmış, ancak tamamlayamadan vefat etmiştir.

Eseri, talebesi olan Celâlüddin es-Suyûtî tamamlamış ve 1. cüzden 18. cüze kadar olan kısmı yazmıştır.

Bu nedenle tefsir, iki âlimin ortak çalışmasıdır ve “Celâleyn” (iki Celâl) adı buradan gelir.

2. Tefsirin Kapsamı ve Üslubu

Kısa ve Özlü: Celâleyn Tefsiri, detaylı açıklamalar yerine kısa ve öz ifadelerle Kur’an ayetlerini açıklar.

Dil ve Üslup: Arapça yazılmış olan tefsir, kolay anlaşılabilir bir üsluba sahiptir. Bu nedenle, medrese öğrencileri için temel bir kaynak olarak kabul edilmiştir.

Ayeti Ayetle Tefsir: Celâleyn, ayetlerin açıklamasında mümkün olduğunca Kur’an’ın diğer ayetlerini kullanır. Bu, Kur’an’ın kendi kendini açıklama özelliğine dayanır.

3. Kelime ve Cümle Açıklamaları

Tefsir, Kur’an-ı Kerim’deki bazı kelimelerin ve ifadelerin anlamlarını açıklamak için yazılmıştır.

Ancak bu açıklamalar, geniş ayrıntılara girmeden doğrudan doğruya ana mesajı verir.

4. Fıkhi ve Mezhebi Tarafsızlık

Celâleyn Tefsiri, Şâfiî mezhebine mensup âlimler tarafından yazılmış olsa da mezhep farklılıklarını vurgulamaz. Genellikle İslam ümmetinin genel kabul ettiği yorumlara yer verir.

Tartışmalı konulara fazla girmeden genel İslami değerler üzerinde durur.

5. Kur’an’ın Dili ve Grameri

Tefsir, Kur’an’ın dil yapısını ve gramer özelliklerini açıklamada oldukça başarılıdır. Bu, özellikle Arapça öğrenen öğrenciler için çok faydalıdır.

Kur’an’ın nazmındaki güzellik ve edebi üslubu vurgular.

6. İlmî Derinlikten Uzak Olması

Celâleyn, kısa ve öz olduğu için derin felsefi, kelamî veya bilimsel tartışmalara girmez.

Daha çok Kur’an’ın doğrudan anlamını kavramaya yöneliktir ve bu nedenle bir öğretici tefsir niteliği taşır.

Celâleyn Tefsiri’nin Kullanımı ve Önemi

1. Eğitimdeki Yeri

Celâleyn Tefsiri, Osmanlı medreselerinde ve diğer İslam coğrafyalarında temel tefsir kaynaklarından biri olarak okutulmuştur.

Günümüzde de İslami ilimler eğitimi alan öğrenciler tarafından Arapça öğrenimi ve Kur’an tefsiri derslerinde tercih edilmektedir.

2. Anlaşılır ve Pratik Olması

Eser, kısa ve öz bir şekilde yazıldığı için hem akademisyenler hem de sıradan Müslümanlar tarafından kolayca anlaşılır.

İhtiyaç duyulan bilgiye çabucak ulaşmayı sağlar.

3. Diğer Tefsirlerden Farkı

Detaylı tefsirler (örneğin, Taberî, Kurtubî gibi) daha geniş açıklamalar ve mezhepsel görüşlere yer verirken, Celâleyn Tefsiri bu tür tartışmalara girmez.

Özellikle gramer açıklamalarıyla ön plana çıkar.

4. Eserin Etkisi
Celâleyn Tefsiri, daha geniş ve ayrıntılı tefsirlerin anlaşılması için bir giriş niteliği taşır.

İslam dünyasında özellikle klasik tefsir geleneğinin temsilcisi olarak görülür.

Celâleyn Tefsiri’nin Eleştirileri

Ayrıntı Eksikliği: Derinlemesine bilgi arayanlar için yetersiz kalabilir.

Tartışmalı Konular: Mezhepler arası ihtilaflı konulara fazla girmemesi, eleştiri konusu olabilir.

Modern Tartışmalara Uzaklık: Bilimsel ve modern konulara hiç değinmez.
Sonuç

Celâleyn Tefsiri, özellikle Arapça bilen ve Kur’an’ı anlamaya yeni başlayan kişiler için ideal bir eserdir. Hem kolay anlaşılır yapısı hem de sade açıklamalarıyla yüzyıllardır İslam dünyasında değerini koruyan bir tefsir olarak öne çıkmaktadır.
ARAPÇA CELALEYN TEFSİRİ:
https://www.youtube.com/playlist?list=PLC4WlB02NHVWSE4Wv7SC36FbTsfeJYQLL

Loading

No ResponsesKasım 26th, 2024

RİYAZUS SALİHİN VE ÖZELLİKLERİ.

RİYAZUS SALİHİN VE ÖZELLİKLERİ.

Riyâzü’s-Sâlihîn, İmam Nevevî’nin (631-676 H/1234-1277 M) yazdığı en meşhur eserlerden biridir. Bu eser, Kur’an-ı Kerim ve sahih hadislerden seçilmiş örneklerle Müslümanların ahlaki ve ibadi yaşamlarına rehberlik eden bir hadis kitabıdır. İslam dünyasında en çok okunan ve faydalanılan eserlerden biri olan Riyâzü’s-Sâlihîn, her seviyeden okuyucuya hitap eden sade ve sistematik bir yapıya sahiptir.

Riyâzü’s-Sâlihîn’in Genel Özellikleri

1. Yazılış Amacı:
İmam Nevevî, Riyâzü’s-Sâlihîn’i Müslümanların Kur’an ve sünnete dayalı bir ahlak ve ibadet hayatı yaşamalarını teşvik etmek için yazmıştır. Eser hem bireysel hem toplumsal hayatı düzenleyen ahlaki ve dini ilkeleri kapsamlı bir şekilde sunar.

2. Eserin Kapsamı:

Eser, Kur’an ayetlerinden ve Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) hadislerinden oluşur.

Toplamda 1900’den fazla hadis içerir.

Hadisler, 370 başlık altında toplanmıştır. Bu başlıklar, iman, ibadet, ahlak, sosyal ilişkiler, sabır, şükür, tevazu gibi konuları kapsar.

3. Sistematik Yapısı:
Riyâzü’s-Sâlihîn, konularına göre titizlikle düzenlenmiş bir eserdir. Her bölüm, ilgili Kur’an ayetleriyle başlar ve ardından Peygamberimizden aktarılan hadislerle devam eder. Bu yöntem, okuyucuların hem ayetlerin hem de hadislerin bağlamını anlamalarına yardımcı olur.

4. Sade ve Anlaşılır Dil:
Eser, herkesin kolayca anlayabileceği bir üslupla yazılmıştır. Hadislerdeki anlam karmaşıklığını azaltmak ve doğrudan mesajı vermek amaçlanmıştır. Bu yüzden Riyâzü’s-Sâlihîn, halk arasında büyük bir kabul görmüştür.

5. Hadislerin Güvenilirliği:
İmam Nevevî, eserine alıntıladığı hadislerin sahih olmasına dikkat etmiştir. Bu nedenle Riyâzü’s-Sâlihîn, hadislerin güvenilirliği açısından da önemli bir yere sahiptir.

6. Ahlak ve Maneviyat Odaklılık:

Eserin en belirgin özelliklerinden biri, bireylerin ahlaki gelişimine verdiği önemdir. Riyâzü’s-Sâlihîn, okuyucularına Kur’an ve sünnet ışığında ahlaklı bir yaşamı nasıl sürdürebileceklerini öğretir.

Ayrıca toplumsal huzur ve barışı teşvik eden ilkeleriyle hem bireysel hem de toplumsal düzeyde rehberlik eder.

7. Eğitim ve Öğretimde Kullanımı:

Riyâzü’s-Sâlihîn, medreselerde, İslami ilimlere giriş seviyesindeki derslerde temel hadis kaynağı olarak okutulmuştur.

Camilerde sohbetlerde, vaazlarda ve özel ders halkalarında sıkça başvurulan bir kitaptır.

