NİMET VE NAMUS: İMTİHANIN İKİ EŞİĞİ Tarihin başından bugüne kadar insanlığın elinden düşmeyen iki ağır imtihan vardır: Nimet ve Namus. Bu iki emanet, hem cennetten çıkışın sebebi, hem de dünyanın ateşini tutuşturan fitnelerin merkezindedir. Ne yazık ki bugün, en değersiz gibi tüketilen şeyler, aslında en pahalı ve paha biçilemez hakikatlerdir. Adem ve Havva’nın cennette karşılaştığı […]
KIYAMETİN GÖLGESİNDE: BİR FİTNE ATEŞİNİN KÜRESEL YANKISI Tarih, zamanın kalbine kazınmış bir sahnedir. Her çağda hak ile batılın çarpıştığı bir zemin olmuş, her devirde küresel imtihanlara sahne olmuştur. Bugün ise insanlık, kıyamete doğru sürüklenen karanlık bir senaryonun içindedir. Bu senaryonun merkezinde, yalnızca bölgesel bir güç değil, küresel bir fitne makinesi vardır: İsrail. İsrail sadece Gazze […]
GENÇLİĞİN HESABI: BERZAH KAPISINDAKİ HAKİKAT “Kabristanda ve mütemâdiyen oraya girenler için kapıları açılıp kapanan o âlem-i berzahta, ehl-i keşfe’l-kuburun müşâhedâtıyla ve bütün ehl-i hakikatin tasdikiyle ve şehâdetiyle, ekser azablar gençlik sû-i istimâlâtının neticesi olduğunu bileceksiniz.” Bir gün gelir, dünya sessizleşir. Ne şehirlerin gürültüsü kalır, ne de nefsin arzuları… Ve insan, kendini kabir toprağının altında bulur. […]
İki Âlemin Anahtarı: Risalet ve Ubudiyet *”O zâtın risaleti, imtihan ve ubudiyet için şu dünyanın kurulmasına sebeb olduğu gibi, o zâtın ubudiyetinde yaptığı dua, mükâfat ve mücazat için dâr-ı âhiretin icadına sebeb olur.” Kâinatın yaratılışına sebep olan, sadece bir insanın varlığı değildir; o insanın taşıdığı misyon, yani Risalet ve ubudiyet vasfıdır. İşte bu zat, Fahr-i […]
Sîreti Sûrete Dönenler: İçin Aynası Dışına Yansısa “Şu medenîlerden çoğunun eğer içini dışına çevirirsen, görürsün: Başta maymunla tilki, yılanla ayı, hınzır; sîreti olur sûret. Gelir hayali karşına, postlarıyla tüyleri. İşte şununla görünür meydandaki âsârı. Zemindeki mevâzin, mîzanıdır şeriat.” Sözler. #lemeat. Bediüzzaman. İnsan dışıyla değil, içyüzüyle tanınır. Zira kalbin aynası, bir gün mutlaka yüzün çizgilerine vurur. […]
İLİMLE YÜKSELEN İNSAN: MARİFETULLAH’A AÇILAN YOL “Demek insan, bu âleme ilim ve dua vasıtasıyla tekemmül etmek için gelmiştir. Mahiyet ve istidat itibarıyla her şey ilme bağlıdır. Ve bütün ulûm-u hakikiyenin esası ve madeni ve nuru ve ruhu, marifetullahtır ve onun üssü’l-esası da iman-ı billahtır.” Dünyaya Gelişin Sırrı: Bilmek ve Dua Etmek İnsan kimdir? Neden yaratılmıştır? […]
HAYATIN TEZGAHI: KESAFETTEN LETAFETE, TOPRAKTAN NURA “Hem hayat, bu kâinatın tezgâh-ı âzamında öyle bir istihale makinesidir ki, mütemadiyen, her tarafta tasfiye yapıyor, temizlendiriyor, terakki veriyor, nurlandırıyor.” “şu kesafetli ve ruha münasebeti az olan topraktan ve şu küdûretli ve nur-u hayata münasebeti pek cüz’î olan sudan, mütemadiyen hummalı bir faaliyetle, letafetli hayatı ve nuraniyetli zevi’l-idraki halk […]
İstikamet: En Rahat, En Selametli Yoldur “Hem, ahlak-ı insaniyede en rahat, en faydalı, en kısa, en selametli yol ise sırat-ı müstakimde, istikamettedir.”(Şualar) Hayat, yol gibidir. İnsan ise bu yolun yolcusudur. Yol, bazen düz, bazen inişli çıkışlı, bazen de dönemeçlidir. Ancak bu hayat yolculuğunda insanın en çok muhtaç olduğu şey, rotasını kaybetmemesidir. İşte bu rotaya Kur’an […]
