kuranda geçen kavramlar

*kuranda geçen kavramlar nelerdir

Kuranda geçen kavramlar şunlardır: Allah, peygamberler, kıyamet, cennet, cehennem, namaz, oruç, zekat, hac, iman, küfür, rızk, hayır, şer, adalet, merhamet, ibadet, günah, sevap, sabır, şükür, tevazu, takva, sadaka, niyet, ölüm, diriliş, kader.

 

* Kuranın bütünlüğü ile ilgili ayetlere örnekler nelerdir

Kur’an, “Kitap” olarak tamamlanmıştır:

“Bu Kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Her şeyi açıkladık” (En’am Suresi, 38. Ayet).

Kur’an, kendisini doğrulayan kitapların yerine geçmiştir:

“Şüphesiz Biz, sana mübarek bir Kitap indirdik ki, ayetlerini iyice düşünsünler ve aklı olanlar ibret alsınlar. Bu Kur’an da, öncekileri doğrulayan, onların yalanlayanlar için de bir uyarıdır” (Sad Suresi, 29-30. Ayet).

Kur’an, kutsal kitapları tamamlar:

“Bu, Bizim indirdiğimiz mübarek bir Kitap’tır. Sana indirilenin dışında ondan yoktur” (İsra Suresi, 9. Ayet).

Kur’an, Allah’ın sözüdür ve değiştirilemez:

“De ki: ‘Eğer insanlar ve cinler, bu Kur’an’ın benzerini getirmek için bir araya gelseler de birbirlerini desteklese de mutlaka getiremezler'” (İsra Suresi, 88. Ayet).

Kur’an, tüm insanlık için bir rehberdir:

“Bu Kitap, her şeyi açıklayıcı, her şeyi yol göstericidir ve inanmış olanlara bir rahmettir” (Lokman Suresi, 2-3. Ayet).

Kur’an, öncekilere gönderilen kitapların hatasız bir şekilde düzeltilmesidir:

“Biz de kendilerine apaçık hükümler verdik, öğüt ve rehberler gönderdik ki, kendilerine gönderilenlerdeki hükümleri doğru bir şekilde düzeltsinler” (Bakara Suresi, 213. Ayet).

Kur’an, hayatın tüm alanlarına dair hükümleri içerir:

“Biz Kur’an’da her şeyi açıkladık” (İsra Suresi, 89. Ayet).

Kur’an, insanlara adaletli davranmayı öğütler:

“Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder” (Nahl Suresi, 90. Ayet).

Kur’an, insanları cahilliğe ve bilgisizliğe düşmekten korur:

“Allah, kendisine yalvaranların yüzlerine kapısını açandır, karşılıksız yardım edendir, insanları cahilliğe düşmekten koruyandır” (Ra’d Suresi, 27. Ayet).

 

 

 

* Tarihte iran

İran tarihi, MÖ 3000’li yıllara kadar uzanmaktadır. İran, tarihte farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış ve zaman zaman kendi medeniyetini de oluşturmuştur. İran’ın tarihinde önemli olaylardan bazıları şunlardır:

Pers İmparatorluğu’nun kurulması: MÖ 550 yılında Pers krallığı, Büyük Kiros tarafından Med İmparatorluğu’na son verilmesiyle kurulmuştur. Pers İmparatorluğu, MÖ 350 yılına kadar varlığını sürdürmüştür.

İslamiyet’in gelişi: 7. yüzyılın başında İran, İslamiyet’in yayılmasıyla karşılaşmıştır. İslam, hızlı bir şekilde yayılmış ve İran’ın resmi dini haline gelmiştir.

Safevi Devleti’nin kurulması: 16. yüzyılda Şii İslam mezhebi İran’da yayılmaya başlamış ve Safevi Devleti kurulmuştur. Safevi Devleti’nin kurucusu Şah İsmail, İran’ı birleştirerek merkezi hükümeti güçlendirmiştir.

İran İslam Devrimi: 1979 yılında gerçekleşen devrimle, İran’ın monarşik yönetimi sona ermiş ve İslam Cumhuriyeti kurulmuştur. Devrim lideri Ayetullah Humeyni, İran’ın en üst makamı olan Ruhani lider unvanını almıştır.

İran tarihi, siyasi ve kültürel olarak zengin bir geçmişe sahiptir. İran’ın tarihindeki önemli olaylar, ülkenin bugününü şekillendiren etkenler arasında yer almaktadır.

 

 

* iranın osmanlıyla yaptığı savaşlar ve entrikalar nelerdir

İran ve Osmanlı İmparatorluğu arasında aşağıdaki savaşlar yapılmıştır:

Safevi-Osmanlı Savaşı (1532-1555): İran Şahı I. Tahmasb ile Osmanlı Padişahı Süleyman ve II. Selim arasında olan savaştır. Osmanlıların kazandığı bir savaştır.