8. Şerh Çalışmaları:
Riyâzü’s-Sâlihîn üzerine İslam dünyasında çok sayıda şerh (açıklama) yazılmıştır. Bu çalışmalar, eserin daha iyi anlaşılmasını sağlamıştır. Türkçe dahil birçok dile tercüme edilen eser, her coğrafyada okunmaya devam etmektedir.

Eserin Adı ve Anlamı

“Riyâzü’s-Sâlihîn”, “Salihlerin Bahçeleri” anlamına gelir. Bu isim, eserdeki hadislerin okuyucunun ruhunu güzelleştirip, onları manevi bir bahçede geziyor gibi hissettirmesi temennisiyle seçilmiştir.

Riyâzü’s-Sâlihîn’in Önemi

Riyâzü’s-Sâlihîn, İslam ahlakını ve değerlerini öğrenmek ve hayatına uygulamak isteyen her Müslüman için vazgeçilmez bir kaynaktır.

Günümüzde bireysel ve toplumsal problemlere çözüm arayanlar için de önemli bir rehberdir.

Müslümanlar arasında Kur’an ve sünnete dayalı bir hayatın yaygınlaşmasına büyük katkıda bulunmuştur.

Eser, İmam Nevevî’nin samimiyeti, ilmi titizliği ve İslam’a olan hizmet aşkının bir meyvesi olarak asırlardır okunmaya ve istifade edilmeye devam etmektedir.
RİYAZUS SALİHİN:
https://www.youtube.com/playlist?list=PLC4WlB02NHVVgZtW3BTnCfnW5ldqbqTt-

Loading

No ResponsesKasım 26th, 2024

HASAN BASRİ ÇANTAY MEALİ VE ÖZELLİKLERİ.

HASAN BASRİ ÇANTAY MEALİ VE ÖZELLİKLERİ.

Hasan Basri Çantay, Türk İslam edebiyatında önemli bir yere sahip olan bir yazar ve müfessirdir. Onun meali, Kur’ân-ı Hâkim ve Meâl-i Kerîm, Türkiye’deki ilk modern meal çalışmaları arasında yer alır. Bu mealin özelliklerini ve önemini şu şekilde özetleyebiliriz:

Hasan Basri Çantay’ın Meali ve Özellikleri

1. Tarihî Bağlam:
Hasan Basri Çantay’ın Kur’ân-ı Hâkim ve Meâl-i Kerîm adlı çalışması, 1940-1943 yılları arasında hazırlanmış ve Türkiye’de halkın Kur’an’ı anlaması amacıyla yapılan ilk kapsamlı meallerden biridir.

2. Dili ve Üslubu:

Çantay, meali Osmanlıca kelimelerle süslenmiş sade bir Türkçe ile kaleme almıştır. Bu, hem o dönemin diline uyum sağlamak hem de Kur’an’ın edebî üslubunu yansıtmak amacıyla yapılmıştır.

Kur’an’ın ayetlerini açıklarken, bire bir tercüme yerine anlamı doğru bir şekilde aktarmaya özen göstermiştir.

3. İlmî Yaklaşım:

Meal, dönemin tefsir çalışmalarından faydalanılarak hazırlanmıştır. Hasan Basri Çantay, İslam’ın temel kaynaklarına hâkim bir şekilde çalışmasını gerçekleştirmiştir.

Mealini yazarken klasik tefsir eserlerinden, özellikle Taberî, Beydâvî, Zemahşerî gibi âlimlerin eserlerinden istifade etmiştir. Aynı zamanda modern dönemde yazılmış bazı çalışmalardan da etkilenmiştir.

4. Dipnotlar ve Açıklamalar:
Çantay, mealine birçok dipnot ve açıklama eklemiştir. Bu dipnotlar, ayetlerin anlamını daha iyi kavramak ve tarihsel bağlamını açıklamak için kullanılmıştır. Bazı ayetlerde Arapça kelimelerin farklı anlamlarına da değinmiştir.

5. Felsefi ve Edebî Derinlik:
Çalışmada, Kur’an’ın sadece bir dini metin olarak değil, aynı zamanda bir edebî ve ahlaki eser olarak anlaşılması hedeflenmiştir. Hasan Basri Çantay, Kur’an’ın derin anlamlarını vurgulamaya çalışmıştır.

6. İlklerden Biri Olması:

Çantay’ın mealinin bir diğer önemli özelliği, Cumhuriyet döneminde hazırlanan ilk kapsamlı meal çalışması olmasıdır. Bu özelliğiyle daha sonra yazılan mealler üzerinde de etkili olmuştur.

Özellikle halk arasında Kur’an’ı anlamaya yönelik çalışmaların yaygınlaşmasına öncülük etmiştir.

Hasan Basri Çantay’ın Mealinin Önemi

Hasan Basri Çantay’ın meali, Türkiye’de Kur’an’ın anlaşılabilir bir Türkçe ile halkın önüne sunulması açısından devrim niteliğinde bir çalışmadır. Bu meal, Kur’an’ı yalnızca ezberleyen değil, aynı zamanda anlayarak yaşayan bir toplum oluşturma çabasının ürünüdür.

Eser, günümüzde hâlâ birçok araştırmacı, ilahiyatçı ve Kur’an okuyucusu tarafından temel başvuru kaynaklarından biri olarak kabul edilmektedir. Özgün dili ve yöntemleriyle de dikkat çekmeye devam etmektedir.
SESLİ ÇANTAY MEALİ : https://www.youtube.com/playlist?list=PLC4WlB02NHVU1guCMJYzeMrZKc2fxpcjj

Loading

No ResponsesKasım 26th, 2024

Risale-i Nur Külliyatı’ndan Konularına Göre VECİZ SÖZLER- Mehmet Özçelik adlı kitap ve muhteviyatı hakkında.

Risale-i Nur Külliyatı’ndan Konularına Göre VECİZ SÖZLER- Mehmet Özçelik adlı kitap ve muhteviyatı hakkında.

“Risale-i Nur Külliyatı’ndan Konularına Göre Veciz Sözler” adlı kitap, Mehmet Özçelik tarafından hazırlanmış bir eserdir. Bu kitap, Bediüzzaman Said Nursi’nin Risale-i Nur Külliyatı’ndan seçilmiş veciz sözleri konularına göre tasnif ederek okuyuculara sunmayı amaçlamaktadır.

Kitabın İçeriği:

1. Tasnif ve Kolaylık: Risale-i Nur’un farklı yerlerinde geçen hikmetli ve veciz ifadeler, okuyucunun kolayca ulaşabilmesi için konularına göre sınıflandırılmıştır. Bu, özellikle Risale-i Nur külliyatını detaylı incelemek isteyenlerin işini kolaylaştırmaktadır.

2. Ana Konular: Kitap, iman, ibadet, ahlak, dua, insanın mahiyeti, kâinatın yaratılışı, Allah’ın varlığı ve birliği gibi temel dini ve felsefi meselelerde veciz sözleri içermektedir. Her bir bölümde, o konuyla ilgili kısa ve öz ifadeler yer alır.

3. Risale-i Nur’un Derinliği: Kitap, Risale-i Nur’un dil ve içerik olarak daha yoğun olan metinlerini özetler ve veciz bir şekilde sunar. Bu, özellikle Risale-i Nur’a yeni başlayanlar için bir rehber niteliği taşır.

4. Mehmet Özçelik’in Yorumu: Yazar, bu derlemeyi yaparken Risale-i Nur’un özüne sadık kalmış, metne herhangi bir yorum veya değişiklik katmadan, okuyucunun kolay anlayabileceği bir düzen sunmayı hedeflemiştir.

Kitabın Amacı:

Bu tür eserler, Risale-i Nur’un tamamını okuma imkânı bulamayan ya da zaman açısından sıkışıklık yaşayan okuyucular için bir özet ve rehber niteliği taşır. Aynı zamanda, Risale-i Nur’un temel kavramlarını öğrenmek ve üzerinde tefekkür etmek isteyenlere pratik bir araç sunar.

Eserin özellikle Risale-i Nur’un hikmetli ifadelerini daha geniş kitlelere ulaştırma ve anlaşılmasını kolaylaştırma gibi bir misyonu vardır. Yazarın, Risale-i Nur’a olan bağlılığı ve bu külliyatı tanıtma gayreti de kitabın önemli bir yönünü oluşturur.

