Tek Çözüm: İttihad-ı İslam Giriş: Dağınıklığın Bedeli Ümmetin hâli, asırlarca süren ihtilafların, bölünmelerin, menfaat kavgalarının yorgunluğunu taşıyor. Her köşede ayrı bir feryat; her coğrafyada ayrı bir zulüm. Zenginlik içinde yoksulluk, kalabalıklar içinde yalnızlık yaşıyoruz. Halbuki Kur’an asırlar önce bu çözümü ilan etmişti: “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın, parçalanmayın.” (Âl-i İmran, 103) Bu ayet, sadece […]
Gökte Asılı Mucize: Kur’ân’da Bulutların Ağırlığı ve İlahi Kudret Günlük hayatımızda başımızı kaldırıp baktığımızda gökyüzünde süzülen bulutlar, çoğu zaman sadece görsel bir manzara gibi görünür. Oysa Kur’ân, bu sıradan görünen varlıkların ardında müthiş bir kudreti, derin bir hikmeti ve insanı sarsacak kadar büyük ibretleri işaret eder. Bu açıdan Kur’ân, bulutların sadece oluşumunu değil, onların ağırlıklarını […]
İnsanın Yaratılış Mucizesi: Pıhtıdan Kudrete “Sonra o insan tohumundan, pıhtılaşmış kanı¹ (embriyoyu) yarattık. Pıhtılaşmış kandan (şekli) belli belirsiz (bir çiğnemlik) et parçası yarattık. Daha sonra o (şekli) belli belirsiz (bir çiğnemlik) et parçasından, kemikler yarattık. Ardından da kemiklere et giydirdik² sonra onu bambaşka bir yaratık yaptık. Yaratanların en güzeli olan Allah’ın şânı ne yücedir.” Müminun. […]
Ateşin Gölgesinde Büyük Plan: Arz-ı Mev’ûd’un Sessiz İşgali ve Türkiye Üzerinden Kurulan Tuzaklar 1. Giriş: Ateşin Arasından Yükselen Bir Hedef Dünya büyük bir yangının içinde. Yangını tutuşturan ise sadece tanklar, uçaklar ve füzeler değil; aynı zamanda idealler, inançlar ve kadim emeller. İsrail, Arz-ı Mev’ûd idealiyle sınırlarını kutsallaştırmak ve yayılmacı bir emel uğruna bölgede taş üstünde […]
Din Savaşının Eşiğinde: İttihad-ı İslam’ın Zorunluluğu Giriş: Yeni Bir Kırılma Noktası 2025 yılının Mayıs ayında, Hindistan’ın “Sindoor Operasyonu” adı altında Pakistan’a düzenlediği hava saldırıları, iki nükleer gücün yeniden savaşın eşiğine gelmesine neden oldu. Hindistan, bu saldırıların, Keşmir’de 26 Hindu turistin öldürülmesine misilleme olduğunu iddia etti. Ancak Pakistan, hedef alınan yerlerin sivil bölgeler, camiler ve eğitim […]
Ömür Sermayesi: Az Zaman, Çok Sorumluluk İnsan bu dünyaya sermayesiyle gelir. Ancak bu sermaye altın ya da gümüş değildir; ömürdür. Ve bu ömür, tıpkı bir mum gibi erimeye mahkûm, bir kum saati gibi akmaya mecburdur. Ne bir saniyesi geri alınır, ne bir dakikası satın alınabilir. Bediüzzaman Said Nursî’nin veciz ifadesiyle: “Ömür sermayesi pek azdır; lüzumlu […]
Her Gün Yeni Bir Tecelli: “Külle Yevmin Hüve fî Şe’n” Ayetinin Derinliği Kur’an-ı Kerim, insanın aklını ve kalbini diriltmek için inmiştir. Onun her ayeti, bir anahtar gibi gönlün kilidini açar. O ayetlerden biri de Rahman Suresi’nin 29. ayetidir: “Külle yevmin hüve fî şe’n.” Yani: “O, her an bir iştedir.” Bu kısa ama derin ayet, sadece […]
Yüz Yıllık Hesap: Doğu’da Ermeni Devleti, İsrail Bağlantısı ve Direnişin Yeni Cephesi Gazze Tarih, sadece geçmişin notları değil; geleceğin taslaklarını da içinde taşır. Bugün Ortadoğu’da yaşananlar, bir anda ortaya çıkmış değil; asırlardır örülen, sabırla sürdürülen, gizli ve açık planların sonucudur. Bu planların merkezinde ise bir hayal: Doğu Anadolu’yu koparıp sosyalist bir Ermeni devleti kurmak ve […]
