OYUN İÇİNDE OYUN

OYUN İÇİNDE OYUN

 

Sakın ola ki İsrail ve İran arasında karşılıklı geçen ve düelloya dönüşen horoz kavgasının arkasında şu planlar olmasın?
1.İsrail içindeki muhalifleri susturmak.
2.Dünyada İsrail’e karşı oluşan aşırı tepkileri azaltmak.
3.İsrailin öldürdüğü 34 bin kişi ve 70 binden fazla yaralıyı ve de işgali unutturmak.
4.İsrailin içinde Netenyahuya karşı çıkanları göç ettirmek.
5.İran yönüyle, savaşın daha da kızışması ve işin içine ABD ve batınında katılımıyla ikinci bir Irak soykırımı oluşturarak, özellikle milyonlarca İranlıyı Türkiye’ye göçe mecbur etmek.
6.İsrailin savaşı yaygınlaştırmasıyla önünün açılmasını sağlayarak, arzı mev’udu yani Allah tarafından kendilerine vadedilen toprakları ele geçirmek.
7.Bu danışıklı dövüşle Türkiye’nin PKK’ya yapacağı harekatı sonlandırmak veya geciktirmek.
8.Bu saldırıdan bir sonuç çıkmadığına göre, Kime yaradı?
-Netenyahuyu protesto edenler sustu. -Dünya İsrail’e tepkisini durdurdu.
-İran da halk rahatladı. Çizilen karizmanın üstü örtüldü.
-Daha güçlü olarak İsrail, ABD ve batının desteğini aldı ve tazeledi.
-Çevreye saldırmanın bahaneleri oluştu.
-Dünya kutuplaşması sağlandı.
-Dünya ekonomik piyasasında tsunami dalgaları oluştu. Buda para babalarına ve altın baronlarının işine yaradı.
-Kaostan beslenenlerin ekmeğine yağ sürdü.
-Her zamanki gibi, Fillerin savaşında çimler ezildi, zarar gördü.
– B ve C planlarına geçildi.
– Yıllardır hedefe giden yoldaki taşlar döşendi ve devam etmektedir.
-Bütün bu hesap ve hesaplamalara rağmen, ilahi hesaptan gaflet edildi.
Zira Allah akıbeti ve finali kendi aleyhine kapatmaz.

Mehmet Özçelik
14.04.2024




İNSANLIĞIN DİRİLİŞİ İÇİN

İNSANLIĞIN DİRİLİŞİ İÇİN


Gün ve dönem insanlığın DİRİLİŞİ için olmalıdır.
İnsanlık tarihi boyunca bir yandan insan hayatının idamesi ve ölmemesi için çalışırken, diğer yandan da insanların ve insanlığın ölmesi ve öldürülmesi için çaba göstermiş ve yatırım yapmıştır.
Dünya devletlerinin, başta ABD, İsrail ve süper devletler olmak üzere, en büyük yatırımları silah üzerine yani insanları ve insanlığı öldürmek üzerine olmuştur.
Diğer devletlerde kendilerini korumak amacı ve bahanesiyle bu yatırımlarını sürdürmektedirler.
Şu bir gerçektir ki, insanları öldürmek için harcanan silah ve vs. gibi yatırımların yarısı bile, insanlığı ayağa kaldırmak için harcansa çok rahat yetecek, bir dünya kadar daha insanlığı besleyip mutlu edecektir.
Tıpkı fazla yemeden obezite olanların tedaviye ödedikleri paralar, dünyanın aç kesimi için harcansa, açları doyuracak ve açlıktan ölmeler olmayacaktır.

-İnsanları öldürmenin birinci sebebi, dünyaya kendi hakimiyetini ilan etme duygusu.

-Dünyadan daha çok faydalanma hırsı.

-Gelecek korkusu.

-İnsani duyguların kaybı.

-Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç’dan ise nüfus ile ilgili ilginç bir açıklama geldi. Koç “Başımıza ne geliyorsa nüfus artışından geliyor” dedi.

Nüfus artışını fazla bulan ve kontrol altına alınması gerektiğini belirten Koç, “Başımıza ne geliyorsa nüfus artışından geliyor. Okul yetmiyor, gıda yetmiyor, eğitim yetmiyor. Hiçbir şey yetmiyor bugünkü durumda. Diyorlar ki, devlette 5.5 milyon kişi çalışıyor. Buna askerler dahil değil. Dolayısıyla 2 milyon kişiyle bu devlet rahatlıkla döner. 600 milletvekili var, 200’üyle rahatlıkla hallolur.” dedi.

“KENDİ YARATTIĞIMIZ KAYNAK KENDİMİZE YETMİYOR”

Gazete Oksijen’e konuşan Koç sözlerine şöyle devam etti: “Bu kadar nüfusla hareket etmek ve ekonomiyi sağlamlaştırmak zor. Çünkü kendi yarattığımız kaynak kendimize yetmiyor. Muhakkak dışarıdan kaynak icap ediyor. Bugün memlekette işsizlik çok. Bir kişiye iş bulmak için 60 binle 80 bin dolar arasında yatırım icap ediyor. Bu yatırımın gelebilmesi için de altyapının düzenlenip yerine oturtulması lazım.”[1]

Vehbi koç, eğer bu sözünde samimiyse önce kendi aile ve çocuklarından bu işe başlasın.[2]

************  

Bütün dünya benim olsa gamın gitmez nedendir bu

Ta ezelden gam turabıyla yoğrulmuş bedendir bu

Gelen gider giden gelmez iki kapılı handır bu

Sakın insafı terk etme makamı imtihandır bu.

 

*“Niceleri geldi, neler istediler.

Sonunda dünyayı bırakıp gittiler.

Sen hiç gitmeyecek gibisin, değil mi?

O gidenler de hep senin gibiydiler.” Ömer Hayyam”

 

*Kim umar senden vefâyı

Yalan dünyâ değil misin

Muhammed-i Mustafâ’yı

Alan dünyâ değil misin?

 

Kimisini nâlân edip

Kimisini giryân edip

Âhir-i kâr ‘uryân edip

Soyan dünyâ değil misin?

 

İşin gücün dâim yalan

Çok kişiden arta kalan

Nice kerre boşaluban

Dolan dünyâ değil misin? HÜDAYİ

MEHMET ÖZÇELİK

14-04-2024

 

[1] https://ekonomi.haber7.com/ekonomi/haber/3369514-erdogan-85-milyon-yetmez-demisti-rahmi-koctan-cok-konusulacak-ekonomi-ve-nufus-yorumu

[2] https://tesbitler.com/2021/09/25/nufus-planlamasi-egoizm/ 

https://tesbitler.com/2020/03/27/tehlikeli-senaryolar/




BİLGİ VE BİLİNÇ FARKI

BİLGİ VE BİLİNÇ FARKI[1]

-İlim ve irfan, kültür ve irfan farkı.

-Kâinatın özü; Hayat-şuur-ruhdur.

Şeytan bilgiliydi ancak bilinçli olmadığından dolayı tövbe etmedi.

Hz. Âdem hem bilgili, eşyanın isimleri öğretilmiş, bilgili ve bilinçliydi, tövbe etti.

-İşte o fark;

Konya’da yaşanan bir olayı.

Köyün girişinde bir çeşme ve bu çeşmeden bir nine su dolduruyor. Yüz otomobillik bir konvoy geliyor ve konvoyu en öndeki araçtan çıkan bir adam durduruyor. Gidiyor, ninenin elindeki iki tane testiyi alıyor, evine kadar götürüyor. Nine soruyor, “Oğlum sen kimlerdensin, seni daha önce buralarda görmedim.” Adam cevap veriyor, “Nine ben CHP adayıyım.” Nine alıyor testiyi döküyor ve şöyle diyor “A be oğlum daha önce niye söylemedin, ben bu suyla abdest alacaktım.”

CHP’nin geçmişten günümüze ne olduğunu belki herkes biliyor ancak o nine gibi bilince sahip olamıyor.

Bilginin cehalet üzerindeki üstünlüğü ne ise, bilincin bilgi üzerindeki üstünlüğü de odur.
Google ve yapay zekâ bilgilidir ama bilinçli değildir.
Bilinç bilginin hazmedilmiş halidir.
Tıpkı ilaç, iğne, serum gibi.
Çok kitap okuyan veya üniversite bitiren bilginin odasına girmiş, bilincin kapısını çalmış ve belki de aralamış ancak girmemişse o bilinci elde edememiştir.
Bilinç bilginin hazmedilmiş öz ve Hülasa halidir.
Tıpkı kuranın tabiriyle onlar, kitap yüklü merkepler gibidirler.
[2]

MEHMET ÖZÇELİK

13-04-2024

[1] https://www.youtube.com/watch?v=UmiG9L0g44Y&t=9s

[2] Bak. Cuma Suresi. 5.




BİDEN KUKLA ASIL BAŞKA

BİDEN KUKLA ASIL BAŞKA

 

Biden daha başa gelmeden dünyayı bir kaosun içerisine çekeceği hep söylenir ve bu tehlikeye dikkat çekildi.

Biden ’in Başkanlıktan önceki devletteki gücünden dolayı arkasında bulunan Pentagon dünyayı bir ateşe doğru sevk ediyor.

Rusya- Ukrayna bunun ısındırma faaliyeti idi.

Diğer yandan NATO’yu da işin içine çekmeye çalışarak bütün Avrupa’yı ve bizi de Rusya’nın karşısına getirmeye çalışmaktadır.

Bunu hep düşündü ve denedi.

Ek olarak bu olmazsa yedekte tuttuğu dünyanın huysuz ve hırçın çocuğu Yunanistan’ı üzerimize çekmeye çalışıyor.

Zaten tüm Avrupa ülkeleriyle birlikte bizi elli yıldır PKK ile uğraştırmaktadır.

Dünya bir yangın yerine döndürülmeye çalışılıyor ve bunun hazırlıkları yapılıyor.

Zaten kıvılcımlar tehdit suretinde dile getiriliyor.

Ve İran bunun ön sırasında durmaktadır.

Birinci dünya savaşı bile bir Sırplının sıktığı bir kurşunla başladı.

Şimdi ise uydurulan sebepler gayet çok.

Irak yalan bir haberle bitirilmedi mi?

 

************  

 

Toplumların çöküşü ahlaken çöküşle başlar.

Bizde 1980 yılları itibariyle başlayan bu ahlaki çöküş maalesef artarak devam etti.

Türkiye zenginleşirken bir yandan kazanmakta ancak diğer yandan manevi ve ahlaki kaybı da beraberinde getirmektedir.

Oysa olması gereken maddi kazançla birlikte, manevi kazancın da aynı oranda yükselmesidir.

 

-MOSSAD casusu olan Epstein uluslararası fuhuş organizasyonunun başında. Siyasi ve iş dünyası elitlerine şantaj yapmak için değerli materyaller sağlayan bir “bal küpü tuzağı” bulunduğu kayıtlara geçmişti.

Epstein’ın başına gelenler, Adnan Oktar’ın da başına gelebilir.

Türkiye’de ise bunu Adnan Oktar yapmaktadır.

