İFSAT EKİPLERİ DEVREDE

İFSAT EKİPLERİ DEVREDE

 

Batısı ABD’lisi, İngiliz’i İsraillilerin, Fransız’ı Almanı kısaca tüm haçlı ordusu hiç bu kadar heveslenmemişlerdi, Türkiye için…

Büyük Ortadoğu çerçevesinde başlattıkları din ve mezhep kavgasını, bugün Türkiye’de Cumhurbaşkanı çerçevesinde, siyasetin en üst kademesinde temsil edilen alevi kimlikli bir kişiyle bu heveslerini doruk noktasına çıkarmışlardır.
İran, Irak, Suriye. Yemende sürdürülen alevi Sünni ateşini, 1970’lerden bu yana, Kahramanmaraş, Çorum, Sivas’ta yaktıkları fitne ateşini Türkiye geneline, siyasetin en üst seviyesinde sürdürme hevesine girmişlerdir.
Neden olmasın, düşünce ve atılımlarıyla.
Şiilik ve Aleviliğin bir kolu olan Nusayriler Suriye’de yüzde sekiz olan hafız Esat’la başlayan yangın bugün görünen bu bitik hale gelmiştir.
Türkiye’de neden olmasın, Yüzdeliği fazla  ve de fazladan birde sağ partileri de dahil etmişken?!
Hele birde tek adam, Erdoğan nefretini ayyuka çıkarıp, kuyruk acısı olanlar mevcut iken.
Tam da kirli oyunlarla ortalıklara kamyon kamyon dökülen soğanların fiyatları yükselmiş ve yükseltilmiş iken.
Türkiye’de yapılmaya çalışılan ateş çok büyük.
Şimdiye kadarki ateşlerin toplamı kadar.
Takılan ve kör noktaya odaklanan at gözlükleriyle beraber, aklın önüne geçen mide odaklı oyunlarla.
Adeta yüz yılın rövanşı tekrarlanmaya, farklı mecralara çekilmeye çalışılmaktadır.
Allah bu milletin yardımcısı olsun.
Kaderinde hükmü, Mekr-i İlahi’de unutulmasın.
Darbelerle, 15 Temmuzda başarılı olunamayan, millet iradesinin 1950’lerde hakim olup bunun; Özal ve Erdoğan’la devam eden iradenin, eğer hile ve entrikalarla çalınmazsa devam edeceği bir hakikattir.
Söz ve karar milletin olacak, kader hükmedecektir.
Yunanın büyük hayali olan Megali İdea, Ermeni’nin büyük ve birleşik Ermenistan rüyası, İsrail’in vadedilen topraklar inancı olan Arzı Mev’ud, Avrupalının bin yıllık haçlı sevdası, ABD ve İngiliz’in iki yüz yıllık düşüncesi olan Kürt devleti kurma hayalini, Türkiye’de bulunan sol ve sosyalistlerle sürdürme projesi hiç bitmedi, hep canlı tutuldu, şimdi ise kin ve nefretle yoğrularak ortaya döküldü.
Basiretli olunması, hevesle hareket edilmemesi, dünya ve ahiretin berbat edilmemesi gerekir.
Hele birde yirmi yıllık maddi manevi birikimin silinmemesi uğruna…
Tüm şaibeli, kirli ortaklıklar farklı hesaplarla bir araya geldi.
Dahilde ve hariçte.
Herkes gözünü buraya dikmiş.
Avdan bir parça koparabilir miyim diye.
-(Yahudiler) tuzak kurdular, Allah da onların tuzaklarını bozdu. Evet, Allah en iyi tuzak bozucudur.
-Onlar bir düzen kurdular, Allah da bir düzen kurdu. Allah düzen kuranların en iyisidir. İnanmayanlar İsa’ya tuzak kurdular; ama Allah onların tuzaklarını boşa çıkardı. Çünkü Allah, tuzak kuranların tümünün üstündedir.
-Allah, tuzakları bozanların en hayırlısıdır.
-Allah hileleri boşa çıkaranların en hayırlısıdır.[1]
Bu millet baltayı ayağına vurmayacak ve oyuna gelmeyecektir.
Hele hele başına hiç vurmayacaktır.
Yüz yıldır başına maddi manevi darbeyi ve darbeleri yedikten sonra.
Karar milletin, hüküm Allah’ındır.

Türkiye dönüm noktasında.

Tam da yüz yıllık kavşakta.

 

**************  

İyi ki cehennem var. Yoksa bu kadar pisliği, kir ve lekeyi başka şey temizlemez.

Suyun bile temizleyemediği ne abdest suyunun ve ne de teyemmüm toprağının arındıramadığı zulüm, ihanet ve haksızlıkları ancak ateş temizler.
Onun içindir ki, zalim ölünce, ateşin bol olsun, denir.
Elbette cennet ucuz değil, cehennem dahi lüzumsuz değil.
Yüz yıldır maddi manevi bu millete cehennemi yaşatanlar, bir yüz yıl daha bunu sürdürmek istiyorlar.
Dost görünümlü sadik-i ahmak yani ahmak dostlar ile…

-Islah ediciler, ifsat edici olarak çıktılar. 

Kendilerine: “Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın” dendiği zaman, “Bizler sadece ıslah edicileriz” derler.”[2]

MEHMET ÖZÇELİK

15-04-2023

[1] Al-i İmran.54.

[2] Bakara.11. 

Loading

No ResponsesNisan 15th, 2023

KALP VE AKIL HAZIMSIZLIĞI

KALP VE AKIL HAZIMSIZLIĞI

 

Bütün hastalıklar yenilen yiyeceklerin mide tarafından hazmedilmeyişinden kaynaklanmaktadır.

Bu kalp ve akıl içinde geçerlidir.
İlim eğer hazmedilmemişse o sahibi için yüktür.
Kuranı kerimde ilmiyle amel etmeyen Yahudi alimleri, kitap yüklü merkebe benzetilmiştir.
Eğer öğrenilen bilgiler satıhta kalıp kalbe inmezse , marifet olup hakikate dönüşmesi sahibini düştüğü girdaptan kurtaramaz.
Aynen şunun gibi, eskiden okumayıp cahil kalan dağa çıkıp, hayatını ortaya koyarak en fazla eşkıya olurdu.
Şimdi okumuş ancak hazmetmemiş bir üniversite öğrencisi oturduğu yerden bankaları boşaltıyor, insanları dolandırabiliyor.
Diplomalı cahil.
Hazmedilen bilgi marifete dönüşür.
Marifete dönüşmeyen bilgi, ham bilgidir.
Akılda oluşan bilgi, kalpte makes bulup hazmedilirse hakikate dönüşür.

-Bu memlekette yapılanları görmemekle kalmayıp hazmedemeyenler, bu toprakların mahsulü ve ürünü değillerdir.

-Düşman meçhul olduğu zaman daha zararlı olur. Kandırıcı olursa daha habis olur. Aldatıcı olursa, fesadı daha şedid olur. Dahili olursa zararı daha azim olur. Bediüzzaman.

************ 

Gün be gün geçtikçe, geçen 50 yılda terörün neden ve niçin bitmediği çok açık ve net olarak anlaşılıyor. [1]

Sahiplerinin veya sahiplerinin sahiplendiklerinin ortaya çıkmasıyla bu kirli ilişki ve ortaklık çok net görünüyor.
Çünkü mızrak çuvala sığmıyor.
Yalanlar yatsıya kalmıyor.
Bukalemunun renkleri artık renksizleşti.
Surat astarlaştı.
Taraf ve taraftarlar, belli oldu ve kendini belli etti.

Bugünkü bilipte hazmedilmemis bilgiyi şu söz özetliyor.

“Cehalet eskiden de vardı ancak hiç bugünkü kadar özgüvenli olmamıştı.”

“Ve bedbaht odur ki medar-ı şakavet ve hasaret ve elem olan israf ve hırs ile sa’y-i helâli bırakarak, her kapıya başvurup tembelkârane ve zalimane ve müştekiyane hayatını geçirir, belki öldürür.

Nasıl ki mide bir rızık ister, öyle de kalp ve ruh ve akıl ve göz ve kulak ve ağız gibi insanın latîfeleri ve duyguları dahi Rezzak-ı Rahîm’den rızıklarını isterler ve müteşekkirane alırlar. Her birisine ayrı ayrı ve onlara lâyık ve onları memnun ve mütelezziz eden rızıkları, hazine-i rahmetten ihsan edilir. Belki Rezzak-ı Rahîm, onlara daha geniş rızık vermek için göz ve kulak, kalp ve hayal ve akıl gibi o latîfelerin her birisini, hazine-i rahmetinin birer anahtarı hükmünde yaratmış.

Mesela göz, kâinat yüzündeki hüsün ve cemal gibi kıymettar cevher hazinelerinin bir anahtarı olduğu misillü ötekiler dahi her biri birer âlemin anahtarı olur, iman ile istifade eder. Yine sadedimize dönüyoruz. Şualar”

Kıssadan Hisse:
-Rıza Çöllü Hoca bir röportajında Ömer Nasuhi Bilmen Hocaefendi ile olan bir hatırasını anlatır:

“Size bir hatıramı anlatayım efendim.

