Şer gibi görünen olaylardaki İlahi Rahmet. İnsan aklı ve vicdanı, “Masum bir çocuğun depremde ölmesi” veya “Bir ceylanın aslan tarafından parçalanması” karşısında sarsılabilir. Risale-i Nur, bu dehşetli manzaraları “Kaderin Adaleti” ve “Rahmetin Hikmeti” terazisinde öyle bir tartar ki, o zahiri vahşetin altındaki muazzam merhamet ortaya çıkar. İşte o hikmet pencereleri: 1. Masumların Musibeti: Zulüm mü, […]
HÜSNÜ BİZZAT * Hüsn-ü Bizzat: Kendisi bizzat güzel olanlar. * Hüsn-ü Bilgayr (Hüsn-ü Binnetice): Dış yüzü çirkin veya sert görünen ama neticesi ve iç yüzü güzel olanlar. Geliniz, “Çirkinlik Yoktur” hakikatini bu iki pencereden ve Mülk – Melekût (Eşyanın dış ve iç yüzü) dengesi üzerinden derinlemesine inceleyelim. 1. Zahir ve Hakikat (Dış Görünüş ve İç […]
EŞYAYII DEĞİŞTİREN BAKIŞ AÇISI Bu pencere, Risale-i Nur’un ruhlara sunduğu iksirin ve kimyanın ta kendisidir. Bu meslek hakikaten bir “simyacı” gibi; kömürü elmasa, zehiri panzehire, korkuyu emniyete çeviren bir nazar (bakış açısı) talim ettiriyor. Bediüzzaman Hazretleri, “İman, insanı insan eder; belki insanı sultan eder” derken tam da bu bakış açısını kastetmektedir. Eşyanın hakikati değişmez, fakat […]
RİSALE-İ NUR’DA İSLAM VE İNSAN MODELİ- 2 – Risale-i Nur’un teklif ettiği “İslam ve İnsan Modeli”nin, mezkûr dört esas (Usul, Metod, Model, Tarz) üzerine nasıl bina edildiğini, Kur’an-ı Kerim’in nurları ve kelimelerin müradifleri (eş anlamlıları) ile birlikte geniş ve detaylı bir surette izah etmeye çalışalım: GİRİZGÂH: ASLA SADAKAT VE TECESSÜD Dinin yüksek hâdimleri (müceddidler) “mübtedi’ […]
RİSALE-İ NUR’DA İSBAT VE TESBİT- 2 – Bediüzzaman Hazretleri’nin mesleği, asrın idrakine uygun olarak “isbatiyecilik” (pozitivizm) üzerine bina edilmiştir. O, menfi (negatif) hareket yerine müsbet (pozitif) hareketi, yani inkâr ve reddiye yerine isbat ve ikna etmeyi esas almıştır. Bu metod, hususan Tevhid akidesinde, iki merhalede kendini göstermektedir: İsbat (Proof) ve Tesbit (Establishment/Fixation). Konunun Müradifleri (İlgili […]
Risale-i Nur’da Risale-i Nur- 2 – 1. Risale-i Nur’un Mahiyeti: Kur’ân’ın Manevî Bir Tefsiri ve Bürhanı Risale-i Nur, kendini her şeyden evvel Kur’ân-ı Mu’ciz-ül Beyan’ın bu asrın fehmine (anlayışına) uygun bir dersi olarak takdim eder. O, müellifinin şahsî bir eseri değil, doğrudan doğruya Kur’ân hakikatlerinin bir “tereşşuh”u (sızıntısı) ve “lem’a”sıdır (parıltısıdır) a) Kur’ân’ın Malıdır ve […]
RİSALE-İ NUR’DAN TAHLİL VE HÜLASALAR- 2 – 1. Tahlil: Şahsiyet-i Bediüzzaman ve Hizmetin Ruhu (İman ve İhlas) Üstad Hazretleri’nin “çok yönlü külli şahsiyeti” tek bir noktada temerküz etmiştir: İman hizmeti. Bu, onun hayatının gayesidir. Şahsını nazara vermemesi, dünyayı terk edip (sadece 200-300 liralık bir tereke bırakması) ukbayı hedef alması, onun hizmetindeki ihlâs ve istiğna düsturlarının […]
RUHUN EBEDİYET NİDASI: VİCDANIN ŞAHADETİ VE AHİRETİN İSBATI Kâinatın tılsımını açan en mühim anahtar, insanın kendi mahiyetinde gizlidir. İnsan, zahiri nazarda küçük bir cisim gibi görünse de, esasen bütün kâinatın külli bir fihristesi ve İlahi isimlerin en câmi bir aynasıdır. Bu muazzam varlık, fani dünyanın dar kalıplarına sığmayacak kadar ulvi istidatlarla donatılmıştır. Bediüzzaman Said Nursi […]
