Tohumun Duası: İstidat Lisanı ve Kâinatın Sessiz Yakarışı > “İstidat lisanıyladır ki bütün hububat, tohumlar lisan-ı istidat ile Fâtır-ı Hakîm’e dua ederler ki: ‘Senin nukuş-u esmanı mufassal göstermek için bize neşv ü nema ver, küçük hakikatimizi sümbülle ve ağacın büyük hakikatine çevir.’” (Mektubat, Bediüzzaman Said Nursî) İnsan çoğu zaman sadece sözle yapılan duayı dua zanneder. […]
Bir Çuval Un ve Bir Çocuk Bedeni: Gazze’nin Sessiz Çığlığı Dünyanın gözü önünde, insanlık Gazze’de bir çuval unun bedelini kanla, bir çocuğun gülümsemesini açlıkla ödüyor. İsrail’in her gün biraz daha derinleştirdiği kuşatma, artık sadece savaşın değil; suskunluğun, çifte standardın ve küresel vicdanın iflasının da savaşına dönüşmüş durumda. Katar merkezli El Cezire’nin yayınladığı görüntülerde sırtında un […]
BAZI SESLER VARDIR Kİ HAKİKATİ SÖNDÜREMEZ: ZEHİRİN MASKESİ DÜŞÜNCE Zaman bazen bir hakemdir; hak ile batılı ayırır. Bazen de bir röntgenci gibidir; niyetleri deşifre eder, maskeleri düşürür. Ve işte o zaman, kim neyin tarafında, hangi safta ve hangi cephedeyse, aşikâr olur. Bugünlerde siyasetin tozlu kulislerinden sokakların fısıltılarına kadar yayılan bir gerçek var: Maskeler düşüyor, niyetler […]
Toplum Mühendisliğinin Dar Gömleği ve Terzilik Hikmeti Toplum mühendisliği, insanları belli kalıplara sokma arzusunun ideolojik bir biçimidir. Tarih boyunca kimi rejimler, bireyleri aynı düşünceye, aynı yaşam tarzına, aynı davranış şablonlarına mahkûm etmeye çalışmıştır. Bu yaklaşım, çokluk içindeki hikmeti ve çeşitlilikteki rahmeti görmeyen dar bir zihniyetin ürünüdür. Her insana aynı gömleği giydirmeye çalışmak, neticede o gömleği […]
Zamanımızın Ebu Lehebleri ve Modern Cehennem Oduncuları Tarih değişiyor, zaman ilerliyor; fakat hak ile batılın mücadelesi aynı şiddetle devam ediyor. Mekke sokaklarında taş yağdıran ellerin yerini, bugün mürekkep kirleten kalemler aldı. Ebu Leheb’in eli kurudu, bedduası Kur’ân’da mühürlendi. Ama onun zihniyeti, bugün dahi zihinleri ve kalpleri karartmaya devam ediyor. Zamanımızda da Ebu Lehebler var, hem […]
Gazze’de Zalim Haritalar, Sağır Dünyalar Gazze’de toprak, haritadan silinmek; halkı ise hayattan koparılmak isteniyor. İsrailli bir bakanın açıkladığı “sürgün haritası”, bir askeri plan değil; açık bir soykırım manifestosudur. Bu harita; taş üstünde taş bırakmamaya, bir halkı yerinden etmeye, yaşanmışlıkları, hatıraları ve bir milleti haritadan kazımaya yönelik kirli bir projenin parçasıdır. Dünyanın gözü önünde, BM’nin sessiz […]
Gazze’de Zalim Haritalar, Sağır Dünyalar Gazze’de toprak, haritadan silinmek; halkı ise hayattan koparılmak isteniyor. İsrailli bir bakanın açıkladığı “sürgün haritası”, bir askeri plan değil; açık bir soykırım manifestosudur. Bu harita; taş üstünde taş bırakmamaya, bir halkı yerinden etmeye, yaşanmışlıkları, hatıraları ve bir milleti haritadan kazımaya yönelik kirli bir projenin parçasıdır. Dünyanın gözü önünde, BM’nin sessiz […]