1954’de genç, yeni vazife aldığımız zamanlarda Ömer Nasuhi Bilmen Hocaefendi’yi ziyarete gelmiştik İstanbul’a. O zaman Demokrat Parti kahir bir ekseriyetle iktidara gelmiş, Halk Partisi 33 Mebusa düşmüştü.

Başbakan Adnan Menderes’in baş müsteşarı ve daha sonra onun başını yiyen adam olan Ahmet Salih Korur İstanbul Müftülüğünü teftişe gelecek dediler.

Herkesin eli ayağı dolaştı, ne yapacaklarını şaşırdılar.

Fikri Aksoy :

“Ne korkuyorsunuz yahu, dünyaya bâki misiniz, geleceği varsa göreceği de var” dedi. Cesaretli bir arkadaştı.

Müsteşar Korur geldi, Ömer Nasuhi Hocanın odasına çıktı.. O zaman müsteşar bakanlığa bağlı değil, direk başbakanlığa bağlı idi. Biz de hocaefendinin etrafındayız.

Ömer Nasuhi Hocanın odasında namaz kılınan perdeli bir bölüm vardı.

Perde Paravan..

Müsteşar Salih Korur’un gözüne o ilişti.

“Bu ne?” dedi.

Ömer Nasuhi Hoca, “Efendim öğle, ikindiyi burada kılmak durumunda kalıyorum” dedi.

Müsteşar “Burası cami değil, burda namaz kılamazsın” diye bağırdı, hatta hakaret etti.

Hoca, “Efendim vazifeyi aksatmayalım diye oluyor” diye aşağıdan aldı.

Bu sefer müsteşar perdeyi daha da yükseltti. Bağırdı, bağırdı.

Baktı ki Müftü efendi, bu adama idare-i kelam etmeye gerek yok, geçinmek mümkün değil.

Birden hocaefendi celâdete geldi. “Bana bak cahil, ahmak herif, sen beni anlamaktan bile aciz bir zavallısın” dedi.

Böyle denilince astığı astık, kestiği kestik adam neye uğradığını şaşırdı. “Burada kahramanlık yaparsın, yarın Ankara’dan kolundan tutup atılınca yalvarırsın” dedi.

Hocaefendi “Ben hayatımda bugüne kadar hiç bir makama talip olmadım, hep matlup oldum. Sen kendini ne zannediyorsun, ben kendimle iftihar etmem ama bütün ilim camiası beni bilir. Sen bunu anlamaktan bile acizsin” dedi.

Müsteşar “seni vazifeden atarım” dedi.

Hocaefendi, “bir kaide-i külliyye vardır, başkasının rızkı ile oynayanın Allah rızkını keser, sen de belânı bulursun” dedi.

Müsteşar “Senden daha iyisini bulurum ben” deyince

Hocaefendi tekrar: “Tabii bu millet, benden ve siz gibi zalimlerden daha iyisine lâyıktır” diye cevap verdi.

Bütün müftülük personeli de bu konuşmalara şahit oluyor.

Adam perişan oldu kaçtı, gitti.

O gittikten sonra Hocaefendi: “Getirin bir kâğıt, böyle zalimlerin emrinde vazife yapmak zillettir, istifa edeceğim” dedi.

Fikri Aksoy, “Hocam bizim davamızda gâvura kızıp oruç bozmak var mıdır? Sen burdan hiç bir yere gidemezsin” dedi ve rica üzerine istifa etmesi engellendi. A l ı n t ı .

 

MEHMET ÖZÇELİK

13-04-2023

 

[1] https://www.haber7.com/guncel/haber/3317280-baskan-erdogandan-chpli-turker-erturke-sert-tepki

https://www.haber7.com/guncel/haber/3317276-mustafa-destici-erkan-basa-neden-tito-artigi-dedigini-acikladi

https://www.yenisafak.com/gundem/irandan-saadet-partisine-skandal-talep-suriyeden-cekilmenizi-bekliyoruz-4522866

Loading

No ResponsesNisan 13th, 2023

YA CEHALET ASRI YA SAADET ASRI

YA CEHALET ASRI YA SAADET ASRI

Yılların biriken tecrübesiyle her koldan saldıran ve saldırgan şeytan, şimdi her zamankinden daha aktif durumda.

Oda tüm aveneleriyle beraber.
Ölümüne.
Öldüresiye.
Öldürtesiye.

İçimize yerleştirdiği Guguk kuşları ile…[1]

Bir asırdır Guguk kuşlarının istilası altındayız.

Şu anda bir araya gelen guguk kuşları bize ait yumurtaları kırmaya ve dışarıya atmaya çalışıyor.

Dünde biz asilleriz, demişlerdi.

Benim oyumla çobanın oyu nasıl bir olur, teranesini öttürmüşlerdi.

“Ve (halbuki)üstünlük, ancak Allah’a, Elçisine ve müminlere mahsustur. Fakat münafıklar bilmezler. Derler ki: «Eğer Medine’ye döner gider isek elbette azîz olanlar, zelil olanları oradan çıkaracaklardır.» Halbuki izzet Allah’a mahsustur ve Peygamberi ile Müminlere mahsustur.”[2]

Bir güç ve kuvvet elde edersek, seçimi kazanırsak, hükûmeti ele geçirirsek, güç ve kudret sahibi olursak o zaman sizden hesap sorar, sizleri yurtlarınızdan çıkarırız.
Guguk kuşları gibi.
Çakallar ormana hâkim olduğunda yapacakları şeyler malumdur.

İşte Suriye…
Çakalın hakimiyeti, aslanın gaflet ve boşluk anıdır. İhmali ve ilgisizliğidir.

Kükreyene kadar.

İşte 15 Temmuz…

-Guguk Kuşunun Hikayesi:

Guguk kuşlarının bazı türleri kuluçka asalağıdır. Bu kuşlar yumurtalarını yapmak için yuva yapmak ve sonrasında kuluçkaya yatmak yerine başka bir yola baş vururlar. Dişi guguk kuşları yumurtalarını yapmak için başka kuşların yuvalarını takip ederler. Kuluçkaya yatmış bir kuş görünce yuvanın yakınında saatlerce beklerler. Kuluçkaya yatan kuş avlanmak için yuvadan ayrılır ayrılmaz dişi guguk kuşları yuvaya gelir ve yuvadaki yumurtalardan birini yuvanın dışına atar. Çok hızlı bir şekilde kendi yumurtasını yapar ve hızlıca oradan uzaklaşır. Yumurtası diğer kuşun yumurtasına benzer. Kuş yuvaya döndüğünde yumurtalarının eksiksiz olduğunu görür. Fakat yumurtalardan biri ona ait değildir ve o bunu hayatı boyunca bilmeyecektir.

Kuluçka dönemi bitince yumurtadan civcivler çıkar. Fakat bir civciv cüsse olarak diğerlerinden farklıdır. Büyüktür, saldırgandır ve diğer civcivler için tehlikelidir. Dişi kuş, yavrularını doyurmak için gün boyu çalışır. Fakat bir yavrusunu bir türlü doyuramaz. Doymak bilmeyen bir kursağı vardır. Dişi kuş onu kendi yavrusu zannederek büyütür. Hatta bazen kendi yavruları açlıktan ölür. Kimi zaman da yavru guguk kuşu dişi kuşun olmadığı bir esnada diğer yavruları yuvadan atar ve tüm yeme kendisi sahip olur. Dişi kuş ne kadar çalışsa da doymak bilmeyen bu yavruyu doyuramaz. Bu nedenle sürekli çalışır. Tüm mesaisini bu kuşa verir. Yavrusu değildir ama yavrusu olmadığını bilmez. Ona yavrusu muamelesi yapar ve onun büyümesini sağlayıncaya kadar onu besler.

Yavru guguk kuşu erişkinliğe ulaşınca yuvadan uçup gider. Sonra o da günün birinde başka bir kuşun yuvasına kendi yumurtasını bırakacak ve diğer kuşlar onun yumurtalarını kendi yumurtaları gibi ısıtacak ve onun yavrularını kendi yavruları gibi büyütecektir.” Alıntı

MEHMET ÖZÇELİK

12-04-2023

 

[1] https://www.yeniakit.com.tr/haber/fetonun-afrika-imami-icel-yazicioglunun-olumunde-212012.html 

https://www.internethaber.com/fetonun-afrika-imami-necdet-icel-yazicioglunun-olumunde-1715237h.htm

https://www.google.com/search?q=necdet+icel.in+muhsin+yazicio%C4%9Flu+itirafi&oq=necdet+icel.in+muhsin+yazicio%C4%9Flu+itirafi&aqs=chrome..69i57j33i160l2.22656j0j4&client=ms-android-samsung-trvo1&sourceid=chrome-mobile&ie=UTF-8 

https://www.instagram.com/reel/CnfSOu4IhU-/?igshid=MDJmNzVkMjY%3D

https://www.instagram.com/reel/CpfAU-MsRz0/?igshid=MDJmNzVkMjY=

https://www.yenisafak.com/gundem/hablemitogluna-miti-kim-teklif-etti-3897540

https://www.haber7.com/dunya/haber/3298235-gardasa-3-bin-500-ajan-yerlestirmis-tarihte-ornegi-yok

[2] Münafikun. 8.

