Mazinin Şerefli Mirası, İstikbalin Ulvî Mesuliyeti “Tam intibaha gelmiş veya gelecek olan Arablar! En evvel bu sözler ile sizinle konuşuyorum. Çünkü bizim ve bütün İslâm tâifelerinin üstadlarımız ve imamlarımız ve İslâmiyet’in mücâhidleri sizlerdiniz. Sonra muazzam Türk Milleti o kudsî vazifenize tam yardım ettiler. Onun için tenbellikle günahınız büyüktür. Ve iyiliğiniz ve haseneniz de gayet […]
Şûra, İslâm’ın Hayat Damarıdır “Müslümanların hayat-ı içtimâiye-i İslâmiye’deki saadetlerinin anahtarı, meşveret-i şer’iyedir. وَ اَمْرُهُمْ شُورٰى بَيْنَهُمْ âyet-i kerîmesi, şûrâyı esas olarak emrediyor.” Hutbe-i Şamiye Meşveretin Gölgesinde Saadet: İslam’ın Sosyal Hayatında Şûranın Vazgeçilmezliği Bediüzzaman’ın Hutbe-i Şamiye’de Altını Çizdiği Hakikatin Günümüz Yorumuyla Tahlili İslam sadece bireysel ibadetleri öğreten bir din değil; aynı zamanda cemiyetin huzurunu ve […]
Şûrâ: Asya’nın Anahtarı, Ümmetin Kurtuluş Yolu Hutbe-i Şamiye’de Meşveretin Jeopolitik ve Manevî Derinliği Üzerine Bir Tahlil “Asya kıt’asının ve istikbalinin keşşafı ve miftahı, şûrâdır. Yâni nasıl ferdler birbiriyle meşveret eder; tâifeler, kıt’alar dahi o şûrâyı yapmaları lâzımdır ki, üçyüz belki dörtyüz milyon İslâmın ayaklarına konulmuş çeşit çeşit istibdatların kayıtlarını, zincirlerini açacak, dağıtacak, meşveret-i şer’iye ile […]
Şûrâ: Asya’nın Anahtarı, Ümmetin Kurtuluş Yolu Hutbe-i Şamiye’de Meşveretin Jeopolitik ve Manevî Derinliği Üzerine Bir Tahlil “Asya kıt’asının ve istikbalinin keşşafı ve miftahı, şûrâdır. Yâni nasıl ferdler birbiriyle meşveret eder; tâifeler, kıt’alar dahi o şûrâyı yapmaları lâzımdır ki, üçyüz belki dörtyüz milyon İslâmın ayaklarına konulmuş çeşit çeşit istibdatların kayıtlarını, zincirlerini açacak, dağıtacak, meşveret-i şer’iye ile […]
Yaşasın Sıdk, Ölsün Ye’s: Bir Ümmet Manifestosu Hutbe-i Şamiye’nin Ruhuyla Sarsıcı Bir Diriliş Çağrısı “Yaşasın sıdk! Ölsün ye’s! Muhabbet devam etsin!. Şûrâ kuvvet bulsun!. Bütün levm ve itab ve nefret, heva ve hevese tâbi olanlara olsun. Selâm ve selâmet hüdâya tâbi olanlar üstüne olsun. Âmîn… ” Hutbe-i Şamiye Giriş: Bir Dua mı, Bir Manifesto mu? […]
Ayrı İki Cevher Değil, Birbirini Besleyen Kaynaklar “Biz müslümanlar indimizde ve yanımızda din ve milliyet bizzat müttehiddir. İtibarî, zâhirî, ârızî bir ayrılık var. Belki din, milliyetin hayatı ve ruhudur. İkisine birbirinden ayrı ve farklı bakıldığı zaman; hamiyet-i diniye, avâm ve havassa şâmil oluyor.” Hutbe-i Şamiye Din ve Milliyet: Ayrı Değil, Birbirini Tamamlayan Bir Bütün Hutbe-i […]
İslâmiyet’siz Bir Saadet Mümkün mü? Bediüzzaman’ın Hutbe-i Şamiye’si Işığında Cemiyetin Yükseliş ve Yıkılış Sebepleri “Evet millet-i İslâmiye’nin sebeb-i saadeti, yalnız ve yalnız hakâik-i İslâmiye ile olabilir. Ve hayat-ı içtimâiyesi ve saadet-i dünyeviyesi şeriat-ı İslâmiye ile olabilir. Yoksa adalet mahvolur. Emniyet zîr ü zeber olur. Ahlaksızlık, pis hasletler galebe eder. İş yalancıların, dalkavukların elinde kalır. ” […]
