2.RAMAZAN SENARYOLARINDAN , TÜRKÇE İBADET VE EZAN

2.RAMAZAN SENARYOLARINDAN , TÜRKÇE İBADET VE EZAN

             Senaryoların ilki 1997 Ramazanın da Fadime ve Müslim ile başlatılmıştı. Müslümanların Ramazanlarını âsûde geçirmelerine gölge düşürülmüştü.

            Artık oyun;Müslümanların manevi dünyalarından uzak durup da cephe almak değil,bizzat içlerine girerek fitne tohumları atmak ve ekmek yolu idi.

            Ve başarılı olundu… Öyle göründü ve gösterildi. Ve bir yıl içerisinde senaristler tekrar eski hallerine bir çok vebal ve nefret yüklenmiş olarak döndüler.

            Artık 1998 Ramazanına hazırdım ve dostlarıma da hazır olmalarını tenbih ediyordum. Bu Ramazanda da yeni bir senaryo ve yeni bir gündemle ortaya çıkacaktı. Ve çıkıldı da…

            Ve şimdiden de söylüyor ve teminat veriyorum ki;1999 yılında ve yine Ramazan ayında değişik bir gündemle bir meselenin çözümü için değil,çok meselelerin gündeme oturması için içerden fitne tohumları bizzat ekilmeye devam edecektir.

            Türkçe ibadet yani namaz olarak ortaya atılan daha doğrusu otoriter olan İslam âlimlerince fetvası verilen bu konunun kîl-ü kâl-leri diğer bir ifadeyle,düşünülüp bütün alternatiflerin ortaya konulup,namaz kılmamayı veya üstün körü namazı geçiştirmeyi engelleyecek bütün yöntemlerin göz önüne serilmesinden sağlıklı ibadeti yapmayı temin içindir. Yoksa ibadet yapmamak için fetva aranmamış. En takva yol tercih edilmiştir.

            Türkçe ibadet yapmaya mesned gösterilen ve İmam-ı Azam Ebu Hanifeye isnad edilen fetva ki;Namazda fatihanın “ Farsça olarak okunabileceği…”

            Zayıf ve şartlı bir kayda bağlanan İmam-ı Azamın;Fatihanın Farsça tercümesinin namazda okunacağı fetvasının imameyn olan talebelerinden İmam-ı Muhammed ve İmam-ı Yusufa göre de “ Öğreninceye kadar meâlini Farsça olarak okuyabileceğini söylemişlerdir.”[1]

            İmam-ı Azamın diğer imamlara muhalif olarak vermiş olduğu bu fetvasının beş cihette hususi olduğunu söyliyen Bediüzzaman Hazretleri bunları özetle şöyle sıralar:[2]

            1- İslam memleketinden uzak başka   memleketlerde bulunanlar.

            Nitekim İslâmın Dâr-ı harbdeki uygulamasını,dar-ı İslâma teşmil edemeyiz.[3]

            Yani hapisdeki mahpusa veya İslam memleketi olmayan,müslümanların bulunmadığı küfür diyarında helâl olan bir şey haram,haram olan bir şey de helâl olurken,bir Cuma namazının farziyeti kalkarken,bu durumu İslam beldesinde ve hür olan bir insanın kendisine de uygulamaya kalkışması,İslamı yaşamanın değil yaşamamanın,inanmanın değil inanmamanın bir ifadesidir.

            Zira “ Zaruretler haramı helâl kılar.” hakikatı da bazı farzları devre dışı kılmakla,İslâmın namaz,oruç,abdest ve hac gibi bir çok ibadetlerde kolaylığını göstermek de ve Peygamberimizin “ Din kolaylıktır. Din kolaylıktır. Din kolaylıktır.” hadisini de doğrulamış olmaktadır.

            Esas olan fetva değil takva,ruhsat değil azimettir. Yani yapmama ve yapamama yolunda yol bulmak değil,en üstününü yapabilmek ve de yapmaktır.

            Nitekim Adliyede,askeriyede ve eğitimde bir kural olduğu gibi,hepsinin üzerinde olan dinde de aksi düşünülemez. Onda da en mükemmel derecede kurallar mecmuası olarak mevcuttur.

            2- Gerçek ihtiyaca binaendir. Ta ki o insan namazını terketmesin.

