Beşer esirliği parçaladığı gibi ecîrliği de parçalayacaktır Bir rüyada demiştim: Devletler, milletlerin hafif muharebesi; tabakat-ı beşerin şedit olan harbine terk-i mevki ediyor. Zira beşer, edvarda esirlik istemedi, kanıyla parçaladı. Şimdi ecîr olmuştur; onun yükünü çeker, onu da parçalıyor. Beşerin başı ihtiyar, edvar-ı hamsesi var. Vahşet ve bedeviyet, memlûkiyet, esaret, şimdi dahi ecîrdir, […]
Hayat-ı ihtilal; mevt-i zekât, hayat-ı ribadan çıkmış Bi’l-cümle ihtilalat, bütün herc ü fesadat hem asıl hem madeni; rezail ve seyyiat, bütün fâsid hasletler, Muharrik ve menbaı iki kelimedir tek yahut iki kelâmdır. Birincisi şudur ki: “Ben tok olsam, başkalar Acından ölse neme lâzım!” İkincisi: “Rahatım için zahmet çek; sen çalış, ben yiyeyim. […]
Kuva-yı insaniye tahdid edilmediğinden cinayeti büyük olur Hayvanın hilafına, insandaki kuvveler, fıtrî tahdid olmamış. Onda çıkan hayr u şer, lâyetenahî gider. Onda olan hodgâmlık, bundan çıkan hodbinlik, gurur, inat birleşse; öyle günah oluyor (*) ki beşer şimdiye kadar Ona isim bulmamış. Cehennemin lüzumuna delil olduğu gibi cezası da yalnız cehennem olabilir. […]
Tahrip esheldir; zayıf, tahripçi olur Vücud-u cümle ecza, şart-ı vücud-u külldür. Adem ise oluyor bir cüzün ademiyle, tahrip eshel oluyor. Bundandır ki âciz adam, sebeb-i zuhur-u iktidar müsbete hiç yanaşmaz. Menfîce müteharrik, daim tahripkâr olur. * * * Kuvvet hakka hizmetkâr olmalı Hikmetteki desatir, hükûmette nevamis, hakta olan kavanin, kuvvetteki kavaid birbiriyle […]
Nur-u akıl, kalpten gelir Zulmetli münevverler bu sözü bilmeliler: Ziya-yı kalpsiz olmaz nur-u fikir münevver. O nur ile bu ziya mezcolmazsa zulmettir, zulüm ve cehli fışkırır. Nurun libasını giymiş bir zulmet-i müzevver. Gözünde bir nehar var, lâkin ebyaz ve muzlim. İçinde bir sevad var ki bir leyl-i münevver. O içinde bulunmazsa o […]
Temessülün aksamı muhtelifedir Âyinede temessül, münkasım dört surete: Ya yalnız hüviyet ya beraber hâsiyet ya hüviyet hem şule-i mahiyet ya mahiyet, hüviyet. Eğer misal istersen işte insan ve hem şems, melek ve hem kelime. Kesifin timsalleri, âyinede oluyor birer müteharrik meyyit. Bir ruh-u nuraninin kendi mir’atlarında timsalleri oluyor birer hayy-ı murtabıt; aynı […]
Kur’an âyine ister, vekil istemez Ümmetteki cumhuru hem avamın umumu, bürhandan ziyade me’hazdeki kudsiyet şevk-i itaat verir, sevk eder imtisale. Şeriat yüzde doksanı; müsellemat-ı şer’î, zaruriyat-ı dinî birer elmas sütundur. İçtihadî, hilafî, fer’î olan mesail; yüzde ancak on olur. Doksan elmas sütunu, on altının sahibi Kesesine koyamaz, ona tabi kılamaz. Elmasların […]
Nasraniyet İslâmiyet’e teslim olacak Nasraniyet, ya intıfa ya ıstıfa bulacak. İslâm’a karşı teslim olup terk-i silah edecek. Mükerreren yırtıldı, purutluğa tâ geldi, purutlukta görmedi ona salah verecek. Perde yine yırtıldı, mutlak dalale düştü. Bir kısmı lâkin bazı yakınlaştı tevhide, onda felâh görecek. Hazırlanır şimdiden (*) yırtılmaya başlıyor. Sönmezse safvet bulup İslâm’a […]
Ruh, vücud-u haricî giydirilmiş bir kanundur Ruh bir nurani kanundur, vücud-u haricî giymiş bir namustur; şuuru başına takmış. Bu mevcud ruh, şu makul kanuna olmuş iki kardeş, iki yoldaş. Sabit ve hem daim fıtrî kanunlar gibi ruh dahi hem âlem-i emir hem irade vasfından gelir. Kudret vücud-u hissî giydirir, şuuru başına […]
LEMAAT VE İZAHI 1-Tevhidin iki bürhan-ı muazzamı 2-O Kur’an-ı Azîmüşşan nasıl bir bahr-i tevhiddir. 3-اَللّٰهُ اَحَدٌ dir ki tevhid-i uluhiyete tasrihtir. 4-Sebep sırf zâhirîdir 5-Bir şey, her şeysiz olmaz 6-Kâinatın nazmında büyük bir i’caz var 7-Tabiat, bir sanat-ı İlahiyedir 8-Nübüvvet beşerde zaruriyedir 9-Ruh, vücud-u haricî giydirilmiş bir kanundur 10-Nasraniyet İslâmiyet’e teslim olacak 11-Kur’an âyine […]
Tabiat, bir sanat-ı İlahiyedir Değil tabi tabiat, belki matba’. Değil nakkaş, o belki bir nakıştır. Değil fâil, o kabildir. Değil masdar, o mistardır. Değil nâzım, o nizamdır. Değil kudret, o kanundur. İradî bir şeriattır, değil hariç hakikattar. * * * Vicdan, cezbesi ile Allah’ı tanır Vicdanda mündemicdir, bir incizab ve cezbe. Bir […]
Kâinatın nazmında büyük bir i’caz var Kâinatın gör ki telifinde bir i’caz var. Ger bütün esbab-ı tabiiye bi’l-farzı’l-muhal Ola her biri muktedir bir fâil-i muhtar. O i’caza karşı nihayet acz ile bi’l-imtisal Ederek secde ki سُبْحَانَكَ لَا قُدْرَةَ فٖينَا رَبَّنَا اَنْتَ الْقَدٖيرُ الْاَزَلِىُّ ذُو الْجَلَالِ Kudrete nisbet her şey müsavidir مَا خَلْقُكُمْ […]
Bir şey, her şeysiz olmaz Kâinatta serbeser sırr-ı tesanüd müstetir hem münteşir. Hem cevanibde tecavüb hem teavün gösterir Ki yalnız bir kudret-i âlem-şümuldür yaptırır, zerreyi her nisbetiyle halk edip yerleştirir. Kitab-ı âlemin her satırıyla her harfi hay; ihtiyaç sevk ediyor, tanıştırır. Her nereden gelirse gelsin nida-i hâcete lebbeyk-zendir, sırr-ı tevhid namına etrafı […]