Güç Sahipliğinin İmtihanı: “Nimet” Olarak Şehir ve İlahi Adalet Tarih, kudreti eline geçirenlerin bu kudretle nasıl imtihan olduklarının sayısız misaliyle doludur. Siyaset düşüncesinin en kadim meselesi, gücün tabiatı gereği yol açtığı “zehirlenme” ve bu zehirlenmenin zahirî yansımalarıdır. İnsanlık tarihi, asıllarını unutan, enaniyet çukuruna düşen ve elindeki “nimetleri” şahsi birer basamak telakki edenlerin hüsranına şahittir. Bu […]
BÜYÜK OYUNUN PERDE ARKASI: NİMET OLAN ŞEHRİN İMTİHANI Tarih, bir şehrin yalnızca binalar ve sokaklardan ibaret olmadığını, bazen bir ülkenin kalbi, bazen bir milletin hafızası, bazen de küresel hesapların mihveri hâline geldiğini defalarca göstermiştir. İşte İstanbul da böyle bir şehirdir: Nimet… nimet… Yalnız maddî değil, içtimaî, siyasî ve iktisadî bakımdan nimet. Bu nimet, ehlinin elinde […]
Varlığın İki Yüzü: Eserden Müessir’e Küllî Bir Nazar Kâinatta varlık sahasına çıkan her bir mevcud, ister bir zîhayat (hayat sahibi) olsun, ister bir zerre; iki temel cihete (yöne) sahiptir. Bu cihetlerden biri, onun kendi zâtına, fânî yapısına ve maddî suretine bakan “zahirî” yüzüdür. Diğeri ise, onu var edene, terbiye edene, binbir hikmetle donatana bakan “derûnî” […]
Tefekkür yolculuğumuzda- Kur’an-da Meyveler İnsan vücudunun o muazzam donanımını (göz, hafıza, kalb) inceledikten sonra; şimdi o vücudun ihtiyacı olan ve Rezzâk-ı Kerim’in “Rahmet Hazinesi”nden gönderdiği meyveleri tefekkür edelim. Kur’an-ı Kerim; meyveleri sadece birer gıda olarak değil, Cennet nimetlerinin birer numunesi ve kudret-i İlahiyenin birer isbatı olarak nazara verir. Risale-i Nur’da bu meyveler, “Kudretin mucizeleri” ve […]
Tefekkür yolculuğumuzda; Kalb ve Vicdan Cismaniyetin pencereleri olan göz ve hafızadan süzülüp, şimdi insanın mahiyetinin en derin, en derûnî merkezine; “Kalb” ve “Vicdan” mekanizmasına iniyoruz. Risale-i Nur’da ısrarla vurgulandığı üzere; insan sadece et ve kemikten ibaret bir cisim değildir. Onun hayatını idare eden, imanın ve küfrün, sevginin ve nefretin merkezi olan manevi bir kalbi ve […]
Tefekkür yolculuğumuzda; İnsan Hayvanat âlemindeki o ibretli levhalardan sonra, şimdi kâinatın özü, meyvesi ve en mükemmel sanatı olan İnsana; yani kendi enfüsî dünyamıza dönelim. Kur’an-ı Kerim’in “Ahsen-i Takvim” (en güzel kıvam ve suret) olarak tavsif ettiği insan vücudu, âdeta küçültülmüş bir kâinattır. Bu muazzam sarayın iki mühim penceresine; “Göz” ve “Hafıza” hakikatine Risale-i Nur’un dürbünüyle […]
Tefekkür yolculuğumuzda; Kur’an-da Bahsedilen Hayvanlar. Kâinatın ve semâvâtın o haşmetli manzaralarından sonra, tekrar yeryüzüne dönelim. Kur’an-ı Kerim, sadece arı ve karıncayı değil; deveden örümceğe, sinekten kargaya kadar pek çok hayvanı bize birer tefekkür levhası olarak sunar. Cenab-ı Hak, “Hâlık” (Yaratıcı) isminin nakışlarını bazen dev bir cüssede, bazen de gözle görülmeyen bir kanatta gösterir. İşte Kur’an’da […]
Tefekkür yolculuğumuzda; Semâvâtın o ihtişamlı yüksekliği. Gözümüzü yukarı kaldırdığımızda gördüğümüz o parıltılı noktalar, aslında her biri dünyamızdan binlerce kat büyük olan ateş toplarıdır. Akıl, o koca kütlelerin boşlukta nasıl durduğunu düşünürken hayretinden donakalır. Risale-i Nur, yıldızları ve galaksileri; bu kâinat sarayının tezyinatı (süsleri), lambaları ve ilahi kudretin haşmetli şahitleri olarak tasvir eder. 1. Kur’an-ı Kerim’de […]
