AVRUPA DOĞUMDA

AVRUPA DOĞUMDA

Birinci ve ikinci 15 Temmuz çıkışları (2016-2023) ile başarı elde edilmeyince başı eğilen, bir yandan da ümitsizliğe kapılan haçlı birleşik devletleri durmayacak, tekrarını tekrar deneyecektir.

Zir bir asırdır biriktirdikleri birikimleri birdenbire çöpe atamazlar.

A-B-C-D gibi alternatifleri kullanan batı iman küfür mücadelesini son nefese kadar götürecektir.

İşte Hz. İsa’nın nüzul meselesi burada devreye girmektedir.

Oda zayıflayan ve sönüşe geçen Hristiyanlık yırtılacak ya tefessüh edip sönecek ya da İslam’a teslim olup, Hakkı kabul edecektir.

Batı şu hakikati uçurumun kenarına gelerek ve her türlü olumsuzlukları deneyerek görecek ve hakikati seçecektir;

“Nasraniyet ya intıfâ veya ıstıfâ edip İslâmiyete karşı terk-i silâh edecektir. Nasraniyet birkaç defa yırtıldı, Protestanlığa geldi. Protestanlık da yırtıldı, tevhide yaklaştı. Tekrar yırtılmaya hazırlanıyor. Ya intıfâ bulup sönecek veya hakikî Nasraniyetin esasını câmi olan hakaik-i İslâmiyeyi karşısında görecek, teslim olacaktır. İşte bu sırr-ı azîme Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm işaret etmiştir ki, “Hazret-i İsâ nâzil olup gelecek, ümmetimden olacak, şeriatımla amel edecektir.”

“Eğer beşer çabuk aklını başına alıp adalet-i İlâhiye namına ve hakaik-i İslâmiye dairesinde mahkemeler açmazsa, maddî ve mânevî kıyametler başlarına kopacak, anarşilere, Ye’cüc ve Me’cüclere teslim-i silâh edecekler.”

Eğer bir gecikme olmuş, şimdiye kadar gerçekleşmemişse; bizlerin bir asırdır kısır döngü içerisinde günlük ve gündelik meselelerle uğraşıp, maddi ve manevi zincirlere vurulmuş olmamız ve de en önemlisi ise, İslamiyet’i hakkıyla temsil edemememizden kaynaklanmaktadır.

“Eğer biz ahlak-ı İslamiyenin ve hakaik-i imaniyenin kemalatını ef’alimizle izhar etsek, sair dinlerin tabileri elbette cemaatlerle İslamiyet’e girecekler; belki Küre-i Arz’ın bazı kıtaları ve devletleri de İslamiyet’e dehalet edecekler.”

Bir de maddi manevi kışta gelmiş, kışı oda Peygamber Efendimizin hatta Hz. Nuh’un ümmetini sakındırdığı ve korkuttuğu dönemde yaşamış olmamızdandır.

“Ne yapayım, acele ettim, kışta geldim; sizler cennet-âsâ bir baharda geleceksiniz. Şimdi ekilen nur tohumları, zemininizde çiçek açacaktır!”

Dünya ise İnşallah büyük bir hakikate gebedir.[1]

Dünya büyük bir değişime ve dönüşüme gebedir.

“Hürriyetin birinci senesinde İstanbul’da Câmiü’l-Ezher’in Reis-i Uleması olan Şeyh Bahid Hazretleri (r.a.) İstanbul’da Eski Said’e sordu:

مَا تَقُولُ فِى حَقِّ هٰذِهِ الْحُرِّيَّةِ الْعُثْمَانِيَّةِ وَالْمَدَنِيَّةِ اْلاَوْرُبَائِيَّةِ؟

Said cevaben demiş:

إِنَّ الْعُثْمَانِيَّةَ حَامِلَةٌ بِدَوْلَةٍ اَوْرُوبَائِيَّةٍ فَسَتَلِدُ يَوْمًا مَا وَاْلاَوْرُبَا حَامِلَةٌ بِاْلاِسْلاَمِيَّةِ فَسَتَلِدُ يَوْمًا مَا

Yani, “Osmanlı hükûmetindeki hürriyete ne diyorsun ve Avrupa hakkında fikrin nedir?”

O vakit Eski Said demiş: “Osmanlı hükûmeti Avrupa ile hâmiledir; Avrupa gibi bir hükûmeti doğuracak. Avrupa da İslâmiyete hâmiledir; o da bir İslâm devleti doğuracak” Şeyh Bahid’e söylemiş.

O allâme zât demiş: “Ben de tasdik ediyorum.” Beraberinde gelen hocalara dedi: “Ben bununla münazara edip galebe edemem.”

Birinci tevellüdü gözümüzle gördük. Bir çeyrek asır Avrupa’dan daha dinden uzak…

İkinci tevellüd de inşaallah yirmi otuz sene sonra çıkacak. Çok emarelerle hem şarkta, hem garpta Avrupa içinde bir İslâm devleti çıkacak.”

Dünya hakikati ve de kendi hakikatini arıyor.

Hız asrındayız.

İnsanlık kendi hakikatini bulmadan ve bilmeden dünyadan gitmeyecek ve ayrılmayacaktır.

Allah’ta bu hakikati göstermeden dünya imtihanını bitirmeyecek ve de dünya kapısını kapamayacaktır.

MEHMET ÖZÇELİK

31-05-2023

 

 

[1] Tesbitler – islam bilgi arşivi » Blog Archive » ABD DOĞUM SANCISINDA

Tesbitler – islam bilgi arşivi » Blog Archive » ABD DOĞUM SANCISINDA

Tesbitler – islam bilgi arşivi » Blog Archive » HRİSTİYANLIĞIN DOĞUM SANCILARI

Loading

No ResponsesMayıs 31st, 2023

SİLİNENLER

SİLİNENLER

 

Topluma kulak vermeyen, nabzını tutmayan, aşağılayan, tarihinden ve geçmişinden, değerlerinden kopuk olanlar her zaman için silinmeye mahkumdurlar.
Tarih; Tarihin Karanlıklarına gömülmek üzere, üzerine çizik çekilmiş nice şahıs ve topluluklarla dolmuştur.
Yanlış ve kör bir hareketle bazıları ya silinip hatırlanmamış, ya karanlık sayfalarında bir nokta olarak kalmış, ya da hayırla yad edilmeksizin bir acı ve sancı olarak kalmıştır.
Tarih affetmiyor.
Hele zulme ve zulme olan ortaklığa.
“Nihâyet doğum sancısı onu (kuru) bir hurma ağacının dibine gitmeye mecbûr etti.(Utancından:) ‘Keşke ben bundan önce ölseydim de unutulup gitmiş olsaydım!’ dedi.”[1]

                                                        ************

Bu yedi bilinmezler, birbirine benzemezler.
Gerçekten bu Yedi Cüceler, yedi bilinmezler siyaseti biliyorlar mı?

Arkasına Avrupa’yı almış. FETÖ’ye ve özellikle PKK’yı arkasına alıp hatta bu milletin karşısına çıkan bu insanlar gerçekten kazanacaklarını mı biliyorlar?

Kendilerini mi kandırıyorlar yoksa milletimi kandırıyorlar.

O hareketleri ile başarılı olacaklarını sanıyorlar ancak milletin gözünden düşüyorlar. Zaten milletin gözüne girmemiş olan bu insanlar, tamamıyla milletin gözünden düşerek, tarihin karanlıklarına gömülmüş oluyorlar.

Hayırla yad edilmeksizin, öncekiler gibi.
Esameleri bile okunmuyor.

İnsanı yücelten iki büyük hakikat vardır:

1- Hakka teslim olmak.

2- Hakkı teslim etmek.

                                                         **************
Yedi bilmez ve bilinmezlere ve özellikle mazlum Suriyelileri dışlayanlara, Suriyelilerin ahı tuttu ve çarptı.
Çarpıldılar.
Düzelmemek üzere.
Kıblelerini şaşırttı.
Yönleri değişti.
İktidar sarhoşluğundan, elindekini de kaybeden müflis tüccara döndüler.

***********   

Millet ittifakının arkasında cumhurbaşkanlığı seçimi için büyük çaplı organize ve gayret gösteren iki grup öne çıktı;

FETÖ ve PKK.
Onların arkasında ise her ne kadar yetmiş yedi düvel olsa da önemli çapta iki devlet vardı;
ABD ve İngiltere.
Bu ikinci bir büyük çaplı deneme ve kalkışma idi.

İkinci bir 15 Temmuz’un oyunu bozulmuş oldu.

İç ve dış ittifakla darbenin yerine seçimle yeni bir 15 Temmuz denendi. Bu da başarılı olamadı.

Zira ABD Başkanı Biden, muhalefeti destekleyerek, Erdoğan’ı devirmekten bahsetmişti.

Bu siyaseten devreye konuldu.

Sadece eskiler değil, gençler de unutmuyor.[2]

Maalesef, Bizdeki yüz yıllık İngiliz hakimiyet ve programı sürmekte ve sürdürülmektedir.[3]

                                                                    ************  

Gayri meşru oyuncularla, meşru zemin oluşturma alanı olarak kurulan yer ise;
Siyaset ve Sayın Erdoğan odaklı hedefler idi.
Geçmişte oynanıp denenen 1960 ve 1970 yılına ait kurgulu oyun ve yöntemlerde yamalandı. Oda;
Fakirlik edebiyatı ve hayali vaatler oldu.
Milletin iradesi ve kaderin hesabı ise, hesaba katılmamıştı.
Oda;
İttihad-ı İslâm yolunun açılması, haşmetli yükseliş ve hayırlı kapanış olacaktı.
Allah dünya sahnesini asla ve asla aleyhine ve mağlubiyetle sonuçlanacak bir sonuca müsaade etmez ve de izin vermez.
Akibet muttakilerindir.
Ğalib ise ancak ve ancak Allah’tır.
La Ğalibe illallah.

– “Biz, ferec ve ferah ve sürur ve fütuhat isteriz. Fakat kâfirlerin kılıncı ile değil. Kâfirlerin kılınçları başlarını yesin, kılınçlarından gelen fayda bize lâzım değil. Zaten o mütemerrid ecnebilerdir ki münafıkları ehl-i imana musallat ettiler ve zındıkları yetiştirdiler.” Bediüzzaman. Lemalar.

MEHMET ÖZÇELİK/30-05-2023

[1] Meryem. 23.