Safevi-Osmanlı Savaşı (1578-1590): İran Şahı II. Abbas ile Osmanlı Padişahı III. Murad arasında olan savaştır. İran’ın kazandığı bir savaştır.

Safevi-Osmanlı Savaşı (1603-1618): İran Şahı I. Abbas ile Osmanlı Padişahı III. Ahmed arasında olan savaştır. İran’ın kazandığı bir savaştır.

Safevi-Osmanlı Savaşı (1623-1639): İran Şahı II. Abbas ile Osmanlı Padişahı IV. Murad ve IV. İbrahim arasında olan savaştır. İran’ın kazandığı bir savaştır.

Safevi-Osmanlı Savaşı (1730-1735): İran Şahı Nadir Şah ile Osmanlı Padişahı III. Ahmed arasında olan savaştır. Osmanlıların kazandığı bir savaştır.

Erzurum Kuşatması (1821): İran Şahı Feth Ali Şah’ın ordusu Erzurum’u kuşatmıştır. Osmanlılar kuşatmayı başarılı bir şekilde püskürtmüştür.

 

– Osmanlı İmparatorluğuyla İran arasında çeşitli siyasi çekişmeler ve mücadeleler yaşandığı doğrudur. Özellikle 16. ve 17. yüzyıllarda İran ve Osmanlı İmparatorluğu arasındaki İran-Safevi Savaşları, çekişmelere neden oldu. Bu savaşlar sırasında İran, Osmanlı İmparatorluğu’na karşı entrikalar düzenledi ve savaşı kazanmak için çeşitli taktikler uyguladı.

 

 

* Geçmişten günümüze Şiilik

Şiilik İslam dininin iki temel mezhebinden biridir ve Arap Yarımadası’nda başlayan İslam’ın gelişiminde önemli bir rol oynamıştır. İslam’ın kuruluşundan sonra, İslam dünyası ilk olarak “ravendiler” ve “şii” olarak ayrıldı. Ravendiler, Hz. Muhammed’in ölümünden sonra kendisine tâbi olan ve İslam dininin temel ilkelerini takip eden kişilerden oluşuyordu. Şii’ler ise, Hz. Ali’nin liderliğindeki bir grup Müslüman idi.

Şii inancı, Hz. Ali’nin İslam’ın lideri olması gerektiğine inanır. Şii inancına göre, Hz. Ali, Hz. Muhammed’in vasiyeti üzerine halife olmaktan alıkonulmuş ve yerine Ebu Bekir, Ömer ve Osman gibi diğer halifeler geçmiştir. Bu nedenle, Şii inancında halifelerin meşruiyeti tartışmalıdır ve Şii toplumu, Ayetullahlar olarak bilinen dini liderler tarafından yönetilir.

Şii inancının tarihi, İran İslam devrimine kadar uzanır. İran, Şii’in en büyük merkezidir ve Şii önderi Humeyni, 1979 yılında ülkenin lideri oldu. İran İslam devrimi, İslam’ın siyasi birliği ve Şii inancının başka ülkelerdeki yayılmasına yol açtı.

Günümüzde, dünya genelinde yaklaşık 120 milyon Şii Müslümanı vardır ve dünya nüfusunun yaklaşık %10’unu oluşturur. Şii toplumları, Irak, İran, Lübnan, Azerbaycan, Bahreyn ve Pakistan gibi ülkelerde yoğunlaşmıştır.

 

 

 

*iranın ve şianın geçmişten günümüze yayılmacı politikası nedir

İran’ın ve Şii çevrenin geçmişten günümüze yayılmacı politikası İslam devriminden sonra daha güçlü bir şekilde ortaya çıkmıştır. Bu politikalar arasında bölgesel etkisini artırmak, geleneksel bir Şii nüfusu olan ülkelere etki etmek, farklı mezhepler ve etnik gruplar arasındaki çekişmeleri körüklemek ve İran’ın nükleer programının kabul edilmesi için uluslararası toplumu etkilemek yer almaktadır.

Bu yayılmacı politikalar, bölgedeki diğer ülkelerin tepkisine neden olmuştur. Bu ülkeler, İran’ın destabilize edici etkisinin kendileri için bir tehdit oluşturduğunu ve ülkenin bölgesel gücüne karşı koymak için bir araya gelmek gerektiğini savunmaktadır. Bunun yanı sıra, İran’ın bölgesel etkisini artırmak için kullandığı terör örgütleri ve vekil güçleri de uluslararası düzeyde sık sık eleştirilmektedir.

Özetle, İran’ın ve Şii çevrenin yayılmacı politikaları bölgede krizlere ve gerilimlere neden olmakta ve uluslararası toplumun tepkisini çekmektedir.

