KUDÜSÜN TARİHÇESİ

KUDÜSÜN TARİHÇESİ

Kudüs’ün tarihi ve tarihçesi nedir?

Kudüs, üç semavi din olan Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam için kutsal bir şehirdir. Kudüs’ün tarihi, bilinen en eski kaynaklara göre milattan önce 2000’lere kadar uzanmaktadır. Şehir, tarih boyunca birçok medeniyetin egemenliği altına girmiş, iki kez yok edilmiş, 23 kez işgal edilmiş ve 52 kez saldırıya uğramıştır1. Kudüs’ün tarihi ve önemi hakkında aşağıdaki başlıklarda kısaca bilgi verelim:

Yahudilik için Kudüs: Yahudiler için Kudüs, Kral Davud’un şehri olarak kabul edilir. Davud, milattan önce 10. yüzyılda şehri ele geçirmiş ve oğlu Süleyman da burada muhteşem bir mabet (Mescid-i Aksa) inşa etmiştir2. Yahudiler, bu mabedin yıkılmasından sonra da Kudüs’e olan bağlılıklarını korumuş ve her yıl Ağlama Duvarı’nda dua etmişlerdir. Yahudiler, Kudüs’ü “Tanrı’nın şehri” olarak görürler.
Hristiyanlık için Kudüs: Hristiyanlar için Kudüs, Hz. İsa’nın doğduğu, vaaz verdiği, çarmıha gerildiği ve dirildiği yer olarak kutsaldır. Hristiyanlar, Kudüs’te bulunan Kutsal Kabir Kilisesi’ni ziyaret ederler. Hristiyanlar, Kudüs’ü “barış şehri” olarak adlandırırlar.
İslam için Kudüs: Müslümanlar için Kudüs, Hz. Muhammed’in Miraç mucizesini gerçekleştirdiği yerdir. Hz. Muhammed, Mescid-i Aksa’dan semaya yükselmiş ve Allah ile görüşmüştür3. Müslümanlar, Mescid-i Aksa’yı ve içinde bulunan Kubbet-üs Sahra’yı kutsal sayarlar. Müslümanlar, Kudüs’ü “mukaddes şehir” olarak tanımlarlar.
Kudüs, üç semavi dinin ortak mirasıdır ve insanlık tarihinin en önemli şehirlerinden biridir. Şehrin barış ve huzur içinde yaşanabilir olması için tüm dinlerin saygı ve hoşgörü göstermesi gerekmektedir.

@@@@@

Hangi medeniyetler Kudüs’e hâkim oldu?

Kudüs, tarihi boyunca birçok medeniyetin hakimiyetine girmiş bir şehirdir. Bu medeniyetlerin bazıları şunlardır:

