Bir Çay İçimi: Döken Sen Olsaydın, Dökülen Ben Olsaydım Geleydin bir çay içimi / Sen çay dokerdin/ Ben de içimi. ******** Gündelik hayatın en sade, en samimi anıdır bir çay içimi. Fakat bazı çaylar vardır ki, sadece içilmez; paylaşılır, dinlenir, susulur, konuşulur… Çünkü o çay, bardağın değil kalbin buğusudur. Ve bazen bir çayın yanına bir […]
Susma ve Dinleme Sanatı: Kendini Duyabilmek İçin. Susma ve dinleme sanatı. Eksik olan tarafımız. Bazen ögrencilere; haftada bir saat ‘Susma Dersi’ konulması lazım diyorum. Ta ki, dışa ve dışta dağıttığı kendisini dağıtan bu öğrencinin, içe ve içine dönerek kendisini dinlemesi ve bilmesi için… ********* Bir toplumun en temel eksikliklerinden biridir: dinlememek. Herkesin konuştuğu, bağırdığı, yorum […]
EN BAHTİYAR KİMDİR? KABRE GİDEN YOLDA EN DOĞRU YOLCU “En bahtiyar odur ki: Dünya için âhireti unutmasın, âhiretini dünyaya feda etmesin, hayat-ı ebedîyesini, hayat-ı dünyevîye için bozmasın, malayani (faydasız) şeylerle ömrünü telef etmesin; kendini misafir telakki edip, misafirhane sahibinin emirlerine göre hareket etsin; selâmetle kabir kapısını açıp, saadet-i ebediyeye girsin.”Risale-i Nur** ******* Hayat, sürekli […]
KABRİ AYDINLATAN NUR: İNSANIN SON MENZİLİNE DOĞRU “Kabir, ya cennet bahçelerinden bir bahçe, yahut cehennem çukurlarından bir çukurdur.” (bk. el-Akidetu’t-Tahaviye,1/169; Ahmed b. Hanbel, el-Akide, s.64-76; el-lalekâî, İtikadu ehli’s-sünne, 1/156, 158, 166-şamile.) Kabri aydınlatan nur. Kabri cennet veya cehenneme çeviren hal ve fiiller. ******** İnsan bu dünyaya bir misafir olarak gönderilir. Her misafirin dönüşü olduğu gibi, […]
Zulme Susmak, Zalimle Yoldaş Olmaktır: Vicdanların Sınavı Bebeklerin ahı İsrail ve siyonistleri kahredip yok edecek. Onları o çocukların kanında boğacak. İsrail insanlık ve kuraldan değil, şiddetten ve tokattan anlar. Susanlar ve duranlar katliama ortaktırlar. Ney bekleniyor? İsrailin insafı mı? Yılandan bal beklenmez. Böyle bir vahşette bizi kahreden ayılar değil, ayıya dayı diyen içimizdeki ayı taraftarları!!! […]
Sessiz Feryatlar: Gazze’de Açlıktan Ölen Çocukların Ardındaki Hakikat Bir Sayıdan Fazlası Bir haber düşer ekranlara: 14 bin çocuk, 24 saat içinde ölebilir. Sadece bir cümle. Ama her kelimesi, insanlığın vicdanına atılmış bir tokat gibi. Bu sayı bir istatistik değil; her biri bir anne duası, bir baba hayali, bir masum gözyaşı… Bu dünyada, gözümüzün önünde, bilinçli […]
Ruhlar Âlemine Dönüş Topraktan gelen beden toprağa dönecek. Bu hakikat, inkar edilemeyecek kadar açık. Ama ya asıl misafir? Ya o bedende konaklayan, nefes veren, anlam katan ruh? Unutulan, ihmal edilen, ama asıl yolculukçumuz olan ruh nereye dönecek? Geldiği yere mi? Ruhlar âlemine mi? Ve eğer dönecekse… Nasıl dönecek? Yolculuk Başlarken Ruh, ezelde Rabbine “Evet!” demişti. […]
Hatırlanacak mıyız? Binlerce yıl… Dünyadan nice insanlar gelip geçti, Kimisi büyük tahtlarda oturdu, kimisi çöl topraklarında yattı. Kimisi tarihe adını altın harflerle yazdırdı, kimisi sadece bir gölge olarak silindi. Ama bir gerçek var ki, toprağın altındakiler, Üstündekilerden çok daha fazla. Ve biz? Biz, hangisinden olacağız? Hatırladıklarımız ve Unutulanlar Hatırladığımız ne kadar az insan var… Tarihteki […]
