**Toprak mı, Ateş mi? Aslına Rücu Eden İnsan** “Küllü şey’in yerci‘u ilâ aslihi.” Her şey aslına döner. İnsan… Hem toprak hem ateş taşır içinde. Hem rahmetin mayası hem gazabın kıvılcımı. Dört unsurdan yaratıldı: toprak, su, hava ve ateş. Fakat biri ona “ana”, biri “yol”, biri “nitelik”, biri de “imtihan” oldu. Âdem topraktan yaratıldı. Şeytan ise […]
YIPRATILAN EĞİTİM VE ÖĞRETMEN Eden bulur. Ahlaksız bir öğrenci, öğretmene çektiren ve üzen bir öğrenci hayatta muhakkak ettiğini bulur. Sadece o mu? Onun ahlaksızlığına onay veren öğretmen, onu savunan ve aklayan, kendi meslektaşlarına tercih eden ve o suça ortak olan eğitimci de karşılığını muhakkak ve mutlaka bulur ve bulacaktır. Zira zulme rıza zulüm, küfre […]
EN ÖNEMLİ PROBLEM HUKUK PROBLEMİDİR Adalet Giderse, Devlet Ne Üzerine Kurulur? “Zulüm ile payidar olunmaz…” İnsanlık tarihi; medeniyetlerin, adaletle yükselip zulümle yıkıldığına defalarca şahitlik etmiştir. Hangi toplumda adalet terazisi bozulduysa, orada önce bireyin vicdanı, sonra toplumun huzuru, nihayetinde devletin temelleri çökmüştür. Zira adalet sadece mahkeme salonlarında değil, sokak aralarında, evlerin içinde, insanların kalplerinde yaşar. Adalet […]
Yıkılışın Sessiz Çığlığı: İçten Çöküşün Sebepleri ve İbretleri Tarihin tozlu sayfalarında yükselen her medeniyetin bir gün içten içe çürüyerek çöktüğüne dair ibretli kayıtlar vardır. Bu çöküşler bazen ihtişamlı sarayların yıkılışıyla, bazen de bir ailenin sessiz dağılmasıyla başlar. Tıpkı bir ağacın köklerinden çürüyerek devrilmesi gibi… Bugün gerek Batı dünyası gerekse Siyonist-emperyalist yapılar; aynı köklü çürümüşlüğün, […]
Vicdanın Kuşatması: Gazze’de Sessizliğe Mahkûm Edilen İnsanlık GİRİŞ: ZULMÜN FOTOĞRAFI DEĞİL, SESİ GEREKİR Gazze’de bombalar sadece binaları değil, insanlığın hafızasını da yıkıyor. İsrail’in başlattığı ve uzattığı bu kıyım artık sıradan bir savaş değil; tarihe “ahlakın çöküşü” olarak yazılacak bir insanlık trajedisidir. Dünya, ateşin ortasında açlıktan ölen çocukları seyrederken; suskun kalan vicdanlar, en az bombalar kadar […]
İttikanın Sırrı: Sanatta Kemâl, Tesirde Tevhid ve Vasıtasız Kudret “Eğer îcaddaki vasıta hakikî olsaydı ve hakikî tesir verilseydi; hem bir şuur-u küllî verilmek lâzım idi, hem bizzarûre eser-i ittikan, kemâl-i san’at muhtelif olacaktı. Halbuki en âdiden en âlîye, en küçükten en büyüğe ittikan; derece-i kemâlde, mahiyetin kameti nisbetindedir. Demek Müessir-i Hakikî’den bazı karîb, bazı baîd, […]
Sülûkun Yol Haritası: Ene’nin Çöküşü ve Tevazuun Yükselişi “Bizde sülûk tevazudan başlar, mahviyetten geçer, Fena fillah makamını görür. Gayr-ı mütenahî makamatta sülûke başlar. Ene ve nefs-i emmare kibriyle, gururuyla söner. Hakikî Hristiyanlık değil, belki tahrif ve felsefe ile sarsılmış Hristiyanda, “ene” levazımatıyla kuvvetleşir. Enesi kuvvetli, müteşahhıs, rütbeli, makam sahibi bir adam Hristiyan olsa, mütesallib olur. […]
