Nasraniyet İslâmiyet’e teslim olacak Nasraniyet, ya intıfa ya ıstıfa bulacak. İslâm’a karşı teslim olup terk-i silah edecek. Mükerreren yırtıldı, purutluğa tâ geldi, purutlukta görmedi ona salah verecek. Perde yine yırtıldı, mutlak dalale düştü. Bir kısmı lâkin bazı yakınlaştı tevhide, onda felâh görecek. Hazırlanır şimdiden (*) yırtılmaya başlıyor. Sönmezse safvet bulup İslâm’a […]
Ruh, vücud-u haricî giydirilmiş bir kanundur Ruh bir nurani kanundur, vücud-u haricî giymiş bir namustur; şuuru başına takmış. Bu mevcud ruh, şu makul kanuna olmuş iki kardeş, iki yoldaş. Sabit ve hem daim fıtrî kanunlar gibi ruh dahi hem âlem-i emir hem irade vasfından gelir. Kudret vücud-u hissî giydirir, şuuru başına […]
LEMAAT VE İZAHI 1-Tevhidin iki bürhan-ı muazzamı 2-O Kur’an-ı Azîmüşşan nasıl bir bahr-i tevhiddir. 3-اَللّٰهُ اَحَدٌ dir ki tevhid-i uluhiyete tasrihtir. 4-Sebep sırf zâhirîdir 5-Bir şey, her şeysiz olmaz 6-Kâinatın nazmında büyük bir i’caz var 7-Tabiat, bir sanat-ı İlahiyedir 8-Nübüvvet beşerde zaruriyedir 9-Ruh, vücud-u haricî giydirilmiş bir kanundur 10-Nasraniyet İslâmiyet’e teslim olacak 11-Kur’an âyine […]
Tabiat, bir sanat-ı İlahiyedir Değil tabi tabiat, belki matba’. Değil nakkaş, o belki bir nakıştır. Değil fâil, o kabildir. Değil masdar, o mistardır. Değil nâzım, o nizamdır. Değil kudret, o kanundur. İradî bir şeriattır, değil hariç hakikattar. * * * Vicdan, cezbesi ile Allah’ı tanır Vicdanda mündemicdir, bir incizab ve cezbe. Bir […]
Kâinatın nazmında büyük bir i’caz var Kâinatın gör ki telifinde bir i’caz var. Ger bütün esbab-ı tabiiye bi’l-farzı’l-muhal Ola her biri muktedir bir fâil-i muhtar. O i’caza karşı nihayet acz ile bi’l-imtisal Ederek secde ki سُبْحَانَكَ لَا قُدْرَةَ فٖينَا رَبَّنَا اَنْتَ الْقَدٖيرُ الْاَزَلِىُّ ذُو الْجَلَالِ Kudrete nisbet her şey müsavidir مَا خَلْقُكُمْ […]
Bir şey, her şeysiz olmaz Kâinatta serbeser sırr-ı tesanüd müstetir hem münteşir. Hem cevanibde tecavüb hem teavün gösterir Ki yalnız bir kudret-i âlem-şümuldür yaptırır, zerreyi her nisbetiyle halk edip yerleştirir. Kitab-ı âlemin her satırıyla her harfi hay; ihtiyaç sevk ediyor, tanıştırır. Her nereden gelirse gelsin nida-i hâcete lebbeyk-zendir, sırr-ı tevhid namına etrafı […]
İkinci cümle: اَللّٰهُ اَحَدٌ dir ki tevhid-i uluhiyete tasrihtir. Hakikat, hak lisanı der ki: Lâ Mabude İllâ Hû… Üçüncü cümle: اَللّٰهُ الصَّمَدُ dir. İki cevher-i tevhide sadeftir. Birinci dürrü: Tevhid-i rububiyet. Evet, nizam-ı kevn lisanı der ki: Lâ Hâlıka İllâ Hû… İkinci dürrü: Tevhid-i kayyumiyet. Evet, serâser kâinatta, […]
O Kur’an-ı Azîmüşşan nasıl bir bahr-i tevhiddir. Bir tek katre, misal için bir tek Sure-i İhlas, fakat kısa bir tek remzi, nihayetsiz rumuzundan. Bütün enva-ı şirki reddeder hem de yedi enva-ı tevhidi eder ispat; üçü menfî, üçü müsbet şu altı cümlede birden: Birinci cümle: قُلْ هُوَ karinesiz işarettir. Demek ıtlakla tayindir. O […]
LEMAAT VE İZAHI Tevhidin iki bürhan-ı muazzamı Şu kâinat tamamıyla bir bürhan-ı muazzamdır. Lisan-ı gayb, şehadetle müsebbihtir, muvahhiddir. Evet, tevhid-i Rahman’la, büyük bir sesle zâkirdir ki: Lâ İlahe İllâ Hû… Bütün zerrat hüceyratı, bütün erkân ve azası birer lisan-ı zâkirdir; o büyük sesle beraber der ki: Lâ İlahe İllâ Hû… […]