Kur’ân-ı Kerîm’de Medih ve Zem İfadeleri: Hakikati Gösteren İki Ayna Kur’ân-ı Kerîm, sadece bir ibadet rehberi değil; aynı zamanda insanın iç dünyasını şekillendiren bir eğitim ve terbiye kitabıdır. Bu ilahî kitap, insanı kemale erdirmek için hem medih (övme) hem de zem (yerme) ifadeleri kullanır. Medih ile insanın hangi davranış ve vasıflarla yüceleceğini, zem ile ise […]
Nankörlük: Unutulmuş Bir Günahın Sessiz Çığlığı İnsanoğlu, kendisine verilen nimetlerin sarhoşluğunda çoğu zaman kaynağı unutur. Hâlbuki Kur’ân-ı Kerîm, tekrar tekrar nankörlüğü (küfrân-ı nimet) büyük bir ahlâkî bozukluk olarak tanımlar ve bu davranışın dünyevî ve uhrevî sonuçlarına dikkat çeker. Nankörlük, sadece bir kalp hastalığı değil, aynı zamanda bir varoluş sapmasıdır. Kur’ân’da Nankörlük ve Muradifleri Kur’an’da nankörlük, […]
HAKİKATİN TANIKLARINDAN BİRİ: VARAKA BİN NEVFEL Tarihin dönüm noktaları sadece ordularla, krallarla değil; hakikati tanıyan, onu tasdik eden ve uğruna söz söyleyen sessiz şahitlerle yazılır. Varaka bin Nevfel işte o şahitlerden biridir. Varaka Kimdir? Varaka bin Nevfel, Hz. Hatice’nin amcasının oğludur. Mekke’de yaşayan, okuma yazma bilen ve Tevrat ile İncil’i incelemiş nadir insanlardandır. O, cahiliye […]
BİR HAKİKATİN TANIĞI: BUHEYRA-İ RAHİB VE SON NEBİ’NİN GELİŞİ Tarih bazen bir insanın kalbinde saklanır. Bir hakikatin yankısı ise, uzak dağlardan değil, sessiz bir manastırdan yükselir. Buheyra, işte o yankının ilk tanığıdır. Buheyra Kimdir? Buheyra, Şam civarında Busra kasabasında yaşayan bir Hristiyan rahibidir. Gerçek isminin “Sergius” veya “Georges” olduğu bazı kaynaklarda geçer. “Buheyra” ismi, Arapçadaki […]
KENDİNİ UNUTAN İNSAN: UNUTUŞUN EN DERİN HÂLİ “Ey iman edenler! Allah’a itaatsizlikten sakının. Herkes yarın için ne hazırladığına baksın! (Evet) Allah’a itaatsizlikten sakının; şüphesiz Allah yapıp ettiklerinizden tamamen haberdardır. Allah’ı unutan, bu yüzden Allah’ın da onlara kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. İşte onlar gerçekten yoldan çıkmışlardır. Cehennemliklerle cennetlikler bir değildir. Muratlarına erecek olanlar ancak cennetliklerdir.” […]
YÜKSELEN SÖZLER VE AMELLER: KALPTEN ARŞA GİDEN YOLCULUK “Kim izzet ve şeref istiyorsa bilsin ki, izzetin tamamı Allah’a aittir. Güzel sözler (kelime-i tayyibe) O’na yükselir, salih amel ise onu yükseltir. Kötü işler çevirenlere ise çetin bir azap vardır; onların tuzağı boşa çıkar.” (Fatır, 35/10) İnsan izzet arar, şeref ister, yücelik peşindedir. Fakat çoğu zaman bu […]
İZZETİN KAYNAĞI: KUR’ÂN’DA İZZET KAVRAMI VE HİKMETİ “İzzet yalnızca Allah’a, Peygamberine ve mü’minlere aittir; fakat münafıklar bunu bilmezler.” (Münâfikûn, 8) İnsanlık tarihi boyunca izzet, yani onur, şeref, yücelik ve saygınlık, aranan en kıymetli değerlerden biri olmuştur. Kimileri bu değeri tahtta, servette, makamda aramış; kimileri hakikatte, kullukta, sadakatta bulmuştur. Kur’ân-ı Kerîm, izzetin mahiyetini, gerçek kaynağını ve […]
SÖMÜRÜNÜN İNCE ZİNCİRİ: FAİZİN HARAM KILINIŞINDAKİ HİKMET “Allah alışverişi helal, faizi ise haram kıldı.” (Bakara, 275) İnsanlık, tarih boyunca alışveriş ve kazanç yollarıyla geçimini sağlamış; karşılıklı rızaya dayalı ticaret medeniyetleri ayağa kaldırmıştır. Ancak bu medenî sistemin içine sinsi bir ur gibi giren bir uygulama, bireyi ve toplumu zehirlemiştir: faiz… Kur’ân, faizi yasaklarken sadece ekonomik bir […]