[2] https://www.facebook.com/100027988625418/videos/290384240029514/?mibextid=Nif5oz

[3]https://m.facebook.com/story.php?story_fbid=pfbid0vTXQRJMkAvkXyqco3mPnqgzrGFPEFFmuKQ9Cevugk8muzQWcyikwPTbAXHgVem2Tl&id=1210871757&mibextid=Nif5oz

 

Loading

No ResponsesMayıs 30th, 2023

ÇOK SEVİNEMEDİM-DURUM VAHİM

ÇOK SEVİNEMEDİM-DURUM VAHİM

Evvela Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a hakkı olan 28 Mayıs 2023 tarihinde, 2. Cumhurbaşkanı seçiminde %50’yi aşarak birinci olmuş ve Cumhurbaşkanlığını ikinci bir sefer daha elde etmiştir.

Kendisini tebrik eder, maddi ve manevi hizmetlerinde başarılar dilerim.

Bu duruma gerçekten yüz yıllık geri kalmış sevincin, yeniden hüzünlü hallerden sevinçli hale dönüşümünü yaşadım.

Ancak yeteri kadar sevinemedim.

Neden ve Niçin mi?

Asırlardır haçlı ordularıyla savaşan bu milletin, İmanın tekniğe meydan okuduğu Çanakkale’de yedi düvele karşı üstün gelmişken, 1974 Kıbrıs savaşında Rum’undan Yunanına, ABD’sinden İngiliz’ine, kısaca yine yedi düvele meydan okumuşken ve bunu okutmuşken;

Hakeza, 16 Temmuz 2016 yılında İngiliz planlı ve ABD uygulamalı, Batı destekli, PKK piyonlu, içte hain destekli uygulama olan yetmiş yedi düvele karşı başarı gösteren bu milletin bir kesimi maalesef;

14 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanlığı seçiminde ve %50 ile adayların sonuçlanmamasıyla 28 Mayıs 2023 tarihinde de bir kesim %50’ ye yakın oy almıştır.

O kesim mi?

İşte sevinemediğim ve de gelecek için vahim ve çok tehlikeli gördüğüm o kesimin aldığı sonucun dayandığı temelsiz temel;

Dağdaki eşkıya tarafından desteklenmiş ve o eşkıyayı savunan ve mecliste bulunan bir kesimin olması.

Eşkıya masumlaştırılıyor. Terör meşrulaştırılıyor.

Ölen terörist leş ve leşkeri şehit sayılıyor.

Vatan evladının, asker ve polisin şehit edilmesi normalleştiriliyor.

Vatan ve namus kavramları öldürülüyor.

Değerler değersizleştiriliyor.

Namus yoksunu Lgbt tarafından desteklenip, namusu kirli, eli kanlı, zihni bozuk insanlar tarafından desteklenmiş olması.

15 Temmuz’da bu milleti bombalayan, haçlılarla ortaklık kuran, işgale kapı açan içteki ihanet şebekesi ve münafık yapı tarafından desteklenmiş olması.

Yüz yıldır bu milletin hasret kaldığı maddi ve manevi gelişmeleri kör olup görmemekle kalmayıp, iktidar olduklarında bütün bunları kaldıracakları kısır zihniyeti temsil edenlerin olması.

Kökü bereketsiz olanlarca bu milletin tesettürüne musallat olanların safına, güya inançlı ve tesettürlü olduklarını iddia edenlerin ortak olup, beraber hareket etmeleri.

Düşmanın bile yapamadığı ve de yapamayacağı ezanın susturulmasından, Ayasofya’nın kapatılmasına kadar aynı düşünce içerisinde bulunanların, bunu tekrar etmelerine rağmen, başta Ayasofya’yı açarak, manevi açılımları kör olup görmeyenlerin, düşmanlığa ortaklık ile bir araya gelmesi.

İslam ve Türk dünyasının bir araya gelmemesi için çalışanların ortak hareket etmesi.

Petrol, doğalgaz kısaca yer altı zenginliklerin ortaya çıkmasından rahatsız olanların bir arada olması.

İha- Siha- Tiha- Togg gibi birçok askeri ve teknolojik alanda meydana gelen gelişmelerden rahatsız olanların ortak hareket etmesi ve bunları engelleme vaadinde bulunması.

Bütün siyasi plan ve projesini; hapiste bulunan iki terör örgütünü kurtarmaya adayan kısır siyasi zihniyette birleşenlerin bulunması.

O kadar yazılacak şeyler var ki, değil sayfaların asırların yazmakla bitiremeyeceği karanlıklar, maddi ve manevi kıtlıkları yaşatanların bir araya gelmesi.

Ve ne hazindir ki; bunun temelinde de, Karanlıktaki aydınların olması.

Bizdeki bir kısım aydınların karanlık yüzü, aslında bakmayın gerçek yüzü işte bu yüzdür.[1]

– Çanakkale, Kıbrıs, 15 Temmuz gibi sahada kaybetmeyen bu millet, eğer siyasette ve sandıkta bir his uğruna, bir mide uğruna kaybederse telafisi imkânsız bir kayıp olur.

Suriye’den beter olur.

Türkiye değil, İslam dünyası hatta insanlık dünyası kaybeder.

Yüz sene sonra, adeta hiçbir şey değişmemiş gibi aynı halin ve kabulün devam etmesi beni sevindiremedi, tedirginlik ve gelecek açısından korkuya sevk etti.

İşte kaybetse de %50 oya yakın bir oyun çıkmasında bu millet, bu siyaset, bu yaşantı ve gelecek nesiller kendilerini bir değil, birçok defa daha test etmelidirler.

Bu büyük kaybı görmelidirler.

Bu büyük kazançla birlikte…

Milletimize hayırlı olsun…

Karar: 28 Mayıs 2023.

İçte yedili masa ve etba’ları ve de çuvala sığdıramadıkları mızraklarıyla, dışarıda yedi düvelin haçlı ortaklarının bütün medyası ve ayak oyunlarıyla ortaklaşa sürdürdükleri savaşı yenilgiyle sonuçlanmıştır.

*********

Görenedir görene! Köre nedir köre ne!


قُلْ هَلْ يَسْتَوِي الأَعْمَى وَالْبَصِيرُ
Kul hel yestevi’l-a’mâ ve’l-basîr
De ki, kör ile gören bir olur mu?[2]

Bir göz Hakk’ı görmezse
Ona sakın yâr deme
Sana ibret vermezse
Benim gözüm var deme
Görenedir görene!
Köre nedir köre ne!

MEHMET ÖZÇELİK

28-05-2023

 

[1] https://tesbitler.com/index.php?s=Karanl

https://tesbitler.com/2022/03/29/karanligin-cocuklari/ 

https://www.haber7.com/guncel/haber/3328159-sosyal-medyayi-sallayan-video-chp-zihniyetini-tane-tane-anlatti

https://tesbitler.com/2021/01/24/youtubelerim/

https://m.haber7.com/guncel/haber/3328184-ataol-behramoglunun-erdogana-oy-verenleri-asagiladigi-paylasima-tepki-yagdi

https://www.yenisafak.com/gundem/sozde-sair-ataol-behramoglundan-erdogan-secmenine-alcak-hakaretler-4533982

https://www.haber7.com/guncel/haber/3327866-27-mayis-darbesinde-gizlenen-tum-belgeler-ilk-kez-yayinda-trtden-yeter-soz-savunmanin-geliyor

https://www.youtube.com/watch?v=jwoHjMRLKBE

https://www.instagram.com/reel/Csvoe8KrzU_/?igshid=MTc4MmM1YmI2Ng%3D%3D

[2]Bak. Sûre-i Ra’d, Âyet 16, Sûre-i Mü’min, Âyet 58, Sûre-i Fâtır, Âyet 19.

Loading

No ResponsesMayıs 28th, 2023

HABİS VE TAYYİB

HABİS VE TAYYİB

 

“Çirkef bir sözün temsili de gövdesi yerden koparılmış Habis bir ağaç gibidir ki, toprağın üstünden cüsselenmiş, varlığım sürdürme imkânı yoktur.”[1]
“Onlar, ellerindeki Tevrat’ta ve İncil’de yazılı buldukları o elçiye, o ümmî peygambere uyarlar. Peygamber onlara iyiliği emreder ve onları kötülükten meneder; yine onlara temiz şeyleri helâl, pis şeyleri haram kılar. Ağırlıklarını kaldırır, üzerlerindeki zincirleri çözer. O peygambere inanan, onu koruyup destekleyen, ona yardım eden ve onunla birlikte gönderilen nura uyanlar, işte bunlardır kurtuluşa erenler.”

İyi ve temiz (Tayyib) ülkenin bitkisi Rabbinin izniyle çıkar. Kötü (Habis) olan topraktan ise faydası çok az olandan başkası çıkmaz”[2]
-“Ey peygamber! Allah’ın sana helâl kıldığını, eşlerini hoşnut etmek arzusuyla niçin kendine haram kılıyorsun? Bununla beraber Allah bağışlayıcıdır, merhametlidir.”[3]

“Ey insanlar; Yeryüzünde bulunanlardan helâl ve, Tayyib olarak (veya, helâl ve temizinden) yiyin, şeytanın adımlarını izlemeyin.”[4]
“Ey iman edenler! Sizi rızıklandırdığımızın Tayyib olanlarından yiyin.”[5]
“Kendilerine neyin helâl edildiğini sorarlar. Tayyib olanlar helâl kılındı” de.”[6]
“De; “Allah’ın kulları için çıkardığı zineti ve rızk­tan Tayyib olanları kim haram etti?”[7]
“Onlara (rasûl) Tayyib olanları helâl, habis olanla­rı haram eder.”[8]
-“Sonra onu aşağıların aşağısına indirdik.

