Bir Bahar Mucizesi: Ferdin ve Nev’in İhyası Üzerine Hikmetli Bir Bakış “İhya-yı nev, ihya-yı fert gibidir Mevt-âlûd bir nevm ile kışta uyuşmuş bir sinek, nasıl onun ihyası kudrete ağır gelmez. Şu dünyanın mevti de ihyası da öyledir. Bütün zîruh ihyası onda fazla nazlanmaz.” Sözler. Lemaat İnsan, hayatın akışı içinde büyük hadiseler karşısında bazen […]
Kalbin ve Aklın Rehberi: Risale-i Nur’un Eşsiz Mektebi “Risale-i Nur, imanî meseleleri lüzumu derecesinde izah etmiş. Risale-i Nur’un hocası, Risale-i Nur’dur. Risale-i Nur, başkalarından ders almaya ihtiyaç bırakmıyor. Herkes istidadı nisbetinde kendi kendine istifade eder. Aklınız her bir meseleyi tam anlamasa da ruh, kalp ve vicdanınız hissesini alır. Ne kadar istifade etseniz büyük bir kazançtır.” […]
Keser Döndü, Sap Döndü: Gücün Zirvesinden Çöküşün Eşiğine ABD Tarihin tozlu sayfaları; nice imparatorlukların, medeniyetlerin ve devletlerin yükselişine ve ardından kaçınılmaz çöküşlerine tanıklık etmiştir. Güç, adaletle yoğrulmadığında; zulüm, kibir ve çıkarcılıkla beslendiğinde ne kadar uzun ömürlü olabilir ki? Bu sorunun cevabını tarihte Roma’da, Bizans’ta, Osmanlı’da gördüğümüz gibi; bugün Amerika Birleşik Devletleri’nde de görmeye başlıyoruz. ABD, […]
Yeryüzünde Tecrit Edilen Kavim: Aliya’nın Gölgesindeki Hikmet Tarih, yalnızca olayların kronolojisi değildir; içinde ilahî yasaların ve sosyal kaderlerin işlediği bir hikmet aynasıdır. Bu aynaya dikkatle bakıldığında, bazı milletlerin akıbeti bize ibret olur. Bu milletlerden biri de, Kur’ân’da defalarca zikredilen, Hazret-i Musa’nın ümmeti olan Benî İsrail, yani Yahudilerdir. Tarihin En Uzun Sürgünü: İlâhî Bir Tecrit Yahudiler, […]
Zerreden Kâinata: Kudretin Tevhid Delili “Kâinatı elinde tutamayan, zerreyi halk edemez Tesbih gibi nazmeyleyip kaldıracak; arzımızı, şümusu, nücumu, hasra gelmez Şu fezanın başına hem sinesine takacak öyle kuvvetli ele bir kimse mâlik olmasa Dünyada hiçbir şeyde dava-yı halk edip, iddia-yı icad edemez.” Sözler. Lemaat İnsan, gözle gördüğü eşyaya çabuk alışır. Güneşin doğuşu, […]
Zulüm Zamanlarında Nur Yazmak: Bir Direnişin ve Duanın Hikmeti “İman ve İslâmiyet’in ortadan kaldırılmaya çalışıldığı ve bir âlimin gizliden gizliye dahi bir tek dinî eser neşredemediği fecaat devrinde, Bediüzzaman nefyedildiği yerlerde, zalim müstebitlerin tarassudat ve tazyikatı içinde, gizliden gizliye yüz otuz adet imanî eser telif ve neşretmiştir. Bununla beraber, geceleri pek az bir uykudan sonra, […]
Cemaatle Namaz: Savaş Meydanında Bile Terk Edilmeyen İlahi Emir “Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm Efendimiz, dünyanın en muazzam siyasî hâdisesi olan Bedir Muharebesi’nde; sahabe-i kirama, nöbet nöbet cemaatle namaz kıldırmıştır. Yani vâcib olmayan, hususan muharebe zamanında terk edilebilen “cemaatle namaz kılmak” gibi bir hayrı, dünyanın en büyük siyasî vak’asına tercih etmiştir, üstün tutmuştur. Ufak bir sevabı, […]
Sözün Değeri: Kimin Söylediği, Kime Söylediği, Ne İçin Söylediği “Evet, kelâmın tabakatının ulviyeti, güzelliği ve kuvvetinin menbaı, şu dört şeydir: Mütekellim, muhatap, maksat ve makam. Yoksa her ele geçen kitap okunmamalı, her söylenen söze kulak vermemelidir.” Sözler. Konferans Her Söz Aynı Değildir Söz, sadece seslerin ard arda dizilmesinden ibaret değildir. Söz, kalpten doğar, zihinde şekillenir, […]
