DİN TAHRİFÇİLERİ
DİN TAHRİFÇİLERİ
Sitemden İslam huku bölümünden
*Ulama ile evliya arasındaki ince farkı şu; alimler konuşur, söyler ve amel ederler. Veliler ve erbabı ise; önce yapar. Sonra söylerler. Birinde ilim var. Diğerinde eylem var.
*İmam Mâlik’in “Fıkıh öğrenmeyip, tasavvuf ile uğraşan, zındık olur. Fıkıh öğrenip tasavvuftan haberi olmayan sapık olur. Her ikisini edinen, hakikate varır” sözü meşhurdur.
*İslami tenkide, her türlü fetvayı vermeye açılan kapı, gelenekcilik kapısıdır.
Bulunan suçlu ve günah keçisi ise, emeviler ve emeviciliktir.
*Lokman.6. ayette geçen; lehve-l hadîs -ifadesini hadise olan saldırıyı ayetin manasını değiştirerek saptırdı ve sapıttılar.
-Mustafa İslamoğlu:
“Ama insanlardan öyleleri vardır ki, (başkalarını) Allah yolundan bilgisizce saptırmak ve onu gülünç duruma düşürmek için (ilâhî mesajlar üzerinde) hadis oyunu oynamaya kalkışırlar:[3634] işte onlar onur kırıcı bir terk edilmişliğe mahkûm olacaklar.”
Bu kısa ifadeyle tahrif etmekle kalmamış, genişçe verdiği boş söz ve ifadesiyle tahrifini daha da büyütmüş.
http://www.kuranmeali.com/Aciklama.php?meal=islamoglu&sureno=31&ayet=6
Yaşar Nuri Öztürk Meali -“ İnsanlardan öylesi vardır ki, Allah yolundan bilgisizce saptırmak için hadis/laf eğlencesi satın alır ve onu alay konusu edinir. İşte böylelerine rezil edici bir azap vardır.”
-Diyanet mealinde ise:-“ İnsanlar arasında, bir bilgisi olmadığı halde Allah yolundan saptırmak için gerçeği boş sözlerle değişenler ve Allah yolunu alaya alanlar vardır. İşte alçaltıcı azap bunlar içindir.”
Elmalı mealinde;” Bayağı insanlardan kimi de vardır ki, bilgisizce Allah yolundan saptırmak ve onu eğlence yerine tutmak için laf eğlencesi (veya boş söz) satın alırlar. İşte onlar için aşağılayıcı bir azab vardır.”
** Yıllar öncesinde bir felsefe hocası diğer bir öğretmenle konuşurken, haccın ve orucun daha serin aylarda yapılmasının uygun olacağını söylemişti.
Ehliyetsiz ve yetkisiz birisinin kendisini İslamiyet’e uyduramamasindan dolayı, İslamiyeti kendisine uydurma düşüncesinin reformist ve cehaletine vermiştim.
Ancak bu cızırtılı ses içerden gelince, kürtün gövdenin içerisinde ve ağacı acıtan ve incitenin balta değilde, kendinden görünen onun sapı olunca işin vehameti ve muzirligi zahir olmuş oldu.
İşte,
Bayraktar Bayraklı: Ramazan’ı Eylül ayına sabitleyebiliriz!
Sanki babasının malını satıyor. Allah’ın o sıcak belde olan Arabistan’da peygamberine bile vermediği ve o aziz peygamberin böyle bir uygulamaya gitmediği, sahabelerin bile teklif etmediği bir şeyi tv.de, herkese açık bir ortamda eğer bunamamışsa dile getirmek en az tabirle küstahlıktır ve dine ihanettir.
Şeytani bir kibrin mahsulüdür.
Zira bu uygulama beraberinde hac, cuma, teravih gibi bir çok uygulamaları da beraberinde getirecek, dini tahribe kapı açacak, İslam dünyasının birliği bozulacaktır.
Tıpkı rüyeti hilal fitnesiyle bulandırılması, ittihad ve uhuvvetin yıpranması gibi.
*Bu zihniyet ektiklerini biçmekte ve de biçtirmektedir.
O zararlı tohumlar, zararlı fikirleri netice vermektedir.
