İngiliz siyaseti ne üzerine bina edilmiştir.

İngiliz siyaseti ne üzerine bina edilmiştir.


İngiliz siyaseti, parlamentarizm ve demokrasi prensipleri üzerine bina edilmiştir. İngiltere’de siyasi iktidar halkın seçtiği milletvekillerinin oluşturduğu parlamentoya dayanır. Parlamento, Yasama Meclisi (House of Commons) ve Lordlar Kamarası (House of Lords) olmak üzere iki meclisten oluşur.

İngiliz siyasetinde, hükümetin başı olan Başbakan, parlamentoda çoğunluğa sahip olan parti veya parti koalisyonunun lideri olarak seçilir. Ülkenin hükümet politikalarını belirler ve yürütür. Başbakan, devlet başkanı olan Kraliçe veya Kral ile birlikte devletin sembolik temsilcisi olan Monarşi ile de ilişkilidir.

İngiltere’de siyasi partiler önemli bir rol oynamaktadır. Ana siyasi partiler İşçi Partisi (Labour Party), Muhafazakar Parti (Conservative Party) ve Liberal Demokrat Parti (Liberal Democratic Party)’dir. Partiler, halkın temsilcilerini seçmek için seçimler düzenler ve siyasi iktidara gelmek için yarışırlar.

İngiliz siyasetinde temel prensipler arasında hukukun üstünlüğü, ifade ve düşünce özgürlüğü, kişisel özgürlükler ve adil seçimler yer almaktadır. Ayrıca bağımsız yargı sistemi de siyasi süreçlerde önemli bir yer tutar.

İngiltere’nin siyasi yapısı ve süreçleri, zaman içinde evrim geçirmiş ve şu anda ülkenin siyasi sistemi tarih boyunca oluşmuş olan unsurları da içermektedir. Ancak temel olarak parlamentarizm ve demokrasi ilkesine dayanmaktadır.

@@@@@@

İngiltere siyasetinin dünya siyaseti ve yönetimi üzerindeki etkileri nelerdir

İngiltere’nin siyasi sistemi ve tarihi, dünya siyaseti ve yönetimi üzerinde önemli etkileri vardır. İşte bazı örnekler:

1. Parlamentarizm ve Demokrasi Modeli: İngiltere, parlamentarizm ve demokrasinin temellerinin atıldığı bir ülke olarak kabul edilir. Parlamentarizm, dünyada pek çok ülkenin siyasi sistemlerine de yansımış ve etkilemiştir. İngiltere’nin parlamenter modeli, diğer ülkelerin siyasi yapılarının oluşumunda referans alınmıştır.

2. İngilizce Dilinin Etkisi: İngiltere’nin dünya çapında etkili olan siyasi sistemi, İngilizce dilinin dünya genelindeki siyasi iletişimde kullanılmasına da büyük katkı sağlamıştır. İngilizce, uluslararası ilişkilerde ve diplomatik görüşmelerde yaygın olarak kullanılan bir dil haline gelmiştir.

3. Koloni İmparatorluğu ve Yerleşimciliğin Etkisi: İngiltere’nin tarihsel olarak geniş bir koloni imparatorluğuna sahip olması, dünya siyasetinin şekillenmesinde etkili olmuştur. Koloni döneminde İngiltere’nin hakim olduğu bölgelerde, İngiliz yönetim ve yasaları benimsenmiştir. Bu da birçok ülkenin siyasi, hukuki ve eğitim sistemlerini etkilemiştir.

4. Hukuk Sistemi: İngiltere’nin Common Law adı verilen hukuk sistemi, dünya genelinde etkisini hissettirmiştir. Birçok ülke, İngiltere’nin hukukun üstünlüğü ve adil yargı sistemi prensiplerini benimsemiştir.

5. Ekonomik Etki: İngiltere, tarihsel olarak dünyada ekonomik gücünü korumuş ve ekonomik yönetimi etkilemiştir. Özellikle endüstri devrimiyle birlikte ortaya çıkan sanayi hamilelikleri ve serbest ticaret politikaları, dünyanın birçok ülkesinde benimsenmiş ve ekonomik kalkınmaya katkı sağlamıştır.

6. Kültürel Etki: İngiltere’nin sanat, edebiyat, müzik ve spor gibi alanlarda zengin bir kültür mirası vardır. Liverpool, Manchester United gibi futbol kulüpleri dünya çapında tanınmıştır. Ayrıca Shakespeare, Dickens, J.K. Rowling gibi yazarlar İngiltere’nin edebiyatını ve kültürünü dünya çapında etkilemiştir.