KAYBETMEDEN ANLAYAMADIĞIMIZ NİMETLER: YA OLMASAYDI? Sahip olduğumuz değerlerin kıymetini kaybettigimizde veya kaybedenleri gördüğümüzde anlıyoruz. Birde pek bir ücret ödemeyip kolay gibi sahip olduğumuzdan pek kıymetlerini anlıyamamaktayız. Peki ya bunlar olmasaydı? Mesela, Gözlerimizin olmadığı bir dünya, Kulaklarımızın olmadığı bir alem, Konuşma ve tat alma duygusunun olmadığı bir insan ve insanlık nasıl olurdu? Böyle bir dünya ve […]
Secdeye Layık Olanlar ve Fesada Saplananlar: İki Kutbun Hikâyesi Melekler insana değil, Hz. Ademe secde etmişlerdir Allah’ın meleklere emrettiği insan, insanlığın babası olan Hz. Ademdir. O halde hangi insanlar bu kapsamdadır? Veya hangileri değildir? Elbette yer yüzünde fesad çıkaracak ve kan dökecekler değildir. İşte dünya bu iki farklı kutbun ayrıştırıldığı yerdir. Secde edilenler ve fesad […]
A’lâ-yı İlliyyîn’den Esfel-i Sâfilîn’e: İnsanın Tercihleriyle Yazdığı Kader İnsan, yaratılışı itibariyle yeryüzünün halifesi, kâinatın özeti, esmâ-i ilâhiyenin bir aynasıdır. Kur’ân’ın ifadesiyle “Ahsen-i takvîm” üzere yaratılmıştır. Bu ise en güzel kıvam, en yüksek donanım, en mükemmel yapı demektir. Ne var ki, bu yücelik mutlak ve garanti değildir. Çünkü insan, irade sahibi bir varlıktır. Onun yükselmesi de, […]
LİYAKAT AYNASINDA İNSAN: Verilene Şükür, Verilmeyene Hikmetle Bakış İnsan kendisine verilmeyen şeylerden dolayı şikayet etmemelidir. Belki liyakat kesbettim mi diye kendisini sorgulamalıdır. Hatta taş, bitki ve hayvan olmayıp insan olmamı sağlayan hangi liyakat ve sahip olduğum özelliktir diye kendisine sormalıdır. Hatta bu verilen insanlığa da sahip olmakla layık olup olmadığının sorgulandığını da unutmamalıdır. Sonuç olarak […]
BAĞLARIN HİKMETİ: Allah, Kâinat ve İnsan Arasındaki İlâhî Ahenk İnsanlık tarihi boyunca akıl sahiplerinin en temel sorularından biri şudur: “Ben kimim, nereden geldim ve nereye gidiyorum?” Kur’ân-ı Kerîm bu sualleri yalnızca cevaplamakla kalmaz, aynı zamanda insanı kâinatın anlamını kavrayabilecek bir şuur merkezi olarak tanımlar. Yaratıcı (Allah), kâinat (âlem) ve insan arasındaki bağı ise derin bir […]
FANİDEN BAKİYE: HAYATIN GERÇEK KIYMETİ “Biliniz ki, mevcudat içinde en kıymettar, hayattır; ve vazifeler içinde en kıymettar, hayata hizmettir; ve hidemat-ı hayatiye içinde en kıymettar, hayat-ı faniyenin hayat-ı bakiyeye inkılap etmesi için sa’y etmektir. Şu hayatın bütün kıymeti ve ehemmiyeti ise, hayat-ı bakiyeye çekirdek ve mebde ve menşe cihetindedir. Yoksa, hayat-ı ebediyeyi zehirleyecek ve bozacak […]
Türkler Ağaç Gibidir: Budanan Milletin Dirilişi Winston Churchill’e atfedilen,“Türkler ağaç gibidir; uzadıkça budayın, kurudukça sulayın.” bu söz, Batı’nın Türk milletine ve özellikle Osmanlı sonrası dönemde Türkiye’ye karşı takındığı politik tavrı çok iyi özetleyen sembolik bir ifadedir. Söz, bir politik stratejiyi yansıtmaktadır: Türkler güçlendiğinde engellenmeli, zayıfladıklarında ise kontrollü biçimde desteklenmelidir. Bu yaklaşım yalnızca Churchill’e değil, birçok […]