Kabrin Ötesine Yatırım: Gerçek Lezzet ve Saadet Nerede? İnsan, yaratılış itibarıyla ebediyet arayışında olan bir varlıktır. Fıtratında sonsuzluk özlemi vardır. Fakat çoğu zaman bu özlemi, geçici dünyalıklarla tatmin etmeye çalışır. Oysa insanın kalbini doyuracak olan ne servet, ne şöhret, ne de makamdır. Kalbin asıl huzuru ve ruhun gerçek saadeti, kabrin ötesine hazırlık yapmakla elde edilir. […]
Tevhid İnancından Toplumsal Birliğe: İman Birliği Kalpleri de Birleştirir > “Evet, tevhid-i imanî elbette tevhid-i kulûbü ister. Ve vahdet-i itikad dahi vahdet-i içtimaiyeyi iktiza eder.” (Bediüzzaman Said Nursî, Mektubat) İman, sadece bir düşünce biçimi değil; insanın kalbini, aklını, ruhunu ve toplumsal davranışlarını şekillendiren köklü bir hakikattir. Tevhid inancı, yani Allah’ın birliğine kesin iman; beraberinde sadece […]
Uyku ile Rüya, Ölüm ile Hayal: Gerçek ile Gayb Arasındaki İnce Hat İnsan hayatı, iki dünya arasında kurulmuş hassas bir köprü gibidir. Bu köprünün üzerinde yürürken kimi zaman uyanığız, kimi zaman ise uykudayız. Zaman olur ölümün eşiğinde dururuz, zaman olur bir hayalin içinde kayboluruz. Peki, uyku ile rüya, ölüm ile hayal arasında nasıl bir ilişki […]
Sahipsiz Sanan Sergerdan: İnsan, Rabbini Tanımazsa Ne Olur? “Bu âvâre nev-i beşer içinde, bu perişan fâni dünyada; insan, sahibini tanımazsa mâlikini bulmazsa ne kadar bîçare sergerdan olduğunu herkes anlar. Eğer sahibini bulsa mâlikini tanısa o vakit rahmetine iltica eder, kudretine istinad eder. O vahşetgâh dünya, bir tenezzühgâha döner ve bir ticaretgâh olur.” Mektubat Giriş: […]
Sultan-ı Kâinat: Her Şeyin Sahibine Dayanan Kurtulur Giriş: Çoklukta Boğulmak mı, Bir’e Dayanmak mı? Dünya hayatı, karmaşık ihtiyaçlarla ve bitmek bilmeyen korkularla örülü bir yolculuktur. İnsanoğlu her an bir şey ister, her an bir şeyden korkar. Kimi zaman rızık derdine düşer, kimi zaman hastalıktan endişelenir. Kimi zaman insanlardan medet umar, kimi zaman da olayların altında […]
Ölüm: Bir Son Değil, Sonsuzluğa Açılan Kapı “Sizlere müjde! Mevt idam değil, hiçlik değil, fena değil, inkıraz değil, sönmek değil, firak-ı ebedî değil, adem değil, tesadüf değil, fâilsiz bir in’idam değil. Belki bir Fâil-i Hakîm-i Rahîm tarafından bir terhistir, bir tebdil-i mekândır. Saadet-i ebediye tarafına, vatan-ı aslîlerine bir sevkiyattır. Yüzde doksan dokuz ahbabın mecmaı olan […]
Kabir Bir Ayrılık Değil, Davetiyedir “Ey bîçareler! Mezaristana göçtüğünüz zaman, “Eyvah! Malımız harap olup sa’yimiz heba oldu, şu güzel ve geniş dünyadan gidip dar bir toprağa girdik.” demeyiniz, feryat edip meyus olmayınız. Çünkü sizin her şeyiniz muhafaza ediliyor. Her ameliniz yazılmıştır. Her hizmetiniz kaydedilmiştir. Hizmetinizin mükâfatını verecek ve her hayır elinde ve her hayrı yapabilecek […]
MERHAMETİN ZAFERİ: MÜSLÜMANIN GÜCÜ KANLA DEĞİL, AFFLA ÖLÇÜLÜR Tarihin tozlu sayfalarında nice kahramanlıklar, fetihler ve zaferler yazılıdır. Fakat çok azı vardır ki ardında intikam değil, affı; kılıç değil, merhameti; hükmetmek değil, hidayeti bırakmıştır. İşte bu nadir örneklerden biri, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke’nin fethindeki duruşudur. O, çocukluğunun geçtiği şehirden kovulmuş, en yakın dostları şehit edilmiş, malları […]