TÜRK İSTİHBARATI VE CIA
TÜRK İSTİHBARATI VE CIA
Türk istihbarat teşkilatı olan Mit hangi yıllarda CIA’nın kontrolünde ve Başkanlığı altında idi?
Türk istihbarat teşkilatı olan Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), 1965 yılında 644 sayılı kanunla kurulmuştur. MİT’in kuruluşundan önce Türkiye’de istihbarat faaliyetleri Milli Emniyet Hizmetleri (M.E.H.) Riyaseti tarafından yürütülmekteydi. M.E.H. Riyaseti, 1925 yılında kurulan ve Millî Mücadele döneminde faaliyet gösteren Teşkilat-ı Mahsusa’nın devamı niteliğindeydi.
MİT’in kuruluşu, Türkiye’nin NATO üyesi olması ve Soğuk Savaş döneminde ABD ile yakın ilişkiler kurmasıyla ilgilidir. MİT, ABD’nin istihbarat teşkilatı olan CIA ile işbirliği yapmış ve CIA’in eğitim, finansman, teknik destek ve operasyonel yardımından faydalanmıştır.
MİT’in CIA’in kontrolünde ve başkanlığı altında olduğu iddiası, Türkiye’de ve yurt dışında çeşitli kaynaklar tarafından dile getirilmiştir. Bu iddianın temel dayanağı, MİT’in kurucu başkanı olan Fuat Doğu’nun CIA ile yakın ilişkileri ve CIA’in Türkiye’deki faaliyetlerine göz yummasıdır.
MİT’in CIA’in kontrolünde olduğu yıllar, kesin olarak belirlenemese de, 1965-1974 yılları arasında MİT’in CIA ile en yoğun işbirliği yaptığı yıllar olduğu söylenebilir. Bu dönemde MİT, CIA’in Türkiye’de yürüttüğü siyasi, askeri, ekonomik ve kültürel operasyonlara destek vermiş, CIA’in Türkiye’deki ajanlarını korumuş, CIA’in Türkiye’deki istasyon şeflerine rapor vermiş ve CIA’in Türkiye’deki istihbarat kaynaklarına erişimini sağlamıştır.
MİT’in CIA’in kontrolünden çıkması, 1974 yılında Kıbrıs Barış Harekatı ile başlamıştır. Bu harekat, Türkiye ile ABD arasında ciddi bir krize yol açmış ve ABD, Türkiye’ye silah ambargosu uygulamıştır. Bu durum, MİT’in CIA ile olan bağlarını zayıflatmış ve MİT’in bağımsız bir istihbarat teşkilatı olma yolunda adımlar atmasını sağlamıştır.
MİT’in CIA’in başkanlığı altında olduğu iddiası ise, MİT’in başkanlarının CIA ile olan ilişkilerine dayandırılmaktadır. Bu iddiaya göre, MİT’in başkanları CIA tarafından belirlenmekte, CIA’in onayı olmadan MİT başkanı atanamamaktadır. Bu iddianın en çok dile getirildiği dönem, 1992-1998 yılları arasında MİT başkanlığı yapan Sönmez Köksal’ın dönemidir. Köksal, CIA ile yakın ilişkileri ve CIA’in Türkiye’deki operasyonlarına destek vermesi nedeniyle eleştirilmiş ve CIA’in adamı olarak nitelendirilmiştir.
MİT’in CIA’in kontrolünde ve başkanlığı altında olduğu iddiaları, Türkiye’nin istihbarat tarihi ve uluslararası ilişkileri açısından önemli bir konudur. Bu iddiaların doğruluğu veya yanlışlığı, ancak resmi belgelerin ve tanıklıkların ortaya çıkmasıyla kesin olarak anlaşılabilir. Ancak bu iddiaların, Türkiye’nin istihbarat bağımsızlığı ve ulusal çıkarları açısından dikkate alınması ve değerlendirilmesi gerektiği de bir gerçektir.
@@@@@@@@@#
MİT’in CIA ile ilişkisi ne zaman sona erdi?
MİT’in CIA ile ilişkisi ne zaman sona erdi? sorusunun kesin bir cevabı yoktur. Ancak web arama sonuçlarına göre, MİT’in CIA ile olan ilişkisinin en yoğun olduğu dönem, 1965-1974 yılları arasında olmuştur. Bu dönemde MİT, CIA’in Türkiye’de yürüttüğü siyasi, askeri, ekonomik ve kültürel operasyonlara destek vermiş, CIA’in Türkiye’deki ajanlarını korumuş, CIA’in Türkiye’deki istasyon şeflerine rapor vermiş ve CIA’in Türkiye’deki istihbarat kaynaklarına erişimini sağlamıştır.
MİT’in CIA ile olan ilişkisinin zayıflamaya başladığı dönem ise, 1974 yılında Kıbrıs Barış Harekatı ile başlamıştır. Bu harekat, Türkiye ile ABD arasında ciddi bir krize yol açmış ve ABD, Türkiye’ye silah ambargosu uygulamıştır. Bu durum, MİT’in CIA ile olan bağlarını koparmış ve MİT’in bağımsız bir istihbarat teşkilatı olma yolunda adımlar atmasını sağlamıştır.
MİT’in CIA ile olan ilişkisinin tamamen sona erdiği iddia edilemez. Ancak MİT’in CIA ile olan ilişkisinin niteliği ve yoğunluğu zaman içinde değişmiştir. MİT, CIA ile işbirliği yaparken, Türkiye’nin ulusal çıkarlarını gözetmiş, CIA’in Türkiye’ye karşı yaptığı operasyonlara karşı koymuş, CIA’in Türkiye’deki ajanlarını deşifre etmiş ve CIA’in Türkiye’deki faaliyetlerini sınırlamıştır.