Ebedî Ticaret Yolculuğu: Sermaye, Rehber ve Tehlikeler İnsan, kâinatın en mükerrem varlığı olarak bu dünyaya gönderildiğinde, kendisine cevapsız gibi görünen büyük sualler tevdi edilmiştir: Nereden geldim? Nereye gidiyorum? Bu dünyadaki vazifem nedir? Modern felsefelerin ve “medeniyet” dediğimiz beşerî sistemlerin bu suallere verdiği cevaplar, çoğu zaman insanı fani bir hayatın tesellilerine hapsetmiştir. Ancak hakikat, bize gönderilen […]
Hakikat Yolcusunun Küllî Seyri: Varlık, Vazife, Rahmet ve Kardeşlik Üzerine Bir Tahlil İnsanoğlu, kâinat sahnesine adım attığı andan itibaren “Ben neyim?”, “Nereden geliyorum?”, “Bu âlemdeki yerim nedir?” ve “Gayem nedir?” sualleriyle karşı karşıya kalmıştır. Felsefî (düşünce) akımlar ve medeniyetler bu suallere farklı cevaplar aramışsa da, ilahî mesajın nuruyla aydınlanan hikmet yolu, bu cevapları en sarsılmaz […]
Risale-i Nur’dan Esaslar – 2 – Risale-i Nur’un, menbaını Kur’an’dan alan, istikameti en büyük keramet sayan ve ihlas, sebat, uhuvvet gibi sarsılmaz esaslara dayanan manevî bir cihad ile asrın getirdiği dalalet cereyanlarına karşı galebe etmesi keyfiyeti, ayetler ve o ayetlerin işaret ettiği hakikatler zaviyesinden (açısından) şu şekilde tafsilatlı (detaylı) bir surette izah edilebilir: 1. Asrın […]
RİSALE-İ NUR’DAN KONU VE NOTLAR- 2 – Risale-i Nur Külliyatı’nın ana sütunlarını teşkil eden erkân-ı imaniyenin (tevhid, nübüvvet, haşir) ve bu imanî esasların ferdî ve içtimaî hayattaki tezahürlerinin (ubudiyet, marifetullah, hizmet, âhirzaman fitneleri) hikmetli bir icmalidir. Bu notlar, birbiriyle merbut birbiriyle alâkadar olup, kâinatı bir kitab-ı marifet olarak okuma usûlünü tasvir etmektedir. İşte bu zengin […]
RİSALE-İ NURDA GEÇEN BATIL MEZHEBLER-GÖRÜŞLERİ VE CEVAPLARI Şu eserlerden Seçilmiştir: 1-Lemalar 2-Sözler 3-Mektubat 4-Mesnevi-i Nuriye 5-Emirdağ Lahikası 6-İşarat-ül İ’caz 7-Muhakemat 8-Kastamonu Lahikası *LEM’ALAR: 10- keşke o vazife-i ubudiyeti bulunmasaydı! Ve bu arzudan, bir mânevî adâvet-i İlâhiyeyi işmam eden bir inkâr arzusu uyanır. 13- nasıl şükür nimeti ziyadeleştiriyor; öyle de, şekvâ musibeti ziyadeleştirir. Hem merhamete liyakati […]
RİSÂLE-İ NUR-DA DUA- 2 – Duanın Mahiyeti: Ubudiyetin Ruhu ve Tevhidin İlanı Risale-i Nur Külliyatı’nda duanın mahiyeti, onun her şeyden evvel bir ibadet olduğu cihetiyle ele alınır. Dua, kulun kendi aczini ve fakrını dergâh-ı İlâhiyeye arz etmesi hasebiyle, ubudiyetin ruhu ve halis bir imanın neticesidir. Bu hakikat, Kur’an-ı Kerim’de dua ile ibadeti birleştiren ayet-i kerimelerle […]
Hapishane Mektubları Risale-i Nur Külliyatı’nın “hapis” mefhumuna bakış açısını ve bu mefhumu nasıl bir “Medrese-i Yusufiye” olarak yeniden manâlandırdığını vuzûh ile ortaya koymaktadır. 1. Hapishane Mefhumunun Dönüşümü: Medrese-i Yusufiye Sırrı Risale-i Nur’da hapishane, zâhirî bir ceza ve tecrid mekânı olmaktan çıkarılıp, mânevî bir terbiye ve tekâmül merkezi olarak “Medrese-i Yusufiye” (Yusuf Aleyhisselâm’ın Medresesi) şeklinde vasıflandırılır. […]