            3- Bir rivayette,cennet ehlinin lisanından sayılan Farisi lisanıyla tercümeye mahsustur.

            4- Fatiha ta mahsus olarak cevaz verilmiş;ta fatihayı bilmeyen namazı terketmesin.[4]

            Hadis de;” Cebrail,bana Beytin (Ka’benin)yanında,iki kerre (yani iki gün) imam oldu.” nasıl kılınacağını bütün yönleriyle talim etti.[5]

            Ve yine Hadis de:” Beni namazı kılar gördüğünüz gibi namazı kılınız.”

            Asıl olan Peygamberimizin kıldığı tarzdaki namazdır.

            Gerek ezan,gerekse de namazın;Hadisdeki uygulamanın gerekliliği ve sağlamlılığı;Hadislerinde ayetler gibi sağlamlılığını göstermekte ve onlara uyumunu da zaruri kılmaktadır.[6]

            Hz. Ebu Hüreyre den,anlatıyor:” Rasulullah (S:A:V) buyurdular ki;”Kim Fatiha-i Şerife duasını okumadan namaz kılarsa bilsin ki bu namaz nakıstır,eksiktir.”

            Ebu Hureyre ye:” Biz imamın arkasında bulunuyorsak (Ne yapalım?)”diye sorulmuştu. Şu cevabı verdi: “ Yine de içinden oku. Zira ben Rasulullahın şöyle söylediğini işittim:

            “ Allah Taala Hazretleri (Bir Hadisi Kudside) buyurdu ki:” Ben kıraati –Kıraati yüksek sesle yapma,gizli de okuma.-[7] kulumla kendi aramda ikiye böldüm. Yarısı bana aid,yarısı da ona. Kuluma istediği verilmiştir. Kul:

            “ Elhamdulillahi Rabbil Alemin-deyince, Aziz ve Celil olan Allah “Kulum bana hamdetti.”der. “ Errahmanirrahim” deyince, Allah “ Kulum bana sena da bulundu.”der. “ Maliki yevmiddin”deyince,allah “ Kulum beni tebcil ve taziz etti.”der. “ İyyake Na’budu ve iyyake Nestain”deyince,Allah” Bu,benimle kulum arasında bir (Taahhüttür.) Kuluma istediğini verdim.”der. “ İhdinassıratel Müstakim. Sıratellezine En’amte Aleyhim. Ğayril mağdubi aleyhim veleddallin.” dediği zaman:” Bu da kulumundur,kuluma istediği verilmiştir.”buyurur.[8]

            Namazda okunacak olan âyetlerin Kur’an-dan olması gerekir. Meâl ve tefsirler beşerin sözleridir ki,bunu birde bütün mevcut diller için genellediğimizde;Kur’an hangisidir? Hangisiyle kılınacaktır? Yoksa hepsiyle mi?

            Evet,Kur’an hem lafzıyla hem de mânasıyla kur’an-dır. Beşerin karihası ve sözleriyle değil. Bizzat Cebrâil Kur’an-ı Arapça olarak indirmiş,Kur’an-da da öyle buyurulmuştur.[9]

                                                                                                                                         MEHMET ÖZÇELİK        

[1] İslam Ansiklopedisi TDV. 12 / 255.

[2] Bkn.Mektubat.B.S.Nursi.Sh.420.

[3] İslam Ans.age. 8 536,541.

[4] Bkn. Haşiyetü Reddül Muhtar ala ed-Dürrül Muhtar.Şerhu Tenvirul Ebsar. (Arapça) Muhammed Emin.İbni Abidin. 1 / 483.

[5] İslam Tarihi.Mekke Devri.M.Asım Köksal. 5 / 186-188,Sahih-i Buhari muhtasarı.Tecrid-i Sarih Tercümesi.M.Uğur,M.C.Sofuoğlu.2/461.

[6] Bkn.Risale-i Nurun Kudsi Kaynakları.A.Badıllı.Sh.238,Hadis İlmi.1.Bölüm,İslam Ans.age.15/27-64,12/38-42.

[7] Vela Techer bi Salatike vela Tuhafit biha..İsra.110.

[8] Kütüb-ü Sitte.Prof.İ.Canan.8/404.

[9] Yusuf.2.

Loading

No ResponsesOcak 1st, 2015