KALEMİN NAMUSU VE SİLAHIN SUSKUNLUĞU (Bir vicdan muhasebesi ve tarihe not) Kalemin namusu, silahın namusunu deldi. Zira kalem, vicdanın sesidir; silah, öfkenin. Kalem aklı temsil eder, silah nefsi. Kalem hakikati yazar, silah hakikati susturur. Bugün bir kez daha görüyoruz ki, tarihin en büyük savaşları, önce kelimelerle başlar; Ve yine kelimelerle biter. Silahın sustuğu yerde kalem […]
Kalemin Namusu, Silahın Zulmüne Galip Geldiğinde Tarih, iki zıt kuvvetin ebedî mücadelesine şahittir: Biri yıkan, diğeri yapan; biri kan döken, diğeri o kanı durdurmaya çalışan. Bu mücadelenin bir cephesinde kaba kuvvet, yani silah vardır; diğer cephesinde ise idrak, vicdan ve hakikat, yani kelâm ve kalem. Kalemin gücü, kelâmın gücünden, kelâmın gücü de kişinin kişiliğinden ileri […]
‘KİTAPTA…… AN – ……HATIRLA ‘ Bu, Kur’an-ı Kerîm’in üslûbu ve hidayet metodu açısından son derece mühim bir husustur. “وَاذْكُرْ” (Vezkur – “An” veya “Hatırla”) emri, Kur’an’da sıkça kullanılan ve muhatabın dikkatini belirli bir hadiseye, nimete veya şahsa çekmeyi hedefleyen ilahî bir hitaptır. Ancak “وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ” (Vezkur fi’l-kitâbi – “Kitap’ta …’ı da an”) ifadesi, daha […]
DECCAL VE SÜFYAN Bediüzzaman Said Nursî, Risale-i Nur Külliyatı’nda Deccal ve Süfyan konularını çok dikkat çekici ve derinlikli bir şekilde ele alır. Bu iki kavramı hem imanî bir bakışla, hem de sosyopolitik bir perspektifle değerlendirir. 1. DECCAL: Bediüzzaman, Deccal’i bir şahıs olarak kabul etmekle birlikte, onun temsil ettiği fikrî ve ideolojik sistemi esas alır. Deccal, […]
KUR’AN-IN KIRK VECHİ İ’CAZI “Risale-i Nur’da kırk vech-i i’cazı ispat edilen ve kırk taife ve tabaka-i nâsa ve herbir tabakaya karşı bir nevi i’câzını gösterdiği kerametli ve harikalı On Dokuzuncu Mektupta beyan olunan ve Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm bin mu’cizâtıyla onun bir mu’cizesi olarak hak kelâmullah olduğu kat’î ispat edilen Kur’ân-ı Mucizü’l-Beyan, hiçbir cihette imkânı […]
LEM’ALAR’DAN BÖLÜMLER VE İZAHLARI İÇİNDEKİLER: ÜÇÜNCÜ LEM’A ONİKİNCİ LEM’A OTUZUNCU LEM’A Üçüncü Lem’a (Bu Lem’aya bir derece hiss ve zevk karışmış. Hiss ve zevkin coşkunlukları ise aklın düsturlarını, fikrin mizanlarını çok dinlemediklerinden ve müraat etmediklerinden bu Üçüncü Lem’a mantık mizanları ile tartılmamalı.) بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ كُلُّ شَيْءٍ هَالِكٌ اِلَّا وَجْهَهُ لَهُ […]
Dağdaki Gölge, Şehirdeki Sirayet: Yüz Yıllık Maskelerin Düşüşü Bir devleti ayakta tutan iki temel direk vardır: Biri zahirî (dış) kudreti, diğeri dahilî (iç) adaletidir. Tarih, kalelerin daima dışarıdan gelen hücumlardan ziyade, içeriden kemiren kurtlarla yıkıldığına şahittir. Bir bünyeyi en tehlikeli hâle getiren, görünen yara değil, kanı zehirleyen gizli iltihaptır. Türkiye’nin yakın dönemdeki güvenlik mücadelesi, bu […]
Celladına Âşık Olanlar Bazı milletler vardır ki, düşmanını bile tanımaz. Kendisine pranga vuran eli, dost zanneder. Kendini ezenin çizmesini medeniyet sayar. İşte o vakit akıl sürgüne, vicdan ise zindana düşer. Bir asırdır bu milletin bağrına saplanan hançer, yalnız dışarıdan değil, içeriden de kanatmaktadır. Bombalar gökten değil, zihinden yağmaktadır. Kimin dost, kimin düşman olduğu birbirine karışmıştır. […]
