Ona Ancak Temizlenenler Dokunabilir” – Vâkıa 79 Üzerine Hikmetli Bir Tefekkür > “لَا يَمَسُّهُ إِلَّا الْمُطَهَّرُونَ” “Ona ancak temizlenenler dokunabilir.” (Vâkıa Suresi, 56/79) Kur’ân-ı Kerîm’in bu veciz ayeti, zahiri ve batıni temizliğin, Allah kelamına yaklaşmadaki merkezî rolünü vurgular. Görünüşte sadece bir “dokunma” fiili gibi gözükse de, derin manada bu “dokunuş”, kalple, ruhla ve niyetle gerçekleşen […]
İŞİTEN VE GÖREN KALP: Kur’ân’da Duyuların Hikmeti Üzerine Bir Tefekkür Giriş Kur’ân-ı Kerîm, insanın duyu organlarına çokça dikkat çeker. En çok tekrar edilen ikili “es-sem‘ ” (işitme) ve “el-bas̱ar” (görme) kavramlarıdır. Bu iki duyu, insanın dış âlemle bağlantısını kurmasının yanı sıra, hakikati tanımasında ve ilahî mesaja muhatap olmasında da anahtar rol oynar. Kur’ân, sadece fizikî […]
ŞEYTANLA, FİRAVUNLA VE FİRAVUNCUKLARLA BARIŞILMAZ: Hakkı Tahrif Edenlerle Uzlaşmanın Bedeli Giriş: İmanla İnat Arasındaki Hat Kur’ân-ı Kerîm’de en çok zikredilen kıssalardan biri Hz. Mûsâ ile Firavun arasındaki mücadeledir. Bu mücadele, sadece bir peygamberle bir zalim kralın çatışması değil, hak ile bâtılın ebedî mücadelesidir. Aynı şekilde Hz. Âdem ile şeytan arasındaki düşmanlık da bireysel bir sürgün […]
KONUŞAN AYETLER: Kur’ân’da Dil, Lisan ve Anlamları Üzerine Hikmetli Bir Yolculuk Giriş Kur’ân-ı Kerîm, insanın varlık âlemindeki yerini ve hakikatle bağını kuran ilahî bir hitaptır. Bu hitap, lafzıyla Arapça olmakla beraber, anlamıyla evrensel bir derinliğe sahiptir. Kur’ân’da “dil” ve “lisan” üzerine çokça durulması, insanın konuşma kabiliyeti ile sadece diğer varlıklardan ayrılmadığını, aynı zamanda emaneti taşıyan, […]
Uyku: Ölümün Sessiz Kardeşi “Allah, ölüm vakitleri geldiğinde insanları vefat ettirir, ölmeyenleri de uykularında ölmüş gibi yapar. Ölümüne hükmettiklerini tutar, diğerlerini ise belli bir süreye kadar (hayata) salar. Kuşkusuz bunda iyice düşünenler için dersler vardır.” Zümer.42. Uyku ölümün küçük kardeşidir. Uyku ile kişi ölüme bir hazırlık yapmaktadır. Adeta akşam uykuda ölümün prova ve hazırlığını yapan […]
Bir Nefes Sıhhat, Bir Lokma Huzur: Devlet, Sağlık ve Vahdet Üzerine Giriş Kanunî Sultan Süleyman’ın dillere pelesenk olmuş şu sözleri, çağlar ötesinden günümüze adeta bir nasihat gibi yankılanır: > “Halk içinde mu’teber bir nesne yok devlet gibi / Olmaya devlet cihânda bir nefes sıhhat gibi.” > “Saltanat didükleri ancak cihân gavgasıdur / Olmaya baht u […]
Dermanı Olmayan Dükkân: Kâinatın Çarşısında Bir Yolculuk > “Turfe dükkân-ı hikemdir bu kühen tak-ı felek / Ne ararsan bulunur derde devadan gayrı” (Bu eski felek kubbesi, garip hikmetler dükkânıdır / Ne ararsan bulunur, dertlere deva hariç.) Giriş: Koca Bir Dükkân, Sonsuz Bir Hazine Bu beytin ilk bakışta bir sitem taşıdığı sanılır. Lakin dikkatle okunduğunda içinde […]
Bû da Geçer Yâ Hû: Fânilikte Teslimiyetin Sırrı Giriş: Bir Cümlelik Hikmet İnsan hayatı bazen bir kelimeye, bazen bir cümleye sığar. İşte bu cümlelerden biri de gönüllerde yankılanan şu sözdür: > “Bû da geçer yâ Hû.” (Bu da geçer, ey O [Allah]!) İlk bakışta sade, kısa ve mecalsiz bir teselli gibi duran bu söz; aslında […]
