ASKER VE SİYASET: GÜCÜN YÖNETİMİ, ADALETİN İSTİKAMETİ Bediüzzaman’ın Askerî-Siyasi Denge Uyarısı Üzerine Düşündürücü Bir Makale Giriş: Tarihte birçok milletin yükselişi adaletle olduğu gibi, çöküşü de güçlerin yerinden oynamasıyla olmuştur. Gücü temsil eden ordu, asli vazifesini bırakıp siyasete karıştığında, ne millet huzur bulur ne devlet istikametini koruyabilir. Bediüzzaman Said Nursî’nin Hutbe-i Şamiye’de dile getirdiği şu cümle, […]
Sessiz Çığlıklar ve Görülmeyen Haritalar: Gazze’den Türkiye’ye Uzanan Bir Senaryo Giriş: Görülmeyeni Görmek, Duyulmayanı Duymak Dünya, bir damla petrol için ayağa kalkarken, bebeklerin bir damla süt için öldüğü bir çağdayız. Modern uygarlığın sahte parıltısı altında, Gazze gibi mazlum coğrafyalar her gün kanla, gözyaşıyla ve sessizlikle yıkanıyor. Oysa yaşananlar tesadüf değil. İsrail’in yıllardır sürdürdüğü saldırıların bir […]
Kabir Kapısına Kadar Değil, Ebediyete Kadar Yol Arkadaşlığı “Herkes sana kabir kapısına kadar arkadaşlık eder.” “Eyvah gençliğimizi bâd-i hevâ, belki zararlı zayi ettik. Sakın bizim gibi yapmayınız.” Bediüzzaman. Bu iki söz, hayatın iki farklı yüzünü gösteren ama aynı hakikate işaret eden derin cümlelerdir. Biri dostlukların faniliğini, diğeri gençliğin kıymetini ve vebalini hatırlatır. İkisi bir araya […]
Damladan Kâinata: Rahimde Başlayan Sonsuz Yolculuk Giriş: Varlıkla Yokluk Arasında Bir Başlangıç Her insan, görünüşte sessiz ama hakikatte hayret verici bir yolculuğun meyvesidir. Bu yolculuk, rahim duvarlarında değil, kaderin satırlarında yazılmıştır. O basit ve değersiz görünen bir damla su, trilyonlarca kardeşi arasından seçilir. Hem bir yarışın hem de bir kaderin galibi olur. O damla, Allah’ın […]
Bâtılı Süslü Göstermek: Hakikatin Gölgesine Düşen Aldanış > “Bâtıl şeyleri iyice tasvir, safi zihinleri idlâldir.” — Bediüzzaman Said Nursî, Hutbe-i Şamiye Hakikat, saf ve berraktır. Zihinler de fıtrat itibariyle safiyetle yaratılır. Lakin bu safiyet, yanlış ellerde kolayca istismar edilebilir. Bediüzzaman Said Nursî’nin bu hikmetli sözü, çağlar üstü bir uyarıdır: Yanlış olanı, yani bâtılı, sanatkârane bir […]
Gerçek Âlimin Şefkati: Süt Gibi Besleyici, Kay Gibi Sert Değil > “Âlim-i mürşid, koyun olmalı; kuş olmamalı. Koyun, kuzusuna süt; kuş, yavrusuna kay verir.” — Bediüzzaman Said Nursî, Hutbe-i Şamiye Bir milletin kurtuluşu için sadece silah, ekonomi veya siyaset yetmez; doğru rehberliğe, ilimle yoğrulmuş merhamete ihtiyaç vardır. Bediüzzaman Said Nursî, bu sözüyle ilmi sadece bilen […]
Gerçek Âlimin Şefkati: Süt Gibi Besleyici, Kay Gibi Sert Değil > “Âlim-i mürşid, koyun olmalı; kuş olmamalı. Koyun, kuzusuna süt; kuş, yavrusuna kay verir.” — Bediüzzaman Said Nursî, Hutbe-i Şamiye Bir milletin kurtuluşu için sadece silah, ekonomi veya siyaset yetmez; doğru rehberliğe, ilimle yoğrulmuş merhamete ihtiyaç vardır. Bediüzzaman Said Nursî, bu sözüyle ilmi sadece bilen […]