Ancak iman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapanlar başka; onlar için kesintisiz bir ödül vardır.”[9]

****************  

“Sanma ey hâce ki senden zer ü sîm isterler,

‘Yevme lâ yenfa’u’ da kalb-i selîm isterler”(Sanma ey hoca, ki senden altın ve gümüş isterler! ‘Hiçbir şeyin fayda vermeyeceği gün’de temiz gönül isterler.) Bağdatlı Rûhî.
وَلَا تُخْزِنٖي يَوْمَ يُبْعَثُونَۙ ﴿٨٧﴾يَوْمَ لَا يَنْفَعُ مَالٌ وَلَا بَنُونَۙ ﴿٨٨﴾اِلَّا مَنْ اَتَى اللّٰهَ بِقَلْبٍ سَلٖيمٍؕ ﴿٨٩﴾“İnsanların diriltileceği gün ve Allah’a temiz bir kalple gelenler dışında malın da çocukların da fayda vermeyeceği gün beni mahcup etme!”[10]
“Onlar, kendilerine; meleklerin gelmesini, Rabb’inin gelmesini veya Rabb’inin bazı ayetlerinin gelmesini mi bekliyorlar? Rabb’inin ayetlerinden biri geldiği gün, daha önce iman etmemiş veya imanında bir hayır kazanmamış kimseye, imanı fayda sağlamaz. De ki: “Bekleyin, kuşkusuz biz de beklemekteyiz.”[11]
“Âhirette seni kurtaracak bir eserin olmadığı takdirde, fâni dünyada bıraktığın eserlere de kıymet verme!”

MEHMET ÖZÇELİK

27-05-2023

 

[1] İbrahim. 26.

[2] Araf Suresi 58,157.

[3] Tahrim.1

[4] Bakara:168

[5] Bakara: 172.

[6] Maide: 4.

[7] A’raf: 32.

[8] A’raf: 157. Bak. http://www.ilimdunyasi.com/kuranda-insan-psikolojisi/tayyib-ve-habis/

[9] Tin.5-6.

[10] Şuara.87-89.

[11] Enam. 158.

Loading

No ResponsesMayıs 27th, 2023

KAZANILAN ONUR

KAZANILAN ONUR

Sayın Erdoğan’ın gerek millete gerek devlete kazandırmış olduğu yüzlerce şeyi sıralayabilirsiniz. Ama Bence gerek millete ve gerekse devlete en önemli kazandırdığı kişiliktir.

Toplum, insanlar, devlet gerçekten o onurunu kazandı. Kaybetmiş olduğu, 100 yıldır yerlerde sürünen onurunu kazandı.

Onun içindir ki onun karşısında duran insanlar o değeri tamamen elde edemedikleri için karşısında duramıyor. Ya ayrılıyor dökülüyor veya da mağlup duruma düşmüş oluyor. Onun için bu millet o onuru elde ederek ayağa kalktı. Ondan sonra birçok şeyi gerçekleştirip elde etti.

*************  

Bizi bekleyen tehlike bir değil, iki değil, sadece dış değil ve de en tehlikelisiyle içtir ve içtedir.

Yüz sene önceki zihniyet, istiklal mahkemelerinin zorbalığı, önce aşıp sonra sorgulama, tehdit, korku ve takip gibi tavır ve hareketler hala varlığını sürdürüyor.

O fırsat ellerine geçtiği anda aynısını fazlasıyla yaparlar.

************  

Acizane tavsiyem; Ülkücü camia önce içte birlik ve beraberliğini bir bütünlük içerisinde sağlayıp, ikinci aşama olarak da Türk Cumhuriyetleriyle olan birliğini sağlayacaktır.

Diğer taraftan dini cemaatler ve Devlet siyaseten ortak noktalarda bir araya gelerek Araplarla olan birlik sağlanacaktır.
İkisinin belli bir seviyeye gelişinden sonra İttihad-ı İslam yani İslam Birliği tesis edilecek.
Tıpkı, Amerika Birleşik Devletleri gibi.

Türk ve İslam Devletleri Birliği oluşturulacak.
Böylece yıkım aşamasında olan ABD’nin yerine, Türkiye’nin öncülüğünde bir Müslüman devletler Birliği oluşacaktır.
Uzak bir durum değil.
Siyasi, ekonomik, eğitim, teknoloji, vs., birçok alanda bir güç birliği oluşacaktır.
Müslümanların şu anda önünde bekleyen Farz-ı Ayın durumunda bir vecibedir.
Yüzüncü yılda bizleri bekleyen en önemli mesele.
Gücümüzü zayıflatan iç kavgaları bıraktıktan sonra…

Kan kaybetmeden…

MEHMET ÖZÇELİK

25-05-2023

 

Loading

No ResponsesMayıs 25th, 2023

OLMAYAN VE ALDATAN VAATLER

OLMAYAN VE ALDATAN VAATLER

Ev vadedenler, evden çıkarmasınlar da!

Depremzedeleri çıkarıp, sokağa bıraktıkları gibi.
İş vadediyorlarmış.
İşten çıkarmasınlar da.
İstanbul ve bazı belediyeler gibi.
Süt gibi bazı şeyleri ücretsiz vereceklermiş.
Eldekini de almasınlar da.
Nitekim İstanbul belediyesinin vadinin tutmaması gibi.
Allah’ın suyu parayla mı satılırmış, diyenler suya fazlasıyla zam yaptılar.
Öğrencilere ucuz bilet vadedenler, biletleri zamlı verdiler.
Her şeylerini yalan siyaseti üzerine bina ettiler.
Öcalan’a özgürlük diyenler, ikinci seçime bir hafta kala bunun şerefsizlik olduğunu söylediler.[1]
Kürt milliyetçisi olanlar, bir hafta kala Türk milliyetçisi oldular.
Pkk ve temsilcisi HDP ile beraber iş tutup, onlara bakanlık vadedenler, bir hafta kala suskunluğa büründüler.
Abd ve Avrupa’yla iş tutup, can kardeşimiz Azerbaycan’a, Kıbrıs’a savaş açıp, gözden çıkardılar.
Ticari ilişkimiz süren Rusya’ya saldırarak, ABD’nin ekmeğine yağ sürüp, elimizdeki ekmeği de çaldılar.
Hangi birini söyleyeyim ki;
Eskiden yalancının mumu yatsıya kadar yanardı.
Şimdi ise saniyesinde sönüyor.
Parayla tuttukları katiller deşifre oluyor, hazırladıkları pornocu kasetleri ellerinde patlıyor.
Huysuz huyundan vaz geçmez, can çıkmadıkça.
Yalancının ve sahtekarın canı çıksın.

Gerçekten de fani ve geçici bir dünya ve ömür için fırıldak olmaya değmez.

Dünya ve içindekiler değersizdir.

Allah için olmadıkça…

MEHMET ÖZÇELİK

21-05-2023

[1] Tesbitler – islam bilgi arşivi » Blog Archive » KÖR BİR İNAT

Loading

No ResponsesMayıs 21st, 2023

KÖR BİR İNAT

KÖR BİR İNAT

İnadına körlük.

Bir kısım insanlar muhalefete vermek istemediklerini ancak Sayın Erdoğan’ın da dini siyasete alet etmesinden dolayı vermediklerini söylüyorlar.

Oysa karşıda dağ gibi hakikati görmeyip çakıl taşına takıldığının farkında değil.
Gözünü kapatan saç telinin, aydınlığı örttüğünün şuurunda değil.
Öbür adamın dinsizliği ve terörü siyasete alet edip fırıldak gibi döndüğünün bilinç ve anlayışında değil.
Muhalefet bu teraneyi yüz yıldır işletiyor.
İrtica, kahrolsun şeriat naralarıyla çok işletti.
İşlenen de çok çıktı.
Saf ve cahil olanlarda çok rahat buna kanıyor.
Ne yani, din dışı tavırları mı siyasete alet etseydi?
Oysa öbürünün her türlü menfiliği, terörle ortaklığı ortada olup, görmezden gelinirken, uydurduğu bir bahane ile, Müslümanların ihmal edilip, darbe vurulan din ve inanç konusundaki rahatlatıcı uygulamalarını, Müslüman olduğunu iddia ettiği halde, en büyük sebep ve bahane olarak gösteriyor.
İslam’ın gelişmesi ve konuşulması neden birilerini rahatsız ediyor ki?
Neden şimdiye kadar yapılan din dışı uygulamalara aynı tonda tepki göstermediler.
Yazık yazık, binlerce defa yazık.
Ne garip ve ne hazin değil mi?
Hala demek ki mengeneye sıkışmış bu zihniyette olanlar var maalesef.
Oysa şerrin defedilmesi öncelikli olandır.
Sineğin faraza ısırmasından kaçıp yılana yakalanmak ve akrebin kıskacında zehirlenmektir.
Sadece Ayasofya’nın bile açılması az bir şey mi?
Öbürü kapatacağını söylediği halde.
Üniversite ve okul kapılarında ağlayan masumların göz yaşları bile, zulmü boğacak nitelikte.
Bu rahatlık az mı geldi?
23 Nisan ve 19 Mayıs kutlamalarında o çocukların çıplak hale getirilip utanç verici durumun kalkması bile yetmez mi?
Hiç mi kızınız yok.
Bari arınız olsun.
Diğerlerini saymaya ise yer ve vakit yok.
Zira onları asırlar yazacak.
Müsbet olarak yapılanlar gizli birer devrimdir.[1]
Yeterli olmasa da.
-Bediüzzaman’a da yıllarca aynı ithamda bulunulmuştu.

“Sen her cihette siyaseti, dine, Şeriata alet ediyorsun ve dine hizmetkar yapıyorsun ve yalnız Şeriat hesabına hürriyeti kabul ediyorsun. Ve meşrutiyeti de meşrûiyet suretinde beğeniyorsun. Demek hürriyet ve meşrutiyet Şeriatsız olamaz. Bunun için seni de “Şeriat isteriz diyenlerin içine, Otuz Bir Mart’a dahil ettiler.”
Eski Said onlara demiş ki:

Evet, millet-i İslamiyenin sebeb-i saadeti yalnız ve yalnız hakaik-ı İslamiye ile olabilir. Ve hayat-ı içtimaiyesi ve saadet-i dünyeviyesi Şeriat-ı İslamiye ile olabilir. Yoksa adalet mahvolur. Emniyet zir ü zeber olur. Ahlaksızlık, pis hasletler galebe eder. İş yalancıların, dalkavukların elinde kalır. “[2]
Ey kardeşlerim! Kırk beş sene evvel Eski Said’in bu dersinden anlaşılıyor ki, o Said siya-setle, içtimaiyat-ı İslamiye ile ziyade alakadardır. Fakat sakın zannetmeyiniz ki, o, dini siyasete alet veya vesile yapmak mesleğinde gitmiş. Haşa, belki o bütün kuvvetiyle siyaseti dine alet edi-yormuş. Ve derdi ki: “Dinin bir hakikatını bin siyasete tercih ederim.” Evet, o zamanda kırk-elli sene evvel hissetmiş ki, bazı münafık zındıkların siyaseti dinsizliğe alet etmeye teşebbüs niyetlerine ve fikirlerine mukabil, o da bütün kuvvetiyle siyaseti, İslâmiyetin hakaikına bir hizmetkar, bir alet yapmaya çalışmış.”[3]
-Münafıklık perdesi altındaki siyasi faaliyetler geçmişten günümüze hiç bitmedi. 