Tüm bu etkiler, İngiltere’nin siyasi sistemi ve tarihi ile dünya siyasetinin ve yönetiminin birbiriyle bağlantılı olduğunu göstermektedir. İngiltere’nin siyasi ve kültürel etkisi, birçok ülkenin siyasi ve hukuki sistemlerinin temelini oluşturmuş ve dünya genelinde etkisini sürdürmektedir.

@@@@@@

İngiltere devletinin tarihteki yenilgileri

İngiltere devleti tarih boyunca birçok zafer kazanmış olsa da, aynı şekilde bazı yenilgiler de yaşamıştır. İşte İngiltere’nin tarihteki bazı yenilgileri:

1. Amerikan Bağımsızlık Savaşı (1775-1783): İngiltere, Amerikan kolonilerinde bağımsızlık hareketlerinin başlamasıyla karşı karşıya kaldı. Bu savaş sonucunda İngilizler, Amerikalı kolonilerin bağımsızlığını kabul etmek zorunda kaldılar ve Amerika Birleşik Devletleri adıyla bağımsız bir ülke kuruldu.

2. Kaynaklarını harcayarak Fransız İhtilali ve Napolyon Savaşlarına katılma (1789-1815): İngiltere, Fransız İhtilali ve Napolyon Savaşları sırasında diğer Avrupa devletleriyle ittifaklar kurarak savaşa dahil oldu. Bu savaşlar, İngiltere’yi mali açıdan da zorladı ve uzun süreli çatışmalara yol açtı.

3. İrlanda’nın bağımsızlığı (1921): İngiltere, İrlanda’da uzun yıllar süren bağımsızlık hareketleriyle karşı karşıya kaldı. 1921 yılında imzalanan Anglo-İrlanda Antlaşması ile İrlanda, Birleşik Krallık’tan ayrılarak bağımsız bir devlet oldu.

4. İkinci Dünya Savaşı’ndaki yenilgiler: İngiltere, İkinci Dünya Savaşı’nda başarılı direniş gösterse de bazı önemli yenilgilerle karşılaştı. Örneğin, 1940’ta Dunkirk Muharebesi’nde zorlu bir şekilde geri çekilmek zorunda kaldı ve Fransa’nın büyük bir kısmı Nazi Almanyası tarafından işgal edildi. Ayrıca, 1942’de Singapur’un Japonya’ya teslim edilmesiyle İngiliz İmparatorluğu Asya’da önemli bir yenilgi yaşadı.

5. Suez Krizi (1956): İngiltere, Fransa ve İsrail, Mısır’ın Süveyş Kanalı’nı millileştirmesine tepki olarak askeri bir harekat gerçekleştirdi. Ancak ABD ve Sovyetler Birliği’nin müdahaleleri nedeniyle plan başarısız oldu ve İngiltere’nin uluslararası alanda prestiji zedelendi.

Bu gibi yenilgiler İngiltere devletinin tarihinde yaşanmış olsa da, ülke aynı zamanda da pek çok zafer de kazanmıştır ve tarihte önemli bir rol oynamıştır. Önemli olan, tarih boyunca hem zaferlerin hem de yenilgilerin olduğunu kabul etmek ve bu deneyimlerden ders çıkarmaktır.

#########

İngiltere Dünyada ne gibi bir politika izlemektedir

İngiltere, dünyada genellikle etkili bir dış politika izlemektedir. Temel politika hedefleri arasında ulusal çıkarları koruma, uluslararası işbirliği, insan haklarına saygı ve demokratik değerleri yayma bulunmaktadır.

1. Ulusal çıkarları koruma: İngiltere, ulusal güvenliği, ekonomik refahı ve uluslararası itibarı için çıkarlarını korumak amacıyla çeşitli stratejiler geliştirmektedir. Bu, ulusal güvenlik, savunma, ticaret ve yatırım politikalarını içerir.

2. Uluslararası işbirliği: İngiltere, uluslararası arenada işbirliği yapma ve uluslararası kuruluşlarla yakın ilişkiler sürdürme konusunda önemli bir rol oynamaktadır. Özellikle Birleşmiş Milletler, NATO ve Avrupa Birliği gibi uluslararası kuruluşlarda etkin bir şekilde yer almaktadır.

3. İnsan hakları ve demokrasi: İngiltere, insan haklarına saygı gösterme ve demokratik değerleri teşvik etme konusunda önemli bir adım atmaktadır. Bu, insan hakları ihlallerine karşı durmak, demokrasiyi desteklemek ve otoriter rejimleri eleştirmek gibi çeşitli politikaları içermektedir.

4. Küresel ılımlılık: İngiltere, küresel terörizmle mücadelede önemli bir rol oynamaktadır. Terörizmle mücadele için uluslararası ortaklarla işbirliği yapmakta ve istihbarat paylaşımı gibi stratejileri benimsemektedir.

