Korkunun Gölgesinde: İsrail’i Bekleyen Akıbet Tarih boyunca zulümle abad olan hiçbir millet yoktur. Zalimler, bir süre için güçlü, yenilmez ve dokunulmaz gibi görünseler de, mazlumun ahı göğe yükseldiğinde, en güçlü ordular bile çözülmeye başlar. İsrail’in bugün yaşadığı da tam olarak budur: Dışta bir direniş, içte bir çöküş. Gazze’de işlediği vahşetle sadece masumların değil, aynı zamanda […]
Cehalet Asrından Asrımıza Postalanıp Klonlanan Zihniyet: Putperestlikten Heykelperestliğe “Memnu heykel, ya bir zulm-ü mütehaccir, ya bir heves-i mütecessim veya bir riyâ-yı mütecessiddir.” – Bediüzzaman Said Nursî İnsanlık tarihi boyunca, maddi suretlerin arkasına gizlenen manevi sefaletler, bazen put, bazen heykel, bazen de “sanat” adı altında yeni kılıklara bürünerek karşımıza çıktı. Putperestliğin mecazî ve müşahhas izleri, modern […]
Yaşatmak mı, Yok Etmek mi? İki Medeniyetin İnsana Bakışı Fransa Ulusal Meclisi, kısa bir süre önce “ölmeye yardım” olarak sunulan yasa tasarısını kabul etti. Bu yasa; “hastalığa bağlı sürekli fiziksel ya da psikolojik acı çeken” ve “bilinci yerinde olarak bu isteğini ifade eden” kişilerin, devlet eliyle ölümüne izin verilmesini öngörüyor. Modern Batı’nın bireysel özgürlüğü ve […]
İlahi Yol Haritası: Kur’ân’ın İrşad Nuru İnsan bu dünyada başıboş bırakılmamış bir varlıktır. Varlık gayesi, yürüdüğü yol, vardığı hedef, hepsi bir irade ve hikmetle tayin edilmiştir. İşte Kur’ân-ı Kerîm, bu yolculukta insanın karanlıklardan nura çıkmasına vesile olan ilahi bir irşad feneridir. Kur’ân sadece emir ve yasaklar değil, aynı zamanda şefkatle yönlendiren, hakikate çağıran, gönlü ıslah […]
Hakkın Tokadı: Kur’ân’ın Susturan Beyanı ve İlzam Gücü Kur’ân-ı Kerîm, sadece anlatan, öğreten ve hidayete çağıran bir kitap değildir. O aynı zamanda hakkı savunan, batılı ise ilzam ederek susturan, insanın fıtratına hitap eden bir hakikat meydanıdır. Zira hak ve bâtıl bir araya geldiğinde, bâtıl susmak zorundadır. Kur’ân, bu gerçeği kelimelerle değil, kudretli bir üslupla isbatlar. […]
İlâhî Mektep: Kur’ân’ın İfham ve Talimindeki Beyan Mucizesi Kur’ân-ı Kerîm, sadece bir kitap değil, bir muallim, bir mürebbi, bir rehberdir. O, insanlığa ne olduğunu, nereden gelip nereye gittiğini, nasıl yaşaması gerektiğini en berrak şekilde öğretir ve kavratır. Bu yönüyle Kur’ân, ifham (anlatma ve kalbe yerleştirme) ve talim (öğretme) bakımından ilimlerin en üstünü, hitapların en tesirlisi […]
Lafzı Az, Mânâsı Engin: Kur’ân’ın Lafzındaki Câmiiyyet Kur’ân-ı Kerîm, kelime kelime bir mucizedir. Onun mucizevîliği sadece ihtiva ettiği manalarda değil, bu manaların taşıdığı lafızlarda da kendini gösterir. Kur’ân’ın lafızları, hem sade hem derin; hem kolay hem hikmetlidir. İşte bu özellik, onun lafzındaki câmiiyyeti, yani “çok manayı içinde barındırma” özelliğini ortaya koyar. Kur’ân’ın Kelimeleri Sayıca Az, […]
Cümle Âlemin Kitabı: Kur’ân’ın Câmiiyyeti Üzerine İnsan, yaratılışı itibariyle sınırlı; bilgi, güç ve idrak yönünden mukayyettir. Fakat Allah, insana sınırsız bir kâinatı emanet etmiştir. Bu sonsuz âlemi idrak ve terbiye edebilecek yegâne rehber ise ancak câmi bir kelamla, yani her şeyi kuşatan bir kitapla mümkündür. O kitap, Kur’ân-ı Kerîm’dir. Câmiiyyet Ne Demektir? Câmiiyyet, bir şeyin […]