 

*****************

 

Türkiye içeriden vurulacak. İç ajanlar ve piyonlar devreye konulacak.

Dağdan inen eşkıya alana yönlendirilecek.

Tıpkı İran ve İslam ülkelerinde yaptıkları gibi.

Ancak özellikle Türkiye de…

Bunu alevi Sünni çatışması ile denediler, Türk- Kürt çatışması ile denediler, şimdi ise Ermeni olanların içine aldığı aynı kanı taşıyan ve Kürt dediklerini alana sürerek toplumla çatıştırıp kapıştırmayı hedeflediler.

 

-Cumhurbaşkanı: “Bu seçimde kendimizi merkeze almadan sadece sebepler üzerine konuşmak bizi hataya sürekler. Önce kendi sorumluluklarımızı konuşalım, daha sonra sebepleri ele alırız. … Partimizde sadece kan kaybı yok, aynı zamanda ruh kaybı da var.” dedi.

 

-Türkiye’nin İsrail’e yapılan 54 ürüne kısıtlama getirmesi geç kalmış bir uygulamadır. 

Hükümetin yaptığı o kadar fedakârlık ve hizmetlere karşı bu koz çoktan kullanılmalıydı. 

Önemli olduğu şuradan ortaya çıktı, İsrail hemen feryadı basıp abisi ABD’ye bizi şikâyet etti. 

 

-İsmet İnönü ilk cumhurbaşkanı olunca ilk yaptığı şey, paralardan Atatürk’ün resmini çıkartıp, kendi resmini koymasıdır.

Bu ise kendi hakimiyetinin tescilidir.

Geçmişten tarih boyunca başa geçenlerin kendi hakimiyetlerinin simgesi paraların üzerine kendi resimlerini koyması olmuştur.

Sayın Erdoğan mı?

Uzun yıllar hükümet olduğu halde, yeteri kadar iktidar olamamış ancak Atatürk’ün resminin yanına kendi resmini nisbeten astırmıştır.

Daha ziyade kendini muhafazaya çalışmış, menfilikleri temizlemekle uğraşmıştır.

Yolun önündeki engellemeleri kaldırmakla uğraşmıştır.

Alt yapıyı oluşturmuş, üst yapıyı yeteri kadar tesis edememiştir.

Adeta şu durum gizli de olsa sürdürülüyor;

İsmet İnönü’nün Menderese verdiği cevapta;

“Sen hükümet oldun ancak iktidar olamadın.”

Belli ki kendi iktidarını perçinlemek üzere devleti tesis etmiş.

Neden mi iktidar olamadı?

Hala kaygan zeminler var ve millet kolayca o zemine çekiliyor?

Atatürk’ü koruma kanunu devam ediyor.

Darbe heveslileri terör estirip, terör ortamı hazırlanıyor.

Belli ki daha alınması gereken epey yol var.

Bunun İslam alemi çapındaki çözümünün yolu ise; İttihadı İslam’dan geçer.

Önümüzde duran ilk ve en önemli yol ve yolumuz…

 

MEHMET ÖZÇELİK

12-04-2024  

 

 




HUKUK YOKSA TERÖR VAR

HUKUK YOKSA TERÖR VAR

 

Hep söylüyor ve yazıyorum ki, Türkiye’nin birinci problemi hukuk problemidir.
İşte Van’daki terör üyesinin belediye başkanı seçilip iptal edilmesi ve akabinde bir kaç vilayette terör estirilmesinin ve terör sevicilerin desteği neticesinde başkanlığının kabul edilmesi tam bir hukuki skandaldır.[1]
Türkiye’nin hukuk problemi çözülmedikçe, hiç bir probleminin çözülmesi kolay olmayacaktır.
Kırk yamalı bohça.
İthal.
Türkiye hukukta kaybetti.

@@@@@@@@@

Terörün oluşu ya hukukun olmayışından, ya yoruma açık net olmayan açıklarından, ya yırtılan ve açılan yama yerlerinden, taraftarlık gibi sebeplerdendir.
Tıpkı İsrail’in dünyanın gözüne baka baka işlediği cinayetler ve hukuksuz işgallerde yaptığı gibi.
Bu da onun ve onun arkasında duranların hukuksuzluğunu ve terör devleti olduğunu göstermektedir.
Bizde olduğu gibi dünyada da birinci problem hukuk problemidir.
Yani hukukun gücü değil, güçlülerin hukukudur.
Terör hukuktan yani hukuktaki açık ve yetersizliklerden beslenmektedir.
Suç örgütleri bir hukukçu kadar ya hukuku bilmekte ya da hukukçudan destek almaktadır.

-Terörü hep aynı kirli el organize edip yönetmektedir. 

İsrail terörü temsil ediyor.[2]

-ABD Savunma Bakanı Austin’den Tarihi İtiraf! 25 Bin Kadın ve Çocuğun Öldürüldüğünü Kabul Etti.[3]

Bu sayı ise gün be gün artmaktadır.

İsrail hep hesaplaşma amaçlı ve hem de kendisini gündemden düşürerek bir nebzede olsa nefes almasını sağlamak amacıyla Rusya’daki bu terörü yaptırmış olabilir. 

Bu konser salonunda ölen 150 kadar kişi, bir o kadarda yaralı kanlı saldırıda dünya gündemini önemli çapta etkileyecek vahim bir olaydır. 

Her ne kadar İsrail zaten her gün bir o kadar insanı öldürüp yaralasa da. [4]

-Çünkü o mesaj önceden verilmişti.

Rusya bir bedel ödeyecek, diye.[5]

”(Siz geçtikten sonra) “Denizi (ikiye yarılıp arasında yol açılmış vaziyette) durgun ve açık bırakıp terk et, çünkü (Firavun ve ekibi) suda boğulacak bir ordudur” (felaket günleri gelmiştir).”[6]
-“Denizi açık hâlde bırak.” Çünkü onlar boğulacak bir ordudur.

Şu’arâ sûresi, âyet, 63 ve Tâ-Hâ sûresi, âyet, 77’de de ifade edildiği üzere Hz. Mûsâ, Allah’ın emri üzerine asasıyla denize vurmuş ve böylece geçecekleri uygun bir yol açılmıştı. Bu âyette Hz. Mûsâ’ya, karşıya geçtikten sonra açılan bu yolu kapatmaması emredilmektedir. Çünkü onları takip eden Firavun ve arkadaşları bu yola girecek ve denizin kapanmasıyla boğulacaklardır.” Diyanet meali.

“Bunun üzerine Musa’ya: “Asanla denize vur” diye vahyettik. Deniz hemencecik yarılı verdi de her parçası kocaman bir dağ gibi oldu.

Ötekileri de buraya yaklaştırdık. Musa’yı ve onunla birlikte olanların hepsini kurtarmış olduk. Sonra ötekileri suda boğduk.

 Şüphesiz, bunda bir ayet vardır. Ama onların çoğu iman etmiş değildirler. Ve hiç şüphesiz, senin Rabbin, güçlü ve üstün olandır, esirgeyendir.”[7]

Hayatta doğuştan ölüşe başımıza gelen herşey iki şeydendir; Yediğimizden ve dediğimizdendir.

Azari atasözünde; ”Ne çok yiyirem Hekime gidirem. Ne yanlış edirem Hakime gidirem.

Hekimle Hakim ve onların alanı düzelirse, dünya düzelir.

Hukukun zafer haberi;

Çin’de ‘yasa dışı et ticareti’ için kesilmek üzere olan 1.000’den fazla kedi kurtarıldı.[8]

 

 

MEHMET ÖZÇELİK

06-04-2024

[1] https://tesbitler.com/index.php?s=Hukuk+

[2] https://www.haber7.com/guncel/haber/3382644-mitin-cokerttigi-deas-hucresinde-israil-izihttps://www.aksam.com.tr/guncel/kiralik-deas/haber-1460624

[3] https://www.youtube.com/watch?v=h-eMjBhMusk

https://tesbitler.com/index.php?s=%C4%B0srail+

[4] https://tesbitler.com/index.php?s=ABD

[5] https://www.haber7.com/dunya/haber/3408312-moskovadaki-katliamda-israil-suphesi-rusyaya-bedel-odetecegiz

[6] Duhan.24.

[7] Şuara Suresi: 63-68.

[8] https://www.bbc.com/turkce/articles/c72vgz7y09po




ADIYAMAN DERS VERDİ ŞİMDİ DERS ALMA ZAMANI

ADIYAMAN DERS VERDİ ŞİMDİ DERS ALMA ZAMANI

 

31 Mart 2024 Belediye seçimlerinde hükümete bir ders verelim derken, 47 yıl sonra ilk defa geçen yüz yıldan ibret almayan Adıyaman, CHP’li bir belediye başkanını seçti.
Yüz yıllık zulümden ders almayan insan ise kendisini bir sorgulamalıdır.
Zira denenmiş denenmez.
Bir Mümin bir delikten iki kere ısırılmaz.
Kırk yıllık kani olur mu yani.
Zira CHP’nin başında kim olursa olsun, merkeze tabidir.[1]
Onun rengiyle renklenir, fikriyle fikirlenir.

-Merhum Ali Ulvi Kurucu hatıralarında, merhum dedesi, büyük âlim Hacı Veyis Efendi’nin (v. 1935) CHP hakkında söyle buyurduğunu naklediyor; “Oğlum, bu fırka, bu teşekkül, kalaysız bir bakır kaba benzer, içine ne konulursa zehir olur. İsterse hacı, hoca olsun.” 

-Önemli olan bilgi değil, bilinçtir.

– İşte o fark;

Konya’da yaşanan bir olayı.

Köyün girişinde bir çeşme ve bu çeşmeden bir nine su dolduruyor. Yüz otomobillik bir konvoy geliyor ve konvoyu en öndeki araçtan çıkan bir adam durduruyor. Gidiyor, ninenin elindeki iki tane testiyi alıyor, evine kadar götürüyor. Nine soruyor, “Oğlum sen kimlerdensin, seni daha önce buralarda görmedim.” Adam cevap veriyor, “Nine ben CHP adayıyım.” Nine alıyor testiyi döküyor ve şöyle diyor “A be oğlum daha önce niye söylemedin, ben bu suyla abdest alacaktım.”

CHP’nin geçmişten günümüze ne olduğunu belki herkes biliyor ancak o nine gibi bilince sahip olamıyor.

Bilginin cehalet üzerindeki üstünlüğü ne ise, bilincin bilgi üzerindeki üstünlüğü de odur.
Google ve yapay zekâ bilgilidir ama bilinçli değildir.
Bilinç bilginin hazmedilmiş halidir.
Tıpkı ilaç, iğne, serum gibi.
Çok kitap okuyan veya üniversite bitiren bilginin odasına girmiş, bilincin kapısını çalmış ve belki de aralamış ancak girmemişse o bilinci elde edememiştir.
Bilinç bilginin hazmedilmiş öz ve Hülasa halidir.
Tıpkı kuranın tabiriyle onlar, kitap yüklü merkepler gibidirler.[2]

-Kâinatın özü ve hülâsası hayattır. Hayatın özü ve esası ise şuurdur.
Adıyaman şuurunu kaybetti.

