Kâinatın Sessiz Duaları ve Cevap Veren Kudret “İstidat lisanıyla bütün tohumlar tarafından ve ihtiyac-ı fıtrî lisanıyla bütün hayvanlar tarafından ve lisan-ı ıztırarî ile bütün muztarlar tarafından edilen duaların makbuliyetidir. İşte bu nihayetsiz duaların bilmüşahede kabul ve icabeti, her biri vücuba ve vahdete şehadet ve işaret ettikleri gibi mecmuu büyük bir mikyasta bilbedahe bir Hâlık-ı […]
Hayat: Esmâ-i İlâhiyenin Aynası ve İlahi Bir Tiryak “Evet, hayat tek başıyla bir Hayy-ı Kayyum’u bütün esma ve şuunatıyla bildirir. Çünkü hayat, pek çok sıfâtın memzuç bir macunu hükmünde bir ziya, bir tiryaktır. Elvan-ı seb’a, ziyada ve muhtelif edviyeler, tiryakta nasıl ki mümtezicen bulunur. Öyle de hayat dahi pek çok sıfâttan yapılmış bir hakikattir. O […]
Hayatın Sırrı: Samediyet Aynasında Bir Yolculuk “Hayy-ı Kayyum olan Zat-ı Vâcibü’l-vücud, hayatı pek çok kesretle ve mebzuliyetle halk edip neşir ve teşhir eder. Ve her şeyi hayatın etrafına toplattırıp ona hizmetkâr eder. Çünkü hayatın vazifesi büyüktür. Evet, samediyetin âyinesi olmak kolay bir şey değil, âdi bir vazife değil.” Sözler.743 Giriş Hayat… Sessiz bir tohumun çatlayıp […]
Ey Kendini İnsan Bilen İnsan! Kendini Oku” – İnsan Olmanın Şuuru Üzerine Bir Tefekkür “Demek, nasıl esmada bir ism-i a’zam var, öyle de o esmanın nukuşunda dahi bir nakş-ı a’zam var ki o da insandır. Ey kendini insan bilen insan! Kendini oku… Yoksa hayvan ve camid hükmünde insan olmak ihtimali var.” Sözler.755 Giriş İnsan […]
Her Şeyle Meşgul Olan, Hiçbir Şeyle Meşgul Olmaz”: İlahi Kudretin Sınırsızlığına Dair Bir Tefekkür “Cenab-ı Hakk’ın madem onun bir kanun-u emri olan ruh, küçük bir âlem olan insan cisminde ve azasında bu vaziyeti gösteriyor. Elbette âlem-i ekber olan kâinatta o Zat-ı Vâcibü’l-vücud’un irade-i külliyesine ve kudret-i mutlakasına hadsiz fiiller, hadsiz sadâlar, hadsiz dualar, hadsiz işler, […]
Sanatın Ardındaki Sır: Görünen Güzellik, Görünmeyen Cemalin Cilvesidir “Malûmdur ki mevzun ve muntazam ve mükemmel ve güzel sanatlar, gayet güzel bir programa istinad eder. Mükemmel ve güzel bir program ise mükemmel ve güzel bir ilme ve güzel bir zihne ve güzel bir kabiliyet-i ruhiyeye delâlet eder. Demek, ruhun manevî güzelliğidir ki ilim vasıtasıyla sanatında tezahür […]
Eşyanın Özündeki Sır: Mahiyet Gölge, Hakikat İsimdir “Muhakkikîn-i evliyanın bir kısmı demişler: “Hakiki hakaik-i eşya, esma-i İlahiyedir. Mahiyet-i eşya ise o hakaikin gölgeleridir.” Hattâ bir tek zîhayat şeyde, yalnız zâhir olarak yirmi kadar esma-i İlahiyenin cilve-i nakşı görünebilir.” Sözler.691 İnsan zihni çoğu zaman eşyaya zahirden bakar. Gördüğünü “hakikat” zanneder. Oysa hakikatin derinliği, görünenin çok […]
Eşyanın Dilinden Allah’ı Dinlemek: Her Şeyin Arkasındaki İsimler “وَ اِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِهٖ sırrınca her şeyden Cenab-ı Hakk’a karşı pencereler hükmünde çok vecihler var. Bütün mevcudatın hakaiki, bütün kâinatın hakikati; esma-i İlahiyeye istinad eder. Her bir şeyin hakikati, bir isme veyahut çok esmaya istinad eder. Eşyadaki sıfatlar, sanatlar dahi her biri birer isme […]