BAK: VECİZ SÖZLER:
https://www.youtube.com/playlist?list=PLC4WlB02NHVX7YiHefQhkh2oF6gWTF7To

Loading

No ResponsesKasım 26th, 2024

ŞEMAİL-İ ŞERİF TERCÜMESİ

ŞEMAİL-İ ŞERİF TERCÜMESİ
İmam Tirmizî’nin “Şemail-i Şerif”i, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) ahlaki ve fiziksel özelliklerini, günlük yaşantısını, ibadetlerini ve davranışlarını detaylı şekilde anlatan en önemli hadis kitaplarından biridir. Bu eser, İslam dünyasında Peygamber sevgisini artırma, onu örnek almayı kolaylaştırma amacıyla kaleme alınmıştır. “Muhtasar Şemail-i Şerif Tercümesi” ise bu eserin daha anlaşılır ve öz bir şekilde Türkçeye kazandırılmış versiyonudur.

Şemail-i Şerif ve Özellikleri

1. Eserin Konusu:
Şemail-i Şerif, İmam Tirmizî’nin derlediği ve Hz. Muhammed’in şahsiyetini detaylı şekilde ele alan 397 hadisten oluşan bir eserdir. Peygamberimizin:

Fiziksel özellikleri (boyu, saçları, ten rengi, yüz hatları)
Giyim tarzı
Yeme içme alışkanlıkları
Ahlaki vasıfları (tevazu, cömertlik, merhamet)
İbadetleri ve dua şekilleri
gibi konuları içermektedir.

2. Neden Önemlidir?

Hz. Muhammed’in sadece dini bir lider değil, aynı zamanda bir insan olarak yaşamını örnek almayı sağlar.
Onun sünnetine bağlı kalmak isteyen Müslümanlar için bir rehber niteliğindedir.

Muhtasar Şemail-i Şerif Tercümesi’nin Özellikleri

1. Muhtasar Olması:
“Muhtasar” terimi, kısaltılmış ya da özetlenmiş anlamına gelir. Tercümede, eserin özü korunarak daha kolay anlaşılabilir ve pratik bir şekle getirilmiştir.

2. Dil ve Üslup:
Türkçe tercüme, hem akademik çevrelere hem de halkın anlayacağı bir dille hazırlanmıştır. Akıcı ve sade bir dil tercih edilmiştir.

3. Açıklamalar ve Dipnotlar:
Muhtasar Şemail-i Şerif tercümesinde, bazı hadislerin daha iyi anlaşılması için açıklamalar ve dipnotlar eklenmiştir. Peygamberimizin yaşadığı dönemin kültürel ve tarihsel bağlamına dair bilgiler de yer alır.

4. Sünnetin Önemi:
Tercüme, sadece Peygamberimizi tanıtmakla kalmaz; aynı zamanda onun sünnetini yaşama rehberi olarak sunar. Müslümanların günlük hayatında onun davranış ve alışkanlıklarını örnek almalarını teşvik eder.

5. Eğitim ve Maneviyat Kitabı:
Bu eser, İslam eğitiminde ve maneviyat yolculuğunda önemli bir kaynak olarak kabul edilir. Özellikle hadis derslerinde ve İslami ilimlerin öğretiminde sıkça başvurulan bir kitaptır.

İmam Tirmizî’nin Şemail-i Şerif’inin Önemi

İmam Tirmizî’nin bu eseri, İslam dünyasında Peygamber sevgisinin kökleşmesine büyük katkıda bulunmuş, bu konuda yazılan diğer eserler için temel bir kaynak olmuştur. Türkçeye yapılan tercüme ve muhtasar çalışmaları, eserin daha geniş bir kitleye ulaşmasını sağlamıştır. Özellikle dini hassasiyeti olan toplumlarda Peygamber Efendimizi tanıma ve anlama yolunda en değerli başvuru kaynaklarından biri olarak görülmektedir.
ŞEMÂİL-İ ŞERİF:
https://www.youtube.com/playlist?list=PLC4WlB02NHVUw-Y3bxE4sarm37ZuFkKHR

Loading

No ResponsesKasım 26th, 2024

TERÖRİST Mİ?

TERÖRİST Mİ?
Evet Terörist mi?
Çocuk, kadın, sivil demez öldürür.
Asker, polis demez, öldürür.
Okul yakar, hastane yakar, orman yakar, aileleri yıkar, köprü yıkar.
İç dünyası yıkık, harabeye dönmüş, içinde çakalların, ayıların, hınzırların, yarasaların, kısaca hayvanlar dünyasının en yırtıcı hayvanlarının dolaştığı dünyasında, o hayvanlarla dünyayı gezer, dünyayı hayvanlar alemine çevirir.
Tıpkı kendi dünyası gibi bir dünya oluşturur.
Terörist insanlıktan nasibi olmayan kimsedir.
Dünyanın ışığını söndürür.
Sönmüş ışığında yarasa misal.
Aç olan canavara sevgi ve muhabbet onun iştahını açar, birde döner dışının kirasını ister.
Teröriste merhamet, masum ve mazluma zulümdür.
Meleklerin insanın yaratılmasına taraftar olmadıkları tek gerekçe ve sebep, terör ve teröristtir.
Ecdadın affetmeyip, müsamaha göstermediği tek suç, terör ve teröristtir.
Terörist eşkıyadır.
Dün dağdaydı, bugün şehirde ve devlette yuvalanmış.
İninde dinleniyor, sininde gizleniyor.
Eşkıya ve Terörist dünyaya hakim olma çabasında, terör baronları tarafından.
Terörist sanal devletini, sanal dünyasını kurmuş, genişletme çabasında.
Terörist kendi paralel devletini paralı adamlarıyla, para vererek gerçek devleti pare pare etmeye çalışıyor.
Terör ve terörist birinci güvenlik sorunudur.
Gerçek dünyada da, sanal dünyada da.
Terör yavrularıyla büyüyor.
Gıda terörü ve teröristi.
Yavaş yavaş öldürüyor.
Sağlık terörü ve teröristi.
Tedavi adına yeni doğan yavruları öldürüyor.
Korona aşı tedavisi adına dünya nüfusunu uzun sürede azaltıyor.
Uyuşturucu terörü ve teröristi.
Nesillerin önünü kesiyor.
Ahlak terörü ve teröristi, toplumu içten çökertiyor.
Dolandırıcı terörü ve teröristi
Milletin alın terine ve cebine saldırıyor.
Terör her türlü saldırma mesleksizliğidir.
Toplumda oluşan ve oluşturulan delik ve gediklerden girerek toplumu çökertir.
Tıpkı bilgisayarlardaki açıklardan istifade ile sızan virüs gibi.
Terörist ıslahı mümkün olmayan bir virüs, kangrenleşmiş bir uzuvdur. tedaviye cevap vermeyen bir kanser urudur.
Terörist cehennem odunudur.
Zalime ve teröriste merhamet, mazluma ihanettir.
Adalet rahmetten daha üstün ve daha geniş ve kapsamlıdır.
Allah’ın rahmeti her şeyi kuşatmış, adaleti de rahmetini kuşatmıştır.
Adaletsiz şefkat, şefkat değildir.
Adalet şaşar ve adaletten şaşılırsa, toplum dengesizleşip, haddi aşar.
“﴾71﴿ Gerçekleri inkâr etmiş olanlar gruplar halinde cehenneme sevk edilecek; nihayet oraya vardıklarında cehennemin kapıları açılacak; bekçileri onlara, “İçinizden, size rabbinizin âyetlerini okuyup duyuran ve böyle bir günle karşılaşacağınızı bildirerek sizi uyaran bir elçi gelmedi mi?” diye soracak; onlar da “Evet geldi” diyecekler. Ama inkârcılar için artık azap hükmü kesinleşmiştir.
﴾72﴿ Onlara, “İçinde ebedî olarak kalacağınız cehennemin kapılarından girin içeri!” denilecek. (Vaktiyle) ululuk taslamış olanların kalacağı (bu) yer ne kötü!
﴾73﴿ Rablerine karşı gelmekten sakınanlar da gruplar halinde cennete sevk edilecek. Nihayet oraya vardıklarında cennetin kapıları açılmış olacak; bekçileri onlara, “Selâm size! Hoş geldiniz! Ebedî olarak kalmak üzere buyurun girin cennete!” diyecek.
﴾74﴿ Onlar da “Bize verdiği sözü yerine getiren ve cennetten bize dilediğimiz yerinde mesken kurabileceğimiz yurt bağışlayan Allah’a hamdolsun!” diyecekler. (Bunun için) çalışıp çabalayanların ecri ne güzel!
﴾75﴿ Meleklerin de rablerine hamd ile yüceliğini dile getirerek arşın çevresini kuşattıklarını görürsün. Böylece insanlar arasında doğruluk ve adalet ölçüsüne göre hüküm verilir ve şöyle denir: Bütün övgüler âlemlerin rabbi olan Allah içindir.” Zümer Suresi. 71-75.
MEHMET ÖZÇELİK
26-11-2024