Kâinat Sofrası: Nimette Saklı Kudretin Sessiz Şehadeti “Güya kâinat, gül çiçeğinin yaprakları ve mısır sünbülünün gömlekleri gibi birbiri içinde sarılı, yüz binler ayrı ayrı, çeşit çeşit sofralardır ki, o sofralar adedince ve onlardaki taaınlar ve nimetler miktarınca diller ile ve ayrı ayrı, külli ve cüz’i lisanlar ile bir Rahman-ı Rezzakı, bir Rahim-i Kerimi bütün bütün […]
İmanın Gözlüğüyle Kâinata Bakmak: Siyah Kalpten Nurlu Gönle “Merhametsiz siyah bir kalb, kâinatı ağlar, çirkin, zulüm ve zulümat suretinde görür. Fakat, iman gözüyle baksa, yetmiş güzel hulleler giymiş bir Cennet hurisi gibi, rahmetler ve hayırlar ve hikmetleden dikilmiş yetmiş binler güzel libasları birbiri üstüne giymiş, daima güler, rahmetle tebessüm eder bir insan-ı ekber ve ondaki […]
Fıtratın Diliyle Yapılan Dua: Sessizlerin Kabul Edilen Niyazı “Evet, tohumlar ve çekirdekler, istidat lisanıyla, herbiri birer ağaç ve birer sünbüle olmayı Halıkından isteyip duaları gözümüz önünde kabul olması gibi, bütün hayvanatın ihtiyac-ı fıtri lisanıyla elleri yetişmediği yerlerden rızıklarını ve hayatlarına lüzumu bulunan ve iktidarlarının haricindeki matlublarını birisinden isteyip o fıtri ihtiyaç diliyle ettikleri bütün dualannı […]
Haddi Bilmek: Allah’a, Resûlü’ne ve Müminlere Karşı Edebin Sınırları 1. Giriş: Kullukta Edep, İtaatte Hudut Kur’ân-ı Kerîm, sadece bir ibadet kitabı değil, aynı zamanda bir hayat nizâmıdır. Bu nizâmın içinde inanan bireyin Allah’a, O’nun Resûlü’ne ve mümin kardeşlerine karşı nasıl davranması gerektiği büyük bir titizlikle belirlenmiştir. Bu hudutlar, imanla gelen edep, saygı, sadakat ve kardeşlik […]
Kulluk Edebi: Kur’an’ın Öğrettiği Üçlü Saygı 1. Giriş: İlahi Ahenge Uyum Kur’ân-ı Kerîm, yalnızca inanç esaslarını bildiren bir kitap değil, aynı zamanda ahlâkın, edebin ve sosyal ilişkilerin en sağlam rehberidir. Allah’a kul olmanın özü, O’na teslimiyeti, Resûl’e itaati ve mümin kardeşlere karşı merhameti esas alır. Bu üçlü denge, bir kulun iç dünyasından dış dünyasına kadar […]
Gizli Tohumdan Görkemli Ağaca: Hafâ Türâbında Meziyet “Meziyetin Varsa Hafâ Türâbında Kalsın, Tâ Neşvünema Bulsun” 1. Giriş: Meziyetin Hikmetle İmtihanı İnsan sahip olduğu meziyetleri, yani yetenek, ilim, hikmet veya güzel ahlak gibi hasletleri derhâl göstermek, takdir edilmek ister. Fakat hakikatin terbiyesi farklıdır. Meziyet, erken açmış bir çiçeğin güneşte kavrulması gibi, zamansız sergilendiğinde faydadan çok zarara […]
İnsanlar Altın ve Gümüş Gibidir: Ruhların Derin Yolculuğu Ebû Hüreyre”nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav), “İnsanlar gümüş ve altın madenlerine benzerler. Câhiliye devrinde hayırlı olanlar, İslâm”da da hayırlı olanlardır. Yeter ki, İslâm”ı iyi kavrasınlar. Ruhlar da toplu cemaatlerdir. Onlardan birbirleriyle uyuşanlar kaynaşır, uyuşamayanlar da anlaşamaz, ayrılırlar. ” buyurmuştur. (M6709 Müslim, Birr, 160; B3336 Buhârî, Enbiyâ, 2) […]