5. Ekonomik ilişkiler: İngiltere, dünyanın önde gelen ekonomilerinden biri olarak, uluslararası ticaret ve yatırımlar konusunda açık bir politika benimsemektedir. Serbest ticareti teşvik etme, yeni pazarlar arama ve uluslararası ticaret anlaşmaları imzalama gibi adımlar atarak küresel ekonomik ilişkilerini güçlendirmeyi hedeflemektedir.

Bu politikaların yanı sıra, Brexit süreci İngiltere’nin uluslararası politikalarını da etkilemiş ve ülkeyi yeni bir dış politika dönemine sürüklemiştir. Brexit sonrası, İngiltere, kendi çıkarlarını ve ilişkilerini yeniden düzenlemek ve uluslararası alanda daha bağımsız bir rol oynamak için farklı stratejiler izlemektedir.

@@@@@@

İngiltere’nin İslam ülkeleri üzerinde uygulamakta olduğu politika ve hedefleri nelerdir

İngiltere’nin İslam ülkeleri üzerindeki politika ve hedefleri, genel olarak insan haklarına saygı, demokratik değerlerin teşviki, ekonomik işbirliği ve terörizmle mücadele gibi ana prensiplere dayanmaktadır. Ancak her İslam ülkesiyle ilişkiler farklıdır ve her ülke için ayrı politikalar izlenebilir. Aşağıda genel olarak İngiltere’nin İslam ülkeleri üzerindeki politika ve hedefleri arasında yer alan bazı noktalar bulunmaktadır:

1. İnsan hakları ve demokrasi: İngiltere, İslam ülkelerinde insan haklarına saygıyı, ifade özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü, demokrasi ve hukukun üstünlüğünü teşvik etmeyi hedeflemektedir. İngiltere, bu ülkelerde insan hakları ihlallerinin yaşandığı durumlarda eleştirel yaklaşım sergileyebilir ve ilgili hükümetlerle insan hakları konularında diyalog içinde olmayı tercih edebilir.

2. Ekonomik işbirliği: İngiltere, İslam ülkeleriyle ekonomik işbirliği geliştirmek için çeşitli adımlar atmaktadır. Bu adımlar, ticaret ve yatırım fırsatlarını değerlendirme, ticari ve ekonomik anlaşmalar imzalama, ortak projeler geliştirme ve işbirliğini artırma gibi alanları içerebilir.

3. Terörle mücadele: İngiltere, İslam ülkeleriyle terörle mücadele konusunda işbirliği yapmayı hedeflemektedir. Ülke, terörizmin kaynaklarını ve nedenlerini anlamak, istihbarat paylaşımı yapmak, radikalleşmeyi önlemek ve terör örgütleriyle mücadele etmek için diğer ülkelerle işbirliği yapmaktadır.

4. Barış ve güvenlik: İngiltere, İslam ülkelerinde barış ve güvenlik ortamının sağlanması için çaba sarf etmektedir. Bölgesel çatışmalara diplomasi yoluyla çözüm bulma, insani yardım sağlama, barış görevlerine katkıda bulunma ve silah ambargoları gibi adımlar atabilir.

5. Kültürel ve eğitim ilişkileri: İngiltere, İslam ülkeleriyle kültürel ve eğitim alanlarında ilişkilerini geliştirmektedir. Eğitim bursları, kültürel değişim programları, üniversite işbirlikleri ve dil eğitimi gibi faaliyetler İngiltere’nin hedefleri arasında yer alabilir.

Bu politika ve hedefler, ülkeler arasındaki ilişkilere, coğrafi bölgeye, siyasi duruma ve diğer faktörlere bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. İngiltere’nin İslam ülkeleri üzerindeki politikaları, zaman içinde de değişebilir.

@@@@@#

İngiltere’nin Türkiye üzerinde uygulamakta olduğu politika ve hedefleri nelerdir

İngiltere’nin Türkiye üzerinde uygulamakta olduğu politika ve hedefler şunlar olabilir:

Ekonomik İlişkilerin Güçlendirilmesi: İngiltere, Türkiye ile ekonomik ilişkilerini geliştirmeye ve ticaret hacmini artırmaya çalışmaktadır. Bu kapsamda serbest ticaret anlaşmaları ve yatırım olanakları sağlamak önemli amaçlardır.

Güvenlik İşbirliği ve Terörle Mücadele: İngiltere, Türkiye’nin terörle mücadele çabalarını desteklemekte ve güvenlik alanında işbirliğini güçlendirmeyi hedeflemektedir. Özellikle PKK, DEAŞ gibi terör örgütleriyle mücadele konularında işbirliği önemlidir.

Suriye Krizi ve Mülteci Politikası: İngiltere, Türkiye ile Suriye krizi ve mülteci sorununda işbirliği yapmakta ve Türkiye’ye mali ve insani yardımlar sağlamaktadır. Türkiye’nin Suriyeli mültecilere destek olma çabalarını desteklemek temel hedeflerdendir.

