HARAMIN SANCISI

HARAMIN SANCISI

Haramın verdiği sancıyı tadan bir insanın onun vermiş olduğu sancıyı çekmekle kalmayıp,hala devam eden sancısının bir ifadesidir ki;bunu kendisine anlatmaya mecbur kılmıştır;

Ben daha dokuz yaşında iken,bir gün kötü arkadaşıma kandım.Mahallelerinde bulunan bir bahçeye girdik.

Aman Allahım! Ne güzel kayısılardı onlar! Olgunlaşmış,tatlı idiler.

Annem ve babamın daha önceki hatırlatmalarını unutmuştum. Haram sancıdır demişlerdi.

Arkadaşımızla beraber rahat ve zevkle yemiştik. Yememizi engelleyecek hiçbir engel yoktu,rahattık.

Sağlıklı bir insandım. Hemen hemen ciddi manada bir hastalık da geçirmemiştim.

Arkadaşımın sesinde bir değişiklik olmuştu. Sesi çıkmaz olmuştu. Oysa o devamlı çok konuşkandı. Konuşmayı da severdi. yemesiyle beraber onda bir değişiklik hissediyordum. O ise yemeye karşı hızı kesilmiş olarak devam ediyordu.

Artık gittikçe hızı kesilmiş,yiyemiyordu. Oda bendeki değişikliğe az farklılıkla beraber şahit olmuştu. O bana değiştiğimi,ben de ona değişmiş olduğunu söylüyorduk.

Çok geçmedi ki;bende de,onda da bir anda bir kıvranma,bir sancılanma başlamıştı. İkimizde şaşkındık.

Yüzlerimiz kızarmış,kendimizden geçmiştik.Gözümüzü açtığımızda,Ahmet’le ben karşı karşıya hastahane odasında kendimizi bulmuştuk.

Öğrendik ki;oradan geçmekte olan birisi bizi baygın görünce korkmuş,hemen aceleyle hastahaneye yetiştirmiş.

Ailelerimizde gelmişlerdi. Ancak sancı hala geçmemiş,azalmakla beraber devam ediyordu.

Doktor amcaya söylediğimizde oda şaşırmış ve şöyle demişti;Size en tesirli iğneden vurdum. Kesinlikle sancının olmaması lazım. Kesilmesi gerek.

Çekilen bir çok filimler hastalığımızı ortaya koymamıştı. Teşhis edemediler. Tüm bölümlere gittik. Tüm bölümlerin doktorları toplandılar. Hepsi de şaşkınlık içerisinde kalmışlardı. Sanki tüm öğrendikleri bizim basit gibi görülen rahatsızlığımız karşısında yenik düşmüşlerdi. Çünki Ahmet’de de bende de ağrılar bir türlü kesilmek bilmiyor,devam ediyordu.

Mesleklerinde gayet yetkili olan bu doktorlar,son olarak şöyle bir rapor verdiler:” Bu hastalık tıbbın aciz kaldığı,teknolojinin yenik düştüğü,tesbit edilemiyen bir hastalıktır.

Eğer hiç bitmeden devam ederse,bir de yurt dışına götürün,dediler.

Ekmek yer,su içer gibi hap kullanıyor,iğne vuruluyorduk. Midemizdeki sancı azalıyor,ancak bir türlü kesilmiyordu. Çaresizdik.

İçim ateş gibi yanıyor,soğuk suyla sürekli söndürmeye çalışıyordum. Çok giymişsindir,dediler. Giysilerimi azaltmama rağmen pek bir şey değişmiyordu.

Ahmet’de benden pek farksız değildi. İki insan,bir vücut gibi sıkıntı içerisinde idik.

-Bir gün din dersinde iken Din hocamız anlatmıştı:” Çocuklar! Sakın haram yemeyin. Başkasının malını izinsiz yere alıp kullanmayın. Yoksa karnınızda ateş olur,sizi yakar.”demişti.

Birden onu hatırladım! Acaba??…dedim.

Bu durumu anneme anlattım. Amcaların bahçesine izinsiz girip,kaysı toplayarak yediğimizi söyledim.

Annem ise bana:” Oğlum onlar her zaman pazara getirip satarlar. Hatta babanda onlardan iki kilo almış,hepimiz yemiştik. Hatta sen de yemiş,hiç birimize bir şey olmamıştı.”

Annem doğru söylüyordu. Yemiştik,hiçbir şeyde olmamıştı.

Yine de annem babamı o amcalara göndermiş,helallik dilemesini istemişti.

Babam da giderek adamı bulmuş,helallik dilemiş. Hatta amca yanıma bir gelsinler bakalım,demiş.

Hayret! Bizde beş gündür devam eden karın sancısı geçmişti. Hepimizde şaşkındık. Doktorlarda şaşırdılar. Zaten biz,herhangi bir yaranın olmadığını biliyorduk,dediler.

Hastahaneden ayrılırken ilk işimiz Ahmet’le beraber amcanın yanına gidip,elini öpmek oldu. Özür dilediğimizde,bizi affettiğini söyledi. Çok iyi bir insandı. Bize çokça kaysı getirdi. Biz ise biraz korkarak,biraz da çekinerek yedik. Hiçbir şeyde olmadı. Çünki amca getirmiş ve helal idi.

Demek ki;bizdeki sancı,haramın sancısı imiş…

25-12-1994

MEHMET ÖZÇELİK

ADIYAMAN

Loading

No ResponsesOcak 3rd, 2015