Vicdan: Gayb ile Şehadet Arasında Bir Köprü “Âlem-i gayb ve şehâdetin nokta-i iltisakı ve berzahı ve iki âlemden birbirine gelen seyyârâtın mültekası, vicdan denilen fıtrat-ı zîşuurdur. Evet, fıtrat ve vicdan akla bir penceredir; tevhidin şuâ’ını neşrederler.” Âsâr-ı Bediiye İnsanın iç dünyası, çoğu zaman dış dünyanın sırlarına açılan bir kapı gibidir. Görünen âlemle görünmeyen âlem arasında […]
Zamanın Tamircisi: Bediüzzaman Said Nursî ve Medeniyetin Kırılma Noktası “Şark vilayetlerindeki gayr-ı muntazam olan içtimaî ahvali tanzim etme niyet ve maksadıyla 1907 sonlarında geldiği İstanbul’da, Osmanlı Devletinin mütezelzil vaziyetini müşahede ettikten sonra, onun bekası için siyasetle alâkadar olmaya başlayan Bediüzzaman Hazretleri, o tarihten itibaren başlayan ve ard-arda vukua gelen büyük inkılâblar, umumî harbler, muahedeler, çöküşler […]
Zamanın Tamircisi: Bediüzzaman Said Nursî ve Medeniyetin Kırılma Noktası” “Şark vilayetlerindeki gayr-ı muntazam olan içtimaî ahvali tanzim etme niyet ve maksadıyla 1907 sonlarında geldiği İstanbul’da, Osmanlı Devletinin mütezelzil vaziyetini müşahede ettikten sonra, onun bekası için siyasetle alâkadar olmaya başlayan Bediüzzaman Hazretleri, o tarihten itibaren başlayan ve ard-arda vukua gelen büyük inkılâblar, umumî harbler, muahedeler, çöküşler […]
Siyasetin Zehri, Kalbin Huzuru ve Ruhun Sığınağı “Evet bu zamandaki siyaset, kalpleri ifsad edip asabî ruhları azap içinde bırakır. Selâmet-i kalp ve istirahat-i ruh isteyen adam, siyaseti bırakmalı. Evet, şimdi küre-i arzda herkes ya kalben ya ruhen ya aklen ya bedenen gelen musibetten hissedarlıktan azap çekiyor, perişandır.” Sikke-i Tasdiki Gaybî Zamanın siyaseti ile kalplerin ve […]
İmanın Mertebeleri: Çekirdekten Ağaca, Gölgeden Güneşe “İman, yalnız icmalî ve taklidî bir tasdike münhasır değil. Bir çekirdekten tâ büyük hurma ağacına kadar ve eldeki âyinede görünen misalî güneşten tâ deniz yüzündeki aksine tâ güneşe kadar mertebeleri ve inkişafları olduğu gibi; imanın o derece kesretli hakikatleri var ki bin bir esma-i İlahiye ve sair erkân-ı imaniyenin […]
Şahıslar Değil, Şahsiyetler “Bu zaman, şahs-ı manevî zamanı olduğu için böyle büyük ve bâki hakikatler, fâni ve âciz ve sukut edebilir şahsiyetlere bina edilmez! ” Sikke-i Tasdiki Gaybî Zamanın Ruhunu Okumak ve Hakikati Korumak Zaman değiştikçe tebliğ usulleri de değişir. Eskiden bir âlim, bir sultan, bir mürşid tek başına bir toplumu etkileyebilirken; günümüzde meseleler karmaşıklaşmış, […]
Asırların Yenileyicileri: Müceddidlerin Gölgesinde Dirilen Ümmet “Ashab-ı Kütüb-ü Sitte’den İmam-ı Hâkim Müstedrek’inde ve Ebu Davud Kitab-ı Sünen’inde, Beyhakî Şuab-ı İman’da tahric buyurdukları: اِنَّ اللّٰهَ يَبْعَثُ لِهٰذِهِ الْاُمَّةِ عَلٰى رَاْسِ كُلِّ مِاَةِ سَنَةٍ مَنْ يُجَدِّدُ لَهَا دٖينَهَا yani “Her yüz senede Cenab-ı Hak bir müceddid-i din gönderiyor.” hadîs-i şerifine mazhar ve mâsadak ve muzhir-i tam olan […]
Asırların Yenileyicileri: Müceddidlerin Gölgesinde Dirilen Ümmet “Ashab-ı Kütüb-ü Sitte’den İmam-ı Hâkim Müstedrek’inde ve Ebu Davud Kitab-ı Sünen’inde, Beyhakî Şuab-ı İman’da tahric buyurdukları: اِنَّ اللّٰهَ يَبْعَثُ لِهٰذِهِ الْاُمَّةِ عَلٰى رَاْسِ كُلِّ مِاَةِ سَنَةٍ مَنْ يُجَدِّدُ لَهَا دٖينَهَا yani “Her yüz senede Cenab-ı Hak bir müceddid-i din gönderiyor.” hadîs-i şerifine mazhar ve mâsadak ve muzhir-i tam olan […]