Bu millet bu partiyi kendi iradesiyle başa getirmez iken, Adıyaman bu haliyle iradesini kaybetti.
Belli ki onca kıssa bir hisse vermemiş.

-Evvelden Adıyamanlı olduğumu söylediğimde bir kısım yabancı Menzili sorardı.

Artık CHP’nin Adıyaman’da nasıl kazandığını soruyorlar.
Adıyaman bu vebalden nasıl kurtulacak?
Bunun hesabını yapsın.
Adıyaman ikinci depremini yaşamış ve yaşatmış oldu.

Hatta yarası kapanmaz daha büyük deprem yarası açtı.
Şimdi kendisinin CHP’den ders alma zamanı başlamış oldu.
Nitekim daha mazbatasını bile almadan ve de kendisine hayırlı olsun demeye fırsat vermeden hayırsız beyanatta bulundu.[3]

-1. 2015 yılında, “PKK’nın öyle bir gücü var ki, sizi tükürüğüyle boğar.” diyen PKK’nın temsil ettiği Dem partisinden aday olan Abdullah Zeydan’ın belediye başkanlığını kazanmasından sonra iptal edilmesi üzerine, ilk cızırtılı ses İBB Başkanı İmamoğlu’ndan ve Adıyaman belediye başkanı Abdurrahman Tutdere’den geldi.
Bu tükürük nereye konulacak?

Bende o zaman Adıyaman ulusal Asu TV’de program yapıyordum. Canlı yayında 84 milyon adına o tükürüğü kendisine iade etmiştim.

İçe sindirilip hazmedilecek mi yoksa tükürüğe ortak mı olunacak?
Kendisi CHP’nin başkanı iken Dem partisini savunarak aynı olduklarını göstermiş oldular.[4]
Gol bir.

-2.Daha mazbatasını almadan ve de araştırmadan menzile yapılan yardımları keseceğini söyledi.
Varsa kes ancak daha olaya Vakıf olmadan adeta kin besler gibi bu çıkış neden?
Gol iki.

Daha maç başlamadan iki gol.

Bundan sonra Adıyaman’dan uzakta da olsam, takipte olacak ve yenilen golleri ele alacağım.

Sizlerin de bu konuda yenilen golleri ele almanızı isterim.

-Netice itibarıyla şerrin de hayrında Allah’tan olduğuna iman ediyoruz. 

İnsan iradesiyle yaptığı ya lehine ya aleyhinedir. 

Biz kadere iman etmiş insanlarız. Kim gelirse gelsin, kaldığımız yerden devam ederiz.

“Allah, hiç kimseye gücünün yeteceğinden fazla yük yüklemez. Herkesin yaptığı iyilik lehine, kötülük de aleyhinedir. “Rabbimiz! Unutur veya yanlış yaparsak, bizi sorumlu tutma. Rabbimiz! Bize daha öncekilere yüklediğin gibi zor şeyler yükleme. Rabbimiz! Bize gücümüzün üzerinde bir sorumluluk yükleme. Bizi affet, bizi bağışla, bize merhamet et. Sen, Mevla’mızsın. Gerçeği yalanlayan nankörler toplumuna karşı bize yardım et.”[5]

– Önceki belediye başkanları çok mu iyi ve başarılı idi? 

Elbette müsbet cevap vermek saflık olur. 

Mesele her zamanda söylediğim gibi, kimin gittiği değil, kimin geldiğidir. Kimin kaybettiği değil, kimin kazandığıdır.

Dilerim iyi bir hareket ve uygulama sergilenir, milletin değerleri, tesettürü ve inançlarıyla uğraşılmaz.

Ümit ederim ki; Sünni’sinden alevisine, müsliminden gayrı müslimine de hizmet götürülür.

 

-Türkiye çapındaki bu değişim düşündürücüdür.

PKK’nın kendisine bulmuş olduğu bu hareket alanları göz önünde bulundurulmalıdır.

Tavsiyemiz şudur ki; Ordu dış tehlikeleri bertaraf ederken, Devlet ve hükümette içteki tehdit ve tehlikelere karşı sürekli teyakkuzda olmalı ve gelecek tehlikeleri engellemelidir.

MEHMET ÖZÇELİK

06-04-2024

[1] https://tesbitler.com/index.php?s=chp

[2] Bak. Cuma Suresi. 5.

[3] https://www.gunebakisgazetesi.com/haber/tutdereden_demli_zeydana_destek-181276.html

[4]https://www.haber7.com/guncel/haber/3412660-teror-elebasi-mustafa-karasu-chp-bu-oylari-kendi-oylari-sanmasin  

[5] Bakara. 286.




TERÖRÜN AYAK SESLERİ

TERÖRÜN AYAK SESLERİ

 

Bu bir tesbittir.
Hatta terörün ayak seslerini daha sesli duymakla kalmayıp, terörün kendisini duyarsanız şaşmayınız.
O fırsat ve o imkân verilmiştir.
Bazen iradeli ve bazen iradesiz.
Temennim daha ciddi tedbirler alınır.

Müteyakkız ve basiretli davranılmalıdır.
Sadece sineklerle değil, o sinekleri üreten ve besleyen bataklıklarda kurutulmalıdır.
Kuvvet kanunda olmalı ve o kanun kuvvetini göstermelidir.
Dağdaki eşkıyanın şehirleri istilâsına imkan ve fırsat verilmemelidir.
Hukuksuzluğa göz yumulmamalı, yumanlar ağır cezaya uğratılmalıdır.
Vatandaşın parasının çar çur edilmesine müsaade edilmemelidir.
Gözetim ve denetim sağlanmalıdır.
Vatandaşların taleplerine kulak verilmelidir.
Herkesi kapsayıcı anayasa yapılmalıdır.

 

Hukuk işletilip, kanuni bir karar söz konusu iken ve cezayı alan kişi 84 milyona hakaret etmiş iken, buna saygı gösterilmemiş adeta kazan kaldırılmıştır.

84 milyona terör yanlısı bir hadsiz kişi tercih edilmiştir.[1]
İşte teröre destek veren o cızırtılı sesler ve linkini verdiğim bağlantılardan her birisi başlı başına büyük bir tehlikenin habercisidir.
-CHP lideri Özel: Van halkının iradesine pusu.
İmamoğlu: Karar Van halkının iradesini tanımamaktır, demokrasiden yana tavır almak zorundayız. “[2]

MEHMET ÖZÇELİK

03-04-2024

 

 

[1] https://m.haber7.com/guncel/haber/3411862-pkk-propagandasi-yapan-abdullah-zeydanin-belediye-baskanligi-dustu

[2] https://www.google.com/amp/s/www.bbc.com/turkce/articles/cz5zz7g0817o.amp
https://www.yenisafak.com/foto-galeri/gundem/pkk-sempatizanlari-vani-yakip-yikti-sokaklarin-son-hali-goruntulendi-4612941
https://www.yenisafak.com/video-galeri/gundem/dem-partililer-vanda-sokaklara-indi-gosterilerde-polislere-taslarla-saldirdilar-4612798
https://www.yenisafak.com/gundem/alti-ilde-van-provokasyonu-teror-orgutu-pkkyi-ovucu-slogan-atip-polis-saldiran-89-kisi-gozaltina-alindi-4612900
https://www.gunebakisgazetesi.com/haber/tutdereden_demli_zeydana_destek-181276.html
https://video.haber7.com/video-galeri/272900-canli-yayinda-gergin-anlar-hande-firattan-kufurlu-yoruma-boyle-tepki-gosterdi
https://m.haber7.com/guncel/haber/3412003-bakan-yerlikaya-duyurdu-pkkyi-oven-ve-guvenlik-guclerine-saldiran-89-kisi-gozaltinda
https://www.yenisafak.com/gundem/chpli-bahcetepeden-gaziosmanpasa-belediyesine-baskin-4612813
https://www.yenisafak.com/video-galeri/secim/dem-partili-tunceli-belediye-baskani-cevdet-konak-pkk-agziyla-konustu-dersim-kurdistandir-4612765
https://www.yenisafak.com/video-galeri/gundem/hakkaride-polise-destek-olmak-isteyen-kurt-vatandaslar-yakaladiklari-pkk-yandaslarini-dovdu-4612872
https://www.yenisafak.com/video-galeri/gundem/sirnakta-olay-cikaran-dem-il-baskani-gozaltina-alindi-4612468
https://www.yenisafak.com/video-galeri/gundem/dem-partili-sirri-sakiktan-sandik-basinda-provokasyon-oy-kullanan-polislere-saldirdi-4612320
https://www.yenisafak.com/video-galeri/secim/yeniden-refah-yildirim-adayindan-demli-vatandasa-demirtasa-ozgurluk-vaadi-4612273

https://tesbitler.com/2024/04/01/istanbul-kendine-yazik-etti/

https://tesbitler.com/2024/04/03/bu-iste-bir-degil/

https://tesbitler.com/2024/03/16/en-buyuk-hesap-allahin-hesabidir/

https://tesbitler.com/2024/02/21/kim-kimi-temsil-ediyor/

 




BU İŞTE BİR DEĞİL…

BU İŞTE BİR DEĞİL…

 