NATO İlişkilerinin Güçlendirilmesi: Hem İngiltere hem de Türkiye NATO üyesidir. Bu nedenle İngiltere, Türkiye ile NATO ilişkilerini güçlendirmeyi hedeflemekte ve ortak savunma ve güvenlik politikalarında işbirliğini artırmaktadır.

Kültürel ve Eğitim İlişkilerin Geliştirilmesi: İngiltere, Türkiye ile kültürel ve eğitim alanında işbirliğini artırmak istemektedir. Öğrenci ve akademik değişimi, kültürel etkinlikler ve sanatsal faaliyetler gibi konulara ağırlık vermektedir.

Bu politika ve hedefler İngiltere’nin güncel politika önceliklerine ve dönemsel gelişmelere göre değişebilir.

₺₺₺₺₺₺₺

İngiltere’nin Türkiye’yi kontrol etmek ve dizginlemek için yürüttüğü politika ve uygulamaları nelerdir

İngiltere’nin Türkiye’yi kontrol etmek veya dizginlemek için yürüttüğü politika ve uygulamaların bazıları şunlardır:

Sömürgecilik Dönemi: İngiltere, Osmanlı İmparatorluğu’nun zayıflamasıyla birlikte 19. yüzyılda bölgeleri kontrol etmeye ve etkisini artırmaya başladı. Özellikle Mısır ve Süveyş Kanalı gibi stratejik bölgelerde etkisini artırmış, Osmanlı İmparatorluğu üzerindeki etkisini güçlendirmiştir.

Dünya Savaşı: İngiltere, Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılmasının ardından Türkiye üzerinde kontrol ve etki sağlamak için 1. Dünya Savaşı’nı kullanmıştır. Savaş sonrasında İngiltere, Mondros Ateşkes Antlaşması ile İstanbul ve Çanakkale Boğazları gibi stratejik bölgeleri kontrol etmiştir.
Mandate Dönemi: I. Dünya Savaşı’nın ardından Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla birlikte, İngiltere’nin Türkiye’yi kontrol etme politikası değişmiştir. 1920 yılında yapılan Sevr Antlaşması ile Türkiye’nin büyük bir kısmının İngiltere tarafından kontrol edilmesi planlanmış ancak bu antlaşma Türk Kurtuluş Savaşı ile iptal edilmiştir.

İstihbarat Faaliyetleri: İngiltere, Türkiye üzerindeki etkisini sürdürmek için istihbarat faaliyetlerini aktif olarak kullanmıştır. Özellikle Soğuk Savaş döneminde Türkiye’nin NATO’ya üye olmasıyla birlikte, İngiltere istihbarat faaliyetlerini Türkiye’de artırmış ve askeri stratejik bilgi toplamıştır.

Ekonomik İlişkiler: İngiltere, Türkiye ile güçlü ekonomik ilişkiler kurmuş ve bu şekilde de Türkiye üzerinde etkisini sürdürmek için stratejiler geliştirmiştir. Özellikle enerji sektörü, finans ve yatırım alanlarında İngiltere’nin Türkiye’ye olan ilgisi gözlemlenmektedir.

Siyasi İlişkiler: İngiltere, Türkiye ile düşük seviyede resmi politik ilişkilere sahip olsa da, iki ülke arasında diplomatik temaslar ve müzakereler sürmektedir. İngiltere, Türkiye’nin AB üyeliği sürecinde de etkisini kullanmış ve destek vermiştir.

Bu maddeler, İngiltere’nin Türkiye’yi kontrol etme veya dizginleme politikalarının bazı örneklerini içermektedir. Ancak, politikalar ve uygulamalar her dönemde değişebilir ve daha geniş bir inceleme yapmak gerekir.

#######

İngiltere İslam ülkelerini nasıl kontrol edip hakimiyetini sürdürmeye çalışmaktadır

İngiltere’nin İslam ülkelerini kontrol etmek ve hakimiyetini sürdürmek için çeşitli yöntemleri mevcuttur. Bunlar arasında:

Koloniyal Dönem: İngiltere, 19. ve 20. yüzyıllar arasında birçok İslam ülkesini sömürgeleştirmiştir. Bu dönemde İngilizler, askeri güçlerini kullanarak İslam ülkelerini kontrol etmiş ve üzerlerinde hakimiyet kurmuştur.

Ekonomik İstismar: İngiltere, İslam ülkelerindeki doğal kaynakları ve ekonomik potansiyeli sömürerek bölgedeki etkisini artırmaktadır. Örneğin, petrol rezervlerine sahip olan bazı İslam ülkelerindeki petrol şirketlerini kontrol ederek enerji piyasasında güç elde etmektedir.

