Musibet Çağında Kalbin Terbiyesi: Acının Ardındaki Rahmet “Evet, şimdi küre-i arzda herkes ya kalben ya ruhen ya aklen ya bedenen gelen musibetten hissedarlıktan azap çekiyor, perişandır. Bilhassa ehl-i dalalet ve ehl-i gaflet, merhamet-i umumiye-i İlahiyeden ve hikmet-i tamme-i Sübhaniyeden habersiz olduğundan, rikkat-i cinsiye sebebiyle nev-i beşerle alâkadar olduğundan, kendi eleminden başka nev-i beşerin şimdiki elîm […]
Sessiz Konuşma: Hâlin Dili Kalpten Konuşur “Lisan-ı hal, lisan-ı kālden daha kuvvetli ve tesirli konuşuyor.” Tarihçe-i Hayat.415 İnsan konuşan bir varlıktır. Kelimelerle anlatır derdini, ifadesini, niyetini. Ama hayat, sadece sözlerden ibaret değildir. Bir bakış, bir davranış, bir duruş… Bazen en veciz cümlelerden daha derin, daha kalıcı tesir bırakır. Lisan-ı kāl, yani dilin kelimeleri; kulağa seslenir. […]
Görünmeyen Aşikârlık: Şiddet-i Zuhur ve Perde-i Azamet “Ey şiddet-i zuhurundan gizlenmiş ve ey azamet-i kibriyasından perdelenmiş olan Zat-ı Akdes! Bütün zîruhların tesbihatıyla, seni takdis etmek niyet edip سُبْحَانَكَ يَا مَنْ جَعَلَ مِنَ الْمَاءِ كُلَّ شَىْءٍ حَىٍّ diyorum.” Tarihçe-i Hayat.377 Şiddet-i Zuhur: Aşikâr Olanın Gizliliği Bazı gerçekler o kadar büyük, o kadar kapsamlıdır ki göz önünde […]
İNSANIN HİKÂYESİ: Maymundan Değil, Mana’dan Gelen Bir Varlık İnsan… Elinde kalem, dilinde kelâm, gözünde anlam taşıyan bir varlık. Gökyüzüne bakar da hayran olur; toprakta bir solucan görür, ibret alır. Ağlar, sevinir, dua eder. Sorar, düşünür, inanır. Bu varlık, sırf et ve kemik değil; ruh ve mana ile örülmüştür. Onu sırf bedeniyle tanımlamak, koca bir sarayı […]
İttihadın Kudreti, Tefrikanın Felaketi: Aynı Kıbleye Sırt Dönmek “Sakın sakın! Dünya cereyanları hususan siyaset cereyanları ve bilhassa harice bakan cereyanlar sizi tefrikaya atmasın. Karşınızda ittihat etmiş dalalet fırkalarına karşı sizi perişan etmesin! “ Tarihçe-i Hayat.311 “Sakın sakın! Dünya cereyanları, hususan siyaset cereyanları ve bilhassa harice bakan cereyanlar sizi tefrikaya atmasın!” Bediüzzaman Said Nursî – Tarihçe-i […]
Zamana Yemin ve Ziyan İçindeki İnsan: Asrın Musibet Aynası “ وَ الْعَصْرِ اِنَّ الْاِنْسَانَ لَفٖى خُسْرٍ âyetindeki اِنَّ الْاِنْسَانَ لَفٖى خُسْرٍ makam-ı cifrîsi bin üç yüz yirmi dört (1324) edip Hürriyet İnkılabı’yla başlayan tebeddül-ü saltanat ve Balkan ve İtalyan Harpleri ve Birinci Harb-i Umumî mağlubiyetleri ve muahedeleri ve şeair-i İslâmiyenin sarsılmaları ve bu memleketin […]
Tebliğin Hududu: Kulun Vazifesi, Hakk’ın Takdiri “Risale-i Nur’un mesleği ise: Vazifesini yapar, Cenab-ı Hakk’ın vazifesine karışmaz. Vazifesi, tebliğdir. Kabul ettirmek, Cenab-ı Hakk’ın vazifesidir.” “Risale-i Nur dünya işlerine âlet olamaz, dünya işlerinde siper edilmez.” Tarihçe-i Hayat.304 Bazı hakikatler vardır ki, sadece akılla değil; kalple, teslimiyetle ve adabıyla anlaşılır. Risale-i Nur’un mesleği de bu hakikatlerden birine dayanır: […]