İnsanın Bozulması: Yağ Gibi Zehir Olmak “Nasıl ki süt ve yoğurt bozulsalar, yine yenilebilir. Yağ bozulsa, yenilmez, bazen zehir gibi olur. Öyle de: mahlukatın en mükerremi, belki en âlâsı olan “insan”, eğer bozulsa, bozuk hayvandan daha ziyade bozuk olur.” Lem’alar 82 İnsan, yaratılmışların en şereflisi, en mükemmeli, en donanımlısıdır. Kur’ân-ı Kerîm onu “ahsen-i takvîm” üzere […]
Kur’an’ın Harflerinde Saklı Hazine: Bir Harfle Açılan Sonsuz Kapılar > “Her bir harf-i Kur’an, bir hakaik hazinesi hükmüne geçer; bazen bir tek harf, bir sahife kadar hakikatleri ders verir.” — Bediüzzaman Said Nursî, Mektubat İnsan sözü sınırlıdır; ne kadar güzel olursa olsun, bir ömrün, bir aklın mahsulüdür. Fakat Kur’an kelâmullah’tır, yani Allah’ın sözüdür. Ve bir […]
İlahi İsimlerin Işığında: Her Bir İsim, Bir Âlemi Aydınlatır > “Bin bir ism-i İlâhînin, kâinata müteveccih olan o esmadan her biri, bir âlemi ve o âlem içindeki âlemleri tenvir eden bir güneş hükmünde; ve sırr-ı ehadiyet cihetiyle, her bir ismin cilvesi içinde, sair isimlerin cilveleri dahi bir derece görünüyordu.” — Bediüzzaman Said Nursî, Mektubat İnsan […]
Karanlık Perdeyi Yırtan Hakikat: Zulüm Devam Etmez Tarih boyunca zulmün sürmesi hiçbir zaman kaim olmamıştır. Zulmedenler, bir dönem güç ve nüfuzla dünyayı sarsmış olsalar da, neticede hem milletlerin vicdanında hem de tarihin hükmünde mahkûm olmuşlardır. Bugün de karşımızda, insanlığın sınırlarını zorlayan bir küstahlıkla hareket eden bir yapı var: Dünyayı yönettiğini zanneden, zulmü organize eden ve […]
Hak ile Bâtılın Kavgası: Kur’ân’ın Temsilleriyle Hakikate Yolculuk Tarih, bir kavganın ismidir: Hak ile bâtılın savaşı. Bu savaş, sadece kılıçlarla değil, kelimelerle; sadece ordularla değil, düşüncelerle, ideolojilerle ve kalplerle yapılır. Ve bu savaşın en berrak tarifini ve en derin izahını Kur’ân-ı Kerîm verir. Çünkü Kur’ân, hem Hak’kın temsilcisidir, hem de bâtılın maskesini düşüren bir nurdur. […]
Mahremiyet Bir Emniyet Duvarıdır: Kur’ân’da Namus ve İffet Esasları Zamanın çürüttüğü değerlerin başında gelen şeylerden biri mahremiyet ve namus anlayışıdır. Oysa bu iki kavram, sadece bireyleri değil, toplumun ruh sağlığını, ailenin bekasını ve insanlığın onurunu da ayakta tutar. Bugün mahremiyetin “geri kalmışlık”, namusun ise “baskı” olarak gösterildiği bir çağda, Kur’ân’ın bu meseleye getirdiği ölçüler, sadece […]
Sınırların Dili: Kur’ân’da ‘Yaklaşmayın’ Emri ve İlâhî Koruma Çemberi Kur’ân-ı Kerîm, sadece neyin haram olduğunu değil, o harama götüren yolları da yasaklayan bir kitaptır. İlginçtir ki, bazı günahlara doğrudan “yapmayın” denmez; bunun yerine “yaklaşmayın” denilir. Çünkü Kur’ân, insan fıtratını çok iyi bilir: Yasak sadece sona değil, başlangıca da engel olmazsa, insan sürüklenir, düşer, pişman olur […]
Kur’ân Ahlâkı: Âdâbın İnşa Ettiği Medeniyet Kur’ân-ı Kerîm sadece bir ibadet kitabı değildir; aynı zamanda bir hayat rehberi, bir medeniyet projesi, bir ahlâk ve âdâb kitabıdır. Zira İslâm, sadece camide değil, evde, sokakta, pazarda, mecliste, hatta kalpte bile yaşanmalıdır. İşte bu sebeple Kur’ân, insanın sadece inancını değil, tavrını, tarzını ve davranışlarını da terbiye eder. Kur’ânî […]