Politik Destek: İngiltere, İslam ülkelerindeki hükümetlere politik ve askeri destek sağlayarak onları etkileyebilmektedir. Bu destek sayesinde İngiltere, İslam ülkelerinin iç işlerine müdahale etme yeteneğine sahip olabilmektedir.

Kültürel Etki: İngiltere, İslam dünyasında kültürel etkisini artırmak amacıyla eğitim, medya ve kültürel değişim programları gibi araçları kullanmaktadır. Bu şekilde, İngiltere’nin değerleri ve yaşam tarzı İslam ülkelerinde daha fazla kabul görebilmektedir.

Askeri Varlık: İngiltere, İslam ülkelerinde askeri üsler kurarak bölgedeki gücünü korumaktadır. Örneğin, Birleşik Krallık Hindistan’a bağlı olarak Pakistan’da askeri üsleri bulunmaktadır. Ayrıca, Orta Doğu’daki çeşitli İslam ülkelerinde askeri varlığı devam etmektedir.

Bu yöntemler İngiltere’nin İslam ülkelerinde kontrol ve hakimiyet sağlamasına yardımcı olmuştur. Ancak, bu tür faaliyetler sık sık eleştirilere maruz kalmış ve çeşitli direniş hareketlerine yol açmıştır. Sonuç olarak, İngiltere’nin İslam ülkelerindeki etkisi tartışmalı bir konudur ve bölgesel ve küresel faktörlerle birlikte değişebilmektedir.

#######

İngiltere İslam ülkeleri içerisinde ve arasında dini tahrip ve tahrik amaçlı nasıl bir politika izlemektedir

Tarihsel olarak İngiltere’nin İslam dünyasıyla ilişkileri, sömürgecilik, ticaret, siyaset ve kültür alanlarında çeşitli boyutlar göstermiştir. İngiltere’nin İslam dünyasına yönelik politikası, kendi çıkarlarını korumak ve rakip güçleri dengelemek için değişkenlik göstermiştir. Bazı dönemlerde İslam ülkeleriyle işbirliği yapmış, bazı dönemlerde ise onlara karşı müdahaleci bir tutum sergilemiştir.

İngiltere’nin İslam dünyasıyla ilk temasları Haçlı seferleri sırasında olmuştur. Bu dönemde İngiltere, Müslümanlarla savaşan Hristiyan ittifakının bir parçası olarak yer almıştır. Ancak daha sonra İngiltere, Osmanlı Devleti ile ticari ve diplomatik ilişkiler kurmuştur. Osmanlı-İngiltere münasebetleri, 16. yüzyıldan itibaren gelişmeye başlamış ve 19. yüzyılın sonuna kadar devam etmiştir. Bu süreçte İngiltere, Osmanlı Devleti’ni Avrupa’daki rakiplerine karşı desteklemiş, ancak aynı zamanda Osmanlı topraklarını paylaşmak isteyen emperyalist güçler arasında yer almıştır1

İngiltere’nin 19. yüzyılda başlayan sömürgecilik faaliyetleri, İslam dünyasının pek çok bölgesini etkilemiştir. İngiltere, Hindistan, Mısır, Sudan, Nijerya, Somali, Kenya, Uganda, Malaya, Irak, Filistin gibi Müslüman çoğunluklu ülkeleri doğrudan veya dolaylı olarak yönetimine almıştır. Bu ülkelerde İngiliz egemenliği altında yaşayan Müslümanlar, çeşitli şekillerde direniş göstermişlerdir. Bazıları milliyetçi veya bağımsızlıkçı hareketlerle mücadele etmiş, bazıları ise dini veya siyasi cemaatler kurarak alternatif bir kimlik oluşturmuşlardır.

İngiltere’nin sömürge sonrası dönemde de İslam dünyasıyla ilişkileri devam etmiştir. İngiltere, yeni kurulan ulus devletlere karşı çeşitli siyasi ve ekonomik müdahalelerde bulunmuştur. Özellikle Ortadoğu’da petrol kaynaklarını kontrol etmek için ABD ve diğer Batılı güçlerle işbirliği yapmıştır. Ayrıca Soğuk Savaş döneminde komünizme karşı Müslüman ülkeleri desteklemiş veya baskılamıştır.

