ZİNCİRLERLE EL VE AYAKLARI BAĞLI MAHKUM, BEDİÜZZAMAN HAZRETLERİNE: “HOCAM! KURTULMAM İÇİN BANA DUA ET.”

ZİNCİRLERLE EL VE AYAKLARI BAĞLI MAHKUM, BEDİÜZZAMAN HAZRETLERİNE: “HOCAM! KURTULMAM İÇİN BANA DUA ET.”

 

Afyon Hapishanesinde insan kestiği için lakap olarak “Kasap Tahir” diye anılan bir mahkum vardı. Uzun boylu cüsseli bir adamdı. Ailesine sataşan birisinin kafasını çarşı içerisinde koparmış ve ayrıca da başka çeşitli cinayetleri de vardı. Afyon’u haraca bağlamış herkesin korkup çekindiği birisiydi. Kasap Tahir idam cezasıyla hapse konulmuştu.

 

Diğer mahkumlara zarar vermesin diye elleri, ayağı, boynu demir halkalarla bağlanmış ve prangalar sırtında İdamlıkların bulunduğu ağır ceza koğuşundaydı. Aynı zamanda koğuş Ağasıydı.

 

Kasap Tahir’in bulunduğu koğuşta Bediüzzaman Said Nursi (ra) hazretlerinin talebelerinden Tâhirî Mutlu Ağabey ve Re’fet Barutçu Ağabey de vardı.

 

Kasap Tahir’e:

-“Bediüzzaman hazretlerinin elini öper, duasını alırsan inşallah kurtulursun.” derler.

 

-“Kurtulurum mu?” der.

 

-“Evet kurtulursun inşallah!” diyorlar. O da hemen Üstad’ı görmek için fırsat kollamaya başlar.

 

Hem ellerinden hem ayaklarından prangaya vurulan idam mahkûmu kasap Tahir, mahkumların hava almak için hapishane bahçesine çıkarıldığı zamanlarda bile bu zincirlerle dolaşırken, Üstad Bediüzzaman hazretleriyle karşılaşır.

 

Üstad’ın suret’inden siyret’ini okuyan Kasap Tahir, derdini ummana anlatmanın kıvranışı içinde:

-“Ne olur bana dua buyurun! Kurtarın beni bu halden Hocam!”diye yalvarıp yakarmaya başlar.

 

Hz. Üstad:

-“Bu sana takılan şeyler, senin idam mahkûmiyetinin zincirleri değildir! Bunlar senin tesbihindir. Sen namazına başla, tesbihini çek. Ben de sana dua edeceğim. İnşaallah kurtulursun! ”diyerek ona şefkatle muamele eder ve nasihatlerde bulunur.

 

O andan itibaren Allah dostunun gönül frekanslarıyla ihti­zaza gelen Tahir, tövbe ve nedamet eder, namaza başlar. Madden ve manen temizlenip ismiyle müsemma olarak Tahir bir hale gelir. Namaz sonunda kendisini bağlayan zincirlerin halkalarını bir bir saydığında bir de ne görsün! Zincirin halkları tamı tamına otuz üç halkadır. O andan itibaren o zinciri de tesbih edinir kendine.

 

Kasap Tahir koğuş Ağası olması hasebiyle Tâhirî Ağabey ve Re’fet Ağabeyi koğuşun en başköşesine yerleştirir. Tâhirî Ağabeyin yemeğini pişirir. Tâhirî Ağabeye hizmet eder.

 

Koğuştaki azılı katil idam mahkumu 70 kişiden 66 sı da zamanla tövbe edip namaz kılmaya başlar. 20. Asırda hangi sistem, hangi idare, hangi eğitim 70 azılı mahkumun bulunduğu bir koğuşta 66 mahkumu ıslah ve terbiye edip , Allah’ına muti bir kul, vatanına, milletine faydalı bir birey haline getirebilir? Var mı dünyada bir örneği? Dünyanın en seçkin üniversitelerdeki en seçkin binlerce profesörü getirseler bu mahkumları bu hale getirebilirler mi? Asla ve kat’a!

 

Hapishane idaresi ve tüm mahkumlar insan kasabı bir insanın böyle hızlı bir değişim ile değiştiğine hayret ve takdir ile şahid oluyordu.

 

Hz. Üstadın duasına mazhar olan kasap Tahir, Temyiz Mahkemesi Afyon Ağır Ceza Mahkemesinin hakkında verdiği idam kararının bozar ve cezasını 30 seneye indirir. Bir sene geçmez 1950 yılında genel bir af kanunu çıkınca da serbest bırakılıp tahliye edilir.

 

Artık topluma kazandırılmış ismiyle müsemma temiz Tahir’e nasıl bu hale geldiğini ve idamlık iken nasıl tahliye edildiğini sorduklarında:

“Benim kurtuluşum Bedîüzzaman hazretlerinin duasının kerametidir” diyerek cevap veriyordu.

 

Loading

No ResponsesNisan 2nd, 2024