Evet gerçekten bu işte bir değil, gayet çok terslikler var.
Ordumuz dağdaki PKK eşkıyasıyla silahlı mücadele ederken, Van gibi Doğunun büyük bir şehrinde; ‘PKK sizi tükürüğüyle boğar’, diyen bir kişi Belediye başkanlığını kazanıyor.
Yıllar önce bunu söylediğinde bende ulusal bir TV’ de 80 milyon namına kendisine fazlasıyla iade etmiştim.
Dağdaki eşkıyayı savunan bir parti kuruluyor ve o mecliste teröristleri savunuyor.
Ve bunlara katrilyonlar devlet hazinesinden ve ne gariptir ki devletin anayasa mahkemesinin onayıyla para veriliyor.
Kendisini Türkiye’nin büyük partisi olduğunu söyleyen ana ve yavru muhalefet partileri bu eşkıyaları arkasına alarak, arkasında durarak, içinde bulundurarak siyaset yapıyor.
İstanbul büyük şehir belediye başkanı bunun avukatlığını yapıp savunuyor, yüzlercesini içinde istihdam etme iddiasıyla sorgulanıyor.
Sizce de bu işte bir değil bir çok tezat yok mu? İçte güvenliği sağlayan polise taş atan, en büyük muhalif partinin, en büyük şehrinin il temsilcisi oluyor!
Dağda olup devleti dış tehditlere karşı koruyan askere kurşun sıkan milletvekili oluyor.
Kendisine Türkiye’nin geçmişten günümüze en dindar partisi diyen bir partinin belediye başkan adayı, onlarca kişinin ölümüne sebep olup, hapiste olan terörist başına özgürlükten bahsediyor.
Kendisine milliyetçi diyen bir kısım ve kesim, PKK savunucularının şu kadar milyon olduğunu söyleyip, onlara meşruluk atfediyor.
Bu nasıl bir tezattır!
O kadar tezatlar var ki, devleti yıkmaya çalışan, bu devletin askerini, polisini hatta halkını öldürenler bir virüs gibi devletin damarlarında dolaşıp, toplumu zehirliyor.
Sizce de bu işte bir değil, bir çok tezat yok mu?
O kadar büyük tezatlar var ki, bir zaman bunlara bakanlık verildi.
Devleti yönetme yolunda aldığı iç ve dış destekle hızla önü açılıp adeta devlet ve belediyeler teslim ediliyor.
Kaç tane belediye başkanı seçilip, sonradan alınarak yerine kayyum atandı.
Bu insanlar belediyenin ve devletin imkanlarını bu PKK’ya sundular.
DAĞDAN gelen emre göre hareket ettiler.
Tezatlar bitmiyor.
Yarım asırdır bu milleti kendisiyle meşgul ediyor.
Ekonomikmen devleti çökertiyor, on binlercesinin ölümüne sebep oluyor.
Ve bunlar içimizde geziyor.
Okulda ders veriyor, okul idare ediyor, devlet dairesinde çalışıyor ve sair…
Nasıl bir haldir ya Rabbi.
Artık at izinin it izine karıştığının da ötesinde bir durum.
Kanlar karışmış, sular karışık, sütler bozulmuş hatta tuz bile kokmuş.
Ve bunun adı özgürlük ve demokrasi!
Yerin dibine girsin böyle özgürlük ve demokrasi!
Gayrı meşru olanların meşru olanları öldürdüğü ve baş kaldırıp isyan etmesi özgürlük ve demokrasi öyle mi?
En az tabirle, hapisteki suçlunun, dışarıdaki hür ve özgür olanı yönetmesi gibi bir şey.
Zaten öylede oluyor ya….
Artık kahramanlığın adı gibi kendi de değişti.
Namus düşmanı Lgbt- lileri savunan namus yoksunu, eşkıyayla beraber olan eli kanlı, sosyalizmi savunan zihni kirli, lekeli kişi özgürlük savaşçısı ve savunucusu oluyor!
Nasıl bir tezat.
En büyük tezatta iyi görünüp, bunlara destek olup, sessiz kalınması oluyor.
Oysa Lut kavmindeki Lgbt-liler 30 kadar kişi iken, bir ev hariç hepsi helak olmuştu.
Silkinip kendine gelinmesi lazım.

 

*****************     

Bir Ermeni hareketi olan PKK, Van’da belediye başbakanı seçilip ve önceden, PKK sizi tükürüğüyle boğar, sözünden dolayı ceza alıp, Başkanlığı iptal edilmiştir. Acaba PKK bunu bahane edip bir Ermeni hareketi mi başlatmak istiyor?

 

-Chatgpt’de yaptığım araştırmada;

 

-Van’da Ermeni Ayaklanmaları.

Van’da birden fazla Ermeni ayaklanması gerçekleşti. En önemlileri şunlardır:

**1896 Van İsyanı:**

* 1895’in sonlarında Ermeni komiteciler tarafından Kafkasya ve İran’dan silah ve cephane getirilerek başlatıldı.
* İsyan 1896’da patlak verdi ve Osmanlı birlikleri tarafından bastırıldı.
* Bu isyan, Hamidiye Katliamlarına yol açtı.

**1915 Van İsyanı:**

* I. Dünya Savaşı sırasında gerçekleşti.
* Ermeniler, Rus ordusunun desteğiyle Van’ı ele geçirdiler.
* Osmanlı ordusu şehri geri aldı ve Ermeniler şehri terk etti.
* Bu isyan, Tehcir Kanunu’nun çıkarılmasına ve Ermeni Soykırımı’na yol açtı.

**1916 Van Direnişi:**

* 1915 Van İsyanından sonra Van’a yerleşen Ermeniler, Osmanlı ordusuna karşı direnişe geçtiler.
* Direniş birkaç ay sürdü ve Osmanlı ordusu tarafından bastırıldı.

**Ayaklanmaların Nedenleri:**

* Ermenilerin Osmanlı İmparatorluğu’ndaki siyasi ve sosyal statülerinden memnuniyetsizlikleri
* Ermeni reform taleplerinin Osmanlı hükümeti tarafından reddedilmesi
* Avrupa devletlerinin Ermeni meselesine müdahalesi
* Rusya’nın Ermenileri Osmanlı İmparatorluğu’na karşı kışkırtması

**Ayaklanmaların Sonuçları:**

* Binlerce insanın ölümü
* Van ve civarındaki birçok yerleşim yerinin tahrip olması
* Ermeni Soykırımı’nın tetiklenmesi

**Van’daki Ermeni ayaklanmaları, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemindeki en önemli olaylardan biridir. Bu ayaklanmalar, Ermeni Soykırımı’na ve Türkiye’deki Ermeni diasporasının oluşmasına yol açmıştır. **

 

MEHMET ÖZÇELİK

03-04-2024

 




İSTANBUL KENDİNE YAZIK ETTİ

İSTANBUL KENDİNE YAZIK ETTİ

 İstanbul’da algı ve kısır siyaset kazandı.
Ayasofya’nın açılmasına ne kadar sevindiysem, iki dönemdir kaybına da en az o kadar üzüldüm.
İcraatsızlık ve projesizlik öne geçip, proje ve donanım kaybetti.
İstanbul bu yükü kaldıramaz ve taşıyamaz.
Türkiye’de bu kısır siyasete ortak oldu.
Zira tüm siyaset; başta ve sürekli Erdoğan düşmanlığı telkin edildi ve de bir ders verelim düşüncesiyle, ders almayan ve dersine çalışmayanların ders vermeye kalkışması oldu.
Oysa kime kaybettirdiğini değil, Kime kazandırdığını görmedi ve göremedi.
Aklına göre değil, hissine göre hareket etti.
Elbette görülmesi ve düzeltilmesi gereken yaşlı maaşları gerekli idi ancak bu yanlışa bahane edildi.
Pireye kızıp yorgan yakıldı.
Kazandırdığı kişilerin onu bile veremeyeceğinin hesabını yapmadı, yapamadı.
Bu kızgınlıkla sözünü tutan ve tutacak olanlara değil, tutmayan ve tutmayacak olanlara kandı.
Belki de beşer zulmetti, kader adalet etti, hakikatince bazı hikmetlere sebep olmuş oldu.
Zira Allah Hakim ve Hikmet sahibidir.
Unutulmamalıdır ki, bir şeye sebep olan onu yapan gibidir.
Zarara rızasıyla girilip, rıza gösterilmiştir…

-2024 belediye seçimlerinde İstanbul için çok şey söylense de bir cümle ile;

İstanbul kendine yazık etti.
Özellikle deprem için tedbir alacak donanımlı kişiyi seçmedi.
Musibetin celbine sebep oldu.
Taşıyamayacağı yükü yorgun omuzuna yüklendi.
“İnsanların kendi ellerinin (irade ve ihtiyarlarıyla) yaptıkları işler (günahlar) yüzünden, karada ve denizde fesad meydana çıktı ki, Allah, işledikleri günahlardan bir kısmının cezasını (dünyada) onlara tattırsın. Olur ki (küfürden ve işledikleri günahlardan tevbe ederek) dönerler.”[1]
” Başınıza her ne musibet gelirse, kendi yaptıklarınız yüzündendir. O, yine de çoğunu affeder.”[2]

“Öyleyse nasıl olur da önceden yapıp ettikleri yüzünden başlarına bir felâket gelince hemen “Biz yalnızca iyilik etmek ve arayı bulmak istedik” diye yemin ederek sana gelirler.

Onlar, kalplerindekini Allah’ın bildiği kimselerdir. Onlara aldırma, kendilerine öğüt ver ve onlara durumları hakkında tesirli söz söyle.”[3]

“Sana gelen iyilik Allah’tandır. Başına gelen kötülük ise nefsindendir. Seni insanlara elçi gönderdik; şahit olarak da Allah yeter.”[4]

****************  

TARİHE NOTLAR:

“Gazi ve şehitlere ‘zibidi’ demişti: 15 Temmuz Derneği’nden CHP’li Özgür Özel hakkında suç duyurusu.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel hakkında dün İstanbul’da yaptığı bir mitingde 15 Temmuz gazi ve şehitlerine yönelik “zibidi” kelimesini kullandığı iddiasıyla 15 Temmuz Derneği tarafından suç duyurusunda bulunuldu.”[5]

-Türkiye’ye kaybettirenlerle beraber olmak, zulme ortak olmaktır.[6]

Kim kime hizmet ediyor bakılsın.[7]

Silinmez bir leke. 

-İşte İstanbul’un geçmiş 5 yıllık karnesi.[8]

– “Ne kadar yol açarsan yol o kadar sıkışır. “[9]

Ankara CHP büyük şehir belediye başkanı Mansur Yavaş’ın trafiğe bulduğu çözüm. 

Yani yol açma!

-Yeniden Refahtan, Selahattin Demirtaş’ı hapisten çıkarma sevdası.[10] 

-CHP’ye göre AK partinin gitmesini gerektiren en büyük suçu Kayseri gibi yerlerde içki içme imkanının olmaması. 

Bu ifade birinci ağızdan CHP genel başkanı Özgür Özel tarafından söylenmektedir.[11] 

– “CHP’ye ilk tebrik İsrail’den: İmamoğlu ve Yavaş’ı kutlayıp Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef aldı

İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz, yerel seçim sonuçları sonrasında CHP adaylarını tebrik etti. “İmamoğlu ve Yavaş’ı tebrik ediyoruz” diyen İsrailli Bakan, sözlerinin devamında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef aldı.”[12]

 

*************

İBRET:
Osman gazinin sandukasını tekmeleyen Yunan KOMUTAN.

Orhan Gazi’nin türbesini tekmelediği iddia edilen Yunan komutanın kimliği kesin olarak bilinmemektedir. Bu olayla ilgili farklı rivayetler mevcuttur:

**1. Sofoklis Venizelos: **

En yaygın rivayete göre, bu olayı gerçekleştiren kişi, Yunan Başbakanı Eleftherios Venizelos’un oğlu **Sofoklis Venizelos**’tur. 1920 yılında Bursa’yı işgal eden Yunan birliklerinin komutanı olan Sofoklis’in, Osman Gazi’nin türbesine girerek sandukasını tekmelediği ve “Kalk Osman, kalk da vatanını kurtar!” diye bağırdığı söylenir.

**2. Nikolaos Plastiras:**

Bir diğer rivayete göre ise, Osman Gazi’nin türbesini tekmeleyen kişi, Yunan general **Nikolaos Plastiras**’tır. Plastiras, 1922 yılında Anadolu’da işgalci Yunan ordusunun komutanlığını yapmıştır.

