Tarîk-i Ubudiyetin Zirvesi: Mutlak Şükür – Kulluğun Şeref Yolu “En a’lâ ve en yüksek tarîk olan tarîk-i ubudiyet ve mahbubiyetin dört esasından en büyük esası şükürdür ki o dört esas şöyle tabir edilmiş: “Der tarîk-i acz-mendî lâzım âmed çâr çîz: Acz-i mutlak, fakr-ı mutlak, şevk-i mutlak, şükr-ü mutlak ey aziz.” Mektubat İnsan, acizdir […]
Tarîk-i Ubudiyetin Zirvesi: Mutlak Şükür – Kulluğun Şeref Yolu “En a’lâ ve en yüksek tarîk olan tarîk-i ubudiyet ve mahbubiyetin dört esasından en büyük esası şükürdür ki o dört esas şöyle tabir edilmiş: “Der tarîk-i acz-mendî lâzım âmed çâr çîz: Acz-i mutlak, fakr-ı mutlak, şevk-i mutlak, şükr-ü mutlak ey aziz.” Mektubat İnsan, acizdir […]
Samimiyetin Kerameti – İhlas ve Uhuvvetle Oluşan Manevî Velilik Zaman zaman insanlar, kerameti yalnızca büyük velîlerin, harikulade olaylara mazhar olan seçkin kulların vasfı sanırlar. Oysa Kur’ân ve sünnetten beslenen bir bakış, bize şunu gösterir: Her samimi amel, her ihlâslı niyet, her lillah için yapılan birliktelik, kendi içinde birer keramet tohumudur. Bediüzzaman Said Nursî’nin şu veciz […]
Bir Günahın Yankısı, Bir Sevabın Yükselişi Zamanın Ruhuna Göre Amellerin Tartılması Üzerine Hikmetli Bir Tahlil İnsanoğlu tarih boyunca iyiyle kötünün, sevapla günahın terazisinde yaşadı. Fakat her dönemin şartları, günahların ve sevapların mahiyetini ve tesirini değiştirebildi. Bediüzzaman Said Nursî’nin “Hutbe-i Şamiye” adlı eserinde yer verdiği şu veciz tesbit, bu hakikatin altını derinlemesine çizer: > “Aldığım ders […]
Mazur Görünmek mi, Mesul Olmak mı? “Ey bu sözlerimi dinleyen bu Câmi-i Emevî’deki kardeşler ve kırk-elli sene sonra Âlem-i İslâm câmiindeki ihvân-ı Müslimîn! “Biz zarar vermiyoruz, fakat menfaat vermeğe iktidarımız yok, onun için mâzuruz.” diye böyle özür beyan etmeyiniz. Bu özrünüz kabul değil. Tenbelliğiniz ve “Neme lâzım” deyip çalışmamanız ve ittihâd-ı İslâm ile, milliyet-i hakikiye-i […]
Bir Nasihatten Fazlası, Bir Davadır “Ey bu câmi’deki kardeşlerim ve kırk-elli sene sonraki Âlem-i İslâm mescid-i kebîrindeki ihvanlarım! Zannetmeyiniz ki, ben bu ders makamına size nasihat etmek için çıktım. Belki buraya çıktım, sizde olan hakkımızı dâva ediyoruz. Yâni Kürd gibi küçük tâifelerin menfaatı ve saadet-i dünyeviyeleri ve uhreviyeleri, sizin gibi büyük ve muazzam tâife olan […]
GİZLİ KEMÂLÂTIN TEBERRÜKÜ: SAN’ATIN DİLİYLE KONUŞAN ÂLEM Her sanatkâr, maharetini sergilemek ister. Bir hattat, yazdığı bir satırda; bir mimar, inşa ettiği bir yapıda; bir bestekâr, notalar arasında saklı olan bir ahenkte kendi ruhunun inceliklerini sunar. Sanatkâr, eserinde görünür hale gelir. Bedîüzzaman Said Nursî’nin işaret ettiği gibi: > “Bu âlemin Sâni’inin pek mühim ve hayret verici […]
Mazinin Şerefli Mirası, İstikbalin Ulvî Mesuliyeti “Tam intibaha gelmiş veya gelecek olan Arablar! En evvel bu sözler ile sizinle konuşuyorum. Çünkü bizim ve bütün İslâm tâifelerinin üstadlarımız ve imamlarımız ve İslâmiyet’in mücâhidleri sizlerdiniz. Sonra muazzam Türk Milleti o kudsî vazifenize tam yardım ettiler. Onun için tenbellikle günahınız büyüktür. Ve iyiliğiniz ve haseneniz de gayet […]