Tefekkür yolculuğumuzda; Denizler Âlemi. Zira Kur’an-ı Kerim, yeryüzünü bir beşik, dağları birer direk, denizleri ise içinde hazinelerin saklandığı birer depo olarak tasvir eder. Bu ıslak ve derin âlemde, Rezzâk isminin (rızık veren) en parlak tecellilerini ve suyun kaldırma kuvvetinde gizli olan Rahmet hakikatini görelim. 1. Bilimsel Nazarla: Derinlerdeki Hayat ve Işık Bilimsel araştırmalar, güneş ışığının […]
Tefekkür yolculuğumuzda; Arı Cumhuriyeti. Bilimsel araştırmaların hayretle incelediği, Kur’an’ın “vahy-i ilahiye” mazhar olduğunu bildirdiği bu küçük mucize hem mimarisiyle, hem kimyasıyla, hem de sosyal hayatıyla tam bir harikadır. 1. Bilimsel Nazarla: Mühendislik ve Kimya Harikası Biyoloji ve zooloji ilmi, arının o küçücük dimağında (beyninde) dönen muazzam hesaplamaları keşfettikçe hayran kalmaktadır. Bu faaliyetler, kör bir içgüdüyle […]
Tefekkür yolculuğumuzda “Mucizevi topluluklar, Hayvanat Âlemi. Evvela yerin altındaki o muazzam teşkilatçıları, “Karınca Milletini” hem bilimsel bir nazarla (akıl gözüyle) hem de hikmet nazarıyla (kalp gözüyle) inceleyelim. 1. Bilimsel Nazarla: Yeraltındaki Mühendislik ve Nizam Modern zooloji ilmi, karıncaların hayat tarzını incelediğinde şoke edici bir “sosyal nizam” ile karşılaşır. Bu küçücik canlılar, tesadüfle açıklanamayacak kadar kompleks […]
Tefekkür yolculuğumuzun en hayret verici ve akılları en çok zorlayan durağı, “Haşir” (öldükten sonra diriliş) “Zerre” bahsinde gördüğümüz o baş döndürücü hareketliliğin, nihayetinde nasıl bir nizamla tekrar toplanacağını anlamak, imanın en mühim rükünlerinden biridir. İbn-i Sina gibi bir dâhinin “Akıl buna yol bulamaz, bu nakildir (sadece ayetle bilinir), akılla anlaşılmaz” dediği bu meseleyi, Risale-i Nur […]
Tefekkür yolculuğumuzda ‘Ene’ “Âfâk”tan (dış âlemden) nazarlarımızı çevirip, hakikatin en mühim tılsımı olan “Enfüs”e (iç âleme), yani “Ene” (Benlik) hakikatine odaklanalım. Risale-i Nur Külliyatı’ndan Sözler mecmuasında yer alan “Otuzuncu Söz”, bu konuyu izah eden şaheser bir metindir. Bediüzzaman Hazretleri, “Ene”yi, Cenab-ı Hakk’ın isim ve sıfatlarının gizli hazinelerini açan bir miftah (anahtar) olarak tasvir eder. 1. […]
MÜNAZARAT Bu eser, Müellif Bediüzzaman Said Nursi’nin “Eski Said” döneminde, 1329 (M. 1911) yılında Şarktaki aşiretlerin suallerine cevap olarak hazırladığı bir risaledir. Eser, “Azametli bahtsız bir kıt’anın, şanlı tali’siz bir devletin, değerli sahipsiz bir kavmin reçetesi” olarak takdim edilmiştir. Muhtevası, bir münazara (soru-cevap) formatında ilerler ve dönemin en mühim içtimaî, siyasî ve dinî meselelerini ele […]
NUR ALEMİNİN BİR ANAHTARI Eser, Bediüzzaman Said Nursi tarafından yazılmış ve farklı zamanlarda talebelerine gönderilmiş mektuplardan/derslerden oluşmaktadır. 1960 yılında İstanbul’da Sinan Matbaası’nda basılmıştır. Kitabın genel muhtevası, Tevhid (Allah’ın birliği) hakikatini, hususiyetle “hava” unsurunun ve radyo teknolojisinin bir delil olarak kullanıldığı dersler vasıtasıyla isbat etmektir. Eser, Risale-i Nur’un diğer bölümlerinden (Hüve Nüktesi, On Dördüncü Sözün Zeyli, […]