Sarsılmaz Bir Sığınak: Tahkikî İmanın Şeytana Kapalı Kaleleri “İman-ı tahkikî ilmelyakînden hakkalyakîne yakınlaştıkça daha selbedilmeyeceğine ehl-i keşif ve tahkik hükmetmişler. Demişler ki: Sekerat vaktinde şeytan vesvesesiyle ancak akla şüpheler verip tereddüde düşürebilir. Bu nevi iman-ı tahkikî ise yalnız akılda durmuyor. Belki hem kalbe hem ruha hem sırra hem öyle letaife sirayet ediyor, kökleşiyor ki şeytanın […]
Tarihten Günümüze İlâhî Tokat: Fil Suresi’nin Asırlara Bakan Nidası “Sure-i اَلَمْ تَرَ كَيْفَ meşhur ve tarihî bir hâdise-i cüz’iyeyi beyan ile gelen ve her asırda efradı bulunan o gibi ve ona benzeyen hâdiseleri ihtar ve tabakat-ı işariyeden her bir tabakaya göre bir manayı ifade etmek, umum asırlarda umum nev-i beşerle konuşan Kur’an-ı Mu’cizü’l-Beyan’ın belâgatının […]
Allah Yoluna Engel Olanlar: Kendi Sapmakla Yetinmeyenler ” وَ يَصُدُّونَ عَنْ سَبٖيلِ اللّٰهِ ile der ki: “O bedbahtların dalaleti, muhabbet-i hayattan ve temerrüdden neş’et ettiği için kendi halleri ile durmuyorlar, tecavüz ediyorlar. Bildikleri ve onun ile ecdadları bağlı olan dine adâvetkârane, menbalarını kurutmak ve esasatını bozmak ve kapılarını ve yollarını kapatmak istiyorlar.” Sikke-i Tasdiki Gaybî […]
Batı’nın Gölgesinde Büyüyen Terör: PKK’nın İtiraflarla Çöken Maskesi “Karanlık bir ideolojinin ardına saklanan silah, hakikate karşı asla kazanamaz.” Zaman, terörün ve küresel çetelerin maskelerini bir bir düşürüyor. Kanla yazılmış bir geçmişin, gözyaşıyla sulanan toprağımızda artık hakikat gür bir sesle yükseliyor. Türkiye, 50 yılı aşkın süredir sadece bir terör örgütüyle değil; emperyalizmin taşeronlarıyla, küresel planlarla, ve […]
Zulmün Akıbeti: Cezasız Kalmayan Adaletsizlikler “Zulüm ile abad olanın akıbeti berbat olur” der eskiler. Bu söz, yalnızca bir atasözü değil, aynı zamanda tarihin ve ilahi adaletin değişmez yasalarından biridir. İnsanlık tarihi boyunca zulmeden nice zorba, sonunda kendi kurduğu düzenin altında kalmış; mazlumun ahı, zalimin sarayını sarsmıştır. 🔥 Zulüm Cezasız Kalmaz: İlahi Adaletin Gerçekliği Kur’an’da zulüm […]
Hakkı Eğriltmek: Kalbin Körlüğü, Aklın Gururu ” وَ يَبْغُونَهَا عِوَجًا ile der ki: “Onların dalaleti fenden, felsefeden geldiği için acib bir gurur ve garib bir firavunluk ve dehşetli bir enaniyet onlara verip nefislerini öyle şımartmış ki kâinatı idare eden İlahî kanunların şuâlarını ve insan âleminde o hakaikin düsturlarını süflî hevesatlarına ve müştehiyatlarına müsait görmediklerinden (hâşâ! […]
Buğday Bitmedi, Ambar Delik: Türkiye’nin Ekonomik Gerçeği Bir milletin geleceğini sadece tarlalarındaki mahsul değil, vicdanlarındaki ahlâk belirler. Çünkü toprak, her yıl Allah’ın izniyle sabırla yeniden ürün verir; ama kalplerdeki çürüme başladığında, en verimli toprak bile doyuramaz. Bugün Türkiye’de yaşanan ekonomik sıkıntılar, yalnızca üretimle, yalnızca ihracatla veya dövizle açıklanamaz. Asıl mesele, o kutsal ambarlarımızın içindeki “farelerin […]