Belânın Davetiyesi: Musibetleri Çeken Hâller Belâ ve musibetler, insanın dünya yolculuğunda karşılaştığı sarsıcı ama öğretici duraklardır. Her ne kadar dıştan bakıldığında elem verici, yıkıcı ve ürkütücü görünseler de; onların arka planında ilahî bir hikmet, terbiye ve uyarı vardır. Ancak bazı davranışlar vardır ki, bu belâ ve musibetleri adeta erkene alır, üzerimize çeker. Kur’an’ın ve sünnetin […]
Kesretten Vahdete: Kalbin Gözünden Kâinata Bakma “Şu şecere-i kâinat, bir menba-ı vahdetten vücud alır, terbiye görür. Ve o kâinatın meyvesi olan insan, şu kesret-i mevcudat içinde, vahdeti gösterdiği gibi kalbi dahi iman gözüyle kesret içinde sırr-ı vahdeti görür.” Sözler.676 İnsan, varlık âleminin meyvesi gibidir. Nasıl ki bir ağaç, tohumdan çıkar, gövdeye kavuşur, dallanır budaklanır ve […]
Hayretten Marifete: Bir Nefeslik Sır “Beden-i insaniyedeki hararet-i garîziye, bu imtizâc-ı kimyeviye ile temin edildiği gibi; kandaki karbon alındığı için, kan dahi sâfî olur. İşte, nefes dahile girdiği vakit, vücudun hem âb-ı hayatını temizliyor, hem nâr-ı hayatı iş’âl ediyor. Çıktığı vakit, ağızda, mu’cizât-ı kudret-i İlâhiye olan kelime meyvelerini veriyor. [Sanatında akılların hayrete düştüğü Allah, her […]
Kâinat Yolcusu: Bir Çekirdekten Sonsuzluğa Bir çekirdekten bir ormana… Bir damla sudan milyarlarca insana… Ve kâinatın başlangıcında yaratılan bir çekirdekten devasa bir kâinat ağacına… Her biri bize sessiz ama derin bir hakikati haykırıyor: Varlık, bir yolculuktur. Ve her şey, bu hikmetli yolculuğun bir misafiri ve şahididir. Başlangıç: Kudretin Tohumu Her şey bir çekirdekle başlar. Toprağa […]
Kesretten Vahdete Uzanan İlâhî Yolculuk: Mi’racın Hikmeti “Şu kâinatın Hâlık’ı, şu kesret tabakatında nur-u vahdetini ve tecelli-i ehadiyetini göstermek için kesret tabakatının müntehasından tâ mebde-i vahdete bir hayt-ı ittisal suretinde bir mi’rac ile bir ferd-i mümtazı, bütün mahlukat hesabına, kendine muhatap ittihaz ederek, bütün zîşuur namına, makasıd-ı İlahiyesini ona anlatmak ve onunla bildirmek ve onun […]
Çekirdekteki Kudret, Nurda Tecelli Eden Kâinat “Ey müstemi! Şu acib kâinat-ı azîme, bir insanın cüz’î mahiyetinden halk olunmasını istib’ad etme. Bir nevi âlem gibi olan muazzam çam ağacını, buğday tanesi kadar bir çekirdekten halk eden Kadîr-i Zülcelal, şu kâinatı “Nur-u Muhammedî”den aleyhissalâtü vesselâm nasıl halk etmesin veya edemesin?” Sözler.639 “Ey müstemi!” diye seslenir Bediüzzaman… Dinleyene […]
Mi’rac: Yetmiş Bin Perdenin Ardındaki Hakikat “Madem her insan cüz’iyetten ve süfliyetten tecerrüd edip en yüksek bir makam-ı küllîye çıkamıyor. O Hâkim’in küllî hitabına bizzat muhatap olamıyor. Elbette o insanlar içinde bazı efrad-ı mahsusa, o vazife ile muvazzaf olacaklar; tâ iki cihetle münasebeti bulunsun. Hem insan olmalı, tâ insanlara muallim olsun. Hem ruhen gayet ulvi […]