Loading

No ResponsesKasım 26th, 2024

RUHUN MEKULAT VE DİLLER ÂLEMİYLE BAĞLANTISI (YİYECEKLER VE LİSAN DÜNYASI)

RUHUN MEKULAT VE DİLLER ÂLEMİYLE BAĞLANTISI (YİYECEKLER VE LİSAN DÜNYASI)

BAK: https://www.youtube.com/watch?v=Bo39XoPpjCc 

Ruhun mekulat ve diller alemiyle olan bağlantısı.

Ruhun mekânlar ve diller âlemiyle olan bağlantısı, genelde tasavvuf ve metafizik düşünce sistemlerinde ele alınan derin bir konudur. Bu mesele, ruhun evrensel varoluşuyla, onun çeşitli boyutlarla olan ilişkisini anlamaya yönelik bir yaklaşımı içerir. İşte bu konuyla ilgili ana başlıklar:

1. Ruh ve Mekânlar Âlemi

Ruh, tasavvufi anlayışa göre maddeye bağımlı olmayan, ilahi bir latifedir. Bu sebeple mekânlar âleminden tamamen bağımsızdır; ancak aynı zamanda her yerde hazır ve nazırdır.

Berzah Âlemi: Ruhun ölümden sonraki durağı olarak bilinir. Ruh, bu âlemde bedensel kayıtlardan bağımsızdır.

Levhi Mahfuz ve İlahi Bilgi: Ruh, Levhi Mahfuz’daki bilgilere ve ilahi hakikatlere ulaşabilme potansiyeline sahiptir. Bu, ruhun kozmik düzenle olan bağlantısının bir ifadesidir.

2. Ruh ve Diller Âlemi

Dil, insanın varlıkla ve hakikatle ilişki kurma yollarından biridir. Ruhun diller âlemiyle bağlantısı şu şekilde açıklanabilir:

Evrenin İlahi Dili: Tasavvufta, evrendeki her şeyin Allah’ın isim ve sıfatlarını yansıttığı, bu yüzden her şeyin bir “dil” olduğu söylenir. Ruh, bu dilleri algılayabilen bir kabiliyete sahiptir.

Dil ve Ruhun İlahi Kaynağı: İnsan ruhu Allah’ın “Kün” (Ol) emriyle var olduğundan, dil ruhun varoluşsal temelini oluşturur. İnsan dillerindeki anlam arayışı, ruhun ilahi hakikati kavrama çabasıdır.

Evrensel Dil (Lisan-ı Hâl): Ruhun tüm varlıklarla sessiz bir iletişim kurduğu düşünülür. Buna “lisan-ı hâl” denir. Kelimelerle ifade edilemeyen duygular ve hakikatler, ruhun bu evrensel diliyle anlaşılır.

3. Tasavvufi Perspektifte Ruh ve Bağlantılar

İnsan-ı Kâmil: Ruh, Allah ile tam bir bağ kurarak kemale erdiğinde evrensel anlamda mekânlar ve diller âlemine nüfuz edebilir.

Vahdet-i Vücud: Bu anlayışa göre ruh, evrendeki her şeyle özdeştir ve tüm varlıklarla bağlantı kurabilir. Mekânlar ve diller ruhun bu özdeşliğin bir tezahürüdür.

Sonuç olarak, ruhun mekânlar ve diller âlemiyle olan bağlantısı, insanın varoluşunu anlamlandırma, hakikate ulaşma ve evrensel bilinci kavrama yolunda derin bir ilişkidir. Bu bağlantılar, sadece dünyevi değil, aynı zamanda uhrevi bir anlam taşır.

Loading

No ResponsesKasım 25th, 2024

RUHUN MÜBSİRAT ÂLEMİYLE BAĞLANTISI (GÖRÜNTÜLER DÜNYASI)

RUHUN MÜBSİRAT ÂLEMİYLE BAĞLANTISI (GÖRÜNTÜLER DÜNYASI)

BAK: https://www.youtube.com/watch?v=AKvN7DYKkRc 

Ruhun Mubsirat alemiyle olan bağlantısı.
Ruhun mübsirat âlemiyle olan bağlantısı, insanın görme duyusuyla hakikati idrak etmesi, varlık âlemini temaşa ederek Allah’ın isim ve sıfatlarını tanıması ve bu gözlemler yoluyla manevi kemale ulaşması anlamına gelir. Mübsirat âlemi, “görülenler âlemi” demektir ve insanın gözleriyle algıladığı maddi ve manevi güzellikleri, hikmetleri ve delilleri kapsar. Bu bağlantı, insanın hem fiziksel hem de ruhsal anlamda görme kabiliyetiyle kâinatı ve onun yaratıcısını tanımasına vesiledir.

Mübsirat Âlemi Nedir?

Mübsirat, Arapça’da “görme ile ilgili olan” anlamına gelir. Mübsirat âlemi, insanın gözleriyle algıladığı her şeyi kapsar:

1. Kainatın Manzaraları: Güneş, ay, yıldızlar, tabiat, hayvanlar ve diğer varlıkların görsel tecellileri.

2. İlahi Sanatın Delilleri: Gözle görülen her şeyde Allah’ın isimlerinin ve sıfatlarının yansımaları.

3. Manevi Güzellikler: İnsanın hakikati gözle görüp kalbiyle tasdik etmesi (örneğin, ibadet esnasında manevi bir derinlik yaşamak).

Ruh ve Mübsirat Âlemi Arasındaki Bağlantı

1. Kainat ve İlahi Sanatın Temaşası:

Mübsirat âlemi, insanın gözleriyle Allah’ın yarattığı düzeni, güzelliği ve hikmeti görmesini sağlar. İnsan, bu âlemdeki manzaralar aracılığıyla Allah’ın isim ve sıfatlarını tanır.

Cenab-ı Hakk’ın Cemali ve Celali:

> “O Allah ki, yedi kat göğü birbiriyle uyumlu olarak yaratmıştır. Rahman’ın yaratışında hiçbir kusur bulamazsınız. Gözünü çevir de bir bak; herhangi bir çatlak görebiliyor musun?”
(Mülk, 67:3)
Ruh, bu gözlemlerle Allah’ın Cemal (güzellik) ve Celal (azamet) sıfatlarını idrak eder.
-Son ve farklı bir telefon veya farklı bir araba modeli donanımlı oluyor da Allah’ın sanatı neden donanımlı, son model, kendi içinde güncellenen,70 yılda 70 kere farklı süreçlere girerek değişen bir şaheser olmasın

2. İnsan Fıtratı ve Kalbi ile Görme:

İnsan ruhu, sadece fiziksel gözleriyle değil, kalp gözüyle de mübsirat âlemine bakar. Gözle görülen hakikatler, insanın kalbinde iman ve tefekkür olarak yansır.

3. Tefekkür Yoluyla Görülenler:

Mübsirat âlemindeki her bir varlık, insan ruhuna tefekkür kapıları açar. İnsan, bu tefekkür sayesinde yaratılışın hikmetlerini kavrar:

> “Yeryüzünde gezip dolaşmazlar mı ki, kendilerine ait akledecek kalpleri ve işitecek kulakları olsun?”
(Hac, 22:46)

4. Nimetlerin Farkındalığı:

Ruh, mübsirat âlemi sayesinde Allah’ın insana sunduğu nimetleri görüp şükreder. Gözle görülen her nimet, Allah’ın Rahman ve Rahim isimlerini hatırlatır.

