İçten Vurulan Millet: Hayim Naum Planı ve İslâmiyet’e Tuzak Kurulmuş Bir Asır “Hayim Naum o sırada Ankara’ya kadar da uzanarak planın muvaffakiyeti için gereken en mühim ve merkezî şahıs nezdinde –yani Mustafa Kemal yanında– emin bulunduğu tesirinin derecesini ölçmek istemiştir. Öyle ki bu tesir, ma’hud mevzuda Hayim Naum’dan daha heveskâr ve gayretli bir İslâmiyet düşmanına […]
Ruhsuz Zafer: Satveti Yitiren Bir Milletin Hikâyesi “Lozan Muahedesi’nden sonra, İngiltere Avam Kamarasında “Türklerin istiklalini ne için tanıdınız?” diye yükselen itirazlara, Lord Gürzon’un verdiği cevap: “İşte asıl bundan sonraki Türkler bir daha eski satvet ve şevketlerine kavuşamayacaklardır. Zira biz onları maneviyat ve ruh cephelerinden öldürmüş bulunuyoruz.” Yani Mustafa Kemal ve İsmet’in verdikleri karar, Türk […]
Ceset Dağılır, Ruh Dağılmaz: Mevtin Gölgesinde Bir Hakikat “Gayet kat’î bir hads ile sabittir ki; cesed ruhla kaimdir. Ruh, binefsihi kaim ve hâkim olduğundan; cesed istediği gibi dağılsın, toplansın istiklâliyetine sebep vermez. Belki cesed, hanesi ve yuvasıdır. Libası ise bir derece sabit ve letafetçe ona münasib bir gılaf-ı latîfi var. Öyle ise mevtte bütün bütün […]
Akıl, Varlık ve Sonsuzluk Arasında İnsan: Fani Dünyanın Ötesi İnsanın akıl ve fikir meydanı, gerçekten de tarifi imkânsız bir muamma. Bazen “zerre içinde dönüyor, katre içerisinde yüzüyor, bir noktada hapsoluyor.” dedirten bir darlığa sahipken, bazen de “âlemi bir karpuz gibi eline alır ve kâinatı misafireten getirir, akıl odasında misafir eder.” Mesnevi-i Nuriye’den süzülen bu hikmetli […]