**3. Kimliği Belirsiz Komutan: **

Bazı kaynaklarda ise, Osman Gazi’nin türbesini tekmeleyen Yunan komutanın kimliği belirsiz olarak geçmektedir. Bu rivayete göre, olay 1920 yılında Bursa’nın işgali sırasında gerçekleşmiş ve Yunan birliklerinin komutanı olan bir subay, Osman Gazi’nin türbesine girerek saygısızlık yapmıştır.[13]

@@@@@@@

Hakikatli Bir Lâtife.
Sultan Süleyman Kanunî, kesretli kırk çeşme sularını İstanbul’a getirdiği vakit, Şeyhülislâm Zenbilli Ali Efendi ona demiş: “Hilâf-ı şeriat kanunları Avrupa’dan getirdiğin cihetle, İstanbul’a öyle bir bok sıçtın ki, o getirdiğin suların cümlesi üzerinden akıp geçse yüz senede temizleyemez.”[14]

-“İstanbul seyahatinden muzdarip olup olmadığını sordum.

— Bana ızdırap veren, dedi, yalnız İslâm’ın maruz kaldığı tehlikelerdir. Eskiden tehlikeler hariçten gelirdi, onun için mukavemet kolaydı. Şimdi tehlike içeriden geliyor. Kurt, gövdenin içine girdi. Şimdi mukavemet güçleşti. Korkarım ki cemiyetin bünyesi buna dayanamaz çünkü düşmanı sezmez. Can damarını koparan, kanını içen en büyük hasmını dost zanneder. Cemiyetin basîret gözü böyle körleşirse iman kalesi tehlikededir. İşte benim ızdırabım, yegâne ızdırabım budur. Yoksa şahsımın maruz kaldığı zahmet ve meşakkatleri düşünmeye bile vaktim yoktur. Keşke bunun bin misli meşakkate maruz kalsam da iman kalesinin istikbali selâmette olsa!” Said Nursi.

-Ebu Müslim Horasani’ye sormuşlar:

– Emeviler niçin yıkıldı?

Ebu Müslim Horasani cevap vermiş:

– Onlar sulh ve selamet günlerinde dostlarının dostluklarından emin oldukları için dostlarından uzak durdular, onları gücendirdiler. Düşmanlarının dostluğunu kazanmak için onları kendilerine yakın tuttular. Dar gün gelip çattığında, muharebe meydanında gördüler ki, sonradan dost edindikleri eski düşmanları yanlarında yoktu. Gücendirdikleri eski dostlarını aradılar onlar da meydanda görünmüyordu. Yapayalnız kaldıklarını anladılar ama iş işten geçmişti. Yıkılmaları mukadder oldu.

**************

MEHMET ÖZÇELİK

01-04-2024

 

[1] Rum. 41.

[2] Şura. 30.

[3] Nisa-62-63.

[4] Nisa.79.

[5] https://www.yenisafak.com/gundem/gazi-ve-sehitlere-zibidi-demisti-15-temmuz-derneginden-chpli-ozgur-ozel-hakkinda-suc-duyurusu-4611690

[6] https://www.instagram.com/tv/C5KCAWtgpui/?igsh=N3docmJlaTd1cGFm

https://tesbitler.com/2023/10/27/zulme-riza-zulumdur/

https://tesbitler.com/2019/08/23/zulme-ortak-olmayin/

[7] https://www.instagram.com/reel/C5I11__MBIS/?igsh=MTRqZXZ0ZHR5ZXlzbw%3D%3D

https://tesbitler.com/2024/02/21/kim-kimi-temsil-ediyor/

https://tesbitler.com/2024/03/16/en-buyuk-hesap-allahin-hesabidir/

[8] https://www.instagram.com/reel/C5JCuC-N7b0/?igsh=MW1leWl2Y2M2OWYzeA==

[9] https://www.instagram.com/yenisafak/reel/C5IT7AVAqE_/

[10] https://www.instagram.com/reel/C5K-T79tUoO/?igsh=MWxid2U4NncxeDBxYQ%3D%3D

[11] https://www.instagram.com/reel/C5Ej6rpNtFb/?igsh=ZDJ1eGJlYzVjazA1

[12] https://www.yenisafak.com/gundem/chpye-ilk-tebrik-israilden-imamoglu-ve-yavasi-kutlayip-cumhurbaskani-erdogani-hedef-aldi-4612466

[13] Ayrıca Bak: https://www.ekrembugraekinci.com/article/?ID=1076&osman-gazi-t%C3%BCrbesinde-bir-yunan-subayi

[14] https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/sikke-i-tasdik-i-gaybi/latif-bir-tefeul/143




SÜRAT ASRINDAYIZ-HAYATI HIZLI YAŞIYORUZ

SÜRAT ASRINDAYIZ-HAYATI HIZLI YAŞIYORUZ[1]

 

Atlılar son sürat giderken birden birisi durur ve beklemeye başlar.
Arkadaşları neden durduğunu sorunca,
Ruhum geride kaldı, onu bekliyorum.
İnternet ve hızı çağındayız.
Hakikatleri kaçırıyoruz.
Tıpkı, her gün villasından çıkıp son sürat işine gidip gelen adam, bir gün yol çalışmaları nedeniyle yavaş gitmek mecburiyetinde kalır.
Ve ilk defa fark eder, , bir yanında yeşillik ve ormanlıkların olduğunu, diğer yanında da nehir ve ırmakların bulunduğunu.
Ve ondan sonraki günlerde etrafını seyrede seyrede gider.
Hem yolda haz alır, hızlı gitmeyince ve hem de işte huzurla zaman geçirir.
Maalesef bizler hız ve hazzı beraber götürme çabasındayız.

 

**********

“Ahir zamanda yılların aylar gibi, ayların da günler gibi geçeceği, zamanın hızla akıp gideceği hadislerde ve rivayetlerde sıkça bahsedilen bir konudur. Bu durum, kıyametin yaklaşmasıyla birlikte dünyada yaşanacak olan değişimlerin ve sıkıntıların bir göstergesi olarak yorumlanır.


**Hadislerde ve Rivayetlerde: **

* **Hz. Peygamber (s.a.v.)**: “Ahir zamanda zaman hızlanacak, yıl aylar gibi, ay haftalar gibi, hafta günler gibi, gün saatler gibi, saat de dakikalar gibi geçecek.” (Tirmizi, Fiten 25)
* **Hz. Ali (r.a.)**: “Ahir zamanda bir yıl bir ay gibi, bir ay bir hafta gibi, bir hafta bir gün gibi, bir gün bir saat gibi, bir saat de bir dakika gibi geçecek.” (Müslim, Fiten 117)
* **Abdullah b. Amr (r.a.)**: “Ahir zamanda zaman o kadar hızlı akacak ki, bir adam sabahleyin evinden çıkıp akşam olmadan önce yedi defa dünyayı dolaşabilecek.” (İbn Mace, Fiten 35)

**Zamanın Hızlanmasının Sebepleri:**

Zamanın ahir zamanda hızlanmasının çeşitli sebepleri olduğu düşünülmektedir. Bunlardan birkaçı şunlardır:

* **Dünyanın ömrünün kısalması:** Kıyametin yaklaşmasıyla birlikte dünyanın ömrü kısalacak ve zaman daha hızlı akmaya başlayacaktır.
* ** insanların günahlara dalması:** İnsanların günahlara dalması ve Allah’tan uzaklaşması zamanın daha hızlı akmasına sebep olacaktır.
* **Dünyanın fitne ve fesatla dolması:** Dünyanın fitne ve fesatla dolması ve insanların sıkıntılarının artması zamanın daha hızlı geçmesine neden olacaktır.

**Zamanın Hızlanmasının Sonuçları:**

Zamanın ahir zamanda hızlanmasının çeşitli sonuçları olacaktır. Bunlardan birkaçı şunlardır:

* **İnsanların ömrünün kısalması:** Zamanın hızlanmasıyla birlikte insanların ömrü de kısalacaktır.
* **Hayatın daha stresli ve yoğun hale gelmesi:** Zamanın hızlı akması hayatın daha stresli ve yoğun hale gelmesine neden olacaktır.
* **İnsanların maneviyata daha az zaman ayırması:** Zamanın hızlı akması insanların maneviyata daha az zaman ayırmasına sebep olacaktır.

**Sonuç olarak:** Ahir zamanda yılların aylar gibi, ayların da günler gibi geçeceği, zamanın hızla akıp gideceği hadislerde ve rivayetlerde sıkça bahsedilen bir konudur. Bu durum, kıyametin yaklaşmasıyla birlikte dünyada yaşanacak olan değişimlerin ve sıkıntıların bir göstergesi olarak yorumlanır.”

[1][1] https://www.youtube.com/watch?v=btma3yb2ejs




İNSANLAR MADENLER GİBİDİR

İNSANLAR MADENLER GİBİDİR[1]


Hadiste, insanlar madenler gibidir, buyuruluyor.
Böylece dünyanın ateş potasında eriyen ve eritilen insanlar aslında, aslı olan ne ise ona dönüşür.

@@@@@@@@

“Evet, “İnsanlar madenler gibidir” sözü çok anlamlı bir benzetmedir. Bu benzetmeyi farklı açılardan yorumlayabiliriz:

**1. Potansiyel ve Değer: **

Her maden, işlenerek ortaya çıkarılabilecek bir potansiyele ve değere sahiptir. Aynı şekilde, her insan da içinde benzersiz yetenekler, bilgiler ve beceriler barındırır. Bu potansiyelin doğru şekilde eğitilmesi ve geliştirilmesiyle, tıpkı madenlerden değerli ürünler elde edildiği gibi, insanlar da topluma büyük katkılar sağlayabilirler.

**2. Çeşitlilik: **

Dünyada her türden maden olduğu gibi, her insan da kendine özgü bir karaktere, mizaca ve yeteneğe sahiptir. Bu çeşitlilik, tıpkı doğadaki çeşitlilik gibi, dünyayı zenginleştirir ve farklı bakış açılarıyla renklendirir.

**3. İşlenme ve Geliştirme: **

Bir madenin değerini ortaya çıkarmak için onu işlemek ve rafine etmek gerekir. Aynı şekilde, insanların da potansiyellerini gerçekleştirmeleri için eğitim, deneyim ve rehberliğe ihtiyaçları vardır. Doğru eğitim ve rehberlikle, her insan kendi potansiyelini açığa çıkarabilir ve topluma faydalı bir birey haline gelebilir.

**4. Emek ve Sabır: **

Bir madenin işlemesi ve değerli bir ürüne dönüşmesi emek ve sabır gerektirir. Aynı şekilde, insanların da potansiyellerini gerçekleştirmeleri için emek vermeleri ve sabırlı olmaları gerekir. Başarı ve mutluluğa giden yol, çalışmadan ve pes etmeden çabalamakla geçer.

**5. Farklı Katmanlar: **

Her madenin farklı katmanları olduğu gibi, her insanın da farklı yönleri ve kişilik katmanları vardır. Bu katmanları keşfetmek ve anlamak, insan ilişkilerini ve iletişimi geliştirmek için önemlidir.

**Sonuç olarak: **

“İnsanlar madenler gibidir” sözü, insan potansiyelinin ve çeşitliliğinin değerini vurgulayan anlamlı bir benzetmedir. Her insan, içinde bir hazine barındıran bir maden gibidir. Doğru eğitim, rehberlik ve emek ile bu hazine ortaya çıkarılabilir ve topluma faydalı bir şekilde kullanılabilir.

