Ölümün İki Yüzü: Dehşet ve Rahmet İnsanın en büyük hakikati: ölüm. Ne zenginliğe bakar, ne gençliğe. Ne sınır tanır ne zaman. Kapıyı çaldığında ne bir saniye erken gelir, ne bir saniye geç kalır. Ancak ölüm, her insan için aynı şekilde gelmez. Kimine rahmet, kimine dehşet olur. Kur’an Ölümün İki Yüzünü Haber Veriyor “Ant olsun şiddetle […]
VAHŞET VE DEHŞET “Filistinli kadın doktor, İsrail saldırısında 10 çocuğundan 9’unu kaybetti Gazze Şeridi’nin güneyindeki Han Yunus kentinde bulunan Nasır Hastanesi’nde çalışan Filistinli kadın doktor, İsrail saldırısında 10 çocuğundan 9’unu kaybetti.” Gün olmuyor ki, Gazzede çocuk, kadın, masum siviller ölmüş olmasın. Günde yüzden fazla insanın şehit haberi geliyor. Bir itin ölümüne göz yaşı döküp ayağa […]
KULA BELA GELMEZ HAK YAZMADIKÇA, HAK BELA YAZMAZ KUL AZMADIKÇA İnsan başına gelen musibetlerle değil, o musibetlere verdiği tepkilerle sınanır. Her zorluk, her sıkıntı ve her bela, aslında kaderin gizli bir kelamıdır. Ne bir fazlası olur ne de bir eksiği… İşte bu derin hakikati özlü bir söz ne güzel dile getirir: “Kula bela gelmez Hak […]
Tevafukat Mucizesi: Kur’ân Satırlarında İlâhî Ahengin İzleri Kur’ân-ı Kerîm, sadece mânâ yönüyle değil, lafız, tertip, sayısal ve yapısal düzeniyle de mucizevi bir kitaptır. Bu mucizelerden biri de “tevafukat”tır. Tevafuk, Arapça asıllı bir kelime olup “birbirine uygun düşme, rast gelme, denk gelme” manalarına gelir. Kur’ân-ı Kerîm’deki tevafukatlar ise, ilâhî bir kasd ve iradenin eseri olan, harflerin, […]
Sözler: Zihinsel Bir Tasavvur Değil, Kalbî Bir Şehadettir Risale-i Nur’un “Tarihçe-i Hayat ” isimli eserinde geçen şu cümle, hem bir manifestodur hem de bir hakikati ilân eden yüksek bir idrakin ifadesidir: > “Yazılan Sözler tasavvur değil, tasdiktir. Teslim değil, imandır. Marifet değil, şehadettir, şuhuddur. Taklit değil, tahkiktir. İltizam değil, iz’andır. Tasavvuf değil, hakikattir. Dâvâ değil, […]
Türkiye’de Yüz Yıl İçerisinde Faili Meçhuller ve Entrikalar: Derin Sessizliklerin Çığlığı Türkiye’nin son yüz yılı, görünür tarih kitaplarının satır aralarında kaybolmuş binlerce “faili meçhul”le ve karanlık dehlizlerde çevrilmiş “entrikalar”la örülüdür. Her dönem kendi rengini verirken, değişmeyen şey; hakikatin üstünü örten sis, masumların ardında bırakılan sessiz çığlıklar ve “derin” ellerin izidir. Bu coğrafyada cinayetler işlenmiş, suikastlar […]
Samimiyetin ve Niyetin Kerameti: Cemaatin Şahs-ı Manevîsi “Evet, velâyetin kerameti olduğu gibi, niyet-i hâlisanın dahi kerameti vardır. Samimiyetin dahi kerameti vardır. Bahusus, lillâh için olan bir uhuvvet dairesindeki kardeşlerin içinde, ciddî, samimî tesanüdün çok kerametleri olabilir. Hattâ şöyle bir cemaatin şahs-ı mânevîsi bir veliyy-i kâmil hükmüne geçebilir, inâyâta mazhar olur.” Tarihçe-i Hayat. 183 ******** İnsan […]