Şeyh Bahît Efendi, Bediüzzaman Said Nursî’ye hitaben: مَا تَقُولُ فٖى حَقِّ الْاَوْرُوبَا وَ الْعُثْمَانِيَّةِ Yani “Avrupa ve Osmanlı Devleti hakkında ne diyorsunuz? Fikriniz nedir?” Şeyh Bahît Efendi hazretlerinin bu sualden maksadı, Bediüzzaman Said Nursî’nin şek olmayan bir bahr-i umman gibi ilmini ve ateşpare-i zekâsını tecrübe etmek değildi. Zaman-ı istikbale ait şiddet-i ihatasını ve […]
Zamanın Dalaleti: Cahilce Değil, Bilerek Sapmak “Eski zamanda dalalet, cehaletten geliyordu. Bunun yok edilmesi kolaydır. Bu zamanda dalalet, –Kur’an ve İslâmiyet’e ve imana taarruz– fen ve felsefe ve ilimden geliyor. Bunun izalesi müşküldür. Eski zamanda ikinci kısım, binden bir bulunuyordu; bulunanlardan ancak binden biri, irşad ile yola gelebilirdi. Çünkü öyleler hem bilmiyorlar hem kendilerini bilir […]
İnsanın Temeli: İmanın Binası ve Kökü “İnsan, saray gibi bir binadır; temelleri, erkân-ı imaniyedir. İnsan, bir şeceredir; kökü, esasat-ı imaniyedir. İmanın rükünlerinden en mühimmi, iman-ı billahtır; Allah’a imandır. Sonra nübüvvet ve haşirdir. Bunun için bir insanın en başta elde etmeye çalıştığı ilim, iman ilmidir. İlimlerin esası, ilimlerin şahı ve padişahı, iman ilmidir.” Sözler. Konferans İnsanı […]
Her Gün Bir Âlem: Geçiciliğin İçinde Ebedîyi Aramak “Evet, her gün her zaman, herkes için bir âlem gider, taze bir âlemin kapısı kendine açılmasından, o geçici her bir âlemini nurlandırmak için ihtiyaç ve iştiyakla لَا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ cümlesini binler defa tekrar ile o değişen perdelere ve âlemlere her birisine bir لَا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ […]
Bayramda Katledilenler: Sabra ve Şatilla’dan Gazze’ye Aynı Kan, Aynı Sessizlik Gülümseyen Kurban Bayramı Yerine Kanlı Bir Sabah 1982 yılının Eylül ayı… Kurban Bayramı’nın huzurla başlaması gereken bir sabah. Lübnan’daki Sabra ve Şatilla mülteci kamplarında ise bayram, boğazlanan bedenlerin sessizliğinde başladı. Ellerinde Kurban Bayramı için hazırlık yapan çocuklar, birkaç saat sonra kurbanlık değil; kurban oldular. İsrail […]
Göç Yurdu Dünya: Kuss bin Saide’nin Hutbesinden Hikmetler Giriş: Ukaz’dan Yükselen Ses Tarihin karanlık dehlizlerinde kimi sözler vardır ki, zamanı aşar, çağları delip kalplere iner. Kuss bin Saide’nin Ukaz Panayırı’nda bir deve üzerinde, ihtiyarlığın vakarını taşıyan haliyle söylediği hutbe, böyle bir hikmet ve ibret çağrısıdır. Henüz peygamberlik gelmemişken Fahr-i Kâinat Efendimiz’in kulak verdiği bu hutbe, […]
Nekbe’nin Gölgesinde Büyüyen Umut: Nesrin’in Hikâyesi ve Filistin’in Direniş Hafızası Lübnan’ın Sayda kentinde, yürek burkan hatıraların ve umut dolu hayallerin arasında sıkışmış bir yaşam sürülüyor. Filistinli mülteci Nesrin Hourani’nin sözleri, hem geçmişin acılarını hem de bugünün direniş ruhunu taşıyor: “Bizi bir süreliğine getirdiler ama yıllardır buradayız. Bugün Gazze’de yeni bir Nekbe yaşanıyor.” Bu sözler, sadece […]