Kenanlılar: Kudüs’ün ilk kurucuları olarak kabul edilen Kenanlılar, milattan önce 3000 yıllarında şehri inşa etmişlerdir. Kenanlılar, Kudüs’ü “Uruşalim” olarak adlandırmışlardır1.
İbraniler: İbraniler, milattan önce 1000 yıllarında Kral Davud liderliğinde Kudüs’ü fethetmişler ve burada Yahudi krallığının merkezini kurmuşlardır. Davud’un oğlu Süleyman, Kudüs’te Yahudi tapınağını inşa etmiştir.
Babil: Babil kralı Nebukadnezar, milattan önce 586 yılında Kudüs’ü kuşatmış ve Yahudi tapınağını yıkmıştır. Yahudileri Babil’e sürgün etmiştir.
Persler: Pers kralı Kiros, milattan önce 539 yılında Babil’i ele geçirmiş ve Yahudilere Kudüs’e dönmelerine izin vermiştir. Yahudiler, tapınağı yeniden inşa etmişlerdir.
Makedonlar: Büyük İskender, milattan önce 332 yılında Persleri yenerek Kudüs’ü fethetmiştir. Makedonlar, Helen kültürünü yaymışlar ve Yahudilerle iyi ilişkiler kurmuşlardır.
Romalılar: Romalılar, milattan önce 63 yılında Kudüs’ü ele geçirmiş ve Yahudi krallığını sona erdirmişlerdir. Romalılar, milattan sonra 70 yılında Yahudi isyanını bastırmış ve tapınağı ikinci kez yıkmışlardır. Romalılar, Kudüs’ün adını Aelia Capitolina olarak değiştirmişlerdir.
Sasaniler: Sasaniler, milattan sonra 614 yılında Kudüs’ü fethetmiş ve Hristiyan nüfusu katletmişlerdir. Sasaniler, Yahudi tapınağının kalıntılarını yakmışlardır.
Müslümanlar: Müslümanlar, milattan sonra 637 yılında Halife Ömer liderliğinde Kudüs’ü fethetmişler ve burada Mescid-i Aksa’yı inşa etmişlerdir. Müslümanlar, Yahudi ve Hristiyanlara din özgürlüğü tanımışlardır.
Haçlılar: Haçlılar, milattan sonra 1099 yılında Kudüs’ü işgal etmiş ve burada Hristiyan krallığı kurmuşlardır. Haçlılar, Müslüman ve Yahudi nüfusu katletmişlerdir.
Eyyubiler: Eyyubiler, milattan sonra 1187 yılında Selahaddin Eyyubi liderliğinde Kudüs’ü geri almış ve burada adaletli bir yönetim kurmuşlardır. Eyyubiler, Yahudi ve Hristiyanlara evlerine dönmelerine izin vermişlerdir.
Memlükler: Memlükler, milattan sonra 1250 yılında Eyyubilerin yerini almış ve Kudüs’ün savunmasını güçlendirmişlerdir. Memlükler, Haçlı saldırılarına karşı koymuşlardır.
Osmanlılar: Osmanlılar, milattan sonra 1517 yılında Yavuz Sultan Selim liderliğinde Kudüs’ü fethetmiş ve burada 400 yıl boyunca huzurlu bir yönetim sürdürmüşlerdir. Osmanlılar, Kudüs’ün tarihi ve dini eserlerini korumuş ve geliştirmişlerdir.
İngilizler: İngilizler, milattan sonra 1917 yılında Birinci Dünya Savaşı sırasında Kudüs’ü işgal etmiş ve burada Filistin Mandası’nı kurmuşlardır. İngilizler, Balfour Deklarasyonu ile Yahudilere bir vatan vaat etmişlerdir.
İsrail: İsrail, milattan sonra 1948 yılında Birleşmiş Milletler’in kararıyla kurulmuş ve Batı Kudüs’ü ele geçirmiştir. İsrail, 1967 yılında Altı Gün Savaşı’nda Doğu Kudüs’ü de işgal etmiş ve bütün Kudüs’ü başkent ilan etmiştir. İsrail, Kudüs’ün statüsünü değiştirmeye çalışmış ve Filistinlilerin haklarını ihlal etmiştir.

@@@@@@@@

Hangi medeniyet Kudüs’te en uzun süre hüküm sürdü?

Kudüs’te en uzun süre hüküm süren medeniyet, Osmanlı İmparatorluğu’dur. Osmanlılar, 1517 yılında Yavuz Sultan Selim liderliğinde Kudüs’ü fethetmiş ve burada 400 yıl boyunca huzurlu bir yönetim sürdürmüşlerdir1. Osmanlılar, Kudüs’ün tarihi ve dini eserlerini korumuş ve geliştirmişlerdir1. Osmanlılar, Kudüs’ü 1917 yılında Birinci Dünya Savaşı sırasında İngilizlere kaybetmişlerdir2.

