MUHAMMED SURESİ-20-28
MUHAMMED SURESİ-12-19
İHLAS
İHLAS
*************
-İHLAS:” Velayet yollarının ve tarîkat şubelerinin en mühim esası, ihlastır. Çünki ihlas ile hafî şirklerden halas olur. İhlası kazanmayan, o yollarda gezemez.”(M.450)
“Medar-ı necat ve halas, yalnız ihlastır. İhlası kazanmak çok mühimdir. Bir zerre ihlaslı amel, batmanlarla hâlis olmayana müreccahtır. İhlası kazandıran harekâtındaki sebebi, sırf bir emr-i İlahî ve neticesi rıza-yı İlahî olduğunu düşünmeli ve vazife-i İlahiyeye karışmamalı. Herşeyde bir ihlas var. Hattâ muhabbetin de ihlas ile bir zerresi, batmanlarla resmî ve ücretli muhabbete tereccuh eder.”(L.133,153,Ms.172)
“Evet ihlas ile kim ne isterse Allah verir.”(L.150)
“Hizmet-i diniyenin mukabilinde dünyada bir şey istenilmemeli ki, ihlas kaçmasın.”(L.150)
“Cenab-ı Hakk’ın rızası ihlas ile kazanılır.”(L.152)
“Eğer ihlas ile, niyet-i sadıka ile o havadaki kelimeler hayatlansalar, lezzetli birer meyve gibi ruhanîlerin kulaklarına girer. Eğer rıza-yı İlahî ve ihlas o havadaki kelimelere hayat vermezse, dinlenilmez; sevab da yalnız ağızdaki kelimeye münhasır kalır. Seslerinin ziyade güzel olmadığından, dinleyenlerin azlığından sıkılan hâfızların kulakları çınlasın!..”(L.152)
“İhlas ve rıza-yı İlahî yolunda zerre, yıldız gibi olur.”(L.156)
“Bu dünyada, hususan uhrevî hizmetlerde en mühim bir esas, en büyük bir kuvvet, en makbul bir şefaatçı, en metin bir nokta-i istinad, en kısa bir tarîk-ı hakikat, en makbul bir dua-yı manevî, en kerametli bir vesile-i makasıd, en yüksek bir haslet, en safi bir ubudiyet: İhlastır.”(L.159)
“Mühim ve büyük bir umûr-u hayriyenin çok muzır manileri olur. Şeytanlar o hizmetin hâdimleriyle çok uğraşır. Bu manilere ve bu şeytanlara karşı, ihlas kuvvetine dayanmak gerektir. İhlası kıracak esbabdan; yılandan, akrepten çekindiğiniz gibi çekininiz.”(L.160)
“Bütün kuvvetinizi ihlasta ve hakta bilmelisiniz. Evet kuvvet haktadır ve ihlastadır. Haksızlar dahi, haksızlıkları içinde gösterdikleri ihlas ve samimiyet yüzünden kuvvet kazanıyorlar.”(L.161)
“İhlası kazanmanın ve muhafaza etmenin en müessir bir sebebi, rabıta-i mevttir. Evet ihlası zedeleyen ve riyaya ve dünyaya sevkeden, tul-i emel olduğu gibi; riyadan nefret veren ve ihlası kazandıran, rabıta-i mevttir.”(L.163)
“Menfaat-ı maddiye cihetinden gelen rekabet, yavaş yavaş ihlası kırar. Hem netice-i hizmeti de zedeler. Hem o maddî menfaati de kaçırır.”(L.164)
“Şimdi terbiye-i İslâmiyeden ve a’mal-i uhreviyeden en kıymetli ve en lüzumlu esas, ihlastır.”(L.201)
“Her amelde bir ihlas ciheti olduğundan, insan hareketinde rıza-yı İlahîyi düşünüp, vazife-i İlahiyeye karışmamasıyla a’lâ-yı illiyyîne çıkacağını yol gösteren mühim bir mes’eledir.”(L.393,Ms.173)
“

“İnsanlar helak oldu alimler müstesna(İnsanlar helak olsada alimler helak olmazlar),alimlerde helak oldu ilmi ile amel edenler müstesna,onlarda helak olsa ihlaslı olanlar müstesna,onlar ise helak olmayıp azim bir tehlike ile karşı karşıyadırlar.”hadîs-i şerifi mucibince, İslâmiyette ihlas en mühim bir esas olduğu…”(L.397,K.K.603)
“Demek şimdi bir ihtiyaç var ki, kader-i İlahî onları bize musallat ediyor. Onlar mevhum bir cem’iyet isnadıyla zulmederler. Kader ise, “neden tam ihlasla, tam bir tesanüdle, tam bir hizbullah olmadınız?” diye bizi onların elleriyle tokatladı, adalet etti.”(Ş.533)
“İbadetin ruhu, ihlastır. İhlas ise, yapılan ibadetin yalnız emredildiği için yapılmasıdır.”(İ.İ.85)