Loading

No ResponsesNisan 12th, 2023

KIBLE-YÖRÜNGE- ŞAKÜL

KIBLE-YÖRÜNGE- ŞAKÜL

Allah’ın peygamberi için ilk belirlediği şey, kıbledir.
Kıblesi olmayanın veya yanlış olanın varacağı menzilde yanlış olur.
Tıpkı bir binanın yapımında şakul kullanmayan ustanın yaptığı ve yapacağı binanın eğri büğrü ve yanlış olması gibi.

“Senin, yüzünü göğe doğru çevirip durduğunu görüyoruz. Seni, razı olacağın bir kıbleye çevireceğiz. Bundan böyle yüzünü, Mescid-i Haram tarafına çevir. Ve siz de nerede olursanız olun, yüzlerinizi o tarafa çevirin. Kitap verilenler, onun Rabb’lerinden gelen bir gerçek olduğunu bilirler. Allah, onların yaptıklarından habersiz değildir. “[1]

Kıblesi Kâbe olanların bu kıblesini şaşırmasıyla; kıblesi saparak soğan, patates yani mutfak oldu.

Mutfak ise tuvalete hizmet etmektedir.

Tuvalet ise mideden geçmektedir.

Hedefi ve gayesi midesi olanın, değerinin ne olacağını varın siz takdir edin.

Düşüncesinde, toplumu kasıtlı olarak karıştırmasında tonlarca soğanı sokaklara dökenlere ortak olanlar aynı soğan kafalılığında birleşmiş olur.

“Sonra o gün, nimetlerden mutlaka hesaba çekileceksiniz?”[2]

Mevcut nimetleri görmeyip, şükründe bulunmadık, elimizden alınmasına sebep olduk ve olmaktayız.

Toplumun kıblesi ve yörüngesi değiştirilmeye çalışılıyor.

Toplumun seçim ve iktidar uğruna fabrika ayarlarıyla oynanıyor.

Toplumun hassas olduğu, aslında hassas kılındığı ve kıble ettirilen midesine dokunuluyor.

Geçmişi görmeyen ve bilmeyen bir insan, günü ve geleceği anlayamaz.

Güne odaklandırıldık.

Günü kurtarmaya yönlendirildik.

Rektifiye edilmeye ihtiyacımız var.

Önümüzde sonsuz bir hayat var.

Orayı kazanmak da kaybetmekte burada gerçekleşecektir.

Madde uğruna, geçici menfaatler uğruna ebedi hayat kazanılmamalı, kaybedilmemelidir.

Kıssadan Hisse:

“Yaşlı bir adam ihtiyar devesiyle her zamanki gibi yollardaydı. Yorulunca bir ağacın altına yanaştı, devesi bir yana kendi bir yana uzandılar.

Yaşlı adam düşüncelere daldı. Ömrünce yaşadıkları gözünün önünden geçti… Devesiyle birlikte ne kadar zorluklara katlanmışlardı. Zaman nasıl da gelip geçmiş, devesi de kendisi de ihtiyarlamıştı.

Adam devesine bakarak konuşmaya başladı:

“Ey benim sadık yoldaşım! Bak ikimiz de yaşlandık… Seninle bunca yıldır birlikteyiz, benim çok kahrımı çektin; acı tatlı anlarımız oldu. Sana eziyet ettim, zaman oldu aç bıraktım, zaman oldu ağır yükler yükledim, hatta gün geldi seni hırpaladım… Ama üzgünüm. Gel seninle helâlleşelim. Ne olur bana haklarını helâl et!”

Hikâye bu ya; adamı dinleyen deve dile geldi ve cevap verdi:

“Ey efendi! Haklısın. Birlikte uzun yıllar yaşadık. Pek çok zorluğu birlikte aştık. Beni aç da bıraktın, bana olmadık eziyetler de ettin. Bana ağır yükler de yükledin. Hatta dövdün, hırpaladın. Bunların hepsi doğru. Hepsi geldi geçti. Bunlardan ötürü hakkımı sana helâl ediyorum. Çünkü ben insanlara hizmet etmek için yaratıldım… Ancak!.. Bir konu var ki, çok içerlerim; ondan dolayı sana hakkımı helâl etmem.”

Hayretle dinleyen adam “Nedir o?” diye sordu.

Deve de şu cevabı verdi:

“Bütün yükü taşıdığım, tüm eziyetlere katlandığım halde beni bir eşeğin arkasına bağladın, onu bana kılavuz yaptın. İşte sana bunun için hakkımı helâl etmiyorum.”[3]

-Mîzâna vur görüşdüğün ihvânı el-hazer

Rehber tasavvur eylediğin rehzen olmasın. Şair Nevres.

Rehber sandığın kişi/ler rehzen (yol kesici) olmasın.

MEHMET ÖZÇELİK

12-04-2023

 

 

[1] Bakara.144.

[2] Tekasür.8.

[3] https://www.zaferdergisi.com/makale/10665-helallik.html#:~:text=Deve%20de%20%C5%9Fu%20cevab%C4%B1%20verdi,bunun%20i%C3%A7in%20hakk%C4%B1m%C4%B1%20hel%C3%A2l%20etmiyorum.%E2%80%9D

Loading

No ResponsesNisan 12th, 2023

FERASET VE DİRAYET

FERASET VE DİRAYET

Zamanımızdaki haçlı zihniyetinin en büyük hedefi; ayrılıkçıları oluşturmak, azınlıkları iktidara getirip, hâkim kılmak.

Dini azınlıklar üzerine yapılan ve uygulamaya konulan projeler söz konusudur.

1400 sene önceki Cemel ve Sıffin vakasını gerçekleştirmek.

Neden olmasın?

Haşhaşi Hasan Sabbah oyunları gerçekleşmedi mi?

Bunu Saddam’ı devirerek başlattılar.

Suriye’de başarıya ulaşıldı.

Ancak hedef yeni Ortadoğu projesi çerçevesinde yaygınlaştırmak.

Müslümanı Müslümana kırdırmak.

Tek kurşun sıkmadan.

Müslümanlar içten vuruluyor.

Basiretli, ferasetli ve en az o kadar da dirayetli olmak gerek.

Lozan sözleşmesinin yenilenme çabası uygulanmaktadır.[1]

************  

Basiret, kalp gözünün açık olmasıdır.

Feraset-dirayet-idarecilik birbirini takip eder.

Feraset; akıl ve iradenin anlayış hali.

Dirayet; iradenin kullanım ve yönetim hali.

Bu millet ferasetli ancak ne kadar dirayetli?

Feraset, imandan gelir.

Dirayet; ilimden, fenden, tecrübe, karakter ve şuurdan…

**************   

Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle bir hâdise anlatır:

“…Vaktiyle iki kadın ve beraberlerinde çocukları vardı. Yolda giderlerken bir kurt gelip kadınlardan büyük olanın çocuğunu alıp götürdü. Bunun üzerine bu kadın, arkadaşı (olan küçük) kadına:

«–Kurt, senin çocuğunu götürdü.» dedi.

Diğer kadın:

«–Hayır, senin çocuğunu götürdü!» dedi.

Nihâyet bu iki kadın, aralarında hükmetmesi için Dâvûd -aleyhisselâm-’a mürâcaat ettiler. Dâvûd -aleyhisselâm-, çocuğun büyük kadına âit olduğuna hükmetti. Onlar muhâkemeden çıkıp, Dâvûd -aleyhisselâm-’ın oğlu Süleyman -aleyhisselâm-’a gittiler. Dâvûd -aleyhisselâm-’ın hükmünü söylediler. Süleyman -aleyhisselâm- da:

«–Bana bir bıçak getirin! Çocuğu (bu) iki kadın arasında paylaştırayım!» dedi.

Bunun üzerine, çocuğun gerçek anası olan küçük kadın derhâl ileri atıldı:

«–Aman öyle yapma! Allâh sana rahmet eylesin! Çocuk bu kadınındır!» dedi.

Bunun üzerine Süleyman -aleyhisselâm-, çocuğun küçük kadına âit olduğuna hükmetti.” (Buhârî, Enbiyâ, 40)

***********

Hazret-i Enes -radıyallâhu anh-, kendi rivâyetine göre; bir gün Hazret-i Osman’a giderken yolda bir kadın görür. Kadının güzelliği aklına takılır. Bu düşünce ile Hazret-i Osman’ın yanına girer. Onu gören Hazret-i Osman:

“–Ey Enes! Gözlerinde zinâ izleri olduğu hâlde buraya giriyorsun.” der.

Bu söz karşısında şaşıran Enes -radıyallâhu anh-, hayret içinde:

“–Allâh’ın Rasûlü’nden sonra da mı vahiy geliyor?” diye sorunca, Hazret-i Osman -radıyallâhu anh-:

“–Hayır, bu bir basîret ve doğru bir firâsettir.” buyurur.

***********

Abdülkâdir-i Geylânî Hazretleri, başından geçen bir hâli şöyle anlatmıştır:

Bir gün gözümün önünde bir nur peydâ olmuş ve bütün ufku kaplamıştı. Bu nedir diye bakarken, nurdan bir ses geldi:

“–Ey Abdülkâdir, ben senin Rabbinim. Bugüne kadar yaptığın amel-i sâlihlerden öyle memnûnum ki, bundan böyle sana haramları helâl eyledim.” dedi.

Ancak hitap biter-bitmez, ben bu sesin sâhibinin şeytan -aleyhillâne- olduğunu anladım ve:

“–Çekil git ey mel’un! Gösterdiğin nur, benim için ebedî bir zulmettir.” dedim.