İngiltere’nin içinde yaşayan Müslüman nüfus da ülkenin İslam dünyasıyla ilişkilerini etkilemiştir. İngiltere’deki Müslümanların sayısı 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren artmıştır. Günümüzde yaklaşık . milyon civarında olan Müslüman nüfus 3, ülkenin siyasi, sosyal ve kültürel hayatına katkıda bulunmaktadır. Ancak aynı zamanda bazı sorunlarla da karşılaşmaktadır. Örneğin ırkçılık, ayrımcılık, yabancılaşma, radikalleşme gibi konular Müslümanların gündeminde yer almaktadır

Sonuç olarak, İngiltere’nin İslam dünyasıyla ilişkileri, tarihsel, coğrafi, siyasi ve kültürel faktörlere bağlı olarak değişkenlik göstermiştir. İngiltere, bazen İslam ülkeleriyle işbirliği yapmış, bazen de onlara karşı müdahaleci bir politika izlemiştir. Bu politikanın dini tahrip ve tahrik amaçlı olduğunu söylemek doğru olmaz. Ancak bu politikanın sonuçları, İslam dünyasında pek çok olumsuz etki bırakmıştır.

@#@@###

İngiltere’nin İslam dünyasındaki etkisi nedir?

İngiltere’nin İslam dünyasındaki etkisi, tarihsel, siyasi, ekonomik ve kültürel açılardan çok yönlü ve karmaşıktır. İngiltere, İslam dünyasıyla hem işbirliği hem de çatışma içinde olmuş, hem destek vermiş hem de müdahale etmiştir. İngiltere’nin İslam dünyasına yönelik politikası, kendi çıkarlarını korumak ve rakip güçleri dengelemek için değişkenlik göstermiştir. Bu politikanın sonuçları ise İslam dünyasında pek çok olumlu ve olumsuz etki bırakmıştır.

İngiltere’nin İslam dünyasındaki etkisini anlamak için, öncelikle ülkenin genel özellikleri, tarihi, yönetim şekli, ekonomisi, dış ilişkileri ve uluslararası konumu hakkında bilgi sahibi olmak gerekir. Bu konuda detaylı bir rapor için Küresel Düzende İngiltere Etkisi ve İngiltere’nin İslam Politikası başlıklı çalışmaya bakabilirsiniz.

İngiltere’nin İslam dünyasıyla ilişkileri, Haçlı seferleri sırasında başlamış ve Osmanlı Devleti ile kurulan ticari ve diplomatik ilişkilerle devam etmiştir. Osmanlı-İngiltere münasebetleri, 16. yüzyıldan itibaren gelişmeye başlamış ve 19. yüzyılın sonuna kadar devam etmiştir. Bu süreçte İngiltere, Osmanlı Devleti’ni Avrupa’daki rakiplerine karşı desteklemiş, ancak aynı zamanda Osmanlı topraklarını paylaşmak isteyen emperyalist güçler arasında yer almıştır1

İngiltere’nin 19. yüzyılda başlayan sömürgecilik faaliyetleri, İslam dünyasının pek çok bölgesini etkilemiştir. İngiltere, Hindistan, Mısır, Sudan, Nijerya, Somali, Kenya, Uganda, Malaya, Irak, Filistin gibi Müslüman çoğunluklu ülkeleri doğrudan veya dolaylı olarak yönetimine almıştır. Bu ülkelerde İngiliz egemenliği altında yaşayan Müslümanlar, çeşitli şekillerde direniş göstermişlerdir. Bazıları milliyetçi veya bağımsızlıkçı hareketlerle mücadele etmiş, bazıları ise dini veya siyasi cemaatler kurarak alternatif bir kimlik oluşturmuştur.

İngiltere’nin sömürge sonrası dönemde de İslam dünyasıyla ilişkileri devam etmiştir. İngiltere, yeni kurulan ulus devletlere karşı çeşitli siyasi ve ekonomik müdahalelerde bulunmuştur. Özellikle Ortadoğu’da petrol kaynaklarını kontrol etmek için ABD ve diğer Batılı güçlerle işbirliği yapmıştır. Ayrıca Soğuk Savaş döneminde komünizme karşı Müslüman ülkeleri desteklemiş veya baskılamıştır.

İngiltere’nin içinde yaşayan Müslüman nüfus da ülkenin İslam dünyasıyla ilişkilerini etkilemiştir. İngiltere’deki Müslümanların sayısı 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren artmıştır. Günümüzde yaklaşık 3 milyon civarında olan Müslüman nüfus 3, ülkenin siyasi, sosyal ve kültürel hayatına katkıda bulunmaktadır. Ancak aynı zamanda bazı sorunlarla da karşılaşmaktadır. Örneğin ırkçılık, ayrımcılık, yabancılaşma, radikalleşme gibi konular Müslümanların gündeminde yer almaktadır.

Sonuç olarak, İngiltere’nin İslam dünyasındaki etkisi, tarihsel, coğrafi, siyasi ve kültürel faktörlere bağlı olarak değişkenlik göstermiştir. İngiltere, bazen İslam ülkeleriyle işbirliği yapmış, bazen de onlara karşı müdahaleci bir politika izlemiştir. Bu politikanın sonuçları ise İslam dünyasında pek çok olumlu ve olumsuz etki bırakmıştır.