Şefaatı inkâr etmektedir.
Delili onca ayetle sabit olduğu halde.
http://www.tesbitler.com/index.php?s=%C5%9Fefaat
**Hz. Musa’nın kavmi bir çok sefer kendisine tevessül etmiş, oda kabul etmiş vede kabul edilmiştir.
10 civarında tevessül de bulunmuşlardır.
Maide. 35.O’na yakın olmak için vesile arayın”
. peygamberimize salavat.
.yağmur duasında çocuk, hayvan ve yaşlıları götürme.
.Hz Ömer’in yağmur duasına ibni Abbası götürme si
.neden mihraba ve kabeye yöneliyoruz.
.lihyei Şerife neden hürmet edilmektedir.
Neredeyse tevessül edilmeyen bir iş yok gibidir.
Çocuğun anneden doğması..
Musa’nın bastonuyla taşa vurması, suyun taştan çıkması.
Musa’nın kavmindeki suçlunun belli hayvanın organıyla vurup konuşması.
************
ŞEFAAT
-ŞEFAAT:”En parlak rahmetini izhar eden o Rahman-ı Zülcemal, elbette kendi istiğna-i mutlakına karşı, rahmetini ihtiyac-ı mutlak içindeki zîhayata ve insana makbul bir şefaatçi yapmış.”(S.11,388)
“Cenab-ı Hak bizleri, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın şefaatına mazhar etsin, âmîn.”(S.585)
“Enbiya ve evliyaya Kur’anın tarif ettiği tarzda muhabbetin neticesi: O enbiya ve evliyanın şefaatlarından berzahta, haşirde istifade etmekle beraber; gayet ulvî ve onlara lâyık makam ve füyuzattan o muhabbet vasıtasıyla istifaza etmektir.”(S.649)
“Makbul bir dua olan salavat-ı şerifeyi şefaatçı gibi zikretmeli…”(M.279,77-80)
“Anla ki; Kur’an ne kadar makbul bir şefaatçı…”(M.384)
“Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ı şefaat için nasıl bulacağız?
bir zât nuraniyet sırrıyla, bir dakikada binler yerde bulunup, milyonlar adamlarla görüşebilir.”(M.384)
“Bana sekiz sene kemal-i sadakatla hiç gücendirmeden hizmet eden Barla’lı Süleyman’ın halasının, bir vakit gözü kapandı. O sâliha kadın, bana karşı haddimden yüz derece fazla hüsn-ü zan ederek, “Gözümün açılması için dua et” diyerek, câmi kapısında beni yakaladı. Ben de, o mübarek ve meczube kadının salahatını duama şefaatçı yapıp, “Ya Rabbi, onun salahatı hürmetine onun gözünü aç” diye yalvardım. İkinci gün Burdur’lu bir göz hekimi geldi, gözünü açtı. Kırk gün sonra yine gözü kapandı. Ben çok müteessir oldum, çok dua ettim. İnşâallah o dua, âhireti için kabul olmuştur.”(L.213,225)
“O dergâhta en makbul bir şefaatçı, acz ve za’ftır.”(L.228)
“Kur’anı ve Cevşen-ül Kebir’i şefaatçı ederek rahmetinden afvımı niyaz ediyorum.”(L.374)
“Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm’a Makam-ı Mahmud verilmesi, umum ümmete şefaat-ı kübrasına işarettir.”(Ş.97)
“Ya Rabbi! Cebrail, Mikâil, İsrafil, Azrail hürmetlerine ve şefaatlerine, beni cinn ve insin şerlerinden muhafaza eyle”(Ş.257,265)
“Hem mevcudat âyinelerinde cemallerini gösteren bütün esma-i kudsiye-i İlahiye ile beraber istiyor; o esmadan şefaat taleb ediyor, görüyorsun.”(Ms.42)
“Her bir ferd ötekilere duacı olur, şefaatçi olur, tezkiyeci olur, bilhassa Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâma…”(Ms.239,B.157)
“Yâsin Suresini şefaatçı yapıp Kur’an’ın feyzini ve bereketini isteyeceğiz.” (B.168,St.260)
MEHMET ÖZÇELİK