Şimdide.[4]

Tam bir riya ve yalan üzerine siyaset.[5]

***********

Ne garip ve korkunç bir haldir ki, terör örgütü meşrulaştırılmaya ve yaptıkları görülmeyip ve de gösterilmemeye çalışılıyor.

Bu yapılırken neredeyse Türkiye’nin yarısına bu noktada oy kullandırılarak önemsizleştirilmeye çalışılıyor.
Milletin meclisinde temsil ediliyor.
Tüm gayri meşru istekleri dillendiriliyor.
Ve bunlara bütçeden, milletin parasından 539,5 milyon TL yani yarım katrilyondan fazla bir para veriliyor.
Anayasa mahkemesi ise bu ödemeyi onaylıyor.
Parti kapatılmıyor.
Dağdan yönetiliyor.
Milletvekilleri bile onlar belirliyor.
Ne hazin bir işkence…

Değil mi?

************  

Peki muhalefet kazanır mı?

Hilafeti ilan ederse…
Muhalefet kazanır mı?Yüz sene önce kaldırdıklarını geri getirirse?Hangi harf devrimini yapacak?Kılık kıyafet mı?Türbeler ve camiler mi?Osmanoğulları’nı 8. Cumhurbaşkanı yardımcısı yaparak mı?Sürülen hanedan üyelerini teker teker bulup getirerek mi?Seyh-ul İslam kim olacak?Reformistler mi?

************* 

İçte de dışta da zihniyet hiç değişmedi ve değişmez de.

Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed, Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde dün düzenlenen 32. Arap Birliği Liderler Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, “Konuşulacak başlıklarımız çok. Bu başlıklar ki İsrail’in direnişçi Filistin halkında işlediği suçlarla sınırlı olmadığı gibi Bölgemizdeki en büyük tehlikelerden biri de, tahrif edici İhvancı zihniyetle karışmış yayılmacı Osmanlı zihniyetidir​.” demişti.

Kuveyt Meclis Başkan Yardımcısı Mutayr, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Osmanlı Hilafeti, 6 asır boyunca İslam’ın ve Müslümanların hamisi oldu.

Kan dökenler, ırza geçenler, para çalanlar, evleri yıkanlar ve masumları yerinden edenler onun (Osmanlı’nın) parlak tarihini tahrif edemez, itibarını lekeleyemez, değerini alçaltamaz.” ifadelerine yer verdi.”[6]

Maalesef, aynı hastalıklı zihniyet bizim içimizde de mevcuttur.

Mesela; Esed mi büyük, firavun mu?

Zulüm de?

Tecavüzde?

KAN dökmede?

Kuran bugün nazil olsaydı, Eset’ten mi bahsederdi yoksa firavundan mı?

Nemrudu mu anlatırdı yoksa Beşar Esedi mi?

Ve de Esedle mücadele edeni mi gündeme getirirdi?

Zulümde kim öndedir?

MEHMET ÖZÇELİK

21-05-2023

[1] https://tesbitler.com/2023/05/08/gizli-devrim/

[2] Hutbe-i Şamiye, s. 79. Bak. Tesbitler – islam bilgi arşivi » Arama sonuçları » siyaset

[3] https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/beyanat-ve-tenvirler/beyanat-ve-tenvirler/110

[4] https://www.haber7.com/siyaset/haber/3326586-milliyetci-sloganlar-bozkurt-isaretleri-kaftancioglundan-takiye-yuruyusu

[5] https://www.haber7.com/siyaset/haber/3326353-ozgur-ozel-ocalani-serbest-birakan-serefsizdir

https://video.haber7.com/video-galeri/239248-hdpli-buldan-teror-orgutu-yoneticisinin-mezarini-ziyaret-etti-kilicdarogluna-oy-istedi

https://www.haber7.com/siyaset/haber/3326443-bomba-kilicdaroglu-itirafi-kurdistan-sozleri-dikkat-cekti

https://www.haber7.com/siyaset/haber/3326481-maskesi-kisa-surede-dustu-kurdistana-ozgurluk-icin-kilicdarogluna-oy-verin-cagrisi

https://www.haber7.com/siyaset/haber/3326485-terorist-elebasi-salim-muslim-turkiyeye-yonelik-kirli-planlarini-desifre-etti

[6] https://www.haber7.com/dunya/haber/3326525-kuveytten-osmanli-devletine-dil-uzatan-esede-tarihi-ayar

Loading

No ResponsesMayıs 21st, 2023

DÜŞÜNDÜRÜCÜ VE ÜRKÜTÜCÜ

DÜŞÜNDÜRÜCÜ VE ÜRKÜTÜCÜ

 

Türkiye gibi bir yerde bu milletin kodlarına uymayan birisi yüzde 45 alıyorsa bu çok ürkütücü.
On bir defa başarısız olmuş, hiçbir projesi olmayan, sadece yıkım politikası üzerine bina eden, Erdoğan düşmanlığı ve hapisteki iki kişiyi çıkarmak üzere siyaset yürüten birisi yüzde 45 alıyorsa bu çok hem de çok çok düşündürücüdür.
Önceki tüm yapılanları kaldıracağı ve de durdurma üzerinden siyaset yapanda gelecek gören bir millet güvenmede çok ürkütücüdür.
Kendisine kırk farklı ve renkli kumaştan bir bohça yaptırılan, kırk yamalı elbise diktirilen, birbirleriyle uyumlu ve fikir birliği olmayan bir insan bu yüzdeyi alıyorsa bu durum ürperticidir.
Başkanlığı pornocu kaset ile elde etmiş, cumhurbaşkanlığı yolunda yolundakileri pornocu kasetle devre dışı bırakan birisinin bu kadar oy alması düşündürücüdür.
Sahip olduğu başta büyük şehirlerdeki başarısızlık ortada iken, bunların görülmeyip körlenmesine, buna bu kadar oy çıkması normal değildir.
Suriye’deki yüzde sekizin yüzde doksan ikiyi yönetmesi gibi, burada da oyları değişmeyen ancak zorlama ve tavizlerle, olmayan vaatlere kanarak başa getirilmeye çalışılması çok hem de pek çok düşündürücüdür.
Kabul görmemiş ve sevilmeyen, şimdiye kadar başarı ve uygulama alanında hiç bir becerisi olmayan, tam tersine başarısızlık göstermiş birinin getirilmeye çalışılması ürkütücüdür.
Bu milletin kotlarıyla uyuşmayan, bir çok noktada barışık olmayan birisi üzerinde ittifak edilmesi korkutucudur.
Yaptıkları ve yapmadıkları, yapacaklarının neler olacağı onun ispatı iken, bunu görmeden kör bir noktaya baka kalıp, körlemesine kabulde bulunmak ürpertici bir durumdur.
Bir çok şaibeli insanların isteklerine açık birisini tercih etmek, şaibenin büyüklüğünü ve tehlikesini ortaya koymaktadır.
Her renge giren bir politikayı görmeyip, batının dümen suyuna girmiş, karanlık bir tünelde seyreden ve meçhule giden bir trene binen ve bindirenlerin durumu çok dehşet vericidir.
Yüz yılda elde edilmeyen bir birikimin, yirmi yılda oluşturulmasını görmeyen, bunları yıkıp eski ve eskimiş günlere dönmeyi vadeden bir düşünceyi benimsemek gerçekten düşündürücüdür.
Psikolojik ve sosyolojik oyunlarla kurulan bir oyuna gelmek, oyun kurucuları görmemek, o oyunda olmak ve oynamak gayet çok tehlikeli bir oyuna girmek demektir.
Midenin aklın önüne geçirilmesini görmemek, aklı mideye yem etmenin farkına varmamak, geçici menfaatleri istiklal ve istikbaline tercih etmek dehşet verici bir durumdur.
Beka meselesini fani görüp, güvenlik meselesini hiçe sayıp, vatanın bölünmesini basite alıp; inanç, ahlak, yaşantı farkını fark etmeyip önemsiz görmek, bir yüz yıl daha geleceği ipotek altına vermek, boyunduruk vurmak, dizgini başkasına kaptırmanın korkunç ve korkutucu halidir.
Yapanla yıkanın yıllığı ve ajandası ortada iken, arada fark her yönüyle bariz ve açık iken görmemek, basar ve basiret yoksulluğunun ve eksikliğinin boyutlarının büyük olduğu dehşetini göstermektedir.
Deveyi yardan yani uçurumdan uçuran bir tutam ottur misali, bir soğan ve patatesle uçuruma gittiğini görmemek gayet dehşet vericidir.
Toplumun kumar masasına itildiğini, bir kere deyip kumara zorlandığını görmemek büyük bir kayıptır.
Zira oynatanın dışında kumarda kimse kazanmaz.
Yani millette ve devlette kaybeder.
Düşündürücü ve ürkütücü bir durumla karşı karşıyayız.
Yenik duruma gelmiş dağdaki eşkıyaya fırsat vermek, bakanlık vermek söz konusu iken, kurşunu ayağına değil, kafaya sıkmak kafasızlığı ile karşı karşıya kalınma dehşeti içindeyiz.
Gelinen nokta bunca zenginliği, sabahta ev yapıp akşamda ev bozan çocuk durumuna itilmekteyiz.
Bize yap boz yaptırılmakta, yazar bozar tahtası gibi, Aliye yazdırılıp, Veliye bozdurulmaktadır.
Çoğunluğu azınlığa kurban etmektir.
Dünyevilik ve rehavetimizden istifade edilmektedir.
Memleket ve Ortadoğu, İslam dünyası ve Türk dünyası farklı mecralara sevk edilmektedir.
Alevi Sünni, sağ ve sol tekrar canlandırılmaktadır.
Bir yüz önceki Lozan anlaşması yenilenmektedir.
Bütün bunca tehlikelere rağmen, gelen ve gelecek olan tehlike pek de görülmemekte, çok da önemsenmemekte, bıçağın damara yaklaşması beklenmektedir.
Tüm mesele, bir sahsa olan düşmanlığın körüklenmesinden ve gözlerin kör edilmesinden dolayı, kimin geleceğinden daha önemlisi, kimin gelmeyeceğidir.