“Necat, halas ancak ihlas iledir.”(Ms.70)
“En az onbeş günde bir defa okunması emir buyurulan Yirmibirinci Lem’a, evrad edinilecek kadar ehemmiyetlidir. Malûmdur ki, kale içinden feth olunur. Bugünkü muvaffakıyete sebeb olan ihlas kalkarsa, maazallah o zaman çok vahim neticeler tevellüd eder.”(B.306,L.148)
“Madem mesleğimiz a’zamî ihlastır; değil benlik, enaniyet, dünya saltanatı da verilse, bâki bir mes’ele-i imaniyeyi o saltanata tercih etmek a’zamî ihlasın iktizasıdır.”(E.II/246)
MUHAMMED SURESİ-1-11
AHKAF SURESİ-27-35
AHKAF SURESİ-21-26
AHKAF SURESİ-11-20
LAİKLİK ÜZERİMİZE GİYDİRİLMİŞ BİR DELİ GÖMLEĞİDİR
AHKAF SURESİ-1-10
CASİYE SURESİ-22-37
CASİYE SURESİ-12-21
HARAM LOKMA-2-
CASİYE SURESİ-1-11
HARAM LOKMA
HARAM LOKMA
**************
-HARAM:” Harama girmeye hiç lüzum yoktur.”(S.29,276,327)
“Zaruret, haramı helâl derecesine getirir.” İşte şu kaide ise, küllî değil. Zaruret eğer haram yoluyla olmamış ise, haramı helâl etmeye sebebiyet verir. Yoksa sû’-i ihtiyarıyla, gayr-ı meşru sebeblerle zaruret olmuş ise, haramı helâl edemez, ruhsatlı ahkâmlara medar olamaz, özür teşkil edemez. Meselâ: Bir adam sû’-i ihtiyarıyla, haram bir tarzda kendini sarhoş etse; tasarrufatı, ülema-i Şeriatça aleyhinde caridir, mazur sayılmaz.”(S.482,L.142,Ms.91,E.II/242)
“Mezhebimizce en mu’teber olan İbn-i Hacer diyor ki: “Salahat niyetiyle sana verilen bir şeyi, sâlih olmazsan kabul etmek haramdır.”(M.14,28)
“Menhus, bereketsiz bir mal-i haramı kabul eden düşünsün ki, ne kadar muzaaf bir divaneliktir.”(M.418)
“Haram dairesindeki bir saat lezzet, bazan bir sene ve on sene hapis cezasını çektirir.”(Ş.204)
“Bu vatanın ve bu milletin hayat-ı içtimaiyesi bu acib zamanda anarşilikten kurtulmak için beş esas lâzım ve zarurîdir: Hürmet, merhamet, haramdan çekinmek, emniyet, serseriliği bırakıp itaat etmektir.”(Ş.349,675,Ks.145,241,T.557)
“Haramın mukaddemesi, haramdır.”(İ.İ.180)
“Ağyarın malı, ismet-i şer’iye için haram olmuştur. İnsanın eti, hürmet ve keramet için; zehir, zarar için; lâşe eti, necaset için haram olmuşlardır.”(İ.İ.193,Ms.218)
“Cenab-ı Hak sana ibahe suretinde verdiği hayatı intihar ile hâtime çekemezsin, gözünü çıkaramazsın ve manen gözü kör etmek demek olan gözü verenin rızası haricinde harama sarfedemezsin. Ve hâkeza kulağı ve dili ve bunlar gibi cihazatı harama sarfetmekle manen öldüremezsin. Ve eti yenilmeyen hayvanını lüzumsuz tazib edip katledemezsin. Ve hâkeza.”(B.327)
“İmam-ı Şafiî’nin (R.A.) dediği gibi: Haram nazar, nisyan verir.”(Ks.133,141)
“Bir haramın terki vâcibdir.”(Ks.148,T.303)
“Haramların terkinde riya giremez. İzharı riya olamaz.”(Ks.184)
“Böyle büyük kebair içinde haramların terkindeki takvayı izhar etmek, değil riya belki ihfasından pek çok derece daha sevablı ve hâlistir.”(Ks.184)
“Şimdi malda ve rızıkta hileler ile, sû’-i istimal ile, rüşvetle çok haram karıştığı ve ekinciler kendi malına hakkıyla sahib olmadığı ve on adamdan iki-üçü tam rahmete müstehak ise, ekincilerin malından istifade edenlerden beş-altısı ya zulüm ile –haram karıştırmakla- ya şükürsüzlükle rahmete istihkakını kaybediyor.”(E.I/33,T.132)
“Bu medeniyet-i hazıra insanı çok fakir ediyor. O ihtiyaç cihetinde beşeri zulme, başka haram kazanmaya sevk etmiş.”(E.II/99,100)
“BİR GÜNAH
İŞLEYEN BİN
GÜN-ÂH
ÇEKER”
“Herbir günah içinde küfre gidecek bir yol var. O günah, istiğfarla çabuk imha edilmezse, kurt değil, belki küçük bir mânevî yılan olarak kalbi ısırıyor.”
ATEŞE DAYANABİLDİĞİN KADAR GÜNAH İŞLE ..