Bunun üzerine şeytan:

“–Rabbinin sana ihsân ettiği hikmet ve firâsetle yine elimden kurtuldun! Hâlbuki ben yüzlerce kimseyi bu usûl ile yoldan çıkarmıştım.” diyerek uzaklaştı.

Ellerimi ulu dergâha açtım; bunun, Rabbimin fazlı olduğu idrâki içinde Cenâb-ı Hakk’a şükürler eyledim.

Bu sözleri dinleyen cemaatten biri sordu:

“–Ey Abdülkâdir, onun şeytan olduğunu nereden anladın?”

Abdülkâdir Geylânî -kuddise sirruh- cevap verdi:

“–Sana, haramları helâl kıldım, demesinden!..”

İşte bu, hayat boyunca herkesin muhtaç olduğu bir firâsettir.[2]

MEHMET ÖZÇELİK

9-4-2023

 

[1] https://tesbitler.com/index.php?s=lozan

https://www.youtube.com/results?search_query=k%C4%B1l%C4%B1%C3%A7daro%C4%9Flu+ve+abd+istihbarat%C4%B1

[2] https://www.islamveihsan.com/fetanet-ve-feraset-ile-ilgili-ornekler.html

Loading

No ResponsesNisan 9th, 2023

İKİNCİ ŞAH İSMAİL OLAYI

İKİNCİ ŞAH İSMAİL OLAYI

Suriye’de evvela askeriyeye alevi yani Hafız Esat’ın 1962’de tavassutu ve ele geçirmesiyle Nusayri olanlar askeriyeye yerleştirildi ve ele geçirildi.

Aynı durum Irak’ta Kesnizani[1] tarikatıyla, Türkiye’de ise FETÖ[2] eliyle gerçekleştirilmeye çalışıldı.

Hepsi de İran eli, İngiliz aklı ve ABD desteğiyle oluşturuldu.

Bu durum bitmiş değil, büyük Ortadoğu projesi çerçevesinde devam etmektedir.

Hepsinde de hedef tektir; azınlıkları çoğunluklara hâkim kılmak.

İdareyi azınlıkların eline vermek.

Ve buna da bahane hazırdı, laiklik.

************ 

Tarih hep tekerrür etmiştir, farklı piyonlarla.

Oyunlar hep aynı oyundur.

Acem oyunu, haçlı oyunu, münafık yapılar.

Önce makam, para, kadın, onlarla olmazsa tetikçiler devreye girer, oda olmazsa zehirlemelerle denenir.

Şimdi ise buna medya gücü ve yalan haberler eklenmiştir.

Aynı tetikçiler, zehir tüccarları, haçlı orduları medyayı acem oyunlarıyla sürdürmektedirler.

Seçim süreçlerinde bu durum daha fazla gündeme getirilerek, toplum başka şeylerle meşgul edilmektedir.

Böylece cambaza bak baktırmasıyla toplum soyulmaktadır.

**************  

Bizdeki aydın geçinenlerin problemi dinle değil, İslam’ladır.
Cemil Meriç’in deyimiyle, bizdeki aydınlar din düşmanı değil, İslamiyet düşmanıdır.
Tabıya, ne aydınıysa.
Nasıl ve ne kadar aydınsa.
Karanlıktaki aydın.[3]

Kazanamayacağını anlayan CHP,[4] gider ayak yanında diğer ufak partileri de alarak toplu gitmeyi tercih etti.

                                                        *************

Kıssa;

Mısır fethine çıkan Yavuz Sultan Selim Han Sina Çölünü nasıl geçeceğini düşünürken, rüyasında Muhyiddin Arabi Hz. görür.
Yavuz Sultan Selim’e şu tavsiyelerde bulunur:
Koyun derilerinden su tulumları yap ve develere yükle. Askerlerin ağız, burunlarını ve kulaklarını iyice kapat, çünkü çölün kumu çok incedir.
Bu tavsiyeleri tutan Yavuz Sultan Selim, Sina çölünü geçerken, ilahi bir hediye olarak çöle 200-300 yılda bir yağan yağmur kendisine yetiştirilmişti.
Yavuz Sultan Selim askerleri ile çölü geçerken, bir ara attan inip yaya yürüdüğü ve bu sırada çok heyecanlı ve değişik bir haleti ruhiyede olduğu görülür. Fakat kimse bir şey sormaya cesaret edemez. O anda bütün askerler attan inip yaya yürürler. Daha sonra bunun sebebi büyük hükümdara sorulduğu zaman şöyle cevap verir:
“Allah’ın Resulü Peygamberimiz (s.a.v.) önümüzde yaya yürüyüp bize yol gösterirken bizim atla gitmemiz edebe uygun mudur?”

 

[1] https://tesbitler.com/2016/11/28/kesnizani-tarikati/

[2] https://tesbitler.com/index.php?s=fet%C3%B6

[3] https://tesbitler.com/2015/01/02/karanliktaki-aydinlar/
https://tesbitler.com/2022/03/29/karanligin-cocuklari/

[4] https://www.haber7.com/siyaset/haber/3315726-peygamberimizin-hayatini-kaldirmaya-calisan-peygamber-torunu

Loading

No ResponsesNisan 7th, 2023

ALLAH KİMLERİ SEVER

[1] https://www.youtube.com/watch?v=Xtz4V9W8JI0

https://www.youtube.com/watch?v=zuxqyhHfQ80

[1] Al-i İmran.76, Tevbe.4,7.

[1] Al-i İmran.134,148, Maide.13,93.

[1] https://youtu.be/cYOFiE-l1DY

https://youtu.be/3-OFevLnkzM

[1] Al-i İmran.146.

[1] https://youtu.be/cYOFiE-l1DY

[1] Al-i İmran.159.

[1] https://youtu.be/rkNrTDmBtSk

https://youtu.be/180rKTKhSUs

https://youtu.be/bjEPjkeYn2E

https://youtu.be/gSpD42E-_Pw

https://youtu.be/7qi3d9YEtwE

https://youtu.be/v55AXTEUAag

https://tesbitler.com/index.php?s=adalet

[1] Maide.42, Hucurat.9. Mümtahine.8.

[1] https://tesbitler.com/2020/04/16/vucudun-kalkani-temizlik/

https://tesbitler.com/2020/03/19/temizlik-mi-kirlilik-mi/

[1] Tevbe.108.

[1] Saf.4. https://tesbitler.com/2022/09/05/cihat-ruhu/

[1] Al-i İmran.140, Şura.40.

[1] Nisa.36, Lokman.18, Hadid.23.

[1] Nisa.107.

[1] Nisa.148.

[1] Maide.64, Kasas.77.

[1] Maide.87, A’raf.55.

[1] En’am.141, A’raf.31.

[1] Enfal.58.

[1] Nahl.23.

[1] Hac.38.

[1] Kasas.76.

[1] Rum.45.

Loading

No ResponsesNisan 6th, 2023

DEĞİŞTİRİLEN DEĞİŞİK KOTLAR

DEĞİŞTİRİLEN DEĞİŞİK KOTLAR

Bu memlekette, bu milletin ana kotlarıyla barışık olmayan, daha da ötesi düşman olan bir zümre var.

Bu zümre beklenmektedir ve desteklenmektedir.
Ve maalesef yine bu millete karşı kullanılmaktadır.
Muzır olan bu ayrık otları sulanır gübrelenmektedir.

*Hala anlaşılmadı mı ya hu!

Mesele bir seccade meselesi değil.
Bir hıncın, hınçlıları temsilin bir ifadesi.
Arifin fikri ne ise, zikri de odur.
Geçmiştekiler az mı geldi anlamak için, yoksa anlayışımız mi azaldı anlamak için?
Anlamak için daha ne yapılması lazım?
Göze soka soka gösterildiği halde…
Dıştakiler içtekilerden güç alıyor.
Dışarıda yani batıda Kuranı yakıp Müslümanlara saldıranlar, gerçekten içimizdeki bir kısım densiz ve beyinsizlerden güç ve destek buluyor.
“Mûsâ tayin ettiğimiz vakitte buluşmak üzere kavminden yetmiş adam seçti. Onları o müthiş deprem yakalayınca Mûsâ dedi ki: “Ey rabbim! Dileseydin onları ve beni daha önce helâk ederdin. İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helâk edecek misin? Bu iş, senin imtihanından başka bir şey değildir; onunla dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletirsin. Sen bizim velimizsin. Artık bizi bağışla ve bize acı! Sen bağışlayanların en iyisisin.”[1]

– Artık (bunlardan) vazgeçtiniz değil mi?

2020’deki ABD başkanlık seçimlerinde Donald Trump’a rakip olan Joe Biden, bir konuşmasında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı devirmek için muhalefete destek verilmesi gerektiğini söylemişti.

Biden, “Bence ona (Erdoğan’a) çok farklı bir yaklaşım uygulamalıyız. Muhalif liderleri desteklediğimizi açıkça göstermemiz lazım. Eğer onları desteklersek, onları daha cesur davranmaya itersek, Erdoğan’ı yenebilirler. Darbeyle değil, seçimle” demişti.

-Bundan daha açık ve net bir ifade olur mu?