Sessizliğin Ardından: Bir Mevtadan Hayattakilere Nasihatler “Şimdi konuşamıyorum belki ama, eğer sesim size ulaşsaydı… Dinler miydiniz?” Ben artık bu dünyadan göçtüm. Adımı ananlar azaldı, hatıralarım silinmeye yüz tuttu. Mezarımda sessizim. Ama eğer konuşma imkânım olsaydı, hayatta olanlara çok şey söylerdim. Şu anda sahip olduğunuz her nimetin kıymetini bilemediğinizi, her nefesin aslında geri sayım olduğunu anlatmak […]
Uyuyanlar Şehri: Hakikatle Yüzleşmek “İnsanlar uykudadırlar, ölünce uyanırlar.” buyurur Peygamber Efendimiz (asm). Bu veciz söz, sadece bir haber değil, aynı zamanda bir sarsıcı gerçektir. Her sabah gözlerimizi açtığımızda yaşadığımızı zannediyoruz. Yürüyoruz, konuşuyoruz, kazanıyoruz, tüketiyoruz… Ama gerçekten yaşıyor muyuz, yoksa sadece rüya görüyoruz da bunu hayat sanıyoruz? Uyanık olan kimdir? Elindeki fani oyuncaklarla oyalandığını fark edemeyen […]
Toprağın Altındaki Âlem Hayattayken çok insan gördüm. Televizyonla, internetle dünyanın dört bir köşesinden yüzler, sesler, kültürler tanıdım. Renk renk, dil dil, türlü türlü… Ama sandım ki dünya bu kadar. Meğer asıl kalabalık toprağın altındaymış. Kabir: Sessizlerin Sonsuz Konuşması Kabir… Dışarıdan bakınca bir taş, bir toprak yığını. Ama içine girince, bambaşka bir gerçeklik: Nice milletlerden, kavimlerden, […]
Hazır Değilim Dedi, Ama Geldi… Her gün ve her an ölümden bir davet var bana: Bana gel, diye. Ben de hep erteliyorum: Hazır değilim, diye. Bahanelerim Hazır: İşim daha bitmedi, diye. Sonunda aldı beni: İşim bitmese de… Meğer iş burada değil, orada başlıyormuş. Haberim yokmuş… ********** Her gün ölüm bana bir davetiye gönderdi: “Bana gel…” […]
Kabrin Arkası İçin Çalışınız “Hakikî saadet ve lezzet ondadır.” Bir gün herkesin ardında bir mezar taşı, önünde ise sonsuzluk olacaktır. Kabrin içi karanlık olabilir, ama “arkası” nurla da dolabilir, azapla da… Bu büyük yolculuk öncesi bizden istenen şey ise basittir ama ihmal edilir: Kabrin arkası için çalışmak. Hayat Nereye Akıyor? Dünya bizi meşgul eder, oyalar, […]
Dönen Yok Seferinden: Gerçekten Memnunlar mı? > “Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden, Birçok seneler geçti; dönen yok seferinden.” (Yahya Kemal Beyatlı – Sessiz Gemi) Şairin zarif kelimelerle dokuduğu bu mısralar, her birimizin yüreğine derin bir sızı bırakır. Ölüm, bu “sessiz gemi”yle seferine çıkanlar, gerçekten memnunlar mı? Yoksa o sükût, geride kalanların anlamadığı bir […]
İlâhî Vuslat: Fâniden Bâkîye Yolculuk > “Ey insan! Senin en mühim işin, en büyük meselen, İlâhî marifetle başlayan, muhabbetle gelişen, vuslatla nihayet bulan yolculuğundur.” İnsan, yolcudur. Bu yolculuk, anne rahminden dünyaya, dünyadan kabre, kabirden haşre, haşirden ebedî yurdun kapısına uzanan büyük bir serüvendir. Fakat bu yolculuğun gayesi sadece mekân değiştirmek değil, fâniden Bâkî’ye, mahlûktan Hâlık’a […]