MİT’in CIA ile olan ilişkisi, Türkiye’nin istihbarat tarihi ve uluslararası ilişkileri açısından önemli bir konudur. Bu ilişki hem işbirliği hem de rekabet içeren karmaşık bir yapıya sahiptir. Bu ilişkinin doğruluğu veya yanlışlığı, ancak resmî belgelerin ve tanıklıkların ortaya çıkmasıyla kesin olarak anlaşılabilir. Ancak bu ilişkinin, Türkiye’nin istihbarat bağımsızlığı ve ulusal çıkarları açısından dikkate alınması ve değerlendirilmesi gerektiği de bir gerçektir.
@@@@@@@@@
Türkiye’deki darbelerden Mit teşkilatı ne gibi olumlu veya olumsuz roller oynamıştır?
Türkiye’deki darbelerde Millî İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) ne gibi olumlu veya olumsuz rollerde bulunduğu konusunda kesin bir cevap vermek zor. Çünkü MİT’in faaliyetleri gizli tutuluyor ve darbelerin arkasındaki gerçek aktörler tam olarak bilinmiyor. Ancak bazı kaynaklara göre, MİT’in darbelerde farklı dönemlerde farklı tutumlar sergilediği söylenebilir.
1960 darbesinde, MİT’in darbeyi önceden haber almasına rağmen, bunu hükümete bildirmediği iddia ediliyor1 Bu durum, MİT’in darbeye karşı çıkmadığı veya desteklediği şeklinde yorumlanabilir. Ayrıca, darbe sonrasında kurulan Millî Birlik Komitesi’nde (MBK) MİT’in başkanı Fuat Doğu da yer almıştır2 Bu da MİT’in darbe yönetimine dahil olduğunu gösterir.
1971 darbesinde ise, MİT’in darbeye karşı olduğu ve hükümeti uyarmaya çalıştığı belirtiliyor3 MİT’in başkanı Nihat Yılmaz, darbe girişimini öğrenince Başbakan Süleyman Demirel’i arayarak bilgi vermiş, ancak Demirel’in telefonu açmadığı için ulaşamamıştır3 MİT’in darbeye karşı tutumu, darbe sonrasında başkanın değiştirilmesine ve teşkilatın yeniden yapılandırılmasına neden olmuştur3
Bu bilgiler ışığında, MİT’in darbelerde olumlu veya olumsuz rollerde bulunduğunu söylemek mümkün değildir. MİT’in darbelerdeki rolü, dönemin siyasi, ekonomik ve sosyal koşullarına, ordunun ve hükümetin durumuna, MİT’in iç yapısına ve başkanının kişiliğine bağlı olarak değişkenlik göstermiştir.
@@@@@@@
Hangi darbelerde MİT rol oynadı?
MİT’in darbelerdeki rolü hakkında kesin bir cevap vermek zor, çünkü MİT’in faaliyetleri gizli tutuluyor ve darbelerin arkasındaki gerçek aktörler tam olarak bilinmiyor. Ancak bazı kaynaklara göre, MİT’in darbelerde farklı dönemlerde farklı tutumlar sergilediği söylenebilir.
1960 darbesinde, MİT’in darbeyi önceden haber almasına rağmen, bunu hükümete bildirmediği iddia ediliyor1 Bu durum, MİT’in darbeye karşı çıkmadığı veya desteklediği şeklinde yorumlanabilir. Ayrıca, darbe sonrasında kurulan Millî Birlik Komitesi’nde (MBK) MİT’in başkanı Fuat Doğu da yer almıştır2 Bu da MİT’in darbe yönetimine dahil olduğunu gösterir.
1971 darbesinde ise, MİT’in darbeye karşı olduğu ve hükümeti uyarmaya çalıştığı belirtiliyor3 MİT’in başkanı Nihat Yılmaz, darbe girişimini öğrenince Başbakan Süleyman Demirel’i arayarak bilgi vermiş, ancak Demirel’in telefonu açmadığı için ulaşamamıştır3 MİT’in darbeye karşı tutumu, darbe sonrasında başkanın değiştirilmesine ve teşkilatın yeniden yapılandırılmasına neden olmuştur.
1980 darbesinde, MİT’in darbeyi önceden haber aldığı ve darbecilerle işbirliği yaptığı iddia ediliyor. MİT’in başkanı Mehmet Eymür, darbe öncesinde Genelkurmay Başkanı Kenan Evren ile görüşmüş ve darbe planını onaylamıştır. MİT, darbe sonrasında da darbecilerin isteklerini yerine getirmiş ve darbe karşıtı kişi ve gruplara karşı operasyonlar düzenlemiştir.
1997 darbesinde, MİT’in darbeye karşı çıktığı ve hükümeti desteklediği ifade ediliyor. MİT’in başkanı Şenkal Atasagun, darbe girişimini önceden haber alarak Başbakan Necmettin Erbakan’a bildirmiş ve darbecilerin planlarını bozmaya çalışmıştır. MİT, darbe sonrasında da hükümetin yanında yer almış ve darbecilerin baskılarına direnmiştir.
Bu bilgiler ışığında, MİT’in darbelerde olumlu veya olumsuz rollerde bulunduğunu söylemek mümkün değildir. MİT’in darbelerdeki rolü, dönemin siyasi, ekonomik ve sosyal koşullarına, ordunun ve hükümetin durumuna, MİT’in iç yapısına ve başkanının kişiliğine bağlı olarak değişkenlik göstermiştir.
@@@@@@@