5. Manevi Hakikatlere Ulaşma:

Mübsirat âlemi, insanı yalnızca maddi değil, manevi hakikatlere de yönlendirir. Örneğin, kainattaki düzen, Allah’ın varlığına dair delil sunar.

Mübsirat Âlemi ile Ruhun Gelişimi

Ruhun mübsirat âlemiyle bağlantısı, insanın manevi yükselişi için bir araçtır. Bu bağlantının ruh üzerinde etkisi şu şekilde özetlenebilir:

1. Allah’ın Ayetlerini Temaşa Etmek:

Kainattaki her bir varlık, Allah’ın ayetlerinden biridir. İnsan, gördüklerini temaşa ederek Rabbine yaklaşır.

> “Şüphesiz ki göklerde ve yerde müminler için ayetler vardır.”
(Casiye, 45:3)

2. Tefekkür ve İbret Alma:

Mübsirat âleminde tefekkür etmek, insanın ruhunun aydınlanmasını sağlar. Gözle görülen hikmetler, insanı ibret almaya ve yaratılışın derin anlamını kavramaya yönlendirir.
3. Cemal ve Celal Dengesini İdrak Etmek:

Ruh, kainatta görülen güzellikler ve azamet ile Allah’ın Cemal ve Celal sıfatlarını idrak eder.

4. Kalp Gözüyle Görmek:

Mübsirat âlemi, yalnızca fiziksel gözlerle değil, kalp gözüyle de algılanabilir. Bu bağlamda, manevi hakikatleri görme ve idrak etme insan ruhunu derinleştirir.

5. Zikir ve Şükür Sebebi Olmak:

Mübsirat âleminde görülen her şey, insanı Allah’a zikre ve şükre yönlendirir.

Ruhun Mübsirat Âlemi ile Bağını Güçlendirme Yolları

1. Tefekkür ve Şuur:
Gözle görülen her varlığı bir ilahi sanat eseri olarak değerlendirip yaratıcıyı tefekkür etmek.

2. Helal Güzelliklere Yönelmek:
Ruhun temiz kalması için helal ve meşru güzelliklere yönelmek önemlidir.

3. Günahlardan Kaçınmak:
Haram bakışlar, ruhun manevi duygularını köreltir ve mübsirat âlemiyle bağlantısını zedeler.

4. Kur’an Ayetleri Üzerinde Tefekkür:
Kur’an’ın, kainatın bir tefsiri olduğu bilinciyle hem gözle görülen ayetleri hem de ilahi vahyi birlikte anlamaya çalışmak.

5. İbadet ve Dua:
İbadet sırasında gözlerin Rabbine yönelmesi, ruhun mübsirat âlemindeki bağlantısını derinleştirir.

Sonuç:

Ruhun mübsirat âlemiyle olan bağlantısı, insanın görme duyusuyla Allah’ın varlık ve hikmetlerini idrak etmesi, kainatı bir tefekkür sahası olarak değerlendirmesi ve bu gözlemlerle manevi bir yolculuğa çıkması anlamına gelir. Gözle görülen her bir hakikat, insanın ruhuna iman, hikmet ve şükür olarak yansır. Bu bağın korunması ve güçlendirilmesi, insanın hem dünyada hem de ahirette manevi kemale ulaşmasına vesiledir.

Loading

No ResponsesKasım 25th, 2024

RUHUN MESMUAT ALEMİYLE BAĞLANTISI (SESLER DÜNYASI)

RUHUN MESMUAT ALEMİYLE BAĞLANTISI (SESLER DÜNYASI)

BAK: https://www.youtube.com/watch?v=xRvwiHP0lm0 

Ruhun mesmuat alemiyle olan bağlantısı.

Bir şeyin varlığını şeyin kaybıyla anlarız.
Allah hep farklılıklarını sıfatlarıyla anlatmaz mı?
İşitme sıfatı gibi.

Ruhun mesmuat âlemiyle bağlantısı, insanın işitme duyusuyla Allah’ın ayetlerini, hikmetlerini ve kainattaki ilahi düzeni idrak etmesi ve bu idrak yoluyla manevi gelişim sağlaması anlamına gelir. Mesmuat âlemi, işitilenler âlemi olarak hem Allah’ın kelamını hem de kainattaki seslerin ve ahenklerin hikmetini kapsar. Ruh, bu âlemden etkilenerek Allah’ın varlığına, birliğine ve sıfatlarına dair derin bir farkındalık kazanır.

Mesmuat Âlemi Nedir?

Mesmuat, “işitilenler” anlamına gelir. İnsanın işitme duyusuyla algıladığı her türlü ses, bu âlemin bir parçasıdır. Bu âlem;

1. Allah’ın Kelamını (Kur’an): İlahi vahyi ve mesajları,
2. Tabiat Seslerini: Yaratılışın ahengini ve kainattaki hikmetleri,
3. İlahi Hakikatlerin Tefekkürünü: Sesler yoluyla insan ruhuna yansıyan derin anlamları içerir.

Mesmuat âlemi, insanın ruhuna ilham veren ve onu Allah’a yaklaştıran manevi bir alan olarak, ilahi hikmetin ve kelamın yankılandığı bir sahadır.

Ruh ve Mesmuat Âlemi Arasındaki Bağlantı

1. Kur’an ve İlahi Kelam:

Allah’ın kelamı olan Kur’an, mesmuat âleminin en yüce tezahürüdür. İnsan ruhu, Kur’an’ı dinlediğinde, ayetlerin hakikati ruhunda bir yankı bulur:

> “İman edenler, Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir ve O’nun ayetleri okunduğunda imanları artar.”
(Enfal, 8:2)

Kur’an’ın Ruh Üzerindeki Tesiri: Kur’an’ın sesli olarak tilaveti, ruhu teskin eder ve insana manevi bir güç kazandırır.

Allah’ın Hitabı: Mesmuat âlemi, Allah’ın kullarına hitap ettiği bir kapıdır. Bu hitabı dinlemek, insanın ruhunda tefekkür ve iman duygularını canlandırır.

2. Kâinatın Ahengi ve İlahi Hikmet:

Tabiat, Allah’ın bir nevi kitabıdır. Mesmuat âlemi, kainattaki seslerle insan ruhuna mesajlar iletir.

Kuşların Nağmeleri, Rüzgârın Hışırtısı: Allah’ın yaratılıştaki hikmetini ve sanatını hatırlatır.

> “Yedi gök, yer ve bunların içinde bulunanlar O’nu tesbih eder. O’nu övgü ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur. Ancak siz onların tesbihlerini anlayamazsınız.”
(İsra, 17:44)

3. Tefekkür Yoluyla İlahi Mesajlara Ulaşmak:

Ruh, mesmuat âlemindeki sesleri dinlerken derin bir tefekkür hali yaşar. Örneğin:

Yağmurun Sesi: Rahmetin ve hayatın habercisidir.

Kainattaki Düzenin Sesleri: Ruh, bu düzeni dinler ve Allah’ın birliğini idrak eder.

4. İlahi Vahiy ve Manevi Algı:

Mesmuat âlemi, insanın sadece fiziksel kulaklarıyla değil, manevi duyularıyla da algılayabileceği bir sahadır. Ruh, Kur’an-ı Kerim veya zikirler yoluyla işittiği seslerden ilham alır ve huzur bulur.

5. Salihlerin ve Peygamberlerin Sesleri:

Peygamberlerin tebliği ve salihlerin öğütleri de mesmuat âleminin önemli bir parçasıdır. Ruh, bu sesleri işiterek hakikate yönelir.

Hadislerin Ruh Üzerindeki Tesiri: Peygamber Efendimizin (sav) sözleri, ruhu harekete geçirir ve insanı terbiye eder.

Mesmuat Âlemi ile Ruhun Gelişimi

1. Zikir ve Tesbihat:

Ruh, Allah’ın isimlerini anarak mesmuat âlemiyle daha derin bir bağ kurar. Zikir esnasında ruh, işitilen kelimelerin hakikatiyle nurlanır.

2. Helal Seslere Kulak Vermek:

Ruhun temiz kalabilmesi için meşru ve helal olan seslere yönelmek önemlidir. İlahi ve Kur’an tilaveti gibi sesler, ruhun manevi gelişimine katkı sağlar.