**Ek olarak:**

Bu benzetmenin, Hz. Muhammed’in bir hadisinden de kaynaklandığını belirtmek isterim. Hadiste, “İnsanlar altın ve gümüş madenleri gibidir. Câhiliye devrinde hayırlı olanlar, İslâm’da da hayırlı olanlardır. Yeter ki, İslâm’ı iyi kavrasınlar” buyrulmuştur.

Bu hadis, insanların özünde iyi olduğunu ve doğru eğitimle daha da iyi hale gelebileceğini vurgulamaktadır.”
Mehmet Özçelik. 23.03.2024

 

**************    

İnsanın akibeti.
https://tesbitler.com/2015/01/03/imtihan/
Kaderle ilgili.
https://tesbitler.com/index.php?s=Kader
Ebu Lehep ölmeden 8 sene önce Tebbet Suresi indi ve kâfir olarak öldü.
https://www.google.com/amp/s/m.yeniakit.com.tr/amp/haber/209749/o-sureyi-okuyan-papaz-musluman-oldu
Münafık gel git yaşayıp, samimi olmayan kimsedir.
https://tesbitler.com/2023/12/11/munafik-kafirden-esettir/
Allah imhal eder, ihmal etmez.
https://tesbitler.com/2024/03/21/allahin-sabbar-ismi-hakkinda/
Yani son nefese kadar müsaade eder ancak göz ardı etmez.
https://tesbitler.com/2022/04/08/silik-para/
Allahın en değer verdiği şey, insan iradesidir.
https://tesbitler.com/index.php?s=%C4%B0rade

[1] https://www.youtube.com/watch?v=To05WrW6lA0&t=6s




EN BÜYÜK HESAP ALLAH’IN HESABIDIR

EN BÜYÜK HESAP ALLAH’IN HESABIDIR

 

İnsanlar günlük, gündelik, bilemedin yıllık ve ömürlük hesaplar yaparlar.
Allah’ın hesabı ise ezelden başlayıp ebede uzanır.
Allah bunu kitabında asırlık veya berat gecelerinde yıllık olarak devreye koyar.
Zira bir yaprak bile bir kaderle düşer.
Allah’ın hesabı ebedi boyutludur.

Allah’ın hesabı gibi projesi de ebedi boyutludur.
Kullarını yaratan hiç onların hal ve ahvalini ve de geleceklerini bilmez mi?
Zaten her bir mahlukun ana rahmine düştüğü andan itibaren her şeyi yazılıdır.
Levh-i mahfuzda genel yazıldığı gibi, her bir spermde de mukadderat kayıtlıdır.
Tıpkı fiziki özellikleri gibi.
Allah zalimi de bilir, mazlumu da.
Allah imhal eder ancak ihmal eder.
İçindeki gerçek niyet ve yapının ortaya çıkması için müsaade edip süre verir ancak göz ardı etmez.
Hesabını toplu ve topluca görür.
Musa’yı Nil Nehri’nden çıkarıp firavunun sarayında büyüttüğü gibi, firavunu da kızıl denizde ordusuyla toptan boğar.
Ne garip değil mi?
“İnsan kendisini bir nutfeden yarattığımızı görmez mi ki hemen apaçık bir hasım kesilir ve kendi yaratılışını unutur da; “Çürümüş kemikleri kim yaratacak” diyerek, Bize misal vermeye kalkar?”[1]
Oysa o;
” O, (döl yatağına) akıtılan meninin içinden bir nutfe (sperm) değil miydi?”[2]
İnsan bir baksın neden yaratıldığına;
” Dökülen bir sıvıdan yaratıldı;”[3] 

****************

 

Kumanda zahiri, cisim ve madde olarak kanalları kontrol ediyor.

Yani sadece bir araçtır.
Bedende ruh için bir kumanda mesabesindedir.
Alemlerde gezinti yapan ruhtur. Beden ise onun kumandasında bir araçtır.

-Zalimler kahramanları çıkarır.

Firavun varsa, Musa olacak ve çıkacaktır.

-Gerçekten de salahat ayrı maharet ayrıdır.

Her alanda.
Nitekim siyasette de.
Adam Salih gibi görünüyor ancak sadece maharetli değil, basiret de kaybetmiş.
Hırs ve hayal, alkış ve şişirmeler gözünü kör etmiş.
Hayalle hakikati birbirine karıştırıyor
Hayal dünyasında geziyor.
Hezimeti hizmet sanıyor.
Yanındaki dolmuşçuların dolduruşuna geliyor.
Bir hayal uğruna memleketi tehlikeye atıyor.
Ne diyelim, Allah akıl şuur versin.
Kaybetmesine daha ziyade, kaybettirmesiyle bir ömür hatırlanılacaktır.

Sayın Erdoğan konuşmasında;

“Bize kaybettirmek için çalışıp, bizim gölgemizde yürümeye kalkanlara müsaade etmeyiz. Bunun adı siyasi şantajcılıktır.
MİLLETİMİZ ZÜBÜK SİYASETÇİLERE İTİBAR ETMEZ: Sadece öteki ne veriyorsa 5 fazlası benden diyerek ülkede güven ve istikrarı bozmaktan başka işi olmayanlara acıyarak bakıyoruz. Son dönemde bu habis siyaset tarzının yeniden hortlamaya başladığını görüyoruz. Milletimizin şantajcılara ve zübük siyasetçilere itibar etmeyeceğine inanıyorum.” dedi.

-Dün Saadet Partili Hasan Damar partililere yaptığı konuşmada ‘AK Parti’ye İstanbul’u kaybettiren biziz ve kaybettireceğiz hiç başka şansları yok’ dedi.[4]

Maalesef bugün de aynı hata tekrar edilmektedir.

İnsanlar unutsa da tarih unutmayacaktır.

 

***************

 

DAĞDAN İNMİŞ ŞEHİRE

 

– Benim için önemli olan kime oy verdiğin değil, Kime kazandırdığındır.

Sen kime kazandırdığın-sın, kazancında odur.
Günahına da sevabına da…

-Önceleri Kahramanmaraş, Çorum, Sivas ve Adıyaman gibi yerlerde oynanan oyun, bugün PKK tarafından Hatay ve Mersin’de zemini oluşturulmaya, küçük bir Suriye ortamının hazırlanmasına ve kaosun merkezi kılınmaya çalışılıyor.

-Kirli bir siyaset ortaklığı sürmekte ve basiretsiz yaklaşımlar sergilenmektedir.

-Başarımızın sırrı, beyin göçünün geriye dönüşü olmuştur.

İşte buna hazmedilmemektedir.

Adeta tahsile gidenler geri dönmüşlerdir.
Ancak onları buradan çeşitli sebeplerle gönderip başarımızı engelleyenler bu dönüşten hoşnut olmamış, huysuzlukları depreşmiştir.

İnşallah bu İslam dünyası çapında da gerçekleşecektir. [5]

-Firavun ve firavunlar Gazze’de Musaların peşinde.

Musaları öldürmek ve durdurmak için her ismi ve cismi ortadan kaldırıyorlar.

-Şehirlerde uyuşturucu tacirleri neden arttı?

Çünkü dağdaki eşkıya şehre indi ve de şehirden ortaklar buldu.

-Ya Rabbi! O nasıl bir maya ki, tüm sütleri dönüştürüp mayasıyla mayalamış, tüm yabanileri aşısıyla ehil ve ehlileştirmiştir?

Südü bozuklar hariç.

Kendi olmayan ve aşı tutmayan yabanilerin dışında.

-Rahmetli dedem 1980 yıllarında şöyle demişti;

Evlat, evvelden eşkıya dağ da idi, şimdi şehre indi.

Şimdi ise mecliste.

O da avukat gibi savunarak, arabasına alıp serbestçe istenilen yere götürerek.
Ya onları savunanlar?
Ya onlara meşruluk kazandıranlar?
Ya onları meclise, belediyelere ve devlet kurumlarına taşıyanlar?
En önemlisi de kör olup bunları görmeyenler…

İşimi ve buna onay verenleri Allah’a havale ediyorum.

 

MEHMET ÖZÇELİK

16-03-2024

[1] Yasin. 77-78.

[2] Kıyame. 37.

[3] Tarık Suresi.6.

[4] https://tesbitler.com/2024/02/21/kim-kimi-temsil-ediyor/

[5] https://tesbitler.com/2024/02/13/bitlis-tiflis/

 




“SELANİKLİ DÖNMELER”DEN

“SELANİKLİ DÖNMELER”DEN

Selanikli Dönmeler–   Marc David Baer-lnglllzceden çeviren: Sevinç Kayır

Sayfa-13- “Müslüman ve okuryazar Türk halkının giderek büyüyen bir yüzdesi, ateist Yahudilerin Osmanlı sultanını tahttan indirdiklerini, İslami imparatorluğu yıktıklarını, onun yerine “gizli Yahudi” Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğinde, İslam karşıtı, laik bir cumhuriyet kurduklarını ve hata ülkeyi kontrol ettiklerini düşünür.”

26- “Selanik’in pek çok Müslümanın aslında Yahudi kökenli olduğu kent olarak bilinmesi hiç de şaşırtıcı değildir.”

38-39- “250 seneyi aşkın süredir, Sabetaycılar Müslüman kisvesine bürünmüş bir Yahudi mezhebi olarak varlıklarını sürdürmüş­ lerdir.” Bu geleneksel görüşe göre onlar, Sabetaycı mesihçilikle değişmelerine rağmen “Yahudiliğin eski kültürünü ve dini törenlerini mümkün olduğunca İslam’ın sınırları içerisinde gizlice devam ettirmeye” çalışmışlardır.”

119- “Hem yerel belediyelerin, hem de merkezi yönetimin güç­ lerinin arttığı bir dönemde, Selanik gibi şehirlerde gerçekleşen yeniliklerin tüm imparatorluğu etkilemesi şaşırtıcı değildir. Fazlı Necip Gonca-i Edeb’de yayımlanan bir yazısında padişaha üstü kapalı bir mesaj göndermiştir: “Bırak da adaleti biz uygulayalım, baskılardan özgürleşmemize izin ver ki her zaman mutlu ve bahtiyar olalım.” Selanik, Jön Türkler’in devrimci hareketinin beşiği, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin (İTC) ve sosyalist örgütlenmelerin merkezi olması sebebiyle, büyük siyasi çalkantı alanıydı. İmparatorluktaki fabrika emekçiliğinin, özellikle tü­ tün sanayisinde, en yoğun olduğu şehirdi ve Selanik’te kurulan, Avram Benaroya adlı bir Bulgar Yahudisinin başkanlığını yaptığı Sosyalist İşçi Federasyonu, İkinci Enternasyonal tarafından, Do­ ğu’daki işçi mücadelesinin öncüsü olarak kabul ediliyordu. Selanik, farmasonlukfaaliyetlerinin merkezlerindendi.36 Yeni düşünce akımlarına açık olan (Hukuk Fakültesi de dahil) en fazla okulun ve ordu karargahının bulunduğu Osmanlı kentlerinden biriydi. İlerici bir bakış açısına sahip meslek erbapları ve devlet memurları, özellikle de Posta ve Telgraf İdaresi’nin çalışanları (Talat Paşa gibi) ve Üçüncü Ordu’nun mensupları (Enver Paşa gibi), devrimcilerin ana kadrosunu oluşturmuşlardır. 1908 Devrimi’nin kalbi Makedonya’dır.”