Kandil, Pensilvanya, Lgbt, sol ve tüm ermeni, yunan, İsrail ve haçlı destekli yönetim değil, milli yönetim.

***************

Münâfıklar hakkında. Bakara Suresi. 8-20. Ayetler.

  1. Öyle insanlar da vardır ki “Allah’a ve âhiret gününe inandık.” Derler; oysa iman etmemişlerdir.

    9. Akılları sıra Allah’ı ve iman edenleri aldatmayı kurarlar. Kendilerinden başkasını aldatamazlar da farkında değiller.

    10. Kalplerinde bir hastalık vardır. Allah da onların hastalıklarını daha da ilerletti. Bu yalancılıkları, bu samimiyetsizlikleri sebebiyle bunlara gayet acı bir ceza vardır.

    11. Ne zaman onlara: “Yeryüzüne fesat saçmayın!” denilse “Biz sadece barışçıyız, ortalığı düzeltmekten başka işimiz yok!” derler.

    12. Gözünüzü açın, bunlar bozguncuların ta kendileridir, lâkin şuurları yok, farkında değiller.

    13. Ne zaman onlara: “Şu güzel insanların iman ettiği gibi siz de iman edin.” Denilse “Yani o beyinsizlerin inandıkları gibi mi inanalım?” derler. Asıl beyinsizler kendileridir de farkında değiller.

    14. Bunlar iman edenlerle karşılaştıkları vakit “Biz de müminiz.” Derler. Fakat şeytanlarıyla baş başa kaldıklarında da: “Emin olun biz sizinle beraberiz, biz onlarla alay ediyoruz.” Derler.

    15. Allah da kendileriyle alay eder ve azgınlıklarında onlara mühlet verir; böylece onlar bir müddet başıboş dolaşırlar.

    16. İşte onlar hidâyeti alacaklarına, dalâlete müşteri oldular. Ama bu, kârlı bir ticaret olmadı. Çünkü kâr yolunu tutmadılar.

    17. Bunların hali, o kimsenin haline benzer ki aydınlanmak için bir ateş yakar. Ateş çevresini aydınlatır aydınlatmaz Allah onların gözlerinin nurunu giderir ve karanlıklar içinde bırakır, onlar da göremez olurlar.

    18. Sağır, dilsiz ve kördürler onlar. Onun için hakka dönmezler.

    19. Yahut onların durumu gökten sağanak halinde boşanan ve içinde yoğun karanlıklar, gök gürlemeleri ve şimşekler bulunan yağmura tutulmuş kimselerin durumuna benzer. Yıldırımların verdiği dehşetle, ölüm korkusundan, parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Fakat Allah kâfirleri çepeçevre kuşatır.

    20. Şimşek nerdeyse gözlerini köreltecek. Önlerini aydınlattı mı ışığında yürürler, karanlık çökünce de dikilir kalırlar. Allah dileseydi kulaklarını sağır, gözlerini kör ederdi. Allah gerçekten her şeye kadirdir.

    Sual: Kâfirlerin zemmi hakkında yalnız iki âyetle iktifa edilmiştir. On iki âyetin hülâsasıyla, münafıklar hakkında yapılan itnab neye binaendir?

    Cevap: Münafıklar hakkında itnabı, tatvili icab ettiren birkaç nükte vardır:

    1 – Düşman meçhul olduğu zaman daha zararlı olur. Kandırıcı olursa daha habîs olur. Aldatıcı olursa fesadı daha şedit olur. Dâhilî olursa zararı daha azîm olur. Çünkü dâhilî düşman; kuvveti dağıtıyor, cesareti azaltıyor. Haricî düşman ise bilakis asabiyeti şiddetlendirir, salabeti artırır.

    Nifakın cinayeti, İslâm üzerine pek büyüktür. Âlem-i İslâm’ı zelzeleye maruz bırakan nifaktır. Bunun içindir ki Kur’an-ı Azîmüşşan, fazlaca onlara teşniat ve takbihatta bulunmuştur.

    2 – Münafığın mü’minler ile ihtilatı dolayısıyla yavaş yavaş ünsiyet kesbeder, iman ile ülfet peyda eder. Gerek Kur’an’dan, gerek mü’minlerden nifakın kötülüğü hakkındaki sözleri işite işite pis halinden nefret eder. En-nihaye lisanından kelime-i tevhid kalbine damlamaya zemin hazırlamak için itnab yapılmıştır.

    3 – İstihza, hud’a, ikiyüzlülük, hile, kizb, riya gibi kötü ahlâk münafıkta var; kâfirde o derece yoktur. Bu cihetten münafıklar hakkında itnab yapılmıştır.

    4 – Ale’l-ekser münafıklar, ehl-i kitaptan oldukları için şeytanî bir zekâ sahibleri olup daha hilekâr, desiseci olurlar. İşte bu durumdaki münafıklar hakkında itnab yani tatvil-i kelâm, ayn-ı belâgattır.(İşarat-ül İ’caz)

MEHMET ÖZÇELİK

20-05-2023

Loading

No ResponsesMayıs 20th, 2023

NELER OLUYOR VE NELER Mİ YAŞANIYOR?

NELER OLUYOR VE NELER Mİ YAŞANIYOR?

 

Tam bir Koltuk sevdası.
Aynı zamanda Koltuk hesabı.
Sonuçta da Koltuk kavgası.
Hafızasını kaybeden bozuk bir zihniyetin, toplumun hafızasını kaybetme çabası içerisine girmişlerdir.

Bu milletin kilit taşları sökülüyor.
Fırıldaklar çevriliyor.
Bukalemun gibi her renge giriliyor.
Şahsiyet kaybı yaşanıyor.
Köksüzlük hüküm sürüyor.
Dağılmış hal diz boyu.
Kan Kaybı oluyor.
Kuyruk acısı devam ediyor.
Hesaplaşma belli ki bitmemiş.
Değerlere tercih edilen soğan ve patates revaçta.
Baş köşeye oturtulan ve siyasetin bina edildiği soğan, patates ise siyasetin önünde gidiyor.
Turşu yapmanın, darbe yapmadan zor olmasına sebep olan salata politikası.
Göbek bağlı, göbekten bağlı.
Bozuk niyet, kötü amel. Kirli ortaklık.
Kısır zihniyet.
Kökü bereketsizlik.
Kökü kötü.
Meyvesi zehir.
Dalları dolambaçlı.
Kavşakta yavşak.
Ayrık otları.
Ayrılık otları.
Dünyayı kokutanlar, memleketimi kokutmaktadırlar.
Devredeki gizli dinsiz komiteler faaliyetlerini arttırdılar.
Tehdit dili, kaybın göstergesi.
Sıtmayı ölüme tercih etme hali.
Dolmuşa doldurma çabaları.
Cızırtının da ötesinde sesler, gürültü, patırtı politikası.

Her zamanda kazanma yolları tekrar deneniyor.

Temcit pilavı gibi.

-“Öyle puslu ki hava, şeytan bile Müslüman mintanı giyiyor.” Kâzım Karabekir.

***********  

Siz hiç yılanın, akrebin zehrini kusarken, sokup öldürürken pişmanlık duyduğunu gördünüz mü?

Timsahın avını yerken göz yaşı dökmesinin bir üzüntü değil, sevinç göz yaşı olduğunu biliyor musunuz?

Bin yılda geçse, fıtrat değişmez.

Bu hain için de aynıdır, haçlı içinde aynıdır.

Ecdâdımızın heybeti ma’rûf-u cihândır,

Fıtrat değişir sanma bu kan yine o kandır.” Namık Kemal

 

VATAN ŞARKISI

Âmâlimiz efkârımız ikbâl-i vatandır

Serhadimize kal’a bizim hâk-i bedendir

Osmanlılarız ziynetimiz kanlı kefendir

Gavgâda şehâdetle bütün kâm alırız biz

Osmanlılarız, cân veririz, nâm alırız biz.

 

Kan ile kılıçdır görünen bayrağımızda

Cân korkusu gezmez ovamızda, dağımızda

Her gûşede bir şîr yatar toprağımızda

Gavgâda şehâdetle bütün kâm alırız biz

Osmanlılarız, cân veririz, nâm alırız biz.

 

Osmanlı adı her duyana lerze-resândır;

Ecdâdımızın heybeti ma’rûf-ı cihândır

Fıtrat değişir sanma! Bu kan yine o kandır

Gavgâda şehâdetle bütün kâm alırız biz

Osmanlılarız, cân veririz, nâm alırız biz.

 

Top patlasın, âteşleri etrâfa saçılsın

Cennet kapısı cân veren ihvâna açılsın

Dünyâda ne bulduk ki ölümden de kaçılsın

Gavgâda şehâdetle bütün kâm alırız biz

Osmanlılarız, cân veririz, nâm alırız biz. Namık Kemal.( 1840- 1888  )

MEHMET ÖZÇELİK

20-05-2023

 

Loading

No ResponsesMayıs 19th, 2023

MUHALEFET Mİ ? ASLA

MUHALEFET Mİ ? ASLA

Dört beş kişi kendi arlarında 28 Mayıs’ta kime oy vereceklerini aralarında konuşuyorlardı.

İçlerinden birisinin tam muhalif olduğunu biliyordum ve de diğerleri tarafından da bilinmekteydi.

Arkadaşları kendisine muhalefete oy verdin değil mi, deyince; hayrette kaldığım şu sözü söyledi,

Aslında muhalefete asla ve asla oy vermem.

Manyak mıyım ben.
Deli miyim.
O zaman Erdoğan’a mı verdin?
Hayır.
Neden?
Bir değişiklik istiyorum.
Değişiklik olsun, diye üçüncüye verdim, dedi.

Buradan anladım ki; büyük çapta muhalefet ve onun temsilcisine oy veren insanlar; onun liderini sevdiklerinden ve benimsediklerinden değil, yıllarca Erdoğan düşmanlığının körüklenmesinden dolayı, Erdoğan düşmanlığının öne çıkması ve çıkarılması sebebiyle muhalefet fazlaca oy almaktadır.

Bir yandan da muhalifler gurubun oluşturduğu bir topluluk, menfaatte ortaklıklar bu oyları almada rol oynamaktadır.

