Risale-i Nur Külliyatında Ayetlerin Ele Alınış Tarzı ve Kur’ân’ın Manevî Tefsiri Giriş: Kur’ân’ın Çağrısına Bir Cevap Risale-i Nur Külliyatı, Bediüzzaman Said Nursî tarafından kaleme alınan ve asrın manevî yaralarına Kur’ân merkezli bir ilaç olarak sunulan eşsiz bir eserdir. Külliyat, klasik tefsirlerden farklı olarak, ayetlerin lafzî tefsirinden ziyade, onların ruhu, hikmeti ve imanî boyutları üzerinde yoğunlaşır. […]
Zamanın Ruhuna Hitap Eden Peygamber “Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın dahi zamanında Ceziretü’l-Arap’ta en ziyade revaçta dört şey idi: Birincisi: Belâgat ve fesahat. İkincisi: Şiir ve hitabet. Üçüncüsü: Kâhinlik ve gaibden haber vermek. Dördüncüsü: Hâdisat-ı maziyeyi ve vakıat-ı kevniyeyi bilmek idi.” Mektubat BAŞLIK: Asr-ı Saadet’te Revaçta Olan Dört Alan ve Kur’ân’ın Bu […]
En Büyük Mucize: Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) Şahsiyeti ve Ahlâkı “Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın Kur’an’dan sonra en büyük mu’cizesi, kendi zatıdır. Yani onda içtima etmiş ahlâk-ı âliyedir ki her bir haslette en yüksek tabakada olduğuna, dost ve düşman ittifak ediyorlar.” Mektubat Giriş: Kur’ân’ın Hayat Bulmuş Hâli Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v), yalnızca vahyin tebliğ edicisi […]
En Büyük Mucize: Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) Şahsiyeti ve Ahlâkı “Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın Kur’an’dan sonra en büyük mu’cizesi, kendi zatıdır. Yani onda içtima etmiş ahlâk-ı âliyedir ki her bir haslette en yüksek tabakada olduğuna, dost ve düşman ittifak ediyorlar.” Mektubat Giriş: Kur’ân’ın Hayat Bulmuş Hâli Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v), yalnızca vahyin tebliğ edicisi […]
Kâinatın Sahibinden Gelen Akıl Dolu Düzen: Bilerek, Görerek, Hikmetle Tasarruf Eden Rabbimiz (Bediüzzaman Said Nursî’nin Mektubat’ta Çizdiği Kudret ve Hikmet Portresi) “Şu kâinatın sahip ve mutasarrıfı elbette bilerek yapıyor ve hikmetle tasarruf ediyor ve her tarafı görerek tedvir ediyor ve her şeyi bilerek, görerek terbiye ediyor ve her şeyde görünen hikmetleri, gayeleri, faydaları irade ederek […]
Esma-i Hüsnâ’nın Sonsuz Tecellisi: Kâinatın Yeniden Yazılan Mektubu “Cenab-ı Hakk’ın esma-i hüsnasının hadd ü hesaba gelmez enva-ı tecelliyatı var. Mahlukatın tenevvüleri, o tecelliyatın tenevvüünden geliyor. O esma ise daimî bir surette tezahür isterler. Yani nakışlarını göstermek isterler. Yani nakışlarının âyinelerinde cilve-i cemallerini görmek ve göstermek isterler. Yani kâinat kitabını ve mevcudat mektubatını ânen fe-ânen tazelendirmek […]
Göklerdeki Sütunsuz İstikrar: Kudretin Dili ve Rabbe Kavuşma Hakikati (Ra’d Suresi, 2. Ayet Ekseninde Tefekkür ve Tefsir) Kur’ân’ın Kozmik İfadesi: Sütunsuz Gökler ve İlahi Kudret Kur’ân-ı Kerîm’in Ra’d Suresi 2. ayeti, insanın dikkatini göğe çevirerek onu derin bir tefekküre davet eder. Ayette buyrulur: > “Allah, gökleri -görmekte olduğunuz gibi- bir direk olmaksızın yükseltti. Sonra Arş’a […]
Allah’ın Terazisi: Görünenin Ardındaki Hakikat “Kıyamet günü için bir mizan (terazi) kuracağız. Artık kimseye hiçbir şekilde zulmedilmeyecektir. Yapılanlar, hardal tanesi kadar dahi olsa, onu getiririz. Hesap görücü olarak Biz yeteriz.” (Enbiyâ, 47) İnsanlık, adaleti tartan bir terazinin özlemini hep çekmiştir. Lakin dünyadaki teraziler eksiktir, zahiri ölçer. Gördüğüne hükmeder. Kalbe, niyete, iç yüzeye nüfuz edemez. İşte […]
Cennet ve cehennem, şecere-i hilkatten ebed tarafına uzanıp eğilerek giden bir dalın iki meyvesidir. Meyvenin yeri ise dalın müntehasındadır.” Mektubat Cennet ve Cehennem: Hilkat Ağacının Ebedî Meyveleri İnsan, dünyaya geldikten sonra sadece birkaç yıl değil, ebedî bir yolculuğa başlamıştır. Bu yolculuk, sıradan bir seyahat değil, hikmetle örülmüş bir hayat ağacının meyve verme sürecidir. Bediüzzaman Said […]
Cennet ve cehennem, şecere-i hilkatten ebed tarafına uzanıp eğilerek giden bir dalın iki meyvesidir. Meyvenin yeri ise dalın müntehasındadır.” Mektubat Cennet ve Cehennem: Hilkat Ağacının Ebedî Meyveleri İnsan, dünyaya geldikten sonra sadece birkaç yıl değil, ebedî bir yolculuğa başlamıştır. Bu yolculuk, sıradan bir seyahat değil, hikmetle örülmüş bir hayat ağacının meyve verme sürecidir. Bediüzzaman Said […]
Allah namına vermek, Allah namına almak lâzımdır. Halbuki ekseriya ya veren gafildir; kendi namına verir, zımnî bir minnet eder. Ya alan gafildir; Mün’im-i Hakiki’ye ait şükrü, senayı zâhirî esbaba verir, hata eder.” Mektubat Allah Namına Vermek ve Almak: İhlâsın, Tevazuun ve Tevhidin Sırrı İnsanoğlu, hayatının her alanında muhtaçtır; hem vermeye hem almaya. Ancak bu karşılıklı […]
Tevekkül, kanaat ve iktisat öyle bir hazine ve bir servettir ki hiçbir şey ile değişilmez.” Mektubat Tevekkül, Kanaat ve İktisat: Gerçek Servetin Üç Anahtarı İnsan, yaratılışı gereği daima bir güvene, bir huzura ve bir zenginliğe muhtaçtır. Fakat bu ihtiyaçlar ne parayla ne makamla ne de dünya servetiyle tam anlamıyla karşılanabilir. Çünkü dünya, fani; insan ise […]
Sulh İyidir, Ama Zulümle Yapılamaz: Gazze, İran, ABD ve İsrail Üzerine Bir Vicdan Muhasebesi Sulh esastır. Zira barış, hayatı yaşanılır kılar; huzurun zemini, adaletin iklimidir. Kur’ân’da da buyrulur: “Ve in cenahû lis-selmi fecneh lehâ…” (Enfâl, 61) “Eğer onlar barışa yanaşırlarsa sen de ona yönel.” Ancak bu ayetin satır aralarında bir şart gizlidir: Bu barış, adalet […]