Kanunla Kur’an Arasında: Osmanlı’da İslam’ı Yasama Hayatına Taşımak” GİRİŞ: Osmanlı Devleti, sadece kılıçla kurulan bir imparatorluk değil; kalemle, hikmetle, adaletle şekillenmiş bir medeniyetti. Bu medeniyetin temel taşı ise şüphesiz İslam’dı. Kur’an, Sünnet, icma ve kıyas; sadece camilerde değil, mahkemelerde, pazarlarda, tarlalarda, evliliklerde ve ceza hükümlerinde de yaşayan bir hukuk sistemine dönüşmüştü. Osmanlı, İslam’ı yaşamakla kalmamış; […]
Tebaanın Tahtı: Osmanlı Vatandaşlığı ve Dünya Devletlerine Fark Atan Adalet” GİRİŞ: Tarih sahnesinde imparatorluklar kuruldu, çöktü, tekrar yükseldi. Ancak halkının hukukunu bu kadar kapsamlı, kuşatıcı ve adil bir şekilde düzenleyen çok az devlet oldu. Osmanlı tebaası, çağdaşı Avrupa krallıklarında köleliğe, sınıf ayrımına ve baskıya maruz kalan halklara kıyasla çok daha fazla hakka, güvenceye ve itibara […]
Zımminin Gölgesinde Adalet: Osmanlı’da Gayrimüslimler ve Hukuk” GİRİŞ: Osmanlı Devleti, farklı inançları bir arada yaşatabilmiş nadir medeniyetlerden biridir. Yahudi, Hristiyan ve diğer inanç gruplarına “zımmi” statüsüyle tanınan bu hukukî sistem, adaletin İslami esasıyla teşekkül etmiş, aynı zamanda insanlık onurunu gözeten uygulamalarla bütünleşmiştir. Bugün “çoğulculuk” adıyla pazarlanan birçok ilke, Osmanlı’nın sokaklarında asırlardır zaten yaşanmıştır. 1. GAYRİMÜSLİMLERİN […]
Kelâmullah’a Hürmet: Osmanlı’da Kur’ân’a Saygı ve Hafızlık Geleneği” GİRİŞ: Kur’ân-ı Kerîm, sadece Osmanlı toplumunun değil, onun şekillendirdiği bütün bir medeniyetin kalbidir. Osmanlı’da Kur’ân, yalnızca okunmakla kalmaz; yazılır, ezberlenir, yaşanır ve hukukla korunurdu. Hakkındaki her davranış, bir adabı, bir sevgiyi ve bir hürmeti temsil ederdi. Çünkü Osmanlı’ya göre Kur’ân, Allah’ın “konuşan kelâmıydı” ve o Kelâm’a uzanan […]
Kalplerde Sultan: Osmanlı’da Peygamber Sevgisi ve Hukukun Gölgesinde Aşk-ı Nebi” GİRİŞ Osmanlı Devleti bir toprak ve kılıç imparatorluğu olmaktan önce, bir “Muhammedî ahlak” medeniyetidir. Bayraklarında Kelime-i Tevhid’in, camilerinde salât-u selamların yankılandığı bu devletin temelinde Peygamber aşkı vardır. Osmanlı’da Hz. Muhammed’e (s.a.v.) sadece sevgi değil, bağlılık, hürmet ve hukukî koruma da vardır. Bu aşk öyle büyüktür […]
DÜNYA LOKANTASINDA YENİLEN YEMEĞİN HESABI Hayat, kimi zaman bir misafirliktir, kimi zaman bir yolculuk… Ama en dikkat çekici benzetmelerden biri de bir lokantadır dünya. İnsan gelir, oturur, ona türlü nimetler sunulur: Göz nimeti, akıl nimeti, aile, sağlık, rızık, afiyet, oksijen, su, gökyüzü, güneş, toprak… Hepsi hazır, hepsi kusursuz. Üstelik hiçbirini insan yaratmamış, kendisi yapmamış, sadece […]
Şifanın İzinde: Osmanlı’da Sağlık, Tedavi ve Merhamet Medeniyeti” Giriş Sağlık, insanın en kıymetli hazinesidir. Osmanlı medeniyeti bu gerçeği, sadece sözle değil, köklü kurumlarla ve merhametli uygulamalarla yaşatmıştır. Osmanlı’da tedavi yalnızca bedenin değil, kalbin, ruhun ve toplumun da onarımı demekti. Hastaya şefkat, hekime vakar, ilaca ise hikmet gözüyle bakılırdı. Şifa, sadece eczanelerde değil, dualarda, vakıflarda, sabırda […]