İman: Kalpteki Manevî Yasakçı ve Ahlâkın Gerçek Temeli Hutbe-i Şamiye’deki İman-Ahlâk İlişkisi Üzerine Derin Bir Tahlil “Evet îman, kalbde, kafada dâimî bir mânevî yasakçı bıraktığından fena meyelanlar histen, nefisten çıktıkça “yasaktır” der tardeder, kaçırır. Evet insanın fiilleri kalbin, hissin temayülatından çıkar. O temâyülat, ruhun ihtisâsatından ve ihtiyacatından gelir. Ruh ise, îman nuru ile harekete […]
Ceza Neden Vardır? Adaletin İlâhî Boyutu: Cezanın Ruhlara Tesir Eden Yüzü Bediüzzaman’ın Hutbe-i Şamiye’sinde Ceza Hukuku, Vicdan ve Ruh İlişkisi Üzerine Düşündürücü Bir Makale Toplumlar suçları önlemek için cezalar koyarlar. Ama sadece bir korkutma veya caydırma aracı olarak mı? Yoksa cezanın daha derin bir anlamı, daha ruhî bir boyutu var mıdır? Bediüzzaman Said Nursî, cezanın […]
Adaletin Gölgesinde Yaşamak Adalet Gecikirse Kıyamet Erken Gelir Hutbe-i Şamiye’deki İlâhî İkaz: Adaletin Terkine Karşı İlâhî Tokat ve Kıyametin Gölgesi Adalet, bir toplumun varlık şartıdır. Bir millet; ne orduyla, ne parayla, ne sanayiyle ayakta kalır. Eğer adalet yoksa, toplumun sinirleri kopmuş, ruhu sönmüş, gövdesi boşalmış olur. İşte bu gerçeği Bediüzzaman Said Nursî, Hutbe-i Şamiye’de şöyle […]
Tevfik Mi İstiyorsun? O Halde Tevfik-i Hareket Et! “Ey evliyâ-i umûr! Tevfik isterseniz, kavânin-i âdetullaha tevfik-i hareket ediniz. Yoksa tevfiksizlik ile cevab-ı red alacaksınız. Zira mâruf umum enbiyanın memalik-i İslâmiye ve Osmâniye’den zuhuru, kader-i İlâhî’nin bir işaret ve remzidir ki; bu memleket insanlarının makine-i tekemmülatının buharı diyanettir. Ve bu Asya ve Afrika tarlasının ve Rumeli […]
İlkesiz Siyasetin Tuzakları: Dünü Yalanlayan Bugünler Siyaset, aslında millete hizmetin en yüksek ve sorumlu alanıdır. Fakat bu alan ne zaman ki menfaatlerin, şahsi hesapların ve dünyevi hesapların mezbahasına dönerse, o zaman hakikatin sesi kısılır, ilkenin yerini ilkesizlik alır, istikametin yerine istikrarsızlık geçer. Ana muhalefet partisi olarak uzun yıllardır siyasetin içinde bulunan bir parti, zaman zaman […]
Saadetin Sırrı: Marifetullah ve Muhabbetullahın İzinde Hakiki Lezzet (Bediüzzaman Said Nursî’nin Mektubat’taki Hikmetli Sözünden Yola Çıkarak) “Evet, bütün hakiki saadet ve hâlis sürur ve şirin nimet ve safi lezzet, elbette marifetullah ve muhabbetullahtadır. Onlar, onsuz olamaz. Cenab-ı Hakk’ı tanıyan ve seven, nihayetsiz saadete, nimete, envara, esrara ya bi’l-kuvve veya bilfiil mazhardır. Onu hakiki […]
Alçaklığın Âlâsı: Firavunluğu Aşan Zulüm Bazı zulümler vardır ki, sessiz kalmak bile bir suç olur. Bazı acılar vardır ki, kelimeler yetmez; insanlık, utancından başını öne eğer. İşte bugün Gazze’de yaşananlar böyle bir hâdisedir. İsrail, tüm dünyanın gözü önünde, “güvenli bölge” ilan ettiği Mevasi’deki çadırları vurdu. Çocuklar, yaşlılar, kadınlar ve yaralılar diri diri toprağa gömüldü. Enkaz […]
Hedef Ne, Yol Nereye? “Mesleğimiz ise, ahlâk-ı Ahmediye (Aleyhissalâtü Vesselâm) ile tahalluk ve Sünnet-i Peygamberî’yi ihyâ etmektir. Ve rehberimiz şeriat-ı garrâ ve kılıncımız da berâhin-i kâtıa ve maksadımız i’lâ-yı Kelimetullahtır. Cemaatimize herbir mü’min mânen müntesibdir. Sureten intisab ise, Sünnet-i Nebeviye’yi kendi âleminde ihyâya azm-i kat’î iledir. En evvel mürşid-i umumî olan ulemâ ve meşayih ve […]