122-“Bir devrimci mektubunda Jön Türkler’in bir kısmının Bektaşi oldukları belirtmiştir. s ı Bektaşilerin senkretizmleri, Jön Türkler’in ilerici düşünceleriyle uyumludur ve Bektaşiler, 1906’dan sonra lTC’nin kendi localarını kullanmasına izin veren farmasonlarla ilişki içindedirler. 1908 Devrimi’nden sonra, devrimci subaylar saygılarını sunmak üzere Bektaşi tekkelerini ziyaret ederler; Bektaşi yayınlarının basılmasına yeniden izin verilir; Bektaşilere saldıran gazeteler kapatılır ve yeni Bektaşi tekkeleri açılır. İTC, Mevlevilerle de ilişki içindeydi. Mevlevi tekkeleri İTC propagandası yapmış, Mevlevi şeyhleri evlerini İTC toplantıları için açmış ve bazı şeyhler eylemleri nedeniyle, Jön Türklerle birlikte sürgüne gönderilmişlerdir.

Sufilerin devrimci siyasette oynadıkları rol önemliydi, ama farmasonlar siyasi muhalefette, İTC’nin 1895’ten önceki halinden daha önemli rol oynamışlardı. Masonlar 1870 ve 1918 yılları arasında öylesine belirleyici olmuşlardı ki, 1913’te, bir Osmanlı dev- · let adamının suikastçıları “hedeflerinin, çok uzun süredir farmasonların elinde olan gücü yeniden ele geçirmek olduğunu” öne sürmüştü.54 Ne de olsa, Türk ve Yunanlıları bir araya getirecek, aydınlanmış bir padişah olarak tasavvur edilen farmason padi­ şah V. Murad, 1876’da farmasonlarca desteklenen bir darbe sayesinde tahta oturmuştu.

Jön Türklerin çekirdek kadrosu, padişahı tahta oturtan grup tarafından kurulan farmason locasının üyelerinden meydana geliyordu. 1902’ye dek, Osmanlı farmasonları başka isimler altında kendi siyasi örgütlerinde faaliyet göstermiş ve Avrupa’nın her yanında özgürlüğü destekleyen risaleler dağıtmışlardı. Bundan sonra, yakın çevresinde birçok nü- . fuzlu farmason liderinin bulunduğu Ahmet Rıza’nın önderliğindeki İTC’yi desteklemişlerdi. Selanik’teki Osmanlı Hürriyet Cemiyeti’nin (yurtdışındaki merkez büro işlevi gören Paris’teki İTC’yle birleştikten sonra, yerel yönetim merkezi haline gelmişti), bir tanesi hariç tüm kurucuları farmasondur ya da farmason olmuştur ve İtalyan Macedonia Risorta Locası’nın ya da Fransız Veritas Locası’nın üyeleriydi.58 İTC Selanik’teki farmason localarında toplanıyordu ve farmasonlar Jön Türklere güvenli toplantı evleri temin etmişlerdi. Farmasonlar kendilerini 1908 Devrimi’nin ardındaki “ana kuvvet” ilan etmiş, iktidardaki lTC’ye destek olmuş ve II. Abdülhamid tahttan indirildikten sonra büyümüşlerdi.”

123-“Şehirde birbirine yabancı olan insanlar, farmason localarında bir araya gelerek, aynı siyasi hedefler için çabalayan kardeşlere dönüşüyorlardı.61 V. Murad’dan sonra tahta geçen il. Abdülhamid bu tehdidin varlığını sezmiş ve farmasonları baskı altına almıştır. II. Abdülhamid’in kurduğu hükümet onları “daimi bir fitne kaynağı” olarak görüyordu.

….Birçok önde gelen Dönme, farmason olmanın yanı sıra mutasavvıftı ve bu da İTC’ye girmelerini kolaylaştırıyordu. Yıldız Sertel, Selanik’teki Dönme camisi Yeni Cami’yi tarif ederken, aynı cümle içinde Bektaşi, Mevlevi tekkelerinden ve farmason localarından bahsetmiştir.

125-“Bazı Dönmeler, şehrin her yerinde var olan Fransız, İtalyan ve · Osmanlı farmason localarındaki gizli İTC toplantılarında, kapalı kapılar ardında tartışılan siyasi görüşlere kendilerini o kadar adamışlardı ki, devrimin öncüleri kabul ediliyorlardı. 84 Meşveret, imparatorluktaki en “modern” gruplardan biri olarak nitelediği Dönmelerin, kentte “hareket için çalışan tek grup olduğunu” beyan ederek, Dönmelerin etkilerinin büyüklüğünü vurgulamış­tı.”

126-“O dönem, günlük Sabah gazetesinde ve Hariciye Nezareti’nin çeviri bürosunda çalışan Ahmet Emin Yalman “Biz gazeteciler, halkı harekete geçirmek için açıkça hareket etmeye karar verdik. İstanbul’da kendimize ait küçük bir devrim yarattık. Padişahın gözünden düşen ünlü yazarların hepsi, bu yeni özgürlüğe kucak açan vatansever şiir ve makaleler yazmaya davet edildi. İlk sokak gösterilerini düzenledik, her tür yazarın bir araya geleceği toplantılar organize ettik ve bir basın cemiyeti kurduk. H.alka yeni dönemin coşkusunu nakletmek için hemen kararlar alındı” diye yazmıştır. Yalman 1914’te İTC’nin çıkardığı Tanin gazetesinin yazı işleri müdürü olarak çalışmaya başlayacaktı. Yalman’ın mezun olduğu Terakki Mektebi, özgürlük düş­ künü, meşrutiyeti destekleyen bir gençlik yetiştirmekle ve İkinci Meşrutiyet hükümetini ilan edenlerin Terakki Mektebi mezunları olmalarıyla övünüyordu.”

130-“Yalman ve Sertel yazılarında günümüzde Dönmeler hakkında olumlu görüşe sahip yazarların dile getirmekten ka­çındıkları bazı yorumları da ağızlarından kaçırmışlardır. Devrim başladığı sırada ağabeyi Celal Derviş’i kutlayan Sabiha Sertel ona “Demek şimdi sen de bir İttihatçısın” demiştir. Ağabeyi “Ne sanıyorsun?” diye yanıtlamıştır. “Biz Selanik’te devrimci gençler olarak yetiştik. Farmason localarına da girdik.”

Ahmet Emin Yalman “zengin, yabancı farmason localarının” Selanik’teki gizli derneklerin “toplantıları için uygun fırsatlar sunduklarını” belirtmiştir. “Devrimin ilk kıvılcımının” 1890’larda, Terakki Mektebi’nde öğrenciyken ateşlendiğini anlatmıştır. Ahmet Emin, ileriki yıllarda 1TC’ye üye olmuştur.”

134-“İmparatorluğa sadakat sadece gerçek inanç sahipleri için mümkündü. İlaveten dindarlık ateizmin panzehiri görevi görecekti. Ancak ateizmin çoktan kök salıp geri dönüşü olmayan hasarlara yol açtığı görülüyordu. . Müslümanların dini yozlaşmaya başlamıştı. Vahdeti birçok Müslüman’ın ateizm konusunda Avrupalılardan bile ileri gittiklerini öne sürüyordu. Müslümanların ateistliği, Osmanlıların Avrupa’ya elçiler göndermelerinden sonra başlamıştı. Elçiler Hıristiyan kadınlarıyla evlenmişler, çok sayıda çocuk yapmışlar ve onları annelerinin Batı Avrupa usulleriyle yetiştirmişlerdi. Avrupa dilleri öğrenmişler ve İslami inanç ve ahlak kurallarını sadece başka dinlere mensup dadılar ve öğ­retmenlerden öğrenmişlerdi. Görünürde Müslüman olan birçok erkek bu şekilde yetiştirilmişti. Yazara göre “Dinlerini bilmeyen ve İslami eğitim almamış olan bu adamlardan dindar olmalarını beklemek, bir hıyardan yağ çıkarmaya çalışmaya benzemektedir. Böyle hıyar adamların, babalarıyla aynı eğitimi almış çocuklarından ne beklenebilir?” Ateizm konusunda Avrupalılardan daha ilerde olan Müslümanlar, Müslüman isimleri taşıyor olabilirlerdi ama imparatorluğun kaderi konusunda onlara nasıl güvenilebilirdi? Adliye nazırı ve birçok seçkinin yanı sıra, meclis üyelerinin de İstanbul’daki bir farmason locasının açılışına katılmaları, dindar Müslümanlar için bir uyarı işareti işlevi görmeliydi. Vahdet! diğerlerini bu içten gelen tehdit hakkında uyardı.”

138-“Dönmeler farmasonlukta, İTC’de, 1908 Meşrutiyet Devrimi’nde ve devrimden sonraki Osmanlı siyasetinde büyük rol oynadılar.”

138-139-“1917 Bolşevik Devrimi ele alınarak, Yahudi kökenli insanların gerçek ve hayali rolleri üzerine faydalı bir karşılaştırma yapılabilir. Ateist olmasına ve görünürde Yahudi kökeni bulunmamasına rağmen Lenin (önceden Vladimir Ilyich Ulyanov), Yahudi karşıtları tarafından “Yahudi Lenin” olarak adlandırılmış ve Bolşevik Devrimi “Yahudi Bol­ şevik Devrimi” olarak anılmaya başlanmıştı.1 3 7 Karı Marx’ın (kapitalizmi Yahudilikle özdeşleştirmiştir) ve Lenin’in yoldaşı Lev Troçki’nin (önceden Lev Davidovich Bronstein) Yahudi olmaları, bu görüşü desteklemiştir. Gerçekte, Yahudiler Rus devrimci hareketine, ülkenin nüfusundaki payları göz önüne alındığında daha büyük bir oranda katılmış ve devrim sürecinde önemli role sahip olmuşlardı. Parti liderleri, teorisyenler ve gazeteciler olarak iyi temsil edilen Yahudiler, tıpkı Osmanlı İmparatorluğu’ndaki Dönmeler gibi, “Rus İmparatorluğu’ndaki en devrimci ulusal grup” kabul edilmişlerdi. Lenin’le birlikte 1917’de mühürlü trenle Almanya topraklarından geçerek İsviçre’den dönen kişilerin neredeyse üçte ikisi Yahudi’dir; bir süre İstanbul’da ikamet etmiş ve Jön Türklerle yakın ilişki içinde olan, Yahudi kökenli, devrimci milyoner Alexander Parvus (lsrael Lazarevich Gelfand ya da Helphand), Lenin’in dönüşünü ayarlamıştır. Başlangıç­ ta Lenin\ en yakın Bolşevik liderleri, Grigory Zinoviev, Lev Kamenev ve Yakov Sverdlov Yahudi kökenlidir. Lenin’in kraliyet ailesinin öldürülmesi emrinin yerine getirilmesi görevini üstlenenler, Sverdlov ve içlerinde çarı vurduğunu iddia eden kişi de bulunan diğer iki adam Yahudi soyundan gelmektedir. Devrimin ardından başlayan iç savaş süresince, ordu, parti, meclis ve gizli polislik görevlerini yerine getiren Yahudi kökenli erkek ve kadınların parti içindeki oranları da genel nüfusa oranla daha yüksektir.  Önemli olan, bu önde gelen komünistlerin hiçbirinin Yahudi olmak istememesidir; kendilerini Yahudi kabul etmemiş, Yahudiliklerini (geçmişe ait bir şey olarak) geride bıraktıklarına. . inanmışlardır. Troçki milliyetinin ·”Sosyal Demokratlık” olduğunu ilan etmişti. Doktor Nazım bazı açılardan İTC’nin Troçki’si olarak düşünülebilir. Eğer diğer İTC ideoloğu Bahaettin Şakir de Dönme olsaydı, bu benzetme daha da uygun olurdu.