Sahiplerine atfedilir.
“Dünyada en büyük ahmak odur ki, dinsiz serserilerden terakkiyi ve saadet-i hayatiyeyi beklesin. Böyle ahmaklardan mühim bir mevkiyi işgal eden birisi demiş ki: “Biz Allah Allah diye diye geri kaldık. Avrupa top tüfek diye diye ileri gitti.”

**************

-Dünya maddi manevi bir değişim içerisinde.

Biz bundan hariç kalamayız.

Dünyanın değişimi bizim üzerimizden oynanmaktadır.

Doğumu yaşıyoruz.

Doğum kâinat çapında bir olay.

Hiç de kolay olmuyor.

Ölüm de öyle.

O da kolay olmuyor.

Hele hele zulüm ile abat olunan bir ölüm ise.

Akıbeti berbattır.

Zulümle elde edilenleri geriye bırakmak hiç de kolay değil.

Biz doğuyoruz, batı ölüyor.

Biz doğuyoruz, onlar batıyor.

-“Fe-inne me’a-l’usri yusrâ(n). İnne me’a-l’usri yusrâ(n)

Her zorlukla beraber bir kolaylık ve her kolaylıkla beraber bir zorluk vardır.”

– “Ve tilkel eyyamu nudaviluha beynen nas.”

“Eğer siz (Uhud’da) bir yara aldıysanız, şüphesiz o topluluk da (Müşrikler de Bedir’de) benzeri bir yara almıştı. İşte (iyi veya kötü) günleri insanlar arasında (böyle) döndürür dururuz. (Bazen bir topluma iyi ya da kötü günler gösteririz, bazen öbürüne.) Allah, sizden iman edenleri ayırt etmek, sizden şahitler edinmek için böyle yapar. Allah, zalimleri sevmez.”[2]

MEHMET ÖZÇELİK

04/04/2023

[1] A’raf. 155.

[2] Al-i İmran.140.

Loading

No ResponsesNisan 5th, 2023

NE KADARDA AZ…

NE KADARDA AZ…

Arapçada kalil az, kıllet manasınadır.

İsmi mevsul yani birleştirici olan Ma kelimesiyle beraber kullanıldığında hayret ve taaccübü ifade ile; ne kadar da az… manasını vermektedir.

Kur’an-ı Kerim’de şu şekillerde kullanılmaktadır.

Bir zamanlar biz İsrâiloğulları’ndan, “Yalnız Allah’a kulluk edeceksiniz; ana babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz. İnsanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekâtı verin” diyerek söz almıştık. Sonra, içinizden küçük bir kesim dışında, sözünüzden döndünüz; hâlâ da sırt çevirmektesiniz. Bakara Suresi – 83

Yahudiler “Kalplerimiz perdelidir!” dediler. Aksine, inkârları sebebiyle Allah onlara lânet etmiştir; o yüzden çok az inanırlar. Bakara Suresi – 88

Mûsâ’dan sonra İsrâiloğulları’nın ileri gelenlerini görmedin mi? Peygamberlerinden birine “Bize bir hükümdar gönder de Allah yolunda savaşalım” dediklerinde o, “Üzerinize savaş farz kılındığında savaşmayacağınızdan korkarım” cevabını verdi. “Yurtlarımızdan ve çocuklarımızdan uzaklaştırıldığımız halde Allah yolunda savaşmayıp da ne yapacağız?” dediler. Üzerlerine savaş farz kılınınca da, içlerinden azı müstesna, yüz çeviriverdiler. Allah zalimleri iyi bilmektedir. Bakara Suresi –246

Tâlût askerleriyle birlikte ayrılıp sefere çıkınca, “Allah muhakkak sizi bir nehirle imtihan edecek; kim ondan içerse benden değildir, -eliyle bir avuç alan müstesna- ondan tatmayan da bendendir” dedi. İçlerinden pek azı dışındakiler ondan içtiler. Kendisi ve onunla beraber inananlar nehri geçince “Bugün Câlût’a ve askerlerine karşı bizim gücümüz yok” dediler. Allah’a kavuşacaklarını umanlar ise, “Nice az birlik vardır ki, Allah’ın izniyle sayıca çok birliği yenmişlerdir, Allah sabredenlerle beraberdir” dediler. Bakara Suresi –249

Yahudilerden bir kısmı kelimeleri yerlerinden saptırıyorlar. Dillerini eğip bükerek ve dine saldırarak “işittik ve karşı geldik; dinle, dinlemez olası, râinâ” diyorlar. Eğer onlar “Dinledik ve itaat ettik, dinle ve bizi gözet” deselerdi şüphesiz kendileri için daha hayırlı ve daha doğru olacaktı; fakat inkârları sebebiyle Allah onları lânetlemiştir. Artık pek az inanırlar.Nisa.46

Kendilerine güven veya korku veren bir haber geldiğinde onu yayıyorlar. Hâlbuki onu Resûlullah’a ve aralarından yetki sahibi kimselere götürselerdi, içlerinden haberin mana ve maksadını çıkarabilenler şüphesiz onu anlarlardı. Size Allah’ın lütfu ve rahmeti olmasaydı, azınız müstesna, şeytana uyup giderdiniz. Nisa.83

Münafıklar Allah’a oyun etmeye kalkışıyorlar. Hâlbuki Allah onların oyunlarını kendi başlarına çevirmektedir. Onlar namaza kalktıklarında üşenerek kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar, Allah’ı da pek az hatıra getirirler. Nisa.142

Sözlerinden dönmeleri, Allah’ın âyetlerini inkâr etmeleri, haksız yere peygamberleri öldürmeleri ve “Kalplerimiz kılıflanmıştır” demeleri sebebiyle… Dahası inkârları sebebiyle Allah o kalpler üzerine mühür vurmuştur. Pek azı müstesna artık iman etmezler. Nisa.155

Ahidlerini bozdukları için onları lânetledik ve kalplerini katılaştırdık. Onlar kelimelerin yerlerini değiştiriyorlar. Kendilerine bildirilenlerden (Tevrat) önemli bir kısmını da unuttular. İçlerinden pek azı hariç olmak üzere onlardan daima bir hainlik görürsün. Sen yine de onları affet, hoş gör. Çünkü Allah iyilik edenleri sever. Mâide Suresi – 13

Rabbinizden size indirilene uyun; O’nu bırakıp da başka önderlerin ardından gitmeyin. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz! A’râf Suresi – 3 

Doğrusu sizi yeryüzüne yerleştirdik ve orada size geçim vasıtaları verdik. Ne kadar da az şükrediyorsunuz! A’râf Suresi -10

“İnananları tehdit edip Allah yolundan alıkoyarak ve onu eğri göstermek maksadıyla her yolun başında oturmayın. Düşünün ki, siz az sayıdaydınız, sonra O sizi çoğalttı. Bozguncuların sonunun nasıl olduğunu da düşünün!” A’râf Suresi.86

Yapıp ettikleri karşısında artık az gülsünler, çok ağlasınlar! Tevbe Suresi – 82

Yûsuf şöyle dedi: “Her zaman yaptığınız gibi yedi sene ekin ekeceksiniz. Sonra yemek için ayıracağınızdan ibaret olan az bir miktar hariç, hasat ettiğiniz ürünü başağında iken bırakın (böyle saklayın). Yûsuf Suresi – 47

Sonra bunun ardından yedi kıtlık yılı gelecek ve o yıllar, saklayacaklarınızdan az bir miktar (tohumluk) hariç, biriktirdiklerinizi yiyip bitirecektir. Yûsuf Suresi – 48

O gün Allah sizi çağıracak ve siz, (dünyada) çok az kaldığınız zannı içinde O’na hamdederek çağrısına uyacaksınız.” İsrâ Suresi – 52 

Ve ekledi: “Şu benden üstün kıldığına bak! Yemin ederim ki eğer beni kıyamete kadar yaşatırsan, az bir kısmı dışında, onun neslini peşime takacağım!” İsrâ Suresi – 62 

Hatta seni yerinde sağlam tutmasaydık neredeyse -biraz da olsa- onlara kayacaktın! İsrâ Suresi – 74

Yine onlar, seni yurdundan çıkarmak için neredeyse sana dünyayı dar etmişlerdi. Ama senden sonra kendileri de fazla kalamayacaklar! İsrâ Suresi – 76

Sana ruh hakkında soru sorarlar. De ki: “Ruh rabbimin emrindendir ve size pek az bilgi verilmiştir.” İsrâ Suresi –85

Sizi kulaklar, gözler ve akıllarla donatan O’dur. Ne de az şükrediyorsunuz! Mü’minûn Suresi – 78

Allah, “Yeryüzünde kaç yıl kaldınız?” diye sorar.

“Bir gün veya günün bir bölümü kadar kaldık; işte, saymakla görevli olanlara sor” derler.

Allah buyurur: “Pek kısa bir süre kaldınız; keşke bunu (dünyada iken) bilmiş olsaydınız!” Mü’minûn Suresi – 112-114 .

Peki darda kalan kendisine yalvardığı zaman imdadına yetişen, sıkıntısını gideren ve sizi yeryüzünün yöneticileri yapan kim? Allah’tan başka bir ilah mı? Ne kadar da kıt düşünüyorsunuz! Neml Suresi – 62 . 

 Oysa biz, bolluk içinde azmış nice şehir halkını helâk etmişizdir. İşte yerleri! Kendilerinden sonra oraların pek azında oturulabildi; hepsi bize kalmıştır. Kasas Suresi – 58

Onlara kısa bir süre hayatın nimetlerini tattırır, sonra da onları çok ağır bir azaba katlanmaya mecbur bırakırız. Kmân Suresi -24 .