Zamanın Derinliklerinde: Kur’ân ve Maziye Dair Haberler Kur’ân-ı Kerîm, yalnızca bir hukuk kitabı, ahlâk rehberi ya da ibadet talimatnamesi değildir. O, insanlık tarihinin derinliklerine inen, mazinin karanlıklarına ışık tutan ve geçmiş milletlerin akıbetinden bugünün insanına ibret levhaları sunan ilahî bir hitaptır. O, bir hafıza, bir uyarı, bir tefekkür çağrısıdır. Çünkü insan unutkandır. Ve unutan insan, […]
Secde Ettiren Söz: Kur’ân’ın Belâgati ve Fasıldaki Mucize “Hem bedevî bir edib فَاصْدَعْ بِمَا تُؤْمَرُ âyeti okunurken işittiği vakit secdeye kapanmış. Ona dediler: “Sen Müslüman mı oldun?” Dedi: “Yok, ben bu âyetin belâgatına secde ettim.” Sözler. 25. Söz. ********* Bir söz düşünün ki, anlamını bilmeseniz bile yüreğinize işler. Bir cümle hayal edin ki, kalbinizi sarsar, […]
İki Cepheli Savaş: Kalbin ve Nefsin Mücadelesi Bu dünya, görünürde insanlar arasında geçen bir hayat sahnesidir. Fakat hakikatte bu hayat, çok daha derin bir savaşın, görünmeyen bir cephenin alanıdır. Bu savaş, tanklarla, silahlarla, ordularla değil; kalplerle, niyetlerle, tercihlerle yapılır. Bu savaş, ruhunu Allah’a teslim edenlerle, şeytana kölelik edenlerin savaşıdır. İki büyük cephe vardır bu mücadelede: […]
Etrafında Dolaşmak: Bir Asrın Kör Noktası Her toplumun bir kaderi, her milletin bir imtihanı vardır. Ancak bazı milletler, kendi kaderlerine yön verme cesaretini gösterebilirken, bazıları sürekli bir girdabın etrafında dönüp dururlar. Türkiye, yaklaşık bir asırdır, işte böyle bir dairenin içinde savrulmakta. Problemlerin merkezine inmeden, kenarında dolanarak, asıl yaraya dokunmadan sadece pansuman yaparak yol almaya çalışıyoruz. […]
Bir Nar Ağacı, Bir de Dar Ağacı: 27 Mayıs’ın Sessiz Feryadı Tarih, sadece rakamların ve olayların sıralandığı bir takvim değildir. Vicdanların şahitlik ettiği, kalplerin hüküm verdiği bir hakikat mahkemesidir. 27 Mayıs 1960 darbesi, bu mahkemenin en kara dosyalarından biridir. Zira o gün milletin hür iradesi zincire vurulmuş, sandıkla gelen bir başbakan darağacına gönderilmiştir. Bir nar […]
Yüz Yıllık Hesap: Osmanlı’nın Enkazında Kurulan Tuzaklar Osmanlı Devleti’nin yıkılışı, sadece bir imparatorluğun çöküşü değil; bir medeniyetin, bir ümmetin ve bir hakikat mirasının da dağılmasıydı. Bu çöküş, kendi tabii seyrinde olmadı; içeriden çürütüldü, dışarıdan parçalandı. Bu büyük yıkımın arkasında ise üç ismin derin izi vardı: İngiltere, ABD ve Yahudi yani İsrail. İngiltere, Osmanlı’nın hasta adam […]
Yüz Yıllık Tuzak: Böl, Parçala, Yönet Tarih, yalnızca yaşanan olayların kaydı değil; aynı zamanda ibretlerin, tuzakların ve hakikatlerin haritasıdır. Bu haritada en dikkat çeken tuzaklardan biri, Orta Doğu coğrafyasına kurulan “böl-yönet” oyunudur. İsrail’in Arz-ı Mevud (Büyük İsrail) hayali, ABD’nin çıkar eksenli siyasetleri ve taşeron örgütlerin (PKK gibi) bu plandaki rolleri, aslında yüzyıllık bir mühendisliğin sahneye […]