İnsanın Sırrı: Bir Nevî İken Binler Nevî Olmak “Fatır-ı Hakîm, kemal-i kudret ve hikmetini göstermek için, az birşeyden çok mahsülat aldırır ve bir sahifede çok kitapları yazdırır ve birşey ile çok vazifeleri yaptırdığı gibi, beşer nevi ile de binler nevin vazifelerini gördürür. İşte o sırr-ı azîmdendir ki, Cenab-ı Hak, insan nevini, binler nevîleri sünbül verecek […]
Rabbini Tanıyan Kalbin Derin Talebi “Evet, bana öyle bir Halık ve Rab lazım ki, en küçük hatırat-ı kalbimi ve en hafî niyazımı bilecek; ve en gizli ihtiyac-ı rûhumu yerine getirdiği gibi, bana saadet-i ebediyeyi vermek için, koca dünyayı ahirete tebdil edecek ve bu dünyayı kaldırıp ahireti yerine kuracak; hèm sineği halk ettiği gibi semavatı da […]
KEYFÎ KÜFRÜN VE KÜFR-Ü İNADÎNİN SEBEP VE SONUÇLARI “Göz göre göre hakikate sırt dönmek, kalbin mühürlenmesine davetiyedir.” Küfrün İki Yüzü: Keyfî ve İnadî Küfür Kur’an’da küfür, sadece inkâr değil, aynı zamanda hakkı bile bile örten bir direnmedir. Bu noktada “keyfî küfür” ve “küfrü inadî” ayrımı önemlidir: Keyfî Küfür: Hakikati araştırma zahmetine girmeden, nefsin arzularına göre […]
İLMİN VE İMANIN İZZET VE HAYSİYETİ “Gerçek izzet, Hak’la yükselmektir; halkla değil.” İzzet Nedir? İzzet; şeref, yücelik, vakar ve onur demektir. Haysiyet ise; kişinin kendini küçük düşürmemesi, şanına leke sürmemesidir. Bu iki kavram, insana kişilik kazandıran ve onu alçaltanlardan ayıran temel değerlerdir. İman; kalbi Allah’a bağlayan ilahi bir nurdur. İlim; aklı aydınlatan bir hakikat rehberidir. […]
Usûl Olmadan Vüsûl Olmaz Düzenin Ardındaki İlahi Hikmet Nizamın Sırrı: Yolun Adabı Her yolculuğun bir haritası, her hedefin bir istikameti vardır. “Usûl olmadan vüsûl olmaz” sözü; gayeye ulaşmak için doğru yolun, doğru yöntemle takip edilmesi gerektiğini anlatır. Usûl, bir sistem, bir edep ve ilke bütünüdür. Vüsûl ise maksada, hakikate, Allah’a ya da ilme varıştır. Eğer […]
Fıtrattaki Farklılıklar ve Bunları Tanımanın Yolları Her Ruh Bir Âlemdir İnsanoğlu bir parmak izi kadar eşsiz, bir yıldız kadar tekildir. Her insanın yaratılışı, yani fıtratı, kendine has renkler taşır. Kimi tefekkürle derinleşir, kimi aksiyonla parlar. Kimi sessizliğin içinde binlerce anlam taşır, kimi ise sözleriyle kalpleri diriltir. Bu farklılık, bir kusur değil; ilahi sanatın eşsiz bir […]
Bizlere Hep Ya Gökten Ya da Yerden Yardım Ulaşmıştır Tarih boyunca İslam ümmeti, nice fırtınaların içinde kalmış, nice zulümlere, işgallere, kuşatmalara maruz kalmıştır. Lakin bu ümmetin bir sırrı vardır: Ne zaman ümitler tükense, ne zaman yardım kapıları kapanmış gibi görünse, ya gökten bir rahmet, ya yerden bir inayet fışkırmıştır. Çünkü bu ümmetin Rabbi, “Allah’ın yardımı […]