 

**********


Kendi iç dünyamda bir muhakeme yaptım.

O zaman sen belli ki belanı arıyorsun.
Değişiklik istiyorsan önce kendini değiştir.
Toplumu niye değiştiriyorsun.
Zirzop herif.
Rahat sana battı herhalde?
Geçmişi hiç görmemiş ve yaşamamış gibisin?
Ne çabuk unuttun.
Elindekini de kaybedip, eski haline dönmek istiyorsun, belli ki.
Heyecan ve aksiyon arayan tipler.
Çünkü kaybedecekleri bir şeyleri yok ki.
Zaten kaybetmişler.
Çünkü kazançları yok.
Kayıp peşindeler.
Manen ve hayaten.
Hayal peşindeler.
Hakikatten uzak.

Hayat deneme tahtası değil.
Kaybedenler kulübünün elemanları.

Hayatları kumar.
Bir daha kaybetse ne olur?
Kumarı hayat edinmiş, meyhaneyi yol edinmiş bir insan, camiden ve cemaatinden, mescitten ve seccadeden ne anlar?
Hayat bir kumar değil. Zira telafisi ve tekrarı yok.
Dünya aklı gidermek için bir meyhane değil. Kabirde aklı başa getirirler.
Ömür bir sermaye, rast gele harcamak için değil.
Nimetlerden ve verilenlerden ve de sermayeden elbette sorguya çekileceksiniz.
Bir kereden ne olur deme.
Hep kayıplar bir kereyle oluyor ve bir kereyle başlayıp, devam ediyor.
Çünkü dünyaya bir kere geliyoruz.
Bir kere daha gelmiyoruz ki, kaybımızı telafi ederiz, diyelim.
Sorumluyuz.
Yaptıklarımızdan da, yapmadıklarımızdan da.
Gidiş nereye?
Sorulacak.
Geliş nereden?
Sorgulanacak.
Başlangıçta verilen emanet, bizden tekrar istenecek.
Sözleşmeye attığımız ezeli misal boynumuza dolanacak, elimize sunulacak.
Sağ veya sol ele.
Veya arkadan.
Yüzler ise beyaz ya da siyah.
Nida geldi Efendiler Efendisinden;

يا ابآ ذرٍّ ! جَدِّدِ السفينۀَ فاِنَّ البحرَ عَمِيقٌ
وخُزِ الزَّادَ كاملاً فان اسَّفرَ بعيدٌ
وخَفِّفِ الحِمْلَ فان العَقَبَۀَ كَئۈُدٌ
و اَخلِصِ الْعَمَلَ فان النّاقِدَ بصيرٌ
Yâ Ebâ Zer! Gemini yenile çünkü deniz derindir.
Azığını tam al, çünkü yol uzundur.
Yükünü hafif tut, çünkü geçit çok sarptır.
Amelini ihlaslı yap, çünkü gözetleyici, kalbin niyetine bakmaktadır.”
Ve son şununla noktalanir;
“Ya men bidünyâhu’ş-tegal / Kad garrahu tûlu’l-emel
Evelem yezel fî gafletin / Hattâ denâ minhu’l-ecel
El-mevtu ye’ti bağteten / Ve’l-kabru sundûku’l-amel.
Isbir alâ ehvâlihâ / Lâ mevte il â bi’l-ecel.”

Ey dünya meşgaleleriyle oyalanan zavallı! Upuzun bir ömür ümidiyle hep aldandın. Yetmez mi artık bunca gaflet ve umursamazlığın.

Bak, yaklaştı ötelere yolculuk zamanın; unutma ölüm çıkıp gelir bir gün ansızın.

Seni bekliyor kabir, o ki amel sandığın.

Öyleyse, kov dünya endişelerini ve sabra sığın; ecelin dolup da yolculuk anın gelene dek hâlâ var bir fırsatın.”

MEHMET ÖZÇELİK

20-05-2023

Loading

No ResponsesMayıs 19th, 2023

MİLLİ İRADE MECLİSE YANSIMALIDIR

MİLLİ İRADE MECLİSE YANSIMALIDIR

Oylar kesinlikle tam olarak yansımıyor veya yansıtılmıyor.
Milyonlarca denilecek şekilde geçersiz oylar var.
Birde milyonlarca sandığa gitmeyenler var.
Ve de kötü niyetli hile yoluna baş vurularak geçersiz kılınanlar var.
Nitekim Sayın Erdoğan % 49.5 aldı.
Yüzde yarım daha alsa ilk turda kazanacaktı.
Bu da 250 bin oya tekabül ediyor.
Hakeza, yurt dışı oylarda da bir yandan geçersiz oyların çokluğu, diğer yandan PKK’nın oy kullanılmasını engellemek amacıyla terör ettirirken, o devletlerin emniyetini buna müdahale etmemesi milletin meclise olan iradesinin tam olarak yansımasına engel oluyor.
Nitekim milletvekili seçimlerinde de durum böyle.
İspanyada bir milletvekili çıkaran AK parti, itirazı sonucu ikiye yükseldi.[1]

-İstanbul’da Cumhurbaşkanlığı seçiminde 1 milyon 76 bin 295 kişi sandığa gitmedi. Milletvekili seçimlerinde üç bölgede toplam 215 bin 140 geçersiz oy sayıldı. En çok geçersiz oy 88 bin 763 ile İstanbul 3. bölgede sayıldı.[2]

-14 Mayıs 2023 genel seçimlerinde geçersiz oyların sayısının 998 bin 575 olduğu açıklandı.[3]
Bu millet iradesinden değil, iradesine el konuşmasından veya gerektiği gibi yansıtılmamasından kaybediyor.
11 vilayette deprem dolayısıyla şehirler boşandı.
Seçimlerde bunların az bir kısmı döndü.
Adres değişikliği yapılmaması sebebiyle yine kullanamayan milyonlar var.
28 mayıstan seçimlerde Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Özellikle Karadeniz’e çaya fındığa gidenler olabilir, tatile gidenler olabilir. Oyunuzu kullanın, ziyaretlerinizi öyle yapın diyorum” ifadelerini kullandı.[4]
İletişim artık edevlet üzerinden sağlanıyor.
Seçimlerde edevlet esas alınarak, zamanla online sistemle seçimler yapılmalı.
Çaya, fındığa gidenler, depremde memleketinde olmayanlar, hele hele Cumhurbaşkanlığı gibi bir seçimde adres ve şehir aranmadan, direk Tc. numarası ile oy kullanılabilir.
Artık bu sisteme geçilmeli.
Yurt dışı içinde bu sistem olmalıdır.
Artık dönem eski dönem değil, sistem eski sistem değil.
Oylar tam kullanılmalı, su-i istimalin önüne geçilmeli, milletin iradesi meclise yansımalıdır.
1946 seçimlerinde açık oy, gizli sayım yapılarak millet iradesi devre dışı bırakılmıştır.
Her dönem seçimlerde hile yapılmış, Oylar zayi olmuştur.
Nitekim bu seçimde de matbaada CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu’na ait kağıtlara önceden mühür basılmış olarak yakalanılmıştır.[5]
Kolay kolay bu millet kendi iradesiyle menfi insanları meclise taşımaz.
Ya aldatılıyor, yalan yanlış vaatlerde bulunuluyor, akraba ve dost ayağıyla zorlanıyor.
En önemlisi de, medya, yalan anket, sosyal provokasyonlar.
Bazı şeylerin gereksiz yere fiyatlarının hilelerle yükseltilmesi gibi.
Muhalefetin yaptığı ayak oyunları kararsız insanları etkiliyor.

Kazanılanların önemi kadar, kaybedilenlerin de kazanımını sağlamak önemlidir.

Özellikle bu kaybedilenler çoğunluğu iyi niyetli ve samimi insanların oylarıdır.

 

MEHMET ÖZÇELİK

17-05-2023

 

[1] https://m.haber7.com/siyaset/haber/3325616-ak-partinin-itirazi-sonuc-verdi-bir-ilde-vekil-sayisi-ikiye-cikti

[2] https://www.haber7.com/siyaset/haber/3325569-istanbulda-kac-kisi-sandiga-gitmedi-iste-bolge-bolge-oy-sayisi

[3] https://www.sabah.com.tr/fotohaber/gundem/gecersiz-oylarin-sayisi-aciklandi-mi-14-mayis-genel-secimlerde-gecersiz-oy-sayilari-ne-kadar-yuzde-kac/3

[4] https://www.google.com/amp/s/www.yenisafak.com/amphtml/secim/buyuk-turkiye-icin-sandiga-4531492

[5] https://www.yenisafak.com/gundem/konyada-chpli-ilce-baskaninin-aracinda-kilicdarogluna-muhur-basili-oy-pusulalari-ele-gecirildi-4530162

Loading

No ResponsesMayıs 17th, 2023

NE KADAR DA BENZERLİKLER VARMIŞ

NE KADAR DA BENZERLİKLER VARMIŞ

 Ne kadar da benziyoruz, değil mi?
Kimlere mi?
Yahudilere.

Nitekim 600 bin Yahudi Hz. Musa’nın kendilerini Firavunun zulmünden kurtarıp ve gözleriyle onun boğulduğunu ve Hz. Musa’nın peygamberliğinin delillerini gördükleri halde; puta tapan bir köyden geçerler.

Hz. Musa’ya dönerek;

Ya Musa, bize de bunların ki gibi bir put yap, putumuz olsun.

Firavunun ilahlığı ruhlarına işlemiş olan bu insanlar, put ve heykele olan bağlılıklarını bir kere daha yenilerler.

Tıpkı Hz. İbrahim’in babası Azer gibi.

Elleriyle put yapar ve onu satardı.

Cahiliye döneminin insanları gibi; elleriyle hamur ve helvadan put yapar ve acıkınca onu yerdi.

Zamanımızdaki heykel sevdalılarına ne kadar da benziyor, değil mi?

Bize de put yap. Şehrimizin en müstesna yerine.

Giriş ve çıkışa.

Kıblemize…
-Hz. Musa onları Tih çölüne getirir.

Gökten kendilerine kebap mesabesinde Bıldırcın eti ve üzerine tatlı yerine Kudret helvası gelir.

Tahammül edemez, fıtratlarındaki isyanı dışa vururlar.