Sonra ona düzgün bir şekil vermiş ve ruhundan ona üflemiş; sizi kulak, göz ve gönüllerle donatmıştır. Ne kadar da az şükrediyorsunuz! Secde Suresi -9 .

Onlara şunu söyle: “Ölümden veya öldürülmekten kaçsanız bile bu kaçış size bir fayda vermeyecektir. Kaçıp kurtulmanız halinde de bundan çok az ­faydalanabileceksiniz.” Ahzâb Suresi – 16

 İçinizden engelleyicileri ve size karşı nekeslik (cimrilik) içinde arkadaşlarına, “Bize katılın” diyenleri Allah çok iyi bilmektedir. Zaten bunların pek azı savaşa gelir. Tehlike yaklaştığında ölümden dolayı kendinden geçip gözü kaymış kimse gibi sana baktıklarını görürsün, tehlike geçince de hayra karşı nekeslik içinde size sivri dillerini uzatırlar. Bunlar gerçekte iman etmemişlerdir, Allah da onların yaptıklarını geçersiz saymıştır. Bunu yapmak Allah için çok kolaydır.

Düşman birliklerinin hâlâ çekip gitmediklerini zannederler. Düşman bir daha geldiğinde ise size ait haberleri uzaktan almak üzere çöllerde dağınık yaşayan bedevîlerin arasında bulunmayı arzularlar. Zaten aranızda da bulunsalardı savaşa çok az katılırlardı.Ahzâb Suresi – 18-20.

İnsanın başına bir sıkıntı geldi mi rabbine yönelip O’na yalvarır; sonra rabbi ona katından bir nimet verince, daha önce yalvardığını unutarak yolundan saptırmak için Allah’a eşler koşmaya kalkar. De ki ona: “İnkârcı tutumunla biraz eğlenedur bakalım! Gerçek şu ki sen ateşi boylayacaklardan birisin! Zümer Suresi – 8

Görenle görmeyen bir olmaz, iman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapan ile kötülük yapan da bir değildir. Ne kadar kıt düşünüyorsunuz! Mü’min Suresi – 58

Biz azabı biraz hafifleteceğiz, kuşkusuz siz de hemen eski halinize döneceksiniz. Duhân Suresi – 15

Ele geçirmek üzere ganimetlere doğru hareket ettiğinizde, savaştan geri duranlar, “Bırakın bizi, size katılalım” diyecekler. Onlar, Allah’ın hükmünü değiştirmek istiyorlar. De ki: “Asla bizim peşimize takılamayacaksınız, Allah sizin için daha önce böyle buyurdu.” Bunun üzerine de “Hayır, bizi kıskanıyorsunuz” diyecekler. Oysa onlar (işin hakikatini) kavramakta güçlük çekiyorlar. Fetih Suresi – 15 .

Onlar gecenin az bir kısmında uyurlardı. Zâriyât Suresi – 17

Gördün mü o yüz çevireni;

Azıcık verip sonra keseni!

Gaybın bilgisine sahip de onunla mı görüyor? Necm Suresi – 33-35 . 

De ki: “Sizi yaratan, size işitme duyusu, gözler ve kalpler veren O’dur. Ne az şükrediyorsunuz!” Mülk Suresi – 23-

O bir şair sözü değildir. Ne de az inanıyorsunuz!

O bir kâhin sözü de değildir. Ne de az düşünüyorsunuz! Hâkka Suresi – 41-42

Geceleyin -birazı dışında- namaza kalk! Gecenin yarısında bu vakti biraz öne veya biraz ileri de alabilirsin. Kur’an’ı tane tane, hakkını vererek oku. Müzzemmil Suresi – 2-4

Nimet içinde yüzen o yalanlayıcıları bana bırak ve onlara biraz süre tanı. Müzzemmil Suresi – 11

Siz de (dünyada) yiyin için, biraz daha faydalanın! Şüphe yok ki suça batmış durumdasınız!

Hakkı yalanlayanların o gün vay haline! Mürselât Suresi – 46-47 .

MEHMET ÖZÇELİK

05-04-2023

Loading

No ResponsesNisan 5th, 2023

ASIRLIK PLAN VE OYUN

ASIRLIK PLAN VE OYUN

Türkiye üzerine oynanan oyun, asırlık bir oyundur.

Yüz yıl önce Türkiye’yi şekillendirenler, yüz yılın bitiminde sözleşmeyi imzalamak üzere, direnişleri de kırma çabası içerisinde, iç ortaklarıyla bunu sürdürmektedir.

“Barzani 2015’te ABD’yi ziyaret etti. O dönem Biden, Obama’nın yardımcısıydı. Biden’ın o görüşmedeki sözü, ‘Merak etme ikimizin de ömrü Kürt devletini görmeye yetecek’ şeklindeydi.”[1]

“PKK’nın umudu Kılıçdaroğlu ve seçim! Teröristler vali olarak atanacak.”[2]

-“Yedili Masa’nın Cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun katıldığı bir program sonrasında ayakkabı ile seccade üzerinde poz vermesi büyük tepki toplamıştı. Söz konusu görüntü ve tepkiler üzerine CHP’den açıklama geldi. Açıklamada, ”Bu tür durumlara yönelik hassasiyeti herkes tarafından bilinen Sayın Genel Başkanımız ve İl Başkanımızın, ortaya çıkan bu talihsiz durum nedeniyle çok üzgün olduğunu belirtmek isteriz” ifadelerine yer verildi.”[3]

Ancak bu düşünce hiçbir zaman için değişmedi, değişmezde, yüz yıldır hep aynı kaldı.

Mesele zihniyette.

Bu adamların hassasiyetleri ancak bu kadardır.

– Bu seçimin en önemli ayağı ve muhalefetin oy devşirme vaatleri, hukuksuzluk üzerinedir.

O da FETÖ ve PKK’dan içeri girenlerin, hukukçuların, kayyum atanan belediye başkanlarının tekrar göreve atanma vaatleridir.[4]
– Şimdiye kadar iki ortakla yönetilememiş ve her seferinde bir çok sıkıntılara sebep olmuş koalisyon karla hükümetler devrilmişken, içinde PKK’nın da olduğu yedili koalisyona hiç mi hiç devlet yönetilemez.Belli ki mesele devleti yönetmek değil, sayın Erdoğan’ı devirip, kaos ve kargaşa oluşturmak.“En uzun koalisyon 3.5 yıl sürdü.
Cumhuriyet tarihinde bugüne kadar 20 koalisyon kuruldu. Tek başına çoğunluğu sağlayamayan partilerin uzlaşma çabalarının ilki 1961’de CHP-AP arasındaydı ve 7 ay sürdü. Son koalisyon 3.5 yıl süren DSP-MHP-ANAP ortaklığıydı.”[5]

-Bizim problem ve sıkıntımız hariçte değil, dahildedir.

Zaten bitmiş ve tükenmiş olan batı bunu çok iyi bilmektedir.

Kendilerini madden ve manen ayakta tutamayan İncil tahrif edilmiş, medeni olmayan[6] ve de iki binlik inancın yıkılışı bir üfürük iledir.[7]

MEHMET ÖZÇELİK

1-4-2023

 

[1] https://m.yeniakit.com.tr/foto-galeri/eski-tuggeneral-aman-dikkat-diyerek-uyardi-o-gorusmede-soz-verildi-turkiyeyi-isgal-icin-hareketlendiler-49885/2

[2] https://www.haber7.com/guncel/haber/3313573-pkknin-umudu-kilicdaroglu-ve-secim-teroristler-vali-olarak-atanacaklisteler-hazir 

[3] https://www.yenisafak.com/gundem/kilicdaroglunun-fotografina-chpden-aciklama-geldi-seccade-fark-edilememistir-4519799

[4] https://www.yenisafak.com/video-galeri/gundem/kilicdaroglunun-danismani-recep-cengizden-fetoculeri-sevince-bogan-khk-aciklamasi-4519610

[5] https://www.google.com/amp/s/www.yenisafak.com/amphtml/gundem/en-uzun-koalisyon-35-yil-surdu-2165371

[6]https://m.facebook.com/story.php?story_fbid=pfbid02eC1oxUhQm5Kx4ZBD1XBntcPqfyqXtoWpjtDEJJQvHx1UvQX12g43yst4jdPuFJEPl&id=100001837561240&mibextid=Nif5oz

[7] https://tesbitler.com/2016/09/27/dehsete-kapildim/

https://tesbitler.com/2018/09/05/vatikan-ve-papalik/
https://tesbitler.com/2015/01/03/hristiyanligin-dogum-sancilari/
https://tesbitler.com/index.php?s=hristiyan

https://www.takvim.com.tr/yazarlar/emin_pazarci/2012/03/19/basbakani-da-oldurmeye-calisan-organizasyon

https://www.tevhidhaber.com/barnabas-incili-ve-viktorianin-ihtihari-48262h.htm

 

Loading

No ResponsesNisan 1st, 2023

PÖRSÜMÜŞ RUHLAR

PÖRSÜMÜŞ RUHLAR

Bütün sırlar, sonsuzluğun sırları ruhta saklıdır.

Yan güç kuvvetleri olan; kalp ve akılla beraber.