Kudüs’te ikinci en uzun süre hüküm süren medeniyet ise İbranilerdir. İbraniler, milattan önce 1000 yıllarında Kral Davud liderliğinde Kudüs’ü fethetmiş ve burada Yahudi krallığının merkezini kurmuşlardır2. Davud’un oğlu Süleyman, Kudüs’te Yahudi tapınağını inşa etmiştir2. İbraniler, milattan önce 586 yılında Babil kralı Nebukadnezar tarafından Kudüs’ten sürgün edilmişlerdir2. İbraniler, milattan önce 539 yılında Pers kralı Kiros’un izniyle Kudüs’e dönmüş ve tapınağı yeniden inşa etmişlerdir2. İbraniler, milattan sonra 70 yılında Romalılar tarafından Kudüs’ten tekrar sürülmüşlerdir2. İbraniler, 1948 yılında İsrail devletini kurmuş ve Batı Kudüs’ü ele geçirmişlerdir2. İbraniler, 1967 yılında Altı Gün Savaşı’nda Doğu Kudüs’ü de işgal etmiş ve bütün Kudüs’ü başkent ilan etmişlerdir2. İbraniler, toplamda yaklaşık 1000 yıl boyunca Kudüs’te hüküm sürmüşlerdir.

@@@@@@@

Kudüs’ün Osmanlı dönemindeki önemi nedir?

Kudüs’ün Osmanlı dönemindeki önemi hem siyasi hem de dini açıdan büyüktür. Osmanlılar, Kudüs’ü 1517 yılında Yavuz Sultan Selim liderliğinde fethetmiş ve burada 400 yıl boyunca huzurlu bir yönetim sürdürmüşlerdir1. Osmanlılar, Kudüs’ün tarihi ve dini eserlerini korumuş ve geliştirmişlerdir2. Osmanlılar, Kudüs’ü üç semavi dinin ortak mirası olarak görmüş ve Yahudi, Hristiyan ve Müslümanlara din özgürlüğü tanımışlardır. Osmanlılar, Kudüs’ün İslam dünyasının merkezi olmasını sağlamış ve burada önemli imar faaliyetleri gerçekleştirmişlerdir. Osmanlılar, Kudüs’ün barış ve adalet şehri olmasına katkıda bulunmuşlardır.

@@@@@@@@

Osmanlılar Kudüs’te hangi dini eserleri korumuştur?

Osmanlılar, Kudüs’te birçok dini eseri korumuştur. Bunlardan bazıları şunlardır:

Mescid-i Aksa: Müslümanların ilk kıblesi ve Miraç mekânı olan Mescid-i Aksa, Osmanlılar tarafından onarılmış ve güzelleştirilmiştir. Osmanlılar, Mescid-i Aksa’nın içinde Peygamberimizin bineğini bağladığı yere de ayrıca bir mescit yaptırmıştır ve Burak Mescidi adını vermiştir.
Kubbet-üs Sahra: Tapınak Tepesi’nde bulunan ve Hz. İbrahim’in oğlu İsmail’i kurban etmeye niyetlendiği yer olduğuna inanılan kubbe, Osmanlılar tarafından altın kaplama ile süslenmiştir.
Ağlama Duvarı: Yahudilerin kutsal saydıkları ve tapınağın yıkılmasından sonra dua ettikleri duvar, Osmanlılar tarafından saygı gösterilerek korunmuştur. Osmanlılar, Yahudilere duvara yaklaşma izni vermişlerdir.
Kutsal Kabir Kilisesi: Hristiyanların Hz. İsa’nın çarmıha gerildiği ve dirildiği yer olarak kabul ettikleri kilise, Osmanlılar tarafından onarılmış ve Hristiyan mezheplerine eşit şekilde paylaştırılmıştır.
Camiler ve Mescitler: Osmanlılar, Kudüs’te çok sayıda cami ve mescit inşa ettirmişlerdir. Bunlardan bazıları şunlardır: Bilal Bin Rabah Camii, Çorbacı Mescidi, El Disi Camii, Kırmızı Minare Camii, Rusasi (Kurşun) Camii, Küçük Ömer Mescidi, Küçük Pazar Camii.

@@@@@@@@@

Osmanlılar Kudüs’te hangi Hristiyan kiliselerini korumuştur?