3. Günahlardan Kaçınma:

Manevi olarak kirli veya zararlı sesler (gıybet, kötü sözler, zararlı müzikler), ruhun mesmuat âlemiyle olan saf bağlantısını bozar.

4. İbadetlerdeki Seslerin Tesiri:

Namaz kılarken Kur’an’ın okunması, ruhun mesmuat âlemiyle daha güçlü bir bağ kurmasını sağlar. Müezzinin ezanı ise ruhun Allah’a çağrılması anlamına gelir.

Sonuç:

Mesmuat âlemi, insan ruhunun işitme yoluyla ilahi hakikatlere ulaşmasını sağlayan bir kapıdır. Kur’an tilaveti, zikirler, tabiatın sesleri ve kâinatın ahengi, bu âlemin en önemli unsurlarıdır. Ruh, bu sesler aracılığıyla Allah’a yakınlaşır, imanını güçlendirir ve manevi kemale doğru ilerler. Ancak bu bağlantıyı sürdürebilmek için insanın mesmuat âlemindeki helal ve haram ayrımına dikkat etmesi, tefekkür ve ibadetle bu bağı güçlendirmesi gerekir.

Loading

No ResponsesKasım 25th, 2024

SALATI TEFRİCİYE DUASI

SALATI TEFRİCİYE DUASI

SALATI TEFRİCİYE DUASI – 4444 KERE BU LİNKİ TIKLAYARAK DİNLEYİP, TAKİP EDEBİLİRSİNİZ.

1-SALAT-I TEFRİCİYE-4444
https://youtu.be/X3V4WwftuyY
https://t.me/c/2483578508/143

2-SALAT-I TEFRİCİYE-4444
https://youtu.be/FYNE2mVuMTM
https://t.me/c/2483578508/144

3-https://youtu.be/eXiXTtuGwdM

Bak. https://youtube.com/shorts/3wd9YAR2F8g?feature=share

Salât-ı Tefriciye (Salât-ı Nâriye olarak da bilinir), İslam dünyasında özellikle sıkıntılı zamanlarda, dileklerin kabulü ve hayırlı kapıların açılması için okunan bir salavattır. Bu salavat, Hz. Muhammed’e salat ve selam göndermenin faziletiyle birlikte, Allah’tan yardım ve kurtuluş istemek amacı taşır.

Salât-ı Tefriciye’nin Arapça Metni:

اللَّهُمَّ صَلِّ صَلاَةً كَامِلَةً وَسَلِّمْ سَلاَمًا تَامًّا عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ الَّذِي تُنْحَلُّ بِهِ الْعُقَدُ وَتَنْفَرِجُ بِهِ الْكُرَبُ وَتُقْضَى بِهِ الْحَوَائِجُ وَتُنَالُ بِهِ الرَّغَائِبُ وَحُسْنُ الْخَوَاتِيمِ وَيُسْتَسْقَى الْغَمَامُ بِوَجْهِهِ الْكَرِيمِ وَعَلَى آلِهِ وَصَحْبِهِ فِي كُلِّ لَمْحَةٍ وَنَفَسٍ بِعَدَدِ كُلِّ مَعْلُومٍ لَكَ.

Türkçe Okunuşu:

Allahümme salli salâten kâmileten ve sellim selâmen tâmmen alâ seyyidinâ Muhammedinillezî tünhalu bihil ukadü ve tenfericü bihil kürabü ve tukdâ bihil havâicü ve tünâlü bihir rağâibü ve husnul havâtim ve yüsteska’l-ğamâmü bi vechihil kerîm. Ve alâ âlihi ve sahbihi fî külli lemhatin ve nefesin bi adedi külli ma’lûmin lek.

Türkçe Anlamı:

“Allah’ım! Efendimiz Muhammed’e, onun âline ve ashabına, kendisiyle düğümlerin çözüldüğü, sıkıntıların giderildiği, ihtiyaçların karşılandığı, arzuların elde edildiği, güzel sonların gerçekleştiği ve onun şerefli yüzü hürmetine yağmur talep edildiği tam bir salat ve eksiksiz bir selam eyle. (Bu salat ve selamı) her an, her nefes ve senin ilminin kapsadığı her şey adedince eyle.”

Faziletleri:

Sıkıntı ve kederlerin giderilmesi,
Dua ve dileklerin kabul edilmesi,
Bereket ve huzur getirmesi,
Manevi sıkıntılardan kurtulmaya vesile olması beklenir.
Genelde 4444 kere okunmasıyla meşhur olsa da, önemli olan ihlas ve samimiyetle okumaktır.

Loading

No ResponsesKasım 25th, 2024

KENZÜ’L-ARŞ DUASI

KENZÜ’L-ARŞ DUASI
Bak: https://youtu.be/53OqQRowUv4

• https://tesbitler.com/2024/11/24/kenzul-ars-duasi-2/ 

Kenzü’l-Arş Duası, İslam dünyasında faziletli ve anlam yüklü dualardan biri olarak bilinir. Kenzü’l-Arş, “Arş’ın Hazinesi” anlamına gelir ve bu dua, Allah’ın isimleriyle dolu kapsamlı bir yakarış olarak değerlendirilir. Duanın içinde Esmaü’l-Hüsna’dan (Allah’ın güzel isimlerinden) pek çok isim yer almakta ve Allah’a yakınlaşma, af dileme, dünya ve ahiret saadeti isteme gibi amaçlar taşımaktadır.

Kenzü’l-Arş Duası’nın İçeriği

Allah’ın isimleri ve sıfatları: Duanın birçok bölümünde Allah’ın 99 ismine (Esmaü’l-Hüsna) ve sıfatlarına vurgu yapılır.

Peygamberlere selam ve salavat: Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) ve diğer peygamberlere selam ve dua edilir.

Rahmet ve mağfiret dileği: Dua, Allah’ın rahmet ve mağfiretine sığınmayı, günahların affını dilemeye odaklanır.

Dünya ve ahiret duaları: Dünya sıkıntılarından kurtulma, rızık genişliği, huzur ve ahiret mutluluğu talebi içerir.

Faziletleri

Kenzü’l-Arş Duası hakkında İslam alimleri farklı görüşler belirtmiştir. Genellikle şu faziletlerle anılır:

Kalp huzuru sağlar.

Maddi ve manevi sıkıntılardan kurtulmaya vesile olur.

Günahların affı için bir kapıdır.

Allah’ın rahmetine vesile olacağına inanılır.

Kaynak Değeri

Kenzü’l-Arş Duası, halk arasında yaygın olsa da hadis kaynaklarında kesin bir sahihlik iddiasıyla yer almaz. Ancak bu durum, duanın anlam ve içeriğindeki hikmetli ifadelerin değerini düşürmez. Allah’a samimiyetle yapılan her dua kabul için bir kapıdır.

Uygulama ve Tavsiyeler

Kenzü’l-Arş Duası, temiz bir kalple, abdestli bir şekilde okunması tavsiye edilir.
Gönülden gelerek, anlamını düşünerek okumak önemlidir.
Düzenli olarak okunduğunda manevi faydalar sağladığına inanılır.
Eğer bu duanın tam metniyle ilgili bilgiye ihtiyaç duyarsanız, paylaşabilirim.

@@@@@@@@

Kenzül Arş Duası Arapçası Okunuşu ve Anlamı
Kenzül Arş Duası Allah’u Teala’nın sırlı isimlerinin hürmetine yapılan bir duadır. Kenzül Arş Duası ‘nın Arapça Okunuşu ve anlamını okuyabilirsiniz. Halis bir niyetle Rabbimize Onun Yüce İsimlerini vesile kılarak dua etmeliyiz. Kur’an’da buyrulduğu gibi “…O’na o güzel isimleriyle dua edin ve O’nun isimleri hakkında gerçeği çarpıtanları bırakın…“(Araf-180)

Kenzül Arş Duası Sahih Midir? Kenzül Arş Duası Bidat Midir? Duada Şirk mi vardır?
Elbette ki Kur’an-ı Kerim Dışında hiç bir metin ve kitaba kesinlikle sahihtir denilemez. Ancak bazı sırlı dualar Allah’ın salih, veli kulları aracılığıyla ortaya çıkarılır ki bir dua illa hadis kitaplarında geçmesi şart değildir. Kaldı ki her insan kendince makbul bir dua edebilir. Ve başka insanlar da bu duayı yapabilirler buna bidat demek İslamı bilmemektir.