Tarihi Kirletenler ve İhaneti Meşrulaştıranlar: 27 Mayıs’ın Kara Gecesi “27 Mayıs’ın tüm aktörleri ve mağdurları, darbeyi azmettirenlerin CHP ve İnönü olduğu konusunda hemfikir. ‘Milli Şef’in mason kimliğiyle tanınan arkadaşı Selim Sarper de darbeden 6 ay önce yaptıkları gizli bir toplantıda İnönü’nün darbe olacağını ve Menderes ile arkadaşlarının da idam edileceğini söylediğini aktarıyor. Sarper’in notlarında şu […]
BAKILAN AMA GÖRÜLMEYEN: VARLIĞI HER ŞEYDEN ZAHİR OLANIN UNUTULUŞU İnsanın Gözünden Allah’ın Aşikâr Varlığına Dair Bir Tefekkür Makalesi İnsan garip bir mahlûk… Göz önündekini göremez, kulağı duyması gerekeni işitemez hâle gelir bazen. Öyle ki, varlığı her şeyden daha açık olan, hatta varlıkların varlık sebebi olan bir Yaratıcının mevcudiyetinden şüphe eder. Güneşe gözünü kapatıp sonra da […]
Çoğalınız ki İftihar Edeyim”: Neslin ve Nesebin Hikmeti Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm ferman etmiş: تَنَاكَحُوا تَكَاثَرُوا فَاِنّٖى اُبَاهٖى بِكُمُ الْاُمَمَ –اَوْ كَمَا قَالَ– “Teneâkehû tekâserû fe innî ubâhî bikumul umem – ev kemâ kâl.” Yani “İzdivaç ediniz, çoğalınız. Ben kıyamette sizin kesretinizle iftihar edeceğim.” Bu nebevî beyan sadece evlenmeye ve çoğalmaya bir teşvik değildir. […]
Emniyet, Hürmet ve Muhabbet Üçgeni: Ailenin Sırr-ı Saadeti “Bir ailenin saadet-i hayatiyesi, koca ve karı mabeyninde bir emniyet-i mütekabile ve samimi bir hürmet ve muhabbetle devam eder. Tesettürsüzlük ve açık saçıklık; o emniyeti bozar, o mütekabil hürmet ve muhabbeti de kırar.” (Lem’alar, 24. Lem’a, Bediüzzaman Said Nursî) Aile, toplumun çekirdeği; fertlerin huzur bulduğu, sevgiyi, güveni […]
Denge Üzerine Kurulan Bir Hayat: Ailede Küfüv Meselesi “Şer’an koca, karıya küfüv olmalı, yani birbirine münasip olmalı. Bu küfüv ve denk olmak, en mühimmi diyanet noktasındadır.” (Lem’alar, 24. Lem’a, Bediüzzaman Said Nursî) Evlilik, sadece iki bedenin değil, iki ruhun, iki hayatın ve iki dünyanın birleşmesidir. Bu birliktelik, sadece dış görünüş veya ekonomik seviye üzerine bina […]
Ebediyete Uzanan Bir Yolculuk: Kadın ve Erkeğin Hakiki Refikliği “Kadın ve erkek ortasında gayet esaslı ve şiddetli münasebet, muhabbet ve alâka; yalnız dünyevî hayatın ihtiyacından ileri gelmiyor. Evet, bir kadın, kocasına yalnız hayat-ı dünyeviyeye mahsus bir refika-i hayat değildir. Belki hayat-ı ebediyede dahi bir refika-i hayattır.” (Lem’alar, 24. Lem’a, Bediüzzaman Said Nursî) Modern dünyanın evliliğe […]
Helâl Dairesinde Yaşamak: Kullukta Lezzeti Aramak “Helâl dairesi geniştir, keyfe kâfi gelir. Harama girmeye hiç lüzum yoktur. Ferâiz-i İlâhiye ise hafiftir, azdır. Allah’a abd ve asker olmak öyle lezzetli bir şereftir ki, tarif edilmez.” (Bediüzzaman Said Nursî, Sözler) İnsan hayatı iki dairede geçer: Helâl ve haram. Helâl, Allah’ın rızasına uygun, insanın fıtratına uygun, huzura götüren […]