 “Hani, “Ey Mûsâ! Biz bir çeşit yemeğe asla katlanamayız. O hâlde, bizim için Rabbine yalvar da, o bize yerden biten sebze, kabak, sarımsak, mercimek, soğan versin” demiştiniz. O da size, “İyi olanı düşük olanla değiştirmek mi istiyorsunuz? Öyle ise inin şehre! İstedikleriniz orada var” demişti. Böylece zillet ve yoksulluk onları kapladı. Onlar, Allah’ın gazabına uğradılar. Bunun sebebi, onların; Allah’ın âyetlerini inkâr ediyor, peygamberleri de haksız yere öldürüyor olmaları idi. Bütün bunların sebebi ise, isyan etmek ve aşırı gitmekte oluşlarıydı.”[1]

Ne kadar benzedik bizde onlara, değil mi?

Bizim lüks evimiz, arabamız, bağ ve bahçelerimiz var ancak biz soğan ve patates, Peynir ve domates ve de ev kirası isteriz!

Patates ve soğan alamıyoruz.

Her şeyimiz var ama peynir nerelere gelmiş.

Mübarek sanki 24 saat patates, soğan, peynir yiyiyor.

Padişahlarda bulunmayan imkanlara sahibiz.

Giden giderlerimizin, gelen gelirlerimize kafi gelmediğinden isyan ediyoruz.

Kanaat yok, israf çok.

Adam sabahın köründe 50 milyarlık telefon kuyruğuna gidiyor.

Öğrencilerimize bakıyoruz, ellerinde son model telefon.

Apartmanların ve okulların önünde araba koyacak yer yok.

Bunu sizler fazlasıyla görüyor ve biliyorsunuz.

Ama biz patates ve soğanda boğuluyor.

Daha alçakçası ise, tonlarca patates, soğan, domates ve vs. yiyecekler kasıtlı olarak, devleti zora sokmak amacıyla dökülüyor.

Siyasetin lekeli yüzü.

************  

14 Mayıs 2023 seçimlerinde depremzede 11 ilin vatandaşları muhalefete olan güvensizliğini ve de Sayın Erdoğan’a olan güvenini bir kez daha göstererek, kahir ekseriyetle desteğini gösterdi.

Ancak bundan rahatsız olan insan ismine layık olmayan birileri bu depremzede insanlara bir yandan ağza alınmayacak hakaretlerde bulunurken, diğer yandan da -ne kadar yardım yapmışsa- yapılan yardımların haram olmasını kustu.

Bu koku tüm Türkiye’yi kokuttu.

Belli ki bu kişiler bu toprağın mahsulü değiller.

Başkaları tarafından ekilmiş ve sulanmış, gelişiminde kimyasal gübre kullanılmış.

Südü bozuk bu insanlar belli ki aynı kanı taşımadıkları insanlara karşı kan uyuşmazlıklarını göstermiş oldular.

Zaten bu kan uyuşmazlığı depremde de depreşmişti.[2]

Yüz sene sonra da olsa bu ayrık otları kendisini gösteriyordu.[3]

İnsanlara süre ve mühlet veren Allah, bununla içlerindekini dışarıya akıtarak ne olduğu ortaya çıksın.[4]

Zira arı su içer bal akıtır, yılan su içer zehir akıtır.

MEHMET ÖZÇELİK

17-05-2023

[1] Bakara. 61.

[2] Tesbitler – islam bilgi arşivi » Blog Archive » KAN UYUŞMAZLIĞI DEPREMDE DE DEPREŞTİ

[3] Tesbitler – islam bilgi arşivi » Blog Archive » BİZANS ARTIKLARI

Tesbitler – islam bilgi arşivi » Blog Archive » DEĞİŞTİRİLEN DEĞİŞİK KOTLAR

Tesbitler – islam bilgi arşivi » Blog Archive » SİYASETTE ÖLÇÜ NE VE NASIL OLMALIDIR?

Tesbitler – islam bilgi arşivi » Blog Archive » HASTA ASRIN HASTALIKLI İNSANLARI

[4] Tesbitler – islam bilgi arşivi » Blog Archive » ALLAH AYRIŞTIRIYOR

Loading

No ResponsesMayıs 17th, 2023

DEĞİŞİM Mİ DÖNÜŞÜM MÜ?

DEĞİŞİM Mİ DÖNÜŞÜM MÜ?

Seçimin sonuçlarında beni en çok düşündürüp tedirgin eden olay; en az 50 yıldır bu vatanın askerine, polisine, çocuk, kadın, yaşlı demeden öldüren terörist temsilcilerinin bulunduğu partiyle beraber olup, 6 milyon oyu var diyerek terörist temsilci ve sevicilerle beraber aynı karede bulunan 25 milyona yakın kişinin olması, gerçekten beni tedirgin etti.
Yani % 46.
Bu korkutucu durum sevinmem gerekenleri gölgeledi.
Patates ve soğanın ne kadar önemli olduğunun sebebini bana anlatmış oldu.
60 yıldır fakirlik edebiyatı yapan sol zihniyetin neden pirim yaptığını, mecliste 62 adet üyeyle başına getirdiği yeşil sözcüğüyle nasıl cici görünüp müşteri topladığını ve meclise bir tarafı yeşil, diğer tarafı sol temsilci göndermesi beni düşündürdü.
Adıyaman gibi muhafazakar bir memlekette, başındaki yeşile bakıp yanındaki solu görmeyen 38 bine yakın vatandaşın solla beraber olması beni düşündürdü.
Yeni kimlikler mi çıkıyor dedim.
Yoksa kimlikler mi değişiyor?
Yoksa memleket mi değişiyor?
Yoksa tuttuğu partinin bir spor kulübü veya bir takım olduğunu mu dusunuyor?
Bilmediğimiz bir şeyler oluyor.
Allah yardımcımız olsun.
Evvelden yüz yıllık değişimler şimdi on yıllara indi.
Çok çabuk değişiyoruz.
Sürat asrındayız.
Trene binenler ve inenler, bir yandan da dökülenler.
Hayatta öyle değil mi?
Kazananlar ve kaybedenler.
Bir de arafta bulunan Agoplar.

 

************  

Ortadoğu’yu saran Şia tehlikesi altındayız.

İran batının da yardımıyla çevresini Şia hakimiyeti içerisine almaya çalışırken, diğer yandan da orada kendisine yakınlığı bulunanları uyandırıp, yanına çekmektedir.

Şeyh iken şahlığa soyunan Şah İsmail’in yarım bıraktığını devam ettirmeye çalışmaktadır.

Humeyni’nin 1979 yılında ilk defa Fransa’nın özel uçağıyla, Fransa’dan İran’a getirilip kralın devrilmesiyle başladı.

1970 yıllarında Humeyni darbesiyle bizde de bir kısım mücahit siyasetçi!? taraftarlarını kendisine çekmeye ve savundurmaya çalıştı.

Nisbeten başarılı da oldu.

1980 darbesiyle darbe yedi.

Fetö ile bu tekrar İran’ın adeta imanın şartı gibi olan Takiye ile canlandırılmaya çalışıldı.

Onun darbesi de sonuçsuz kaldı.

Bu sefer siyaset kanalıyla devamı sağlandı.

Bu kanaldan sürdürülmeye şu an itibarıyla birkaç koldan devam etmektedir.

O da Erdoğan düşmanlığını körükleyerek.

O’nun yıkılışıyla bunu gerçekleştirmeye çalışmaktadır.

Tıpkı 1979 İran ihtilali gibi.

İran İslam’dan önceki süper devletliğine ulaşmak için her türlü acem entrikalarını sürdürmektedir.

MEHMET ÖZÇELİK

16-05-2023

Loading

No ResponsesMayıs 16th, 2023

RUH HARİTAMIZ

RUH HARİTAMIZ

Yüz yıllık hal ve ahvalimiz, ruh yapımız ve ruh yapımızın dışarıya yansımış ruh haritamızdır.

Türkiye’de 1960 yılından beri anarşi ruhlu insanlar, ruhunu anarşi ve terörle besleyen insanlar bulunmaktadır.

Bugün dağdaki eşkıyanın çoğu, dündeki o anarşi ruhlu insanların dağdaki görüntüsüdür.

Bunun aslı ise, yüz yıldır maneviyattan mahrumiyet, manevi yönden beslenememenin vermiş olduğu açlık ve saldırganlıktır.

Bugün bu durum en meşru durumlarda da veya olumlu seçim gidişatını değiştirmek amacıyla, o hırçın ruh kendisini açığa vermekte, içindekini kusmaktadır.

Maneviyattan yoksunluk teröre, terörde hırçınlığa sevk etmektedir.

Bu yapımcı insanların değil, yıkım üzerine hayatını bina eden güruhun işidir.

İşte yüz yıldır maneviyattan kopuk ve ruhunu terörize eden bu güruh evvela toplumu kamplara böldü.

Akabinde toplumu kin ve nefret ile doldurarak, birbirine karşı düşman haline getirdi.

Haklı olarak ve meşru bir şekilde vatan müdafaasında şehit ve gazi ve de yakın ve taraftarlarında bu eşkıyaya ve de ona müzaherette bulunup, maddi manevi destekte bulunanlara karşı bir nefreti oluşturdu.

Bu da elli yıl devam eden bir kavgayı ve eşkıya ve taraftarlarının da terörünü estirmeye başladı.

Toplum patlamaya yakın bir dolduruluşa getirildi.

Harici müdahale ve dahili piyonlar ile bu patlatılmaya ve kaşınmaya çalışılmaktadır.

Buna bir reçete ve tedavi gerekmektedir.

Bu da maddeden ziyade, manevi reçetedir.

– “Kafirler bölük bölük Cehennem’e sürülürler. Oraya vardıklarında, kapıları açılır. Cehennem’in bekçileri onlara: “İçinizden size Rabb’inizin ayetlerini okuyan, sizi bu gününüzle karşılaşacağınıza dair uyaran resuller gelmedi mi?” derler. Onlar: “Evet geldi.” derler. Fakat azap sözü Kafirlerin üzerine gerçekleşti.

İçinde sürekli kalmak üzere Cehennem’in kapılarından girin!” denir. Büyüklük taslayanların kalacakları yer ne kötüdür.

Rabb’lerine karşı takva sahibi olanlar grup grup Cennet’e sevk edilirler. Oraya vardıklarında, onun kapıları açılır. Onun görevlileri, onlara: “Selam sizlere, siz aklandınız! Sürekli kalmak üzere ona girin.” derler.