İmam Ali(k.v) tarafından tertip edildiği rivayet edilen dua Mecmuatul Ahzab kitabında geçmektedir. Ayrıca Bediüzzaman’ın Rumuzât-ı Semâniye risâlesi olan Yirmi Dokuzuncu Mektûb’un Sekizinci Kısmının İkinci ve Üçüncü remizlerinde de bu duadan bahsedilmektedir.

Bu duaya karşı çıkan hatta fütursuzca saldıranlar duada şirk olduğunu iddia etmektedir hatta Allah’ın isimlerinin vesile kılınmasına bile tahammülü olmayan bu kişiler duayı putperestlikle bağdaştıracak kadar ileri gitmişlerdir. Oysa Rabbimiz “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının, O’na yaklaşmaya vesile arayın ve O’nun yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz.” (Maide 35) ayetinde buyurduğu vesileler nelerdir. Efendimizin(s.a) sahabelerin teberrük için sakalını almalarını bile yasaklamadığı tarihlerde sabitken Allahu Teala’nın İsimleri hürmetine dua etmek neden şirk olsun?!

Kenzül Arş Duası Türkçe Okunuşu
Bismillahirrahmanirrahim
Lâ ilâhe illellâhül melikül hakkul mübîn.
La ilâhe illellahül hakemül adlül metîn.
Rabbünâ ve rabbü âbâinel evvelîn.
La ilâhe illâ ente sübhâneke innî küntü minezzâlimîn.

Lâ ilâhe illellâhü vahdehû lâ şerîke leh, lehül mülkü ve lehül hamdü yuhyî ve yumîtü ve hüve hayyül lâ yemûtü ebeden biyedihil hayru veileyhil masîru ve hüve alâ külli şey’in kadîr. Ve bihî nesteînü ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm.
Lâ ilâhe illellâhü şükran li ni’metih.Lâ ilâhe illellâhü ikrâran bi rubûbiyyetih.

Ve sübhânellâhi tenzîhen li azametih.
Es’elükellâhümme bi hakkısmikel mektûbi alâ cenâhı cibrîle aleyke yâ rab.
Ve bihakkısmikel mektûbi alâ cenahı mîkâîle aleyke yâ rab.
Ve bihakkısmikel mektûbi alâ cebheti isrâfîle aleyke yâ rab.
Ve bi hakkısmikel mektûbi alâ keffi azrâîle aleyke yâ rab.

Ve bi hakkısmikellezî semmeyte bihî münkeran ve nekîran aleyke yâ rab.
Ve bihakkısmike ve esrâri ıbâdike aleyke yâ rab.
Ve bihakkısmikellezî temme bihil islâmü aleyke yâ rab.
Ve bihakkısmikellezî telekkâhü âdemü lemmâ hebeta minel cenneti fe nâdâke fe lebbeyte düâehü aleyke yâ rab.
Ve bihakkısmikellezî nâdâke bihî şîtü aleyke yâ rab.
Ve bihakkısmikellezî kavveyte bihî hameletel arşî aleyke yâ rab.
Ve bihakkısmikelmektûbî fittevrâti vel incîli vezzebûri vel fürkâni aleyke yâ rab. Ve bihakkısmike ilâ müntehâ rahmetike alâ ıbâdike aleyke yâ rab. Ve bihakkı temâmi kelâmike aleyke yâ rab.
Ve bihakkısmikellezî nâdâke bihî ibrâhîmü fecealtennâra aleyhi berden ve selâmen aleyke yâ rab.

Ve bihakkısmikellezî nâdâke bihî ismâîlü fe necceytehû minezzebhı aleyke yâ rab.
Ve bihakkısmikellezî nâdâke bihî ishâku fe kadayte hâcetehû aleyke yâ rab.
Ve bihakkısmikellezî nâdâke bihî hûdü aleyke yâ rab.
Ve bihakkısmikellezî deâke bihî ya’kûbü fe ra dedte aleyhi basarahû ve veledehû yûsüfe aleyke yâ rab.
Ve bihakkısmikellezî nâdâke bihî dâvüdü fe cealtehû halîfeten fil ardı ve elente lehül hadîde fî yedihî aleyke yâ rab.
Ve bihakkısmikellezî deâke bihî süleymânü fe a’taytehül mülke fil ardı aleyke yâ rab.
Ve bihakkısmikellezî nâdâke bihî eyyûbü fe necceytehû minel gammillezî kâne fîhi aleyke yâ rab.
Ve bihakkısmikellezî nâdâke bihî îsebnü meryeme fe ahyeyte lehül mevtâ aleyke yâ rab.
Ve bihakkısmikellezî nâdâke bihî mûsâ lemmâ hâtabeke
alettûri aleyke yâ rab.

Ve bihakkısmikellezî nâdetke bihî asîyetümraetü fir’avne fe
razaktehel cennete aleyke yâ rab.
Ve bihakkısmikellezî nâdâke bihî benû isrâîle lemmâ câvezûlbahra aleyke yâ rab.
Ve bihakkısmikellezî nâdâke bihil hıdıru lemmâ meşâ alel mâi aleyke yâ rab.
Ve bihakkısmikellezî nâdâke bihî muhammedün sallallâhü aleyhi ve selleme yevmel ğâri fe necceytehû aleyke yâ rab.

İnneke entel kerîmül kebîru. Hasbünellâhü ve ni’mel vekîl. Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm. Ve sallallâhü alâ seyyidinâ muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî vesellem.

@@@@@@@@@

Kenzül Arş Duası Anlamı:

Melik (kral), Hakk, Mübin Allah’tan başka ilah yoktur. Hakem, Adl ve Metin Allah’tan başka ilah yoktur. Bizim ve eski atalarımızın Rabbidir. Senden başka İlah yoktur. Sen arınıksındır. Ben zalimlerden oldum. Allah’tan başka ilah yoktur. Onun ortağı yoktur. Yönetim onundur. Övgüler onun içindir. Diriltir ve öldürür. O diridir ve ebediyen ölmez. Hayır onun kontrolündedir, dönüş onadır. Ve O her şeye gücü yetendir. Ve onunla yardım isteriz. İyilik yapmaya, kötülükten kaçmaya güç kuvvet sadece yüce ve her şeyi bilen Allah’tandır.

Nimetlere şükür olarak, ondan başka ilah yoktur. Rabblığının ikrarı olarak, ondan başka ilah yoktur. Yüceliğini arındırmak için, Allah noksanlıklardan arınıktır.

Ey Allahım! Ya Rabbi! “Cebrail’in kanadında yazılı ismin hürmetine, Mikail’in kanadı üzerinde yazılı ismin hürmetine, İsrafil’in alnında yazılı ismin hürmetine, Azrail’in avucunda yazılı ismin hürmetine, ve senin verdiğin Münker ve Nekir ismi hürmetine, ve kullarının sendeki sırları hürmetine, İslam’ı kendisiyle tamamladığın ismin hürmetine, ve Adem’in senden öğrenip cennetten indirildiği zaman kendisiyle sana seslendiği ve senin de kabul ettiğin ismin hürmetine,

Şit’in sana seslendiği ismin hürmetine, arşı taşıyan melekleri kendisyle güçlendirdiğin ismin hürmetine, Tevrat’ta, İncil’de, Zebur!da ve Furkan’da yazılı ismin hürmetine, kullarına rahmetini sonsuza kadar ulaştırdığın ismin hürmetine, sözlerin tamamı hürmetine,

İbrahim ateşe atıldığında hangi isminle sana seslendi de ateş soğuk ve selamet olduysa işte o ismin hürmetine, İsmail kesilirken hangi isminle seslendi de onu kesilmekten kurtardıysan işte o ismin hürmetine, İshak hangi isminle sana yalvardı da sen onun ihtiyaçlarını karşıladıysan işte o ismin hürmetine, Hud hangi isminle sana seslendiyse işte o ismin hürmetine, Yakup sana hangi isminle dua etti de sen onun gözlerini ve çocuklarını ona geri verdiysen işte o ismin hürmetine,