Şûra, İslâm’ın Hayat Damarıdır “Müslümanların hayat-ı içtimâiye-i İslâmiye’deki saadetlerinin anahtarı, meşveret-i şer’iyedir. وَ اَمْرُهُمْ شُورٰى بَيْنَهُمْ âyet-i kerîmesi, şûrâyı esas olarak emrediyor.” Hutbe-i Şamiye Meşveretin Gölgesinde Saadet: İslam’ın Sosyal Hayatında Şûranın Vazgeçilmezliği Bediüzzaman’ın Hutbe-i Şamiye’de Altını Çizdiği Hakikatin Günümüz Yorumuyla Tahlili İslam sadece bireysel ibadetleri öğreten bir din değil; aynı zamanda cemiyetin huzurunu ve […]
Şûrâ: Asya’nın Anahtarı, Ümmetin Kurtuluş Yolu Hutbe-i Şamiye’de Meşveretin Jeopolitik ve Manevî Derinliği Üzerine Bir Tahlil “Asya kıt’asının ve istikbalinin keşşafı ve miftahı, şûrâdır. Yâni nasıl ferdler birbiriyle meşveret eder; tâifeler, kıt’alar dahi o şûrâyı yapmaları lâzımdır ki, üçyüz belki dörtyüz milyon İslâmın ayaklarına konulmuş çeşit çeşit istibdatların kayıtlarını, zincirlerini açacak, dağıtacak, meşveret-i şer’iye ile […]
Şûrâ: Asya’nın Anahtarı, Ümmetin Kurtuluş Yolu Hutbe-i Şamiye’de Meşveretin Jeopolitik ve Manevî Derinliği Üzerine Bir Tahlil “Asya kıt’asının ve istikbalinin keşşafı ve miftahı, şûrâdır. Yâni nasıl ferdler birbiriyle meşveret eder; tâifeler, kıt’alar dahi o şûrâyı yapmaları lâzımdır ki, üçyüz belki dörtyüz milyon İslâmın ayaklarına konulmuş çeşit çeşit istibdatların kayıtlarını, zincirlerini açacak, dağıtacak, meşveret-i şer’iye ile […]
Yaşasın Sıdk, Ölsün Ye’s: Bir Ümmet Manifestosu Hutbe-i Şamiye’nin Ruhuyla Sarsıcı Bir Diriliş Çağrısı “Yaşasın sıdk! Ölsün ye’s! Muhabbet devam etsin!. Şûrâ kuvvet bulsun!. Bütün levm ve itab ve nefret, heva ve hevese tâbi olanlara olsun. Selâm ve selâmet hüdâya tâbi olanlar üstüne olsun. Âmîn… ” Hutbe-i Şamiye Giriş: Bir Dua mı, Bir Manifesto mu? […]
Ayrı İki Cevher Değil, Birbirini Besleyen Kaynaklar “Biz müslümanlar indimizde ve yanımızda din ve milliyet bizzat müttehiddir. İtibarî, zâhirî, ârızî bir ayrılık var. Belki din, milliyetin hayatı ve ruhudur. İkisine birbirinden ayrı ve farklı bakıldığı zaman; hamiyet-i diniye, avâm ve havassa şâmil oluyor.” Hutbe-i Şamiye Din ve Milliyet: Ayrı Değil, Birbirini Tamamlayan Bir Bütün Hutbe-i […]
İslâmiyet’siz Bir Saadet Mümkün mü? Bediüzzaman’ın Hutbe-i Şamiye’si Işığında Cemiyetin Yükseliş ve Yıkılış Sebepleri “Evet millet-i İslâmiye’nin sebeb-i saadeti, yalnız ve yalnız hakâik-i İslâmiye ile olabilir. Ve hayat-ı içtimâiyesi ve saadet-i dünyeviyesi şeriat-ı İslâmiye ile olabilir. Yoksa adalet mahvolur. Emniyet zîr ü zeber olur. Ahlaksızlık, pis hasletler galebe eder. İş yalancıların, dalkavukların elinde kalır. ” […]
İman: Kalpteki Manevî Yasakçı ve Ahlâkın Gerçek Temeli Hutbe-i Şamiye’deki İman-Ahlâk İlişkisi Üzerine Derin Bir Tahlil “Evet îman, kalbde, kafada dâimî bir mânevî yasakçı bıraktığından fena meyelanlar histen, nefisten çıktıkça “yasaktır” der tardeder, kaçırır. Evet insanın fiilleri kalbin, hissin temayülatından çıkar. O temâyülat, ruhun ihtisâsatından ve ihtiyacatından gelir. Ruh ise, îman nuru ile harekete […]