Kelimelerle Yükselen Ruh: Tahiyyat, Mübarekât, Salavat, Tayyibât, Tahmidat ve Tesbihatın Hikmeti İnsan, kelimelerle düşünür, kelimelerle dua eder, kelimelerle Allah’a yaklaşır. Bazı kelimeler vardır ki içinde sırlar taşır, manevî kapılar aralar. Tahiyyat, Mübarekât, Salavat, Tayyibât, Tahmidat ve Tesbihat… Bunlar sadece telaffuz edilen kelimeler değil, bir ruh hâlinin, bir kulluk makamının göstergeleridir. Her biri ayrı bir anlam […]
Ruh ve Ceset: Aynı Hakikatin İki Kanadı İnsan, sadece et ve kemikten ibaret değildir. Aynı şekilde yalnızca görünmeyen bir bilinç, bir şuur da değildir. İnsan; ruh ve cesedin birlikte var olmasıyla insandır. Ceset ruhtan, ruh ise cesetten ayrı düşünüldüğünde eksik kalır; biri diğerinin gölgesi değil, tamamlayıcısıdır. Tıpkı kalemle mürekkep gibi… Kalem şekildir, mürekkep mânâdır. Biri […]
Kâinat Kadar Genişleyen Akıl ve Kalp: İnsan Fıtratının Sonsuz Ufku “Mânen kâinat kadar inbisat edebilen müstakim ve münevver akılların, selim ve nuranî kalblerin…” Bu ifade, insanın hakikat yolculuğundaki kapasitesini ve mahiyetini tarif eden en parlak hakikatlerden biridir. Zira insan, zâhirde bir avuç et ve kemik parçasıdır; fakat bâtında, ebedi âlemleri tartabilecek derinlikte bir ruh ve […]
Rabbimizi Elçilerine Sorduğumuzda Aldığımız Cevaplar İnsan, dünyaya gözünü açtığı andan itibaren bir arayış içindedir. En derin, en yakıcı ve en asli sorusu şudur: “Ben kimim, beni kim yarattı?” Bu soru, sadece bir felsefi arayış değil, aynı zamanda bir kulluk başlangıcıdır. Ve insan bu soruyu sorduğunda, Cenab-ı Hak onu cevapsız bırakmamış; elçileriyle, peygamberleriyle bu soruya bizzat […]
Rabbimizi Gönderdiği Kitaplara Sorduğumuzda Aldığımız ve Alacağımız Cevaplar İnsanlık tarihi boyunca kul ile Rabbi arasında kurulan en büyük köprü, ilahi kitaplar olmuştur. Allah (c.c.), kulunun nefsin dar kalıplarına sıkışmaması, aklın şaşkınlığında kaybolmaması, kalbin susuzluktan çatlamaması için kelâmını indirmiştir. Bu kitaplar, gökten inen rahmet mektupları, karanlıkları delen nur fenerleri ve hayata mana kazandıran ilahi hitaplardır. Bir […]
Rabbimizi Mahlukat ve Mevcudata Sorduğumuzda Aldığımız ve Alacağımız Cevaplar İnsan, sonsuz bir sorunun sahibidir. En büyük sorusu da şudur: “Benim Rabbim kimdir?” Bu soruyu yalnızca kitaplara değil; göğe, yere, denizlere, dağlara, rüzgâra, kuşa, çiçeğe ve hücreye sormak da mümkündür. Zira Rabbimiz, sadece kitaplarla değil, mahlukat diliyle de konuşur. Çünkü O, her şeyi konuşturandır. Her bir […]
Rabbimizi Rabbimize Sorduğumuzda Aldığımız ve Alacağımız Cevaplar İnsan, her şeyin kaynağını sormaya meyilli bir varlıktır. Sorar: “Ben kimim? Nereden geldim? Nereye gidiyorum? Ve beni kim yarattı?” Bu soruların en büyüğü ise şudur: “Rabbim kimdir?” Bu soruyu önce mahlukata sorduk, sonra peygamberlere, kitaplara… Her biri ayrı ayrı Rabbimizi gösterdi. Peki ya en doğrudan kaynak olan Rabbimize […]