Osmanlılar, Kudüs’te birçok Hristiyan kilisesini korumuştur. Bunlardan bazıları şunlardır:

Kutsal Kabir Kilisesi: Hristiyanların Hz. İsa’nın çarmıha gerildiği ve dirildiği yer olarak kabul ettikleri kilise, Osmanlılar tarafından onarılmış ve Hristiyan mezheplerine eşit şekilde paylaştırılmıştır12. Osmanlı padişahı Abdülmecid, kilisenin girişindeki ahşap merdivenin yerini değiştirmemeleri için bir ferman yayınlamıştır.
Aziz George Rum Ortodoks Kilisesi: Kudüs’ün eski şehrinde bulunan ve 11. yüzyılda inşa edilen kilise, Osmanlılar tarafından 1898 yılında yeniden inşa ettirilmiştir. Kilise, Rum Ortodoks Patrikhanesi’nin merkezi olarak hizmet vermektedir.
Aziz James Ermeni Katedrali: Kudüs’ün eski şehrinde bulunan ve 12. yüzyılda inşa edilen katedral, Osmanlılar tarafından korunmuş ve Ermeni cemaatine tahsis edilmiştir. Katedral, Ermeni Patrikhanesi’nin merkezi olarak hizmet vermektedir.
Aziz Anna Kilisesi: Kudüs’ün eski şehrinde bulunan ve 12. yüzyılda Haçlılar tarafından inşa edilen kilise, Osmanlılar tarafından 15. yüzyılda camiye dönüştürülmüştür. Kilise, 1856 yılında Osmanlı padişahı Abdülmecid tarafından Fransa’ya hediye edilmiştir.

@@@@@@@@

Osmanlılar Kudüs’te hangi Yahudi yapılarını korumuştur?

Osmanlılar, Kudüs’te Yahudi yapılarını korumuş ve saygı göstermişlerdir. Bunlardan en önemlisi Ağlama Duvarı’dır. Ağlama Duvarı, Yahudilerin kutsal saydıkları ve tapınağın yıkılmasından sonra dua ettikleri duvardır. Osmanlılar, Yahudilere duvara yaklaşma izni vermişlerdir. Ayrıca, Osmanlılar, Kudüs’te Yahudi mahallelerini ve sinagoglarını da korumuş ve geliştirmişlerdir. Osmanlılar, Kudüs’ü üç semavi dinin ortak mirası olarak görmüş ve Yahudi, Hristiyan ve Müslümanlara din özgürlüğü tanımışlardır.

@@@@@@@

Osmanlılar Kudüs’te hangi camileri inşa etmiştir?

Osmanlılar, Kudüs’te çok sayıda cami ve mescit inşa ettirmişlerdir. Bunlardan bazıları şunlardır:

Bilal Bin Rabah Camii: Bu cami, Mescid-i Aksa’nın güneybatısında, Kubbet-üs Sahra’nın karşısında yer almaktadır. Caminin adı, Hz. Muhammed’in ezan okuyan ilk sahabisi olan Bilal Bin Rabah’tan gelmektedir. Cami, Osmanlılar tarafından 1526 yılında inşa ettirilmiştir.
Çorbacı Mescidi: Bu mescit, Eski Şehir’in güneybatısında, Sion Dağı’nda bulunmaktadır. Mescidin adı, Osmanlı döneminde burada çorba dağıtan bir hayır kurumunun bulunmasından kaynaklanmaktadır. Mescit, 16. yüzyılda inşa ettirilmiştir.
El Disi Camii: Bu cami, Eski Şehir’in kuzeyinde, Şeyh Cerrah Mahallesi’nde yer almaktadır. Caminin adı, burada yaşayan bir Arap ailesinden gelmektedir. Cami, 17. yüzyılda inşa ettirilmiştir.
Kırmızı Minare Camii: Bu cami, Eski Şehir’in kuzeydoğusunda, Şam Kapısı’nın yakınında bulunmaktadır. Caminin adı, kırmızı renkli minaresinden gelmektedir. Cami, 19. yüzyılda inşa ettirilmiştir.
Rusasi (Kurşun) Camii: Bu cami, Eski Şehir’in güneyinde, Sion Dağı’nda yer almaktadır. Caminin adı, kurşunla kaplı kubbesinden gelmektedir. Cami, 18. yüzyılda inşa ettirilmiştir.
Küçük Ömer Mescidi: Bu mescit, Eski Şehir’in güneyinde, Ağlama Duvarı’nın yakınında bulunmaktadır. Mescidin adı, Halife Ömer’den gelmektedir. Mescit, 12. yüzyılda Haçlılar tarafından kilise olarak inşa edilmiş ve daha sonra Osmanlılar tarafından mescide dönüştürülmüştür.
Küçük Pazar Camii: Bu cami, Eski Şehir’in merkezinde, Küçük Pazar olarak bilinen çarşıda yer almaktadır. Caminin adı da buradan gelmektedir. Cami, 15. yüzyılda inşa ettirilmiştir.