 

 

 

* DİNDE HİCRETİN YERİ NEDİR- vehcur hicren cemila-

Dinde hicretin yeri, İslam inancına göre, hem bir fiziksel hem de bir manevi anlam taşımaktadır. Fiziksel anlamda hicret, Hz. Muhammed’in Mekke’den Medine’ye göç etmesini ifade eder. Bu olay, İslam tarihinde önemli bir dönüm noktasıdır ve İslam takviminin başlangıç noktasıdır.

Manevi anlamda ise hicret, kişinin kendisini Allah’a adaması, kötü alışkanlıklarından ve günahlardan uzaklaşması anlamına gelir. Bu anlamda hicret, her Müslümanın hayatında önemli bir rol oynar ve her zaman gerçekleştirilmesi gereken bir eylemdir.

 

* Taha.124

“Her kim de benim zikrimden (Kur’an’dan) yüz çevirirse, mutlaka ona dar bir geçim vardır. Bir de onu kıyamet gününde kör olarak haşrederiz.”
Taha. 125.
O zaman: “Rabbim! Beni niçin kör olarak haşrettin, oysa ben gören bir kimseydim” der.
Taha.126
ayetlerimiz sana gelmişti de sen onları unutmuştun, bugün de öylece unutulursun” der.

Onlar Allahı unuttular, işte Allah’a bugün onları unuttu, ayetinin izahı

“Onlar Allah’ı unuttular / işte Allah’a bugün onları unuttu.” ayeti, kâfirlerin Allah’ı unutmalarının bedeli olarak Allah’ın onları unuttuğunu ifade eder. Bu ayet, iman etmemenin sonuçlarının ne kadar acı olduğunu ve Allah’ı unutmanın ne kadar büyük bir suç olduğunu anlatır.

Onlar Allah’ı unuttular / işte Allah’a bugün onları unuttu ayeti, Allah’ı unutmanın cezasının Allah tarafından unutulma olacağına işaret eder. Bu, Allah’ın herşeyi bilme kudretine ve unutkanlık gibi bir durumun hiç bulunmadığına bir işarettir.

UNUTMA UNUTULURSUN

UNUTULANLARDAN OLMA

Mahşerde Allah tarafından unutulmak ne demektir

Bu ayet, insanların yaptıkları amellerin bir gün kendilerine karşı kullanılacağını ve herkesin kendi amelinden sorumlu olduğunu göstermektedir. Bu durumda, insanlar kendi amellerinin hesabını verirken, Allah’ın onları hatırlamayacağı söylenebilir.

Ancak Allah, her şeyi bilen ve her şeyi yöneten otorite olarak, unutkanlık gibi insan sıfatlarına sahip değildir. Bu nedenle, “Allah tarafından unutulmak” ifadesi yerine, insanların amellerinin hesap gününde Allah tarafından hatırlanacağı ve yaptıklarına göre cezalandırılacakları vurgulanmalıdır.

**İslam inancına göre, mahşer günü insanların hesap vermek ve cennet veya cehenneme gitmek üzere yargılanacakları bir gündür. “Allah tarafından unutulmak” gibi bir kavram ise İslam dininde bulunmaz. Çünkü Allah, her şeyi bilen ve her şeyi gören bir varlıktır. Mahşer gününde yapacakları işleri hesap verecek olan insanlar, Allah’ın adaleti karşısında tam bir şeffaflıkla yargılanacaklardır. Eğer bir kişinin amelleri kabul edilmez ve cezası cehenneme gitmek olursa, Allah onu unutmak yerine cezasını verecektir. İslam inancına göre, Allah sonsuz merhamet ve adaleti ile bilinir ve insanlar için en doğru kararları verir.

*Mahşerde kör olarak haşrolmak, kişinin dünyada Allah’ın gönderdiği mesajları ve yol göstericileri görmezden gelip, yanlış yollara saparak ahirette cezalandırılması anlamına gelir. Bu ceza, kişinin girdiği cehennem azabındaki acıların artmasına ve sıkıntılarının çoğalmasına neden olur. Bu nedenle, insanlar Allah’ın mesajlarını ve yol göstericilerini takip etmeli, doğru yolu bulmalı ve erdemli bir hayat yaşamalıdır.

 

* Türkiye’de Dindarlık durumu nedir.

Türkiye halkının önemli bir bölümü Müslüman olduğu için İslam dinine bağlılıkları genellikle yüksektir. Özellikle Ramazan ayında oruç tutma, camiye gitme ve dinî ritüelleri yerine getirme gibi uygulamalar yaygındır. Ancak, Türkiye’deki insanların inançları ve dindarlıkları arasında büyük çeşitlilik vardır ve herkesin kişisel inançlarına saygı duyulması gerekmektedir.

https://www.yenisafak.com/gundem/sayilarla-turkiyede-dindarlik-4518453

 

*

 

 

 

Loading

No ResponsesHaziran 12th, 2023