MEHMET ÖZÇELİK

10-03-2024




TARİHİ HATALAR TEKERRÜR EDİYOR

TARİHİ HATALAR TEKERRÜR EDİYOR

 

1970 ve öncesinde komünist mensup ve hayranları vardı.
Onlarla İttifak yapılıyordu.
Bunlar Türk solu idi.
Bugün ise Komünizm ve sosyalizmin temsilciliğini yapan PKK’yı temsil eden Kürt solu bulunmaktadır.
Dünkü oyun ve hüküm bugünde geçerlidir.
O gün sağı temsil eden Demokrat Partisi vardı.
Ancak bilinçsizce sağı bölüp solun gelmesine sebep olan sağın bölücüleri de sağı bölerek, solun ekmeğine yağ sürüyorlardı.
Aynı tarihi hata bugünde tekerrür etmektedir.[1]
Özellikle geçen İstanbul belediye seçimlerinde oynanan oyun, bugünde oynamaktadır.
Buna en isabetli ve basiretli cevabı Bediüzzaman vermiştir.
Şöyle ki,
“Üstadımızdan, niçin Demokrat Partiyi muhafazaya çalıştığını sorduk.

Cevaben: “Eğer Demokrat Parti düşse, ya Halk Partisi veya Millet Partisi iktidara gelecek. Halbuki, Halk Partisi İttihatçıların bozuk kısmının cinayetleri ve hem Cumhuriyetin birinci reisinin Sevr Muahedesiyle ve çok siyasî desiselerin icbarıyla on beş senede yaptığı icraatının kısm-ı âzamı tamamıyla eski partiye yüklendiği için, bu asil Türk milleti ihtiyarıyla o partiyi kat’iyen iktidara getirmeyecek.

Çünkü Halk Partisi iktidara gelecek olursa, komünist kuvveti aynı partinin altında bu vatana hâkim olacaktır. Halbuki, bir Müslüman kat’iyen komünist olamaz, anarşist olur. Bir Müslüman hiçbir zaman ecnebîlerle mukayese edilemez. İşte bunun için, hayat-ı içtimaiye ve vatanımıza dehşetli bir tehlike teşkil eden bu partinin iktidara gelmemesi için, Demokrat Parti’yi, Kur’ân ve vatan ve İslâmiyet namına muhafazaya çalışıyorum” dedi.”[2]

******************** 

 

PKK çeşitli ad, nam ve yaftalarla meşrulaştırılmaya çalışılıyor.

Her ne kadar meşrulaştırmaya çalışanların meşruluğu tartışılsa da.

 

-Dün PKK’yı ve temsilcilerini meclise taşıyanlar, Belli ki onlardan tam verimi yeterli derecede elde edemediklerinden veya onların üzerinden pazarlık yaparak dağdaki eşkıyayı büyük şehirlere taşıma gayreti, ortaklığı ve pazarlığı içerisine girilmiştir.

 

” KAAN’ı uçuran TUSAŞ’a CHP takozu! Bakın neler yapmışlar neler!

CHP medyası tarafından ‘kalorifer peteği’ diye karalanmaya çalışılan Milli Muharip Savaş Uçağı KAAN havalandı. KAAN’ın yapımına ‘1973’ kulpu takmaya çalışan CHP’nin TUSAŞ’ın kuruluşunu engellemeye çalıştığı ortaya çıktı.”[3]

 

MEHMET ÖZÇELİK

03-03-2024

[1] https://tesbitler.com/2024/02/21/kim-kimi-temsil-ediyor/

[2] https://sorularlarisale.com/risale-i-nur-kulliyati/emirdag-lahikasi-ii/128/128
https://tesbitler.com/index.php?s=Chp

https://tesbitler.com/2016/08/09/istanbulun-ikinci-fethi/

https://tesbitler.com/2019/06/24/istanbul-secimleri-uzerine-facebookun-nabzi/
https://tesbitler.com/index.php?s=%C4%B0stanbul+

[3] https://www.haber7.com/siyaset/haber/3395434-kaani-ucuran-tusasa-chp-takozu-bakin-neler-yapmislar-neler

 




KALINTILAR

KALINTILAR

Bugün devlete hâkim güç pozisyonunda olan bir kısım ve kesim, yüz yıllık kısır zihniyetin kalıntılarının silinmesinden rahatsız oluyor.[1] 

Evvelden derin devlette bir şebeke vardı, Kemalizm adıyla.

Bu perde altında gayr-ı meşru faaliyetler, meşrulaştırılmaya çalışıldı.

Daha sonra imkanlar sağlanıp, derinlere inilince ahtapotun kolları artmaya başladı.
Darbelerle başlayan yıkımlar, 15 Temmuz işgaliyle devam etti.
Bugün ise belediye seçimlerinde görüldü ki, o ahtapotun yanına dağdaki eşkıya ve onu temsil edenlere kol kanat gerilerek ve de peşkeş çekilerek yana çekildi. Payanda oluşturuldu.
Paralel ve yapay devlet oluşturulmaya çalışıldı.
Yüz yıllık Kemalizm devletinin yerini, ahtapotun kolları aldı.
Devlete ortak olundu.
Kemalizm sol ve sosyalist oldu.
Görünen o ki, yüz yıllık Kemalizm, 50 yıllık PKK gidecek, onun yerini hepsinin karışımı paralel ve işgal güçleri alacak.

***************** 

İsrail MOSSAD ajanlarıyla sürekli Türkiye’yi kontrol edip dizayn etmeye ve faili malum olan meçhullerle kaos oluşturmuştur.

Yahudi İsrail MOSSAD ajanı olan Jeffrey Epstein’ın devlet başkanları ve önemli devlet yöneticilerini fuhuş şantajıyla kontrol etmiş, adeta dünyayı ve önemli Devletleri kontrolü altına almış.[2]
Ve her türlü kirli işlerle.
Bizdeki Deniz Baykal kaseti ve belki de bilmediğimiz kasetler gibi.

Musalar doğmasın diye on binlerce çocuk ve kadınları öldüren Yahudi İsrail, bu firavunluğuyla içten ve dıştan yıkılışını hızlandırmaktadır.

– Dün için bugün Osmanlı nasıl namıyla ve şanıyla anlıyorsa; ABD, İsrail ve batıda kan, göz yaşı kısaca lanetle anılacaktır.

ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) Direktörü William Burns, Ortadoğu’da yaşanan sürecin bir dönüm noktası olduğunu itiraf ederek, “Son 40 yılda Ortadoğu’yu bu kadar patlamaya hazır nadiren gördüm.” dedi.[3]

CONİ saldırının alt yapısını hazırlamaktadır.

***************  

Dün doğuda şer güçleri tarafından kullanılan doğu insanı, bugünde göç ettiği batıda kullanılmakta ve şerre alet edilmektedir.

“İstanbul’da yirmi bine yakın hemşehrilerimi-hamal ve gafil ve safdil olduklarından-bazı particiler onları iğfal ile vilayât-ı şarkiyeyi lekedar etmelerinden korktum. Ve hamalların umum yerlerini ve kahvelerini gezdim.

Geçen sene anlayacakları suretle Meşrutiyeti onlara telkin ettim. Şu mealde:
İstibdat, zulüm ve tahakkümdür. Meşrutiyet, adalet ve Şeriattır. Padişah, Peygamberimi-zin emrine itaat etse ve yoluna gitse halîfedir. Biz de ona itaat edeceğiz. Yoksa, Peygambere tabi olmayıp zulüm edenler, padişah da olsalar haydutturlar. Bizim düşmanımız cehalet, zaruret, ihtilaftır. Bu üç düşmana karşı; sanat, marifet, ittifak silahiyle cihad edeceğiz. Ve bizi bir cihette teyakkuza ve terakkiye sevk eden hakikî kardeşlerimiz Türklerle ve komşularımızla dost olup el ele vereceğiz. Zira husumette fenalık var, husumete vaktimiz yoktur. Hükümetin işine karışma-yacağız. Zira, hikmet-i hükümeti bilmiyoruz.”
Doğunun özellikle yüz sene öncesinden bugüne Kürtlerin üç büyük hastalığı olan, cehalet, zaruret(fakirlik) ihtilafı ne ise, az farkla bugün de aynıdır.
Devası ve şifası olan, sanat, marifet, İttifak konusunda hastalık devam etmektedir.
O cehaletle terör örgütü önemli bir kısmı tarafından hala desteklenmektedir.
O desteği PKK bulmasaydı çoktan biterdi, gücünü biraz kaybetse de.[4]

MEHMET ÖZÇELİK

01-03-2024

 

 

[1] https://www.haber7.com/guncel/haber/3388572-ayasofyadan-sonra-bir-tarihi-karar-daha-istanbuldaki-cami-79-yil-sonra-ibadete-aciliyor

[2]https://www.google.com/search?q=epstein&oq=Epstein+&gs_lcrp=EgZjaHJvbWUqBwgAEAAYjwIyBwgAEAAYjwIyBggBEEUYPTIGCAIQRRg5MgoIAxAuGLEDGIAEMgoIBBAAGLEDGIAEMgoIBRAAGLEDGIAEMgoIBhAuGLEDGIAEMgoIBxAAGLEDGIAEMgcICBAAGIAEMgoICRAAGLEDGIAE0gEJMTQ0NDlqMGo0qAIAsAIA&client=ms-android-samsung-trvo1&sourceid=chrome-mobile&ie=UTF-8#ip=1

[3] https://www.haber7.com/dunya/haber/3387006-ortadogu-barut-ficisi-abd-korkunc-tehlikeyi-itiraf-etti-patlamaya-hazir

[4] https://tesbitler.com/2015/06/13/dogu-haa-la-cahil/ 

https://tesbitler.com/2016/01/08/dogu-ve-kurtler/ 

https://tesbitler.com/2019/09/09/dogu-insani-mi-yoksa/ 

https://tesbitler.com/2015/01/03/hastaligimiz-cehalet-fakirlik-ve-ihtilaftir/