İman Nöbeti: Asrın İnkâr Karanlığına Karşı Risale-i Nur’un Lüzumu “Asrımızda kâinat fenleri ve maddî ilimler revaçta olup yeni yetişen nesiller bu ilim ve fenleri okudukları hem tabiiyyun ve maddiyyunun din ve maneviyat aleyhindeki neşriyatı hem küfr-ü mutlak cereyanı ki hiçbir din ve maneviyatı tanımayan ve Allah’a iman hakikatine karşı muaraza ederek dinsizliği neşreden, İslâmî fikri […]
“Bismillah”: Kudret-i Ezeliyeye Açılan Kapı ” اِسْمِ : Cenab-ı Hakk’ın zatî isimleri olduğu gibi fiilî isimleri de vardır. Bu fiilî isimlerin, Gaffar ve Rezzak, Muhyî ve Mümît gibi pek çok nevileri vardır. Sual: Bu fiilî isimlerinin kesretle tenevvüü neden meydana geliyor? Cevap: Kudret-i ezeliyenin kâinattaki mevcudatın nevilerine, fertlerine olan nisbet ve taallukundan husule […]
Tesettürü Yasaklamak, Aklı ve Vicdanı Susturmaktır İnsanlık tarihi boyunca iffet, haya ve mahremiyet duygusu; toplumların ahlaki istikametini belirleyen temel değerlerden biri olmuştur. Bu değerlerin taşıyıcısı ve sembolü ise daima tesettür olmuştur. Ne zaman ki bu değerler yıkıma uğramış, tesettür hor görülmüş, hayasızlık teşvik edilmiş; orada aile dağılmış, toplum çürümüş, nesil ifsat olmuştur. Bugün Kazakistan’da yaşanan […]
İman Esasları Etrafında Birleşmek: Tarafgirlikten Hakikate Kaçış “Dâhilde tarafgirane adâvet ve münakaşalara vesile olan füruatı değil belki bütün nev-i beşerin en ehemmiyetli meselesi olan erkân-ı imaniyeyi ve beşerin medar-ı saadeti ve umum İslâm’ın esas ve rabıta-i uhuvveti bulunan Kur’an’ın hakaik-i imaniyesini bulmak ve muhtaçlara buldurmaya hayatımı vakfettim.” Kastamonu Lâhikası Bu cümle, sadece bir şahsın yönelişini […]
Adavetin Yerine Muhabbet: Zamanın Emrini Okuyan Bir Basiret “Hattâ değil Müslümanlarla belki dindar Hristiyanlarla dahi dost olup adâveti bırakmaya çalışıyorum. Harb-i Umumî ve komünizm altındaki anarşistlik tehlike ve tahribatlarının lisan-ı haliyle dünya fânidir, firaklarla doludur.” Kastamonu Lâhikası “Bediüzzaman Said Nursî’nin Kastamonu Lâhikası’nda geçen bu cümle, sadece Müslümanlara değil, din duygusunu kaybetmemiş tüm insanlara hitap eden […]
Hakikat Bizim Sırtımızı Yasladığımız Dağdır: Müslümanın Yalanda Yeri Yoktur > “Biz ki hakikî Müslümanız. Aldanırız; fakat aldatmayız. Bir hayat için yalana tenezzül etmeyiz. Zira biliyoruz ki: اِنَّمَا الْحِيلَةُ فٖى تَرْكِ الْحِيَلِ – Hileden kurtulmanın hilesi, hileyi terk etmektir. Tebeddül-ü esmâ ile hakâik tebeddül etmez.” – Bediüzzaman Said Nursî, Divan-ı Harb-i Örfî Hakikî Müslüman: Aldanabilir, Ama […]
Şeriat: Saadetin ve Adaletin Hakikati “Bidâyetlerde herkesten sual olunduğu gibi, Divan-ı Harp’te bana da sual ettiler: “Sen de şeriatı istemişsin?” Dedim: Şeriatın bir hakikatına, bin ruhum olsa feda etmeğe hazırım! Zira şeriat, sebeb-i saadet ve adalet-i mahz ve fazilettir. Fakat ihtilâlcilerin isteyişi gibi değil…” Divan-ı Harb-i Örfî Bediüzzaman Said Nursî, Divan-ı Harb-i Örfî’de mahkeme […]