Ruh; ana server.

Kalb; hard disk.

Akıl; arşiv.

Vicdan; bul-ma-karar verme-son-hüküm-onay.

Duygular; çalıştıran programlar.

Vücut ve beden; kasa.

Pörsümüş ruhlar, kaybetmiş, tükenmiş ruhlardır.

Elektrik ve enerjiyi kaybeden bilgisayarın sönüp kapanmasıyla her şeyin karanlığa gömülmesi.

-Beden almakla tatmin olurken, ruh vermekle…

***************   

Bizler günlük ve gündelik patates, soğan, domates, peynir ve et fiyatlarıyla uğraşırken, batı haçlı bizleri bir yüz yıl daha şekillendirme ve hayatımıza, düşünce ve inançlarımıza ipotek koyma peşinde.

Büyük düşünmek gerek.

İnsan nisyanla malul.

Çok çabuk unutuyoruz.

Önemsemediğimiz küçük şeyler büyüyünce çok rahat üstesinden geliyoruz, biraz pahalı ve ağır olsa da.

Dünya büyük bir değişimin ve inkılabın eşiğinde.

Dünya doğumda.

Ölümler ve değişimler doğumun sancılarıdır.

***********  

Dağdaki eşkıya yönetime talip.

Dağdan gelen, bağdakini kovuyor.

Bağdan buldukları ortaklarıyla…

“Ne günlere kaldık ey Gazi Hünkâr;

Katır mühürdar oldu, eşek defterdar!” Ziya Paşa

**********  

Şerrin def’i, hayrın celbinden evladır.

Kuranda hayra mâni olan şeyler şunlar olarak sıralanır, bunların def’i gerek;

Kötülük yapmak- Zulüm etmek- Yalan söylemek- Fuhuş yapmak- Haksız yere mal edinmek- İsraf etmek- Kendini beğenmek- İçki ve kumar gibi kötü alışkanlıklar edinmek- Kişisel çıkarları için başkalarına zarar vermek- Anne-babaya karşı gelmek ve onlara saygısızlık yapmak..

*************  

Gerçek güç, güçte mi?

Güç bedende olsaydı; öküz dünyaya hâkim olur, deve hükmeder, fil herkese söz geçirirdi.

Denizde sadece köpek balıkları gezer, köpekler üremeleriyle koyunlardan daha çok olurlardı.

Ormanda çakallar aslanlara galip gelir, kartallar saraylarda yaşar, bülbüller susardı.

Varsın tilkiler aldatmakla, yalan ve dolanla iş görsünler.

Onlar tınnetlerinin gereklerini yapmaktadırlar.

“De ki: “Herkes kendi mizaç ve karakterine göre iş yapar.” Rabbiniz kimin doğru bir yol tuttuğunu çok iyi bilmektedir.”[1]

“Onlara dedim ki: «Rabbinizden bağışlanma dileyin! Çünkü O, günahları çokça bağışlayıcıdır.»

Bağışlanma dileyin ki üzerinize bol bol yağmur yağdırsın.»

Mallarınızı, evlatlarınızı çoğaltsın, size bağlar, bahçeler versin, sizin için ırmaklar akıtsın.»[2]

MEHMET ÖZÇELİK

29-03-2023

[1] İsrâ Suresi – 84.

[2] Nuh.10.12.

Loading

No ResponsesMart 29th, 2023

BAŞ KALDIRI

BAŞ KALDIRI

Bugün gerek muhalefet eden veya devlete karşı baş kaldıranlara bakıldığında görülmektedir ki; geçmişte dedeleriyle de aynı problem yaşanmıştır.

Bugün de torunları tarafından tekrar edilmektedir.

Bunun örnekleri gayet çoktur.
Tarih tekerrür ediyor.
Abdülhamid ve Erdoğan benzerliği ile ilgili bu konuda binlerce yazılmış makale ve belge mevcuttur.[1]

Yalnız Merhum Abdülhamid Han kan dökülmesin diye, feragat etti, teslim oldu, adeta devleti teslim etti.

Erdoğan ise, bu konuda pes etmedi ve geri çekilmedi.

Tıpkı Yavuz Sultan Selim’in Şah İsmail’e karşı tavrı gösterdi.

Olması gerekeni yaptı.
“II Abdülhamid’in 4. kuşak torunu Orhan Osmanoğlu, dedesinin damadı, paşaları ve dönemin şairleri ve din adamları tarafından anlaşılamadığını ileri sürdü. Dedesi için “Yalnız adamdı, sahip çıkılmadı” diyen Osmanoğlu, “31 Mart Vak’asında ve tahttan indirildiği zaman bugünkü zamana benziyor. Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın başına gelenlere benziyor” dedi.”[2]

-Mesela;
“Meral Akşener’in Diyarbakır Erganili bir vatandaşla sohbet ederken dile getirdiği “Benim babamın ailesi de Diyarbakır’dan Yunanistan’a gönderilmiş. Küçük Kadıköy ve Büyük Kadıköy Kadı Hanlı diye iki köy var oralı.”[3]

Mesela;

“Dedesi Cemal Paşa Osmanlı Devleti’nin yıkımına sebep olurken torunu Hasan Cemal Türkiye’yi bölmeye ant içen HDP ile kol kola hareket ediyor. HDP Danışma Kurulu üyesi Hasan Cemal, HDP’den aldığı teklifle milletvekili olmaya hazırlanıyor.”[4]

-Atatürk diyor ki, “Layıkız dedik, dinle ilişiğimizi devlet olarak kestik. Cumhuriyetiz dedik, rejimimizi tehlikeye düşürmemek için saltanat devrini kötüledik, kazanılmış büyük zaferleri bile birkaç satırla geçiştirmeye başladık. Latin harflerini aldık, yeni kuşakları binlerce yıllık geçmişinin hazinesinden yoksun bıraktık.”[5]
Aynı çaba bugünde sürmekte ve sürdürülmektedir.

-Dün olduğu gibi bugün de, Kürtler üzerinden sosyalist fakirlik edebiyatı yapanlar,[6] yapılanları görmeyen nankörlerdir.[7]

MEHMET ÖZÇELİK

26-03-2023

[1]Bak. https://www.haber7.com/yazarlar/ahmet-anapali/2256904-100-yillik-iftira-ve-sultan-abdulhamid-erdogan-benzerligi-1
https://m.haber7.com/yazarlar/ahmet-anapali/2258840-100-yillik-iftira-ve-sultan-abdulhamid-erdogan-benzerligi-2

[2] https://www.google.com/amp/s/www.cnnturk.com/amp/turkiye/ii-abdulhamidin-torunu-erdoganin-basina-gelenler-dedemin-tahttan-indirildigi-zamana-benziyor

[3] https://youtu.be/7cth3gTezyo

https://m.haber7.com/guncel/haber/3312570-toptancidan-carpici-aciklamalar-6li-masanin-hdp-ile-isbirligi-aksenerin-hdp-tutumu

[4] https://m.haber7.com/siyaset/haber/3312409-teklif-geldi-hasan-cemal-milletvekili-adayi-oldu

[5] Atatürk’ün Fikir Kaynakları, Milliyet 15 Kasım 1974. https://m.star.com.tr/yazar/abdulhamid-erdogan-benzerligi-yazi-1144315/

[6]https://m.haber7.com/siyaset/haber/3312552-hdpli-ahmet-turkun-tehditlerine-kurt-gazeteciden-tokat-gibi-yanit

[7] https://tesbitler.com/2021/08/13/allah-kor-eder-nan-koru/

Loading

No ResponsesMart 26th, 2023

YENİ BİR YÜZ YIL İÇİN

YENİ BİR YÜZ YIL İÇİN

Türkiye’de sosyalist ve Ermenilerin yapmak istedikleri hedefleri; Mısırda iktidarda olan Kral Faruk’u devirmek için Abdu-n Nasırın İhvan-ı Müsliminle ortaklık yaparak Kral Faruk’u devirmesiyle ilk yaptığı iş; 40 bin İhvan-ı Müslimini idam ettirmesidir.

Bugün yeni yüz yılın, önceki yüz yıl gibi olmayacağını söyleyenler, yüz yıldır birçok kimsenin memnun olmadığı cumhuriyet yönetimini yıkarak, yerine sosyalist- Kürt -Ermenistan özerk bir devlet kurmaktır.

Arkasından 40 binle sınırlı kalmayacak, milyonların hayatını karartmak ve gelecek yüz yılı şimdiden ipotek altına almaktır.

Oysa yanlışlar dıştan ve tepeden inme ile değil, içten gelişerek düzeltilir.

Türkiye’de darbelerde uzun süre başarılı olunamaması, nitekim 28 Şubat için; bin yıl devam edecek diyenlerin daha ölmeden, bu düşünce ve uygulamalarının ölmesi temelde destek bulamaması, alt yapıdan kabul görmemesindendir.

Başta Peygamberimiz olmak üzere, peygamberlerin sistemi gönüllere girerek, alttan toplumu kazanma yoluna gitmeleridir.

Uzun yıllar İhvan-ı Müsliminin başarısız olmamasının en önemli sırrı; tepeden darbe ile devleti ele geçirmek ve ondan sonra devleti yönetmek.

Mesela; Mısır’da merhum Mursi’nin askerin başına getirdiği Sisi tarafından idam edilmesi ibretli ve düşündürücüdür.