HER KULDA BİR İLÂHÎ TECELLİ: DEĞERİN KAYNAĞI İnsan, çoğu zaman kendini kıyaslarla tanımlar: Zengin mi fakir mi? Başarılı mı başarısız mı? Güçlü mü zayıf mı? Oysa insanın gerçek değeri, bu dünya terazisinde değil, yaratılış gayesinde ve taşıdığı ilâhî emanetlerde saklıdır. Allah hiçbir şeyi boşuna yaratmaz. Ne bir taşı, ne bir yaprağı, ne de bir insanı… […]
İhanetin Bedeli: Osmanlı’da Hainliğin Hükmü ve Hikmeti” GİRİŞ Devletin kalbi adalettir. Adaletin en büyük düşmanı ise ihanettir. Osmanlı, içten vurulmanın ne demek olduğunu sadece savaş meydanlarında değil, saray koridorlarında, kalem odalarında ve halk arasında da acı tecrübelerle öğrenmiştir. Hainlik; sadece bir vatana değil, bir millete, bir inanca, hatta bir asırlık emanete darbedir. Bu yüzden Osmanlı’da […]
Adaletin Kılıcı: Osmanlı’da En Ağır Suçlar ve Cezalar” GİRİŞ Osmanlı adaleti, kılı kırk yaran bir hassasiyetle hem kul hakkını hem toplum düzenini korumayı gaye edinmişti. Cezalar, sadece caydırıcılık değil, ibret ve ıslah maksadıyla uygulanırdı. En ağır cezalar, toplum vicdanını yaralayan ve sosyal düzeni tehdit eden suçlara verilirdi. Bu cezaların her biri, arkasında hikmet barındıran ibretli […]
Kılıç Adaleti Bekler: Osmanlı’da Askeriye ve Savaşın Hikmeti” GİRİŞ Osmanlı, bir kılıç devleti olarak doğdu; ama o kılıç sadece düşmana karşı çekildi, halka değil. Devletin askeriyesi bir adaletin kalkanıydı; zulmün değil. Savaş ise ganimet değil; vazife ve fedakârlıktı. Kadı sicillerine yansıyan hükümler, Osmanlı’nın yalnızca savaş kazanmaya değil, savaş ahlâkını yaşamaya da ne kadar önem verdiğini […]
BABASIZ YETİŞEN BİR EVLADIN HAZİN HALİ Hayat, her insana eşit ortamlar dağıtmıyor. Kimi çocuklar, bir baba omuzunun gölgesinde büyür; kimi ise babasızlığın erken şokuyla tanışır. O yokluk, sadece maddî bir eksiklik değil; bir sığınak, bir örnek, bir kılavuz kaybıdır aslında. Baba, evlat için sadece geçim temin eden bir figür değildir. O; güvenin, cesaretin, kimliğin ve […]
SAVUNMADAN ATAĞA: ARTIK HAYRI CELBETME ZAMANI Tarih boyunca savunmada kaldık. Hem dinde, hem fikirde, hem manada, hem maddede… Her adımımız bir saldırının tepkisi oldu. Kimi zaman dine yönelmiş bir iftiraya cevap, kimi zaman milletin değerlerine yapılan bir hücuma karşı savunma… İnşa edemedik, çünkü hep tamir etmekle meşgul olduk. Üretmek yerine hep korumak zorunda kaldık. Şerri […]
GÖRÜNMEYEN VAZİFE: DEĞERİN SESSİZ HİKÂYESİ Hayatın sahnesinde her göz önünde olan rol başrol değildir. Bazen bir figüran, hikâyenin kaderini belirler. Bazen de bir “noktadır” cümleyi tamamlayan, bir “virgüldür” anlamı değiştiren. İşte insan da böyledir. Her insan bir görünmez vazifenin emanetçisidir. Değer, görünür başarıda değil, görünmeyen vazifededir. KÂİNATTA HERKESİN YERİ VAR Kâinat, Allah’ın yazdığı büyük bir […]
Bayramın Kalbinde Adalet Vardı: Osmanlı’da Ramazan ve Kurban Bayramı GİRİŞ Bayramlar, sevinci paylaşmak, küskünlüğü barıştırmak ve nimetin kıymetini bilmektir. Osmanlı’da Ramazan ve Kurban bayramları sadece dini vecibelerin yerine getirildiği zaman dilimleri değil; aynı zamanda toplumsal barışın, infakın, ahlâkın ve adaletin vücut bulduğu kutlu zamanlardı. Her bayram, bir muhasebe ve terbiye vesilesiydi. Kadı sicillerine düşen notlar, […]