Nar (نار) ve Nur (نور) Arasındaki Fark: Zıtlık (Tezat) Bu ikili, varoluşun iki zıt kutbunu temsil eder: Biri yakıcılık ve yokluk, diğeri aydınlatıcılık ve varlıktır. **Nar (Ateş):** * **Lügat Manası:** Ateş, alev. * **Istılahî (Terminolojik) Manası:** Kelam ve tefsir ilminde “Nar,” genellikle Allah’ın *gazap* ve *celal* sıfatlarının bir tecellisi olarak *Cehennem* ve *azap* manasında kullanılır. […]
Allah (Vacibü’l-Vücud) Açısından Varlık ve Yokluk Allah’ın Zâtı, “Vacibü’l-Vücud”dur. Yani O’nun varlığı zâtîdir, kendindendir; var olmak için başka hiçbir şeye muhtaç değildir. O’nun varlığı ezelî ve ebedîdir; yokluk (adem) O’nun Zâtı için muhaldir (imkânsızdır). Bu açıdan bakıldığında, Allah ile “yokluk” arasında bir *muhtaçlık* veya *zıddiyet* irtibatı değil, bir *hâkimiyet* ve *fiil* irtibatı vardır. * **Yokluk, […]
Sözün Bittiği Yerde: Zulmün Gölgesinde Doğan İttihad-ı İslâm Sözün bittiği yer, kalemin sustuğu, gözyaşının kelâm olduğu yerdir. O yer; Gazze’nin, çocuk çığlıklarının, enkaz altında “Lâ ilâhe illallah” diyenlerin sesidir. Artık dünyaya seslenmenin bir faydası kalmamıştır. Çünkü insanlık vicdanını değil, menfaatini dinlemektedir. Yeryüzü bir kez daha Firavunların gölgesinde kalmıştır. Firavun değişmiş, ama zulmün rengi değişmemiştir. Musa’nın […]
SÖZLER’DEN BÖLÜMLER VE İZAHLARI İÇİNDEKİLER: SÖZ SÖZ SÖZ SÖZ Onikinci Söz بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ وَمَنْ يُؤْتَ الْحِكْمَةَ فَقَدْ اُوتِىَ خَيْرًا كَث۪يرًا [Kur’an-ı Hakîm’in hikmet-i kudsiyesi ile felsefe hikmetinin icmalen müvazenesi, hem hikmet-i Kur’aniyenin insanın hayat-ı şahsiyesine ve hayat-ı içtimaiyesine verdiği ders-i terbiyenin gayet kısa bir fezlekesi, hem Kur’anın sair kelimat-ı […]
KUR’AN-I KERİM’DE GEÇEN ESMA-İ HÜSNA VE ANLAMLARI ÖNSÖZ (Takdim) Hamd, Âlemlerin Rabbi, Rahmân ve Rahîm olan Allah’a mahsustur. Salât ve selâm, O’nun güzel isimlerinin en kâmil aynası olan Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.), âline ve ashâbına olsun. İslâmî ilimlerin şerefi, mevzusunun şerefi nisbetindedir. Bu cihetle, Zât-ı Akdes’in (c.c.) kemâl sıfatlarını ve kâinatla olan münasebetini tasvir […]
KUR’AN-IN TEMEL KAVRAMLARI ÖNSÖZ Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla. Kâinatı bir kitap, insanı o kitabın en muhtasar bir nüshası ve Kur’an-ı Kerîm’i o kitabın ezelî bir tercümanı olarak yaratan ve indiren Cenâb-ı Hakk’a (c.c.) sonsuz hamdü senâlar olsun. O’nun ezelî kelâmının ilk muhatabı ve en kâmil mübelliği olan Resûl-i Ekrem Efendimiz’e (s.a.v), âl ve […]
Kanalizasyonun Patlaması: Dağdan Şehre İnen Eşkıya Her milletin tarihinde öyle devirler vardır ki, kir birikir, pas kalınlaşır, maskeler yıllarca cilâlanır da hakikat bir türlü görünmez. Fakat bir gün gelir, zamanın dişlisi dönmeye başlar; pası kazır, kiri döker, maskeyi yırtar. İşte Türkiye de o devrini yaşıyor. Yağan rahmet yağmurları yüzlerdeki boyaları giderip, gerçek yüzleri ortaya […]