Onlar da: “Hamd, bize verdiği sözü yerine getiren Allah’a özgüdür. Bizi bu yere varis kıldı. Cennet’te istediğimiz yerde kalabiliyoruz. Çalışanların ödülü ne güzel.” derler.

Melekleri, arşın çevresini kuşatmış olarak, Rabb’lerini övgü ile yücelttiklerini görürsün. Artık onların aralarında hakk ile hüküm verilmiştir. “Âlemlerin Rabb’ine hamdolsun.” denir.”[1]

***********   

Batıla hizmet eden hak söz.

Batıla yarayan hak söz.

Ölçüsüz söz.

Batılın elindeki hak sözden dolayı, batıla ve firavuna rahmet okuyan mümin görünümlü savrulmuşluktur.[2]

Batıla giden yolda, hak bineğine binen yolcu.

Bir ömür, bir yüz yıl zalimin ve batılın elinde hatta uygulamadığı ve görülmediği dilindeki bir adalet gibi hak sözden dolayı, yüz yıllık zulmünü örter, hakkı görmede kör olup, onun küfrüne, zulmüne, eşkıyalığına ortak olur.

Bilmez ki, zulme rıza zulümdür. Küfre rıza küfürdür.

Onun körlüğü yüzlerce hakikati kendisine göstermez. Neye alet olduğunun şuuruna varmaz.

Siyasetin sarhoşluğundan…

Bugün bu durum seçimlerde kendisini gösterdi.

Cibali Babayı da geride bırakan yani gavurcuklarına sahip çıkmaktan daha dehşetli olarak gavurca uygulamalara sahip çıkmıştır.

Oysa bilmiyor ki;

“El-hakku yâ’lû”[3] Bizzat, Hem Âkıbet Muraddır.

Ey arkadaş! Bir zaman bir sâil dedi: “Madem el-hakku ya’lû haktır. Neden kâfir Müslime, kuvvet hakka galiptir?”
Dedim: Dört noktaya bak; bu müşkül de hallolur.
Birinci nokta şudur: Her hakkın her vesilesi hak olması lâzım değildir. Öyle de
her bâtılın her vesilesi bâtıl olması yine lâzım değildir. Neticesi şu çıkar:
Hak olan bir vesile, bâtıl vesileye galiptir. Dolayısıyla, bir hak bir bâtıla mağlûptur
. Muvakkaten, bilvasıta olmuştur. Yoksa bizzat, hem daima değildir. Lâkin âkıbetü’l-âkıbe, her dem yine hakkındır.[4] Kuvvetin bir hakkı var, bir sırr-ı hilkati var.

İkinci nokta şudur: Her Müslimin her vasfı Müslim olmak vâcip iken, haricen  her dem vaki, sabit değildir. Öyle de, her kâfirin her vasfı kâfir olmak, küfründen neş’et etmek yine lâzım değildir. Her fâsıkın her vasfı fâsık olmak, fıskından neş’et etmek, öyle de, her dem sabit değildir.
Demek bir kâfirin Müslim olan bir vasfı, Müslimdeki lâmeşru vasfına galip olur. Bilvasıta, o kâfir dahi ona galiptir. Hem dünyada, hayatın hakkı şamil ve âmmdır. O rahmet-i âmmenin bir cilve-i mânidar, onun bir sırr-ı hikmeti var; küfür mâni değildir.”[5]

MEHMET ÖZÇELİK

15-05-2023

[1] Zümer-71-75.

[2] Tesbitler – islam bilgi arşivi » Blog Archive » SAVRULANLAR

[3] bk. Buhârî, Cenâiz 79; ed-Dârakutnî, es-Sünen 3:525; el-Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ 6:205; et-Taberânî, el-Mu’cemü’l-Evsat 6:128

[4] bk. Hûd Sûresi, 11:49; Kasas Sûresi, 28:83; Lokman Sûresi, 31:22.

[5] https://sorularlarisale.com/risale-i-nur-kulliyati/sozler/lemeat/984

Loading

No ResponsesMayıs 15th, 2023

HANGİ SOL

HANGİ SOL

 Değerlerinden kopuk sol mu?
Renksiz sol mu?
İçi net olarak neyle dolu sol?
Slogan solu mu?
İçi boş tabela solu mu?
Ne idüğü belli mi?
Ney?
Türkiye’de sol nerede duruyor?[1]
Türkiye solu inancını netleştirmeli.
Ve şunu kendilerine sormalı;
Biz bu millete neler yaptık ki bize ilgi duymuyorlar?
Veya yapılması gereken neler yapmadı ki bize alaka duymuyorlar?
1960 ve 70 yıllarının ateist solu mu yoksa şimdiki dağdaki eşkıyayı temsil eden, aslında önemli çapta 60 , 70 yıllarının solunun ve de 68 kuşağının temsilcileri olan yeşil sol ile neyi ifade ettiklerini netleştirmelidirler.
Yoksa solun yanına yeşil koyarak dindar Kürtleri yanlarına çekmek için bir hile ve oyun mu?
Yoksa laikliğin farklı bir versiyonunu temsil eden; ne inançlı ne inançsız mi?
O halde Türk solu nerede?
Batı solu gibi milliyetçi mi yoksa Rus sosyalist ve komünisti gibi ateist mi?
Yoksa iki arada bir derede mi kaldı?
Türk solu kendisini sorgulamalı, yerini belli etmelidir?
Dağdaki eşkıya gibi öldürmeye mi, şehirdeki terörist gibi yakıp yıkmaya mi, devrimcilik adıyla tüm değerleri ve devleti yıkmaya yönelik devrimciliğe mi yoksa hepsini içinde barındıran renksiz, bukalemun ve Agop misal bir yapıya mi sahip ve sahip olacaktır?
Yeşil sol sağa mı yaklaşıyor?
Yoksa Almanya’daki yeşiller partisini bir taklit mi?
Maalesef Türkiye’deki sol hiç batıdaki sol gibi değerlerine sahip olmadı.
Zira bir Müslüman İslam’dan çıksa zehir olur.
“Ve hiç bir Müslüman, hakikî Yahudi veya Mecusi veya Nasrani olmaz. Belki dinsiz olur, seciyeleri bozulur; vatana, millete muzır bir halete girer.”
“Asr-ı Saadet’ten şimdiye kadar hiçbir tarih bize göstermiyor ki; bir Müslümanın muhakeme-i akliye (aklen tartarak) ile ve delil-i yakînî (kesin delil) ile ve İslâmiyete tercih etmekle eski ve yeni ayrı bir dine girdiğini tarih göstermiyor.
Avamın (halktan birinin) delilsiz, taklidî bir surette başka dine girmesinin bu mes’elede ehemmiyeti yok. Dinsiz olmak da başka mes’eledir.
Halbuki, bütün dinlerin etba’ları (mensubları) ise -hattâ en ziyade dinine taassub gösteren İngilizlerin ve eski Rusların- muhakeme-i akliye ile İslâmiyete dâhil olduklarını ve günden güne, bazı zaman takım takım kat’î bürhan (kesin delil) ile İslâmiyete girdiklerini tarihler bize bildiriyorlar
Eğer biz ahlâk-ı İslâmiyenin ve hakaik-i imaniyenin kemalâtını (olgunluklarını) ef’alimizle izhar etsek (yaşayarak göstersek), sair dinlerin tâbileri elbette cemaatlerle İslâmiyete girecekler; belki Küre-i Arz’ın (dünyanın) bazı kıt’aları ve devletleri de İslâmiyet’e dehalet edecekler (katılacaklar).”
En önemli problem biz Müslümanların İslamiyet’i hakkıyla temsil edemeyişimizdendir.
Bediüzzaman tesbitinde;
“Halk Partisi iktidara gelecek olursa, komünist kuvveti aynı partinin altında bu vatana hakim olacaktır. Halbuki, bir Müslüman kat’iyyen komünist olamaz, anarşist olur. Bir Müslüman hiçbir zaman ecnebilerle mukayese edilemez. İşte bunun için, hayat-ı içtimaiye ve vatanımıza dehşetli bir tehlike teşkil eden bu partinin iktidara gelmemesi için, Demokrat Partiyi, Kur’an ve vatan ve İslâmiyet namına muhafazaya çalışıyorum” dedi.
“Bir Müslüman başkasına benzemez. Dini terk edip İslamiyet seciyesinden çıkan bir Müslim dalalet-i mutlakaya düşer, anarşist olur, daha idare edilmez.”
“Hem, bir Müslüman, başka milletler gibi değil. Eğer dinini bıraksa anarşist olur, hiçbir kayıt altında kalamaz; istibdad-ı mutlaktan, rüşvet-i mutlakadan başka hiçbir terbiye ve tedbirle idare edilmez.”
“Küfür ile iman ortası yoktur. Bu memlekette İslâmiyete karşı komünist mücadelesi ortası olamaz. Sağ ve sol, ortası, üç meslek icap ettirir. Eğer İngiliz, Fransız deseler hakları var. “Sağ İslâmiyet, sol komünistlik, ortası da Nasraniyet” diyebilirler. Fakat bu vatanda, küfr-ü mutlaka karşı iman ve İslâmiyetten başka bir din, bir mezhep olamaz. Olsa, dini bırakıp komünistliğe girmektir. Çünkü hakikî bir Müslüman hiçbir zaman Yahudi ve Nasranî olamıyor. Olsa olsa dinsiz olup tam anarşist olur.
İnşaallah, Maarif ve Adliye Vekilleri gibi, sair erkânlar da bu ehemmiyetli hakikati tam anlayacaklar. Sağ-sol tâbiri yerine, hak ve hakikat ve Kur’ân ve iman kuvvetine dayanıp bu vatanı küfr-ü mutlaktan, anarşilikten, zındıkadan ve onların dehşetli tahribatlarından kurtarmaya çalışmalarını rahmet-i İlâhiyeden bütün ruh u canımızla niyaz ve rica ediyoruz.”[2]

MEHMET ÖZÇELİK

15-05-2023

[1] Tesbitler – islam bilgi arşivi » Blog Archive » TEK DÜNYA DEVLETİNE DOĞRU

[2] Bak. https://tesbitler.com/index.php?s=Anar%C5%9Fi
https://tesbitler.com/index.php?s=Sol

Loading

No ResponsesMayıs 15th, 2023