TÜRKİYE’DE 300 YILLIK KRİPTOLAR DEŞİFRE OLUYOR
TÜRKİYE’DE 300 YILLIK KRİPTOLAR DEŞİFRE OLUYOR
Gerek yolsuzluk, terör, sefahet gibi şaibeleri ile bu milletin kanını taşımayan, kanını emen ve asli unsurundan olmayıp ihanet içinde bulunanların ihanetleri bir bir ortaya çıkıyor.
Tarih, sırlarla dolu bir aynadır. Özellikle Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan süreçte, devletin ve milletin içinde saklanarak yaşayan, kimliklerini gizleyen unsurların varlığı hep tartışılmıştır. Bu unsurlar, zaman zaman kritik dönemlerde su yüzüne çıkmış, bazen de nesiller boyu ihanetlerini gizlemeyi başararak varlıklarını sürdürmüşlerdir. Bugün, Türkiye’de yaşanan olaylar, geçmişin bir kez daha gözler önüne serilmesine vesile olmaktadır. Yolsuzluk, terör, ahlaki çöküntü ve ihanetin gölgesinde beliren bu yapıların kölerine inmek, tarihi bir sorumluluktur.
Osmanlı’dan Günümüze Gizli Yapılar
Osmanlı Devleti, farklı milletlerden ve dinlerden insanları bünyesinde barındıran büyük bir cihan devletiydi. Ancak bu hoşgörü ortamı içinde, gizli niyetlerle hareket eden ve devletin çöküşüne zemin hazırlayan yapılar da eksik olmamıştır. 17. yüzyıldan itibaren Osmanlı içinde batıdan beslenen masonik yapılanmalar, dönme hareketleri ve yabancı devletlerin güdümünde hareket eden unsurlar güç kazanmaya başlamıştır.
Özellikle 18. yüzyılda, Osmanlı’nın zayıflamasıyla birlikte bu yapılar devletin en kritik noktalarına sızmaya başladı. Tanzimat ve Islahat Fermanları ile Osmanlı’nın iç işlerine daha fazla müdahil olan batı güdümlü yapılar, 19. ve 20. yüzyılda ise İttihat ve Terakki içinde daha görünür hale geldi. Milli ve manevi değerlerden uzak, çıkar odaklı çalışan bu unsurlar, Osmanlı Devleti’ni içeriden çökertme faaliyetlerine devam etti. Ne yazık ki, Cumhuriyet döneminde de bu yapıların devamlılığı kesintisiz sürdü.
Cumhuriyet Döneminde Kripto Hareketler
Cumhuriyet’in ilk yıllarında, birçok kişi yeni kurulan devletin içinde yer alarak kendini gizlemeye devam etti. Devletin temel kurumlarına sızan kriptolar, zamanla bürokraside, medyada, akademide ve ekonomide önemli yerler elde etti. 1960, 1980 ve 28 Şubat ve de 15 Temmuz işgal ve darbeleri ile bu unsurlar, kendi düzenlerini pekiştirme yolunda ciddi adımlar attılar.
Bugün, özellikle yolsuzluk dosyaları, terör bağlantıları ve ahlaki çöküntüler, bu yapıların deşifre olmasını hızlandırmaktadır. Devlet içinde yuvalanmış ve milletin değerlerine düşman olan bu unsurlar, artık geçmişteki gibi kolayca gizlenememektedir.
Günümüzde Yaşananlar ve Milletin Uyanışı
Son yıllarda ortaya çıkan ekonomik krizler, sosyal yozlaşma, terör olayları ve siyasi çalkantılar, aslında bir yüzleşmenin de habercisidir. Artık halk, bu yapıların gerçek yüzünü daha net görebilmekte ve tarih boyunca yapılan ihanetleri sorgulamaktadır. Sosyal medya ve dijital çağın imkanları sayesinde, halkın bilinç düzeyi artmakta, geçmişin ve bugünün ihanet şebekeleri gün yüzüne çıkmaktadır.
Devletin içinde gizlenen bu unsurların bertaraf edilmesi, ancak köklü bir bilinçlenme ve tarih şuuru ile mümkündür. Bugün her zamankinden daha fazla tarih bilinciyle hareket etmek, geçmişten ders almak ve milletin değerlerine sahip çıkmak zorundayız.
Sonuç: Geleceğe Nasıl Bakmalıyız?
Türkiye, tarih boyunca birçok badire atlatmış, her defasında küllerinden doğmayı başarmış bir millettir. Ancak düşman sadece dışarıdan değil, içeriden de olmuştur. Kriptoların deşifre olması, milletin uyanışı ve hakikatin ortaya çıkışı, yeni bir dönemin başlangıcı olabilir. Artık bu milletin kanını taşımayan, tarihine ihanet eden unsurların maskeleri bir bir düşmektedir.
Bu süreçte en büyük görev, genç nesillere tarihin gerçeklerini öğretmek, milli ve manevi değerleri korumak ve geçmişin hatalarından ders çıkararak geleceğe sağlam adımlarla yürümektir. Unutmamalıyız ki, tarih tekerrür eder; ancak bundan ders alan milletler, geleceğini kendi elleriyle şekillendirebilir.