***********   

Bir yandan yüz yıl önce İngiliz ve haçlı devletlerinin sömürge valiliği olarak yönettiği devletimizin biten sözleşmesini yenileme çabası içerisine girmişlerdir.

Sözleşmenin yenilenmeme telaşından dolayı içte ve dışta her türlü senaryo ve entrikaları düşünmektedirler.
O da ölümüne.
En kötü ihtimalle, benim olmayan ve de olmayacak olan bu devlet, bu milletinde olmasın.
Bu hesap ile, yüz yıldır gizledikleri kripto ermeni azınlıkların silahlı ve siyasi kollarını devreye koyarak özerk Kürt- sosyalist- Ermeni devletini kurmak ve böylece bir yüz yıl daha bu milleti birbirleriyle kavgalı hale getirerek, birbirleriyle uğraştırmaktır.
Malı da götürmek.
Gelişmeyi engellemek.
Zenginlikleri işlemez hale getirmek.
Allah bu millete basiret versin.
Bizans artıklarına, yunan tohumlarına, ermeni ve İran acem oyunlarına fırsat vermesin.
Yeni bir yüz yılın arifesindeyiz.
Allah korusun, Treni bir kaçırırsak, bir yüz yıl daha beklemek ve avunmak zorunda kalırız.

*************

Yüz yıl önce ve yüz yıl sonra.

Chp yüz yıl öncesinde Kemalizm ile tüm toplumu kucaklayamadı. Sürekli kavga ortamı oluştu ve oluşturuldu.

Milletin bin yıllık birikimi olan dil-din-ezan-namaz-hilafet gibi inkılaplarla geçmişinden ve değerlerinden koparıldı.

Bugün ise sol ve sosyalist kesime kayan Chp, birçok şaibeli kesimleri içerisinde barındırıp ve de yüzde beş sosyalist kesimin hakim olduğu bir ideolojiyi millete dayatmaya çalışmaktadır.

 

MEHMET ÖZÇELİK

26-03-2023

Loading

No ResponsesMart 26th, 2023

DÜZELE

DÜZELE

Herkes bir şeyleri değiştirme peşinde.

Pkk ve hdp cumhuriyeti değiştirip, yerine sosyalist bir ermeni-kurt devleti kurma peşinde.
Görünümü Kürt, koku ermeni devletçiği.
İsrail, İran, Ermenistan ve Yunanistan özellikle bunlar mega idea, büyük İsrail, imparatorluk kurma sevdasında.
Ancak cumhuriyet, cumhurun gerçekten katılmış olduğu bir yönetim oldukça en doğru ve isabetli yönetim şeklidir.
Ancak yanlışları hariçten değil, içten geliştirerek düzeltme yoluna gidilmelidir.
Aksi takdirde mevcut olan cumhuriyette kaybolup, aranan hale gelir.
Tıpkı yumurtanın içerisindeki civciv, kendi içinde tekâmülünü sağlayarak kabuğunu kırmasıyla hayata başlamış olur.
Aksi takdirde hariçten müdahale o civcivin hayatının sonu olur.
Yüz yıllık azınlık zihniyeti verip devşirecek, kanun tanımaz, inanç ve değerlerden kopuk, sosyalist ve tam serbestlik içerisinde tüm lgbt gibi şaibeli gruplara kapıları açmayı vadediyor.
Dünya insanının hafızası resetlenip, sıfırlanmak ve yeni, farklı bir insan türü ve yaşayışı tasarlamak isteniyor.
İlahi gücün kontrolündeki doğallıktan alarak, kendi inisiyatifinde kontrolü sağlayacağı tek bir dünya yönetim sistemi tasarlanıyor.
Tıpkı firavun gibi ilahlık taslayarak; ey tanrım, sen 1.0 yaptın, bak biz 2.0 ve ötesini yapıyoruz.
Kendi tabirlerince şeytanca sına; tanrıya kafa tutmak; Adem topraktan, ben ise ateştenim. Ateş topraktan üstündür.
Sen sensen, bende benim.
Ben olmasam….

Hiçbir şey olmaz.

Sen de olma.

-Yıkıluptur bu cihân sanma ki bizde düzele.
Devleti, çarh-ı deni verdi kamu mübtezele
Şimdi ebvab-ı saadette gezen hep hazele
İşimiz kaldı heman merhamet-i lemyezele. III. Mustafa.

MEHMET ÖZÇELİK

25-03-2023

Loading

No ResponsesMart 25th, 2023

BİZANS ARTIKLARI

BİZANS ARTIKLARI

Hala kuyruk acısından dolayı Ayasofya’[1] yı hazmedemeyenler, kirli emellerini sürdürmekte ve onların kuyruğuna takılanlar da onlarda bu kuyruk acısını, onlarla birlikte bir kan davası olarak devam ettirmektedirler.

Bu insanlar bu toprağın mahsulü ve ürünü değillerdir.

Başkalarının ekip sürdüğü, tohumlayıp gübrelediği kimselerdir.

Buna rağmen buna ses çıkarmayıp peşinden gidenler de kendilerini kontrol etmelerinde yarar vardır.

Memleketimizde yüz yıldır ekilen bu ayrık otları; bugün asıl ve asil ürünlerin yerine geçmeye hazırlanmaktadırlar.

Kan depreşti.[2]

– Biz yabancılardan dönme yoluyla, yanımıza ve tarafımıza döndürdük.

Onlar ise bizden kendilerine yandaş devşirdiler.

Eğitim sistemini istedikleri gibi şekillendirip, biçimlendirdiler.

Kendi müfredatımızı ne kadar yapabildik ki?

Önce beyinleri göç ettirdik. Daha sonra dumura uğrattık, tozlandırdık, paslandırdık.

1949 Amerikan Fulbright konseyi, oluştu.

Memleketlerin işgalinden önce, zihinler işgal edildi.

 

KISSADAN HİSSE-1-:

Zamanın birinde bir oduncu, ormanda odun keserken çalı arasında bir yılana rastlamış. Elindeki baltayı kaldırıp yılanın başını vurmak üzereyken bir an göz göze gelmiş. Yaratana olan aşkı -yılan bile olsa- yaratılana yansımış ve yılanı vurmaya kıyamamış.

Yılan da duygulanmış, dile gelmiş.

Ey insanoğlu, sen bana kıyamadın, ben de sana bir iyilik edeceğim demiş. Bir kör kuyuya dalmış ve kaybolmuş.

Biraz sonra ağzında bir altın lira ile dönmüş ve oduncuya uzatmış.

“Bundan böyle ömür boyu sana her gün bir altın lira vereceğim. “

Oduncu altını bozdurmuş ve evinde o gün şenlik olmuş. Hiç kimseye olan biteni anlatmamış, ailesi dâhil. Herkes sadece oduncunun çok çalıştığı için durumunun düzeldiğini zannetmiş. Yıllar boyu her gün o kör kuyunun başına gitmiş, yılan ile buluşmuş ve altınını almış.

Gel zaman git zaman, oduncu ağır hastalanmış. Kuyunun başına gidemez olmuş. Bir kaç gün geçince bolluğa alışmış evinde darlık başlamış. Oduncu oğlunu yanına çağırmış ve yılanın sırrını anlatmış.

“Git kör kuyunun başına ve oğlum olduğunu söyle, yılan sana altın verecek” demiş.

Oğlu inanmamış ama gitmiş, yılan önce saklanmış, sonra ortaya çıkmış.
Onun oduncunun oğlu olduğuna iyice kanaat getirince de kuyuya inip bir altın
getirmiş. Oğlan önce inanmadığı hikâyenin gerçek olduğunu görünce hırsa kapılmış, kim bilir daha ne kadar altın var kuyudan içeride demiş… Hırsla yılanı öldürmek için bir hamle yapmış, ıskalamış ama yılanın kuyruğunu koparmış. Yılan da can havliyle dönüp oğlanı sokmuş ve öldürmüş.

Akşam yaklaşıp da oğlu gelmeyince oduncu iyice endişelenmiş. Hasta yatağından sürünerek bile olsa kalkmış.

Kuyunun başına gitmiş ki oğlu cansız yatıyor. Yılan o arada görünmüş ki, kuyruğu yok ve kanlar içinde…

Oduncu durumu anlamış ve çok üzülmüş. Canının parçası oğlu yerde cansız, yıllardır velinimeti olan yılan yaralı…

Hatalı olan oğlum olmalı demiş ve yılandan özür dilemiş. Tekrar dost olalım demiş…

 

Yılan ise acı acı gülümsemiş. Çok isterdim ama… Sende bu evlât acısı… Bende de bu kuyruk acısı varken biz artık dost olamayız.

 

KISSADAN HİSSE-2-:

Karganın biri her gün kilisenin çanına pislermiş. Papaz ne yaptıysa yakalayamayınca çanın bulunduğu yere bir bardak şarap koymuş.

Karga şarabı içip sızınca yakalamış.

Sonra demiş ki: Müslüman olsan şarap içmezsin, Hristiyan olsan çana sıçmazsın.    Söyle bana sen nesin?

MEHMET ÖZÇELİK

25-03-2023

[1] https://tesbitler.com/index.php?s=ayasofya

[2] https://tesbitler.com/2023/02/09/kan-uyusmazligi-depremde-de-depresti/

Loading

No ResponsesMart 25th, 2023