@@@@@@@@

Kudüs’ün Osmanlı dönemindeki nüfusu ne kadardı?

Kudüs’ün Osmanlı dönemindeki nüfusu, farklı kaynaklara göre değişiklik göstermektedir. Ancak genel olarak şu bilgiler verilebilir:

Osmanlıların Kudüs’ü fethettiği 1517 yılında, şehrin nüfusu yaklaşık 10 bin civarındaydı. Bunun yarısı Müslüman, yarısı da Yahudi ve Hristiyanlardan oluşuyordu.
Osmanlıların Kudüs’ü kaybettiği 1917 yılında, şehrin nüfusu yaklaşık 60 bin civarındaydı. Bunun yarısı Yahudi, yüzde 25’i Müslüman ve yüzde 25’i de Hristiyanlardan oluşuyordu.
Osmanlı döneminde Kudüs’ün nüfusu, ara dönemlerde değişik faktörlere bağlı olarak artmış veya azalmıştır. Örneğin, 1856 yılında Kırım Savaşı sonrasında Kudüs’ün nüfusu 20 bin civarındaydı. Bunun bini Hıristiyan’dı. 1896 yılında ise Kudüs’ün nüfusu 45 bin civarındaydı. Bunun yüzde 47’si Yahudi, yüzde 28’i Müslüman ve yüzde 25’i de Hristiyanlardan oluşuyordu.
Kudüs’ün Osmanlı dönemindeki nüfusunu etkileyen faktörler arasında şunlar sayılabilir:

Osmanlıların şehre sağladığı huzur ve güvenlik
Osmanlıların şehrin tarihi ve dini eserlerini koruması ve geliştirmesi
Osmanlıların şehirdeki dinî azınlıklara hoşgörü ve özgürlük tanıması
Rusya’dan gelen Yahudi göçleri
Batılı devletlerin şehirdeki etkinlikleri
Şehirde yaşanan salgın hastalıklar ve kıtlıklar.

@@@@@@@

Kudüs’ün Osmanlı dönemindeki ekonomisi nasıldı?

Kudüs’ün Osmanlı dönemindeki ekonomisi, genel olarak tarım, ticaret ve vergilere dayanmaktaydı. Osmanlılar, Kudüs’ü fethettikleri 1517 yılından itibaren şehri imar etmiş, tarihi ve dini eserleri korumuş ve geliştirmişlerdir123. Osmanlılar, Kudüs’ü üç semavi dinin ortak mirası olarak görmüş ve Yahudi, Hristiyan ve Müslümanlara din özgürlüğü tanımışlardır.

Kudüs’ün Osmanlı dönemindeki ekonomik faaliyetleri şöyle özetlenebilir:

Tarım: Kudüs, verimli topraklara sahip bir bölgede yer almaktadır. Şehirde zeytin, üzüm, incir, hurma, buğday, arpa, pamuk, sebze ve meyve yetiştirilmekteydi1. Tarımsal ürünlerin bir kısmı şehirde tüketilirken, bir kısmı da ticaret yoluyla diğer bölgelere satılırdı. Osmanlılar, tarımı teşvik etmek için çiftçilere vergi indirimi ve toprak tahsis etmişlerdir.
Ticaret: Kudüs, hem kara hem de deniz ticaretinin önemli bir merkeziydi. Şehir, Mısır, Suriye, Arabistan, Hindistan ve Avrupa arasında ticari ilişkiler kurmuştu1. Şehirde çok sayıda çarşı, han ve bedesten bulunmaktaydı. Şehrin en büyük çarşısı olan Süleymaniye Çarşısı, Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılmıştı5. Şehirdeki ticari mallar arasında baharat, ipek, kumaş, mücevher, kitap, halı, sabun ve zeytinyağı sayılabilir. Osmanlılar, ticareti kolaylaştırmak için şehre yeni yollar ve köprüler inşa etmişlerdir.
Vergiler: Kudüs’ün Osmanlı dönemindeki en önemli gelir kaynağı vergilerdi. Vergiler iki türlüydü: şer’i vergiler ve örfi vergiler. Şer’i vergiler dinî hükümlere göre alınan vergilerdi. Bunlar arasında zekat (Müslümanların malının belli bir oranını fakirlere vermesi), haraç (gayrimüslimlerin topraklarından aldıkları ürünlerden vermesi), öşür (Müslümanların topraklarından aldıkları ürünlerden vermesi) ve cizye (gayrimüslimlerin can güvenliği karşılığında vermesi) sayılabilir1. Örfi vergiler ise devletin ihtiyaçlarına göre alınan vergilerdi. Bunlar arasında tekâlif-i âdiye (devletin askerî harcamalarına katkı), tekâlif-i sakka (devletin su işlerine katkı), imdadiye-i seferiye (devletin sefer masraflarına katkı), avârız (devletin olağanüstü harcamalarına katkı), salgun (devletin kışlık harcamalarına katkı) ve harçlar (ticaretten alınan vergiler) sayılabilir.
Kudüs’ün Osmanlı dönemindeki ekonomisi, şehrin tarihi ve dini önemini yansıtmaktadır. Osmanlılar, Kudüs’ü hem maddi hem de manevi açıdan geliştirmiş ve korumuşlardır.

@@@@@@@@

Kudüs’ün Osmanlı dönemindeki imar faaliyetleri nasıldı?

Kudüs’ün Osmanlı dönemindeki imar faaliyetleri, şehrin tarihi ve dini önemini yansıtan ve şehrin çehresini değiştiren birçok eser ortaya çıkarmıştır. Osmanlılar, Kudüs’ü fethettikleri 1517 yılından itibaren şehri imar etmiş, tarihi ve dini eserleri korumuş ve geliştirmişlerdir. Osmanlılar, Kudüs’ü üç semavi dinin ortak mirası olarak görmüş ve Yahudi, Hristiyan ve Müslümanlara din özgürlüğü tanımışlardır.

Kudüs’ün Osmanlı dönemindeki imar faaliyetlerinden bazıları şunlardır:

Kudüs Kalesi: Kudüs Kalesi, şehrin güneybatısında yer alan ve Haçlılar tarafından inşa edilen bir kaledir. Osmanlılar, kaleyi 1537-1541 yılları arasında Kanuni Sultan Süleyman’ın emriyle yeniden inşa ettirmişlerdir. Kale, şehrin savunmasını güçlendirmiş ve şehre yeni bir görünüm kazandırmıştır.
Kubbet-üs Sahra: Kubbet-üs Sahra, Tapınak Tepesi’nde bulunan ve Hz. İbrahim’in oğlu İsmail’i kurban etmeye niyetlendiği yer olduğuna inanılan kubbedir. Osmanlılar, kubbeyi 1561 yılında Kanuni Sultan Süleyman’ın emriyle altın kaplama ile süslemişlerdir. Kubbe, şehrin simgesi haline gelmiştir.
Mescid-i Aksa: Mescid-i Aksa, Müslümanların ilk kıblesi ve Miraç mekânı olan camidir. Osmanlılar, camiyi . yüzyılda Kanuni Sultan Süleyman’ın emriyle tamir ettirmiş ve güzelleştirmişlerdir. Caminin içinde Peygamberimizin bineğini bağladığı yere de ayrıca bir mescit yaptırmışlardır.
Su Yolları: Osmanlılar, Kudüs’ün su ihtiyacını karşılamak için Beytüllahim’den su getirtilerek şehirde altı çeşme yapılmasını sağlamışlardır. Bu çeşmelerden en ünlüsü Süleymaniye Çeşmesi’dir. Çeşmeler, şehrin hayat kaynağı olmuştur.
Çarşılar ve Hanlar: Osmanlılar, Kudüs’te ticareti geliştirmek için çok sayıda çarşı ve han inşa ettirmişlerdir. Bunlardan en büyüğü Süleymaniye Çarşısı’dır. Çarşı, Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılmıştır. Çarşıda baharat, ipek, kumaş, mücevher, kitap, halı, sabun ve zeytinyağı gibi mallar satılırdı.
Camiler ve Mescitler: Osmanlılar, Kudüs’te çok sayıda cami ve mescit inşa ettirmişlerdir. Bunlardan bazıları Bilal Bin Rabah Camii, Çorbacı Mescidi, El Disi Camii, Kırmızı Minare Camii, Rusasi (Kurşun) Camii, Küçük Ömer Mescidi ve Küçük Pazar Camii’diri
Kudüs’ün Osmanlı dönemindeki imar faaliyetleri, şehri hem maddi hem de manevi açıdan geliştirmiş ve korumuştur. Osmanlılar, Kudüs’ü barış ve adalet şehri olmasına katkıda bulunmuşlardır.