Toplumu Ayakta Tutan Beş Temel Direk: Kurtuluşun Anahtarı “Bu milletin ve bu vatanın hayat-ı içtimaiyesini anarşilikten kurtarmak ve büyük tehlikelerden halâs etmek için beş esas lâzımdır ve zarurîdir: Birincisi, merhamet. İkincisi, hürmet. Üçüncüsü, emniyet. Dördüncüsü, haram helâli bilip haramdan çekinmek. Beşincisi, serseriliği bırakıp itaat etmektir.” Tarihçe-i Hayat.301 Bir milletin en büyük serveti; ne toprağı, […]
Her Şey Dönüyor, Her Şey Değişiyor: Faaliyet İçinde Tecelli Eden Ulûhiyet “Bilmüşahede gözümüzle görünen ve muhit ve daimî ve muntazam ve dehşetli ve semavî ve arzî olan bütün mevcudatı çeviren ve tebdil ve tecdid eden ve kâinatı kaplayan faaliyet-i müstevliye hakikati görünmesi ve o her cihetle hikmet-medar faaliyet hakikatinin içinde tezahür-ü rububiyet hakikatinin bilbedahe hissedilmesi […]
Âlem Bir Ayna, Her Şey O’nu Gösteriyor “Ve kâinatı, serbeser her vakit taze taze ve ayrı ayrı cilveleri ve nakışları göstermek için daima değişen ve tazelenen ve hadsiz âyinelerden terekküp eden bir âyine-i ekber suretine çevirir. Ve bu kıyasla görmek ve işitmek, ihtiyar etmek ve konuşmak sıfatları dahi her biri birer kâinat kadar Zat-ı Akdes’i […]
Sessiz Zincirler: İngiltere’nin Müstemlekat Nazırlığı ve Sömürgeciliğin Derin İzleri Tarih, yalnızca olayların kronolojik bir sıralaması değildir; aynı zamanda insanlığın sınandığı bir vicdan terazisidir. 19. ve 20. yüzyıl boyunca dünyanın birçok coğrafyasında atılan İngiliz adımları, yalnızca siyasi ve ekonomik bir hakimiyeti değil, aynı zamanda ruhlara vurulan görünmez zincirleri temsil eder. Bu zincirlerin merkezi ise “Müstemlekat Nazırlığı” […]
Geliş ve Gidiş Arası: İnsanın Yolculuğu Gelirken ne getirdik ki, Giderken onu götürelim? İnsanlıktan ve insanlığa mensub olmakdan gayrı! Çıplak geldik, çıplak da gidiyoruz. Giydiğimiz iman ve ibadet elbisesiyle beraber. Gelirken getirdiğimiz sermayeyi, giderken, ne ettiğimiz sorusuyla ve sorgusuyla karşı karşıya kalarak. Gelirken ebenin elindeydik, giderken ğassalın eline düştük. Önce doğdu dediler, sonra öldü. Rahmetten […]
Konuşan Dünya: Yüz Bin Ağızla Söylenen Bir Hakikat “Küre-i arz bir kafadır ki yüz bin ağzı vardır. Her bir ağzında, yüz bin lisanı vardır. Her lisanında, yüz bin bürhanı var ki her biri çok cihetle Vâcibü’l-vücud, Vâhid-i Ehad, her şeye Kadîr, her şeye Alîm bir Zat-ı Zülcelal’in vücub-u vücuduna ve vahdetine ve evsaf-ı kudsiyesine ve […]
Kuşların Dili: Sessiz Âlemin Söylenen Hakikati “Şimdi kuşlara bak! Onların söyleşmeleri ve cıvıldaşmaları, bir Sâni’-i Hakîm’in intak ve söyletmesi olduğuna delil-i kat’î ise hayret verir bir tarzda birbirine o seslerle müdavele-i hissiyat ve ifade-i maksat etmeleridir.” Sözler.738 Sabahın erken vaktinde bir bahçeye girin. Sessizlik değildir sizi karşılayan… Kuşların ahenkli sesi, cıvıltıların melodisi sarar her […]
Çiçeklerin Sessiz Daveti: Kudret Sofrasının Güzellikleri “Şimdi çiçeklere, meyvelere bak! Bunların gülümsemeleri ve tatları ve güzellikleri ve nakışları ve koku vermeleri; bir Sâni’-i Kerîm’in, bir Mün’im-i Rahîm’in sofrasında birer tarife, birer davetname hükmünde olarak muhtelif renk ve koku ve tatlarla her nev’e ayrı ayrı tarife ve davetname olarak verilmiştir.” Sözler.738 Gül açar… Sessizdir. Ama gönle […]