Hakiki Hekimlik: Şifayı Veren Kudreti Tanımak “Hakikat nazarında herkesten ziyade hasta olan, maddî ve gafil doktorlardır. Eğer eczahane-i kudsiye-i Kur’aniyeden tiryak-misal imanî ilaçları alabilseler hem kendi hastalıklarını hem beşeriyetin yaralarını tedavi ederler. Hem bilirsin, meyus ve ümitsiz bir hastaya manevî bir teselli, bazen bin ilaçtan daha ziyade nâfi’dir. Halbuki tabiat bataklığında boğulmuş bir tabip, o […]
Vahdetin Gücü: Birlikten Gelen Hayat “Hayat, vahdet ve ittihadın neticesidir. İmtizaçkârane ittihat gittiği vakit, manevî hayat da gider. وَلَا تَنَازَعُوا فَتَفْشَلُوا وَ تَذْهَبَ رٖيحُكُمْ işaret ettiği gibi tesanüd bozulsa cemaatin tadı kaçar.” Barla Lâhikası Hayat, yalnızca biyolojik bir süreç değildir. Gerçek hayat, insanın manevî yönüyle, duygusal ve zihinsel derinliğiyle şekillenir. Bu hayat, bir bütünlük içinde, […]
Tac Edilen İz: Bir Padişahın Secdeli Aşkı Nola Tacım Gibi Başımda Götürsem Daim Nutuk sahibi: Ahmedî (Sultan I. Ahmed Han) Nola tacım gibi başımda götürsem daim Kadem-i nakşını/resmini ol Hazret-i Şâh-ı Rusûlün Gül-i gülzâr-ı Nübüvvet o kadem sahibidir Ahmedî durma yüzün sür Kademine o Gülün ******* > Nola tâcım gibi başımda götürsem dâim Kadem-i nakşını […]
Zamana Karşı Siper: İman-ı Tahkikînin Yüce Vazifesi “Şimdi şu zamanda iman-ı tahkikînin dersini vermek, pek büyük bir fazilettir ve kudsî bir vazifedir. İman-ı tahkikîyi taşıyan bir mü’min, çok mü’minlere bir nokta-i istinad olur ki şuursuz olarak avam-ı mü’minîn o iman-ı tahkikî sahibinin kuvvet-i imanına istinad ederek kuvve-i maneviyeleri kırılmaz, dalaletlere karşı dayanırlar.” Barla Lâhikası Zaman, […]
İki Yaratılış, Bir Hakikat: Dünya ve Ahiret Arasındaki Sır “Sual: İmam-ı Gazalî’nin “Neş’e-i uhra, neş’e-i ûlâya bütün bütün muhaliftir.” demesinin sebebi? Elcevap: Hüccetü’l-İslâm İmam-ı Gazalî’nin neş’e-i uhra neş’e-i ûlâya bütün bütün muhaliftir demesi, mahiyet ve cinsiyet itibarıyla değildir. Çünkü هُوَ الَّذٖى يَبْدَؤُ الْخَلْقَ ثُمَّ يُعٖيدُهُ ve يُحْيِى الْاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَ كَذٰلِكَ تُخْرَجُونَ gibi […]
Ruhun Sırrı: Yaratılmış Bir Emrî Cevherin Derinliklerine Yolculuk “Sual: Sa’d-ı Taftazanî, biri hayvanî diğeri insanî olmak üzere ruhu ikiye taksim ettikten sonra “Mevte maruz kalan yalnız ruh-u hayvanîdir, ruh-u insanî ise mahluk değildir ve onun ile Allah beyninde nisbet ve sebep yoktur, ceset ile kaim olmayıp müstakill-i bizzattır.” demesinin sebebi ve izahı?.. Elcevap: Sa’d-ı […]
Salavat: Rahmetin Yolu, Ümmetin Vefası “Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâma salavat getirmek, tek başıyla bir tarîk-i hakikattir. Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm nihayet derecede rahmete mazhar olduğu halde, nihayetsiz salavata ihtiyaç göstermiştir. Çünkü Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm bütün ümmetinin dertleriyle alâkadar ve saadetlerine nasibedardır. Nihayetsiz istikbalde, ebedü’l-âbâdda nihayetsiz ahvale maruz ümmetinin bütün saadetleriyle alâkadarlığının ihtiyacındandır ki nihayetsiz […]