@@@@@@#

Yahudilerin II. Abdülhamid’den Filistin’de toprak isteme meselesinin hakikati nedir?

Yahudilerin II. Abdulhamidden Filistin de toprak isteme meselesinin hakikati, tarihi kaynaklara göre farklı yönleriyle ele alınabilir. Bu mesele, 19. yüzyılın sonlarında Siyonizm hareketinin ortaya çıkması ve Filistin’de bir Yahudi devleti kurma hedefiyle ilgilidir. Siyonistler, Avrupa ve Rusya’dan kovulan Yahudiler’i Filistin ve Kudüs’e yerleştirmek için faaliyete geçmişlerdir. Bu amaçla, Osmanlı Devleti’nden Filistin’de toprak satın almak veya kiralamak istemişlerdir.

  1. Abdulhamid, Siyonistlerin bu talebine karşı çıkmış ve Filistin’in Osmanlı toprağı olduğunu vurgulamıştır. II. Abdulhamid, 1880 yılında çıkardığı bir irade ile Yahudiler’in Filistin’e göçmen olarak yerleşmelerini yasaklamıştır. Ayrıca, Osmanlı tebaası olan Yahudiler’in Filistin’den toprak satın almalarını da engellemiştir. II. Abdulhamid, bu kararında hem Filistin’in tarihi ve dini önemini hem de Siyonistlerin bölgede çıkarabileceği sorunları göz önünde bulundurmuştur.

Ancak II. Abdulhamid’in bu yasağına rağmen, Siyonistler Filistin’de toprak edinmeye devam etmişlerdir. Bunun için çeşitli yollar denemişlerdir. Örneğin, kendilerine sempati duyan Araplar’a toprak satın aldırmışlar, mahalli yöneticileri ve bölge halkını rüşvetle ikna etmeye çalışmışlar, yabancı devletlerin baskısıyla Osmanlı hükümetini zor durumda bırakmışlardır. Bu şekilde, 1882-1900 yılları arasında 25 bin civarında Yahudi, Filistin’e göç etmiş ve 50 kadar koloni kurmuştur.

Yahudilerin II. Abdulhamidden Filistin de toprak isteme meselesinin hakikati, Osmanlı Devleti’nin son döneminde yaşanan siyasi ve ekonomik zorlukların da etkisiyle karmaşık bir süreçtir. II. Abdulhamid, Siyonizm tehlikesine karşı mücadele etmiş ancak tamamen engelleyememiştir. Bu mesele, daha sonra İngiliz mandası döneminde ve İsrail devletinin kurulmasından sonra da devam eden bir sorun haline gelmiştir.

@@@@@@@

Filistinliler Yahudilere toprak satmışlar mı?

 Filistinlilerin Yahudilere toprak satışı, çok az ve