Kalbin Tarlası ve Hakikatin Yolculuğu: Fıtneden Uzak, Hikmete Yakın Bir Bakış İnsanoğlu, varoluş sahnesinde bir misafir, her anı bir imtihan olan uzun bir yolculuğun yolcusudur. Bu seyrüseferde, yol azığı ve rehber, çoğu zaman göz önündeki maddi gerçeklikten çok, kalbin derinliklerinde saklı manevi hakikatlerdir. Mevlânâ’nın hikmetli sözüyle “Ot kendini derde şifa sanmasın, Çare de Allah, Hekim […]
Yabancıya Yalancı, Millete Yabancı: Ruhları Kiralanmış Zihniyetin Anatomisi GİRİŞ: BİR MİLLETİN EN ZOR DÜŞMANI Her milletin tarihindeki en büyük yıkımlar, çoğu zaman dış düşmanlardan değil, içteki yabancılaşmış ruhlardan gelir. Bunlar sayıca az olabilir; ama yerleştikleri makamlar, tuttukları mevkiler, aldıkları pozisyonlar sebebiyle etkileri büyüktür. Çünkü onlar milletin bağrında yetişmemiş, ona ait olmamış, onunla hemhâl olmamış; ama […]
Ruhun Dirilişi: Pasiflikte Çürüyen İnsan, Faaliyette Yeşeren Tohumdur İnsan ruhu, yaratılış itibarıyla yüksek istidatlarla donatılmıştır. Ancak bu istidatlar, hareketsizlik ve rehavet ortamında körelir, çürür ve yok olur. Tıpkı toprağa atılmayan bir tohum gibi… Oysa tohumun karanlık, soğuk ve basınçlı toprak altında çatlayarak dirilişe geçmesi gibi; insan da sıkıntılarla, meşakkatlerle, mücadeleyle yoğrularak yükselir. Bu hakikatin ilk […]
Sır: Tekâmülün Kanunu ve Hayatın Nizamı “Kuvveden fiile geçmek olan faaliyetteki şedid ve mütenevvi lezzet, tegayyür-ü âlemin mayesi ve kanun-u tekâmülün nüvesidir. Zindandan bostana çıkmak, dâneden sünbüle geçmek ayn-ı lezzettir. Faaliyet istihaleyi tazammun etse, lezzet tezayüd ederek taşar. Vazifedeki külfeti taşıttıran o tattır. Zîşuura nisbeten gayetteki kemâl, ne kadar cazibedarsa, “Lâmüdrike”ye nisbeten nefs-i faaliyet öyle […]
Kalbin İki Yüzü: Zahiri Âlemden Bâtıni Derinliğe Yolculuk “Allah kalbin bâtınını iman ve mârifet ve muhabbeti için yaratmıştır. Kalbin zahirini, sair şeylere müheyya etmiştir.” Âsâr-ı Bediiye Giriş: Kalp, İki Kapılı Bir Saray Bediüzzaman Said Nursî’nin şu ifadesi, insanın yaratılış sırrını ve deruni âlemini derin bir hakikatle özetler: > “Allah kalbin bâtınını iman ve mârifet ve […]
Sosyalizm, Seküler Medeniyet ve İslâmiyet: Fikri Bir Mukayese “Sosyalistlik desatiri, İslâmiyetin esasatını bozamaz. Şu medeniyet-i sefihe bozuyor. Hem çok pahalı düşüyor. Zîrâ maddiyunluk ve engizisyonluk mayasıyla neşvü-nema bulan medeniyet-i hâzıra, pek çok aldatıcı ve müşevvik vesâit ile mücehhez ve câzibedârdır. O sehhâre, din ve nâmus ve fazilet mukabilinde kendini satıyor. Şa’şalı bir hayatı gösterip takdim […]
Kimin Elinde Kalırsa O Yön Verir: Din, Medeniyet ve Fikrin Silahı “İslâmiyet gaflet edip küstü; Hristiyanlık dini kendi hasmı olan fen ve medeniyeti kendine maledip iki silahla galebe çaldı. Şimdi şarkta müthiş bir silah îmal ediliyor. Bunun hak kısmına sahip olmalı. Yoksa yine küssek, onu da Hristiyanlık İslâmiyet aleyhinde istimal edecektir. Buna karşı husumetle […]