Davut hangi isminle sana seslendi de sen onu yeryüzüne halife yaptıysan ve demiri onun elinde yumuşattıysan işte o ismin hürmetine, Süleyman hangi isminle sana dua etti de sen onu yeryüzüne kral yaptıysan işte o ismin hürmetine, Eyyüb hangi isminle sana seslendi de sen onu içinde bulunduğu sıkıntılardan kurtardıysan işte o ismin hürmetine,

Meryem oğlu İsa hangi isminle sana seslenip de onunla ölüyü dirilttiysen işte o ismin hürmetine, Musa hangi isminle sana seslendi de sen ona Tur’da hitap ettiysen işte o ismin hürmetine Firavunun karısı Asiye sana hangi isminle seslendi de sen onu cennette rızıklandırdıysan işte o ismin hürmetine, israiloğulları sana hangi isminle seslendiler de denizi geçirdiysen işte o ismin hürmetine,

Hızır hangi isminle seslendi de onu suda yürüttüysen işte o ismin hürmetine, Muhammed SAV sana mağarada hangi isminle seslendi de sen onu kurtardıysan işte o ismin hürmetine” senden istiyorum. Hiç şüphesiz sen cömertsin, büyüksün. Bize Allah yeter. O ne güzel vekildir. İyilik yapmaya da kötülükten kaçmaya da güç kuvvet sadece yüce ve büyük Allah’tandır. Allah efendimiz Muhammed’e, ailesine ve arkadaşlarına destek versin, güvenliklerini sağlasın! AMİN

@@@@@@@@

Loading

No ResponsesKasım 25th, 2024

RUHUN GELİŞİMİNDE BEDEN VE MADDE İLİŞKİSİ

RUHUN GELİŞİMİNDE BEDEN VE MADDE İLİŞKİSİ

BAK: https://www.youtube.com/watch?v=uXLfp9xijx8

Ruhun gelişiminde beden ve madde ile olan ilgi, alaka ve bağlantısı. Ruh ve beden ilişkisinin önemi.

Ruh ve beden arasındaki ilişki, insanın varoluşunun temel yapı taşlarından biridir. Bu ilişki hem fiziksel hem de metafiziksel bir bağ içerir ve ruhun gelişiminde beden ve maddenin önemli bir rol oynadığı kabul edilir. Ruh ve beden arasındaki bu bağlantı hem İslam tasavvufunda hem de diğer felsefi ve metafizik yaklaşımlarda detaylı olarak ele alınmıştır.

1. Ruh ve Bedenin Birlikteliği

Ruh ve beden, insanın dünyadaki varoluşunda birbirini tamamlayan iki farklı boyuttur. Ruh, ilahi bir nefha (Allah’ın üflemesi) iken, beden dünyevi ve maddi bir varlıktır.

Ruh Bedenle Tezahür Bulur: Ruh, beden aracılığıyla bu dünyada kendini ifade eder. Ruhun varlığı, bedenin hareketleri ve eylemleriyle açığa çıkar.

Beden Ruhun Aracı ve Taşıyıcısıdır: Ruh, beden olmadan bu dünyada varlık gösteremez. Beden, ruhun manevi ve ahlaki gelişimini deneyimlemesi için bir araçtır.

2. Ruhun Gelişiminde Beden ve Maddenin Rolü

Ruhun gelişimi, beden ve maddeyle olan etkileşiminden büyük ölçüde etkilenir. Ruh, beden aracılığıyla deneyim kazanır ve olgunlaşır.

a. Bedenin Ruh İçin Eğitim Alanı Olması

Nefis Terbiyesi: Ruh, bedenin arzularını (nefsin isteklerini) kontrol ederek manevi bir mertebe kazanır. Bu süreçte ruh, sabır, irade ve ahlaki değerleri öğrenir.

Dünyaya Ait Deneyimler: Beden, ruhun bu dünyadaki tecrübeleri yaşayarak gelişmesini sağlar. Sevgi, acı, fedakârlık gibi duygular beden aracılığıyla deneyimlenir.

b. Ruhun Maddenin Üzerindeki Etkisi

İradeyi Kullanma: Ruh, bedeni ve maddeyi kontrol ederek iradesini ortaya koyar. Örneğin, bir insanın ahlaki seçimleri ruhun gelişim seviyesini yansıtır.

Beden ve Ruh Dengesi: Ruh, bedeni disiplin altına aldıkça manevi mertebelerde yükselir.

c. Bedenin Ruhun Güçlenmesine Katkısı

İbadet ve Fiziksel Eylemler: Namaz, oruç ve diğer ibadetler beden aracılığıyla yapılan eylemlerdir, ancak ruhun gelişimine katkıda bulunurlar. Bu ibadetler, bedeni disipline ederken ruhu yüceltir.

Sağlık ve Ruhsal Denge: Sağlıklı bir beden, ruhun huzur içinde gelişmesini sağlar. Bedenin hastalıkları ve rahatsızlıkları ise ruhun sabır ve şükür gibi erdemleri geliştirmesine vesile olur.

3. Ruh ve Beden İlişkisinin Önemi

Ruh ve beden arasındaki ilişki, insanın hem dünyevi hem de uhrevi yolculuğunda önemli bir yere sahiptir.

a. Dünyevi Hayatta Ruh ve Bedenin Rolü

İnsanın Sınanması: Dünya hayatı, ruh ve bedenin birlikte sınandığı bir alandır. Ruh, bedensel arzularla mücadele ederek olgunlaşır.

Amellerin İfade Bulması: Beden, ruhun niyetlerini ve amellerini gerçekleştirme aracıdır. Örneğin, iyilik yapmak, yardım etmek gibi fiiller beden olmadan gerçekleşemez.

b. Uhrevî Hayatta Ruh ve Bedenin Rolü

İslam inancına göre, ruh ve beden ahirette tekrar bir araya gelecektir. Bu durum, bedenin de ruhun gelişiminde kalıcı bir öneme sahip olduğunu gösterir.

Beden, ahiret hayatında ruhun kazandığı manevi mertebeleri yansıtacaktır.

4. Ruh ve Beden İlişkisini Güçlendiren Unsurlar

a. İbadet ve Tezkiye (Arınma)

İbadetler, ruh ve bedenin uyum içinde çalışmasını sağlar. Namaz kılmak gibi fiziksel bir eylem, ruhun Allah’a yaklaşmasına vesile olur.

b. Nefs Muhasebesi ve Tezhib (Arındırma)

Ruh, bedenin arzularını kontrol altına alarak manevi olarak güçlenir. Bu süreç, ruh ve beden arasındaki dengeyi sağlamlaştırır.
c. Bedenin İhtiyaçlarına Dikkat

Sağlıklı bir beden, ruhun huzurlu bir şekilde gelişmesine olanak tanır. Dengeli beslenme, spor ve uyku gibi fiziksel ihtiyaçlara dikkat etmek, ruhun dinginliği için gereklidir.

d. Manevi Hedefler Belirleme

Bedenin dünyaya bağlı arzularını ilahi hedeflere yönlendirmek, ruhun kemale ermesine yardımcı olur.

5. Sonuç: Ruh ve Bedenin Uyumunun Önemi

Ruh ve beden, insanın dünyadaki yolculuğunda birbirini tamamlayan iki unsurdur. Ruh, ilahi bir öz taşıdığı için bedeni disipline ederek kemale ulaşmayı hedefler. Beden ise ruhun ihtiyaçlarını karşılayarak onun gelişimine hizmet eder. Bu ilişki dengeli bir şekilde sürdürüldüğünde insan hem dünyevi hem de manevi başarıya ulaşır.

Ruhun olgunlaşması, bedenin arzularını kontrol etmesine ve bu arzuları Allah’ın rızasına uygun şekilde yönlendirmesine bağlıdır.

Ruh ve beden, ahiret âleminde tekrar birleşerek bu dünyadaki tecrübelerin sonuçlarını yansıtacaktır.

Bu sebeple, insan ruh ve beden dengesine dikkat ederek hem bu dünyada hem de ahirette huzur bulabilir.

 

Loading

No ResponsesKasım 24th, 2024