#######

İngiltere, hangi Müslüman ülkelerini yönetimi altına aldı?

İngiltere, tarihsel olarak pek çok Müslüman ülkeyi yönetimi altına almıştır. 19. yüzyılda başlayan sömürgecilik faaliyetleri, İslam dünyasının pek çok bölgesini etkilemiştir. İngiltere, Hindistan, Mısır, Sudan, Nijerya, Somali, Kenya, Uganda, Malaya, Irak, Filistin gibi Müslüman çoğunluklu ülkeleri doğrudan veya dolaylı olarak yönetimine almıştır. Bu ülkelerde İngiliz egemenliği altında yaşayan Müslümanlar, çeşitli şekillerde direniş göstermişlerdir. Bazıları milliyetçi veya bağımsızlıkçı hareketlerle mücadele etmiş, bazıları ise dini veya siyasi cemaatler kurarak alternatif bir kimlik oluşturmuştur.

İngiltere’nin sömürge sonrası dönemde de İslam dünyasıyla ilişkileri devam etmiştir. İngiltere, yeni kurulan ulus devletlere karşı çeşitli siyasi ve ekonomik müdahalelerde bulunmuştur. Özellikle Ortadoğu’da petrol kaynaklarını kontrol etmek için ABD ve diğer Batılı güçlerle işbirliği yapmıştır. Ayrıca Soğuk Savaş döneminde komünizme karşı Müslüman ülkeleri desteklemiş veya baskılamıştır.

İngiltere’nin içinde yaşayan Müslüman nüfus da ülkenin İslam dünyasıyla ilişkilerini etkilemiştir. İngiltere’deki Müslümanların sayısı 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren artmıştır. Günümüzde yaklaşık 3 milyon civarında olan Müslüman nüfus , ülkenin siyasi, sosyal ve kültürel hayatına katkıda bulunmaktadır. Ancak aynı zamanda bazı sorunlarla da karşılaşmaktadır. Örneğin ırkçılık, ayrımcılık, yabancılaşma, radikalleşme gibi konular Müslümanların gündeminde yer almaktadır.

Kaynaklar:

1: Dünyada monarşiyle yönetilen ülkeler hangileri? | Euronews 2: İskoçya’nın ilk Müslüman başbakanı Hamza Yusuf yemin … – BBC 3: Şeriat ile yönetilen ülkeler hangileri ve aralarındaki farklar ne?

#######

İngiltere’nin Müslüman ülkeleri yönetimi altına alma politikası nedir?

İngiltere’nin Müslüman ülkeleri yönetimi altına alma politikası, tarihsel, siyasi ve ekonomik faktörlere bağlı olarak değişkenlik göstermiştir. İngiltere, Müslüman ülkelerle hem işbirliği hem de çatışma içinde olmuş, hem destek vermiş hem de müdahale etmiştir. İngiltere’nin Müslüman ülkelerine yönelik politikası, kendi çıkarlarını korumak ve rakip güçleri dengelemek için değişkenlik göstermiştir. Bu politikanın sonuçları ise Müslüman ülkelerde pek çok olumlu ve olumsuz etki bırakmıştır.

İngiltere’nin Müslüman ülkeleriyle ilişkileri, Haçlı seferleri sırasında başlamış ve Osmanlı Devleti ile kurulan ticari ve diplomatik ilişkilerle devam etmiştir. Osmanlı-İngiltere münasebetleri, 16. yüzyıldan itibaren gelişmeye başlamış ve 19. yüzyılın sonuna kadar devam etmiştir. Bu süreçte İngiltere, Osmanlı Devleti’ni Avrupa’daki rakiplerine karşı desteklemiş, ancak aynı zamanda Osmanlı topraklarını paylaşmak isteyen emperyalist güçler arasında yer almıştır.

İngiltere’nin 19. yüzyılda başlayan sömürgecilik faaliyetleri, Müslüman ülkelerin pek çok bölgesini etkilemiştir. İngiltere, Hindistan, Mısır, Sudan, Nijerya, Somali, Kenya, Uganda, Malaya, Irak, Filistin gibi Müslüman çoğunluklu ülkeleri doğrudan veya dolaylı olarak yönetimine almıştır. Bu ülkelerde İngiliz egemenliği altında yaşayan Müslümanlar, çeşitli şekillerde direniş göstermişlerdir. Bazıları milliyetçi veya bağımsızlıkçı hareketlerle mücadele etmiş, bazıları ise dini veya siyasi cemaatler kurarak alternatif bir kimlik oluşturmuştur2

İngiltere’nin sömürge sonrası dönemde de Müslüman ülkelerle ilişkileri devam etmiştir. İngiltere, yeni kurulan ulus devletlere karşı çeşitli siyasi ve ekonomik müdahalelerde bulunmuştur. Özellikle Ortadoğu’da petrol kaynaklarını kontrol etmek için ABD ve diğer Batılı güçlerle işbirliği yapmıştır. Ayrıca Soğuk Savaş döneminde komünizme karşı Müslüman ülkeleri desteklemiş veya baskılamıştır.

İngiltere’nin içinde yaşayan Müslüman nüfus da ülkenin Müslüman ülkelerle ilişkilerini etkilemiştir. İngiltere’deki Müslümanların sayısı 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren artmıştır. Günümüzde yaklaşık 3 milyon civarında olan Müslüman nüfus 3, ülkenin siyasi, sosyal ve kültürel hayatına katkıda bulunmaktadır. Ancak aynı zamanda bazı sorunlarla da karşılaşmaktadır. Örneğin ırkçılık, ayrımcılık, yabancılaşma, radikalleşme gibi konular Müslümanların gündeminde yer almaktadır2

Kaynaklar:

2: İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) / T.C. Dışişleri Bakanlığı 1: İngiltere’deki ilk Müslüman – En Son Haberler – CNN TÜRK 3: BM’den İngiltere’ye mülteci yasa tasarısı uyarısı … – BBC

&&&&&&&&

Osmanlı-İngiltere ilişkileri hakkında daha fazla bilgi verir misiniz?

Osmanlı-İngiltere ilişkileri, 16. yüzyıldan itibaren gelişmeye başlamış ve 19. yüzyılın sonuna kadar devam etmiştir. Bu süreçte Osmanlı-İngiltere ilişkileri, ticari, siyasi, kültürel ve askeri alanlarda çeşitli boyutlar göstermiştir. Osmanlı-İngiltere ilişkilerinin başlangıcı, 1579 yılında imzalanan bir kapitülasyon antlaşmasıdır. Bu antlaşma ile İngiltere, Osmanlı topraklarında ticaret yapma hakkı elde etmiştir. Ayrıca İngiltere, Katolik Avrupa’dan aforoz edildikten sonra Osmanlı ile ittifak kurarak kendisini korumaya çalışmıştır.

Osmanlı-İngiltere ilişkileri, 18. yüzyılda daha da önem kazanmıştır. Osmanlı Devleti, Avrupa’daki rakiplerine karşı İngiltere’yi desteklemiş, ancak aynı zamanda Osmanlı topraklarını paylaşmak isteyen emperyalist güçler arasında yer almıştır. İngiltere ise Osmanlı Devleti’ni Rusya’ya karşı denge unsuru olarak görmüş ve Osmanlı’nın modernleşmesine katkıda bulunmuştur. Ancak İngiltere, aynı zamanda Osmanlı topraklarındaki azınlıkları kışkırtarak Osmanlı’yı zayıflatmaya çalışmıştır2

Osmanlı-İngiltere ilişkileri, 19. yüzyılda daha da karmaşık bir hal almıştır. Osmanlı Devleti’nin gerilemesi ve sömürgecilik faaliyetlerinin artması, Osmanlı-İngiliz ilişkilerini olumsuz etkilemiştir. İngiltere, Mısır, Sudan, Irak, Filistin gibi Osmanlı topraklarını doğrudan veya dolaylı olarak yönetimine almıştır. Ayrıca İngiltere, Balkanlarda ve Kafkaslarda Osmanlı’ya karşı ayaklanan halkları desteklemiş ve Osmanlı’yı savaşa sürüklemiştir.

Osmanlı-İngiltere ilişkileri, I. Dünya Savaşı’nda tamamen kopmuştur. Osmanlı Devleti, Almanya’nın yanında savaşa girmiş ve İngiltere ile savaş haline gelmiştir. Savaş sonunda Osmanlı Devleti yıkılmış ve toprakları İngiltere ve diğer müttefik devletler tarafından paylaşılmıştır4

Osmanlı-İngiltere ilişkileri, tarihsel olarak pek çok değişim ve dönüşüm geçirmiştir. Bu ilişkilerin hem olumlu hem de olumsuz etkileri olmuştur. Bu etkilerin günümüzde de devam ettiğini söylemek mümkündür.

Kaynaklar:

1: Osmanlı ile İngiltere ilişkilerinin unutulan 30 yılı – Yeni Şafak 2: Tanzimat Dönemi Osmanlı-İngiliz İlişkileri (1833-1878) – Hacettepe 3: I. DÜNYA HARBİ ÖNCESİNGİLTERE’DE KURULAN TÜRKOF BİR … – Belleten 4: İngiltere Osmanlı ilişkileri nasıl başladı? | Bahar Akpınar | Gerçek Gündem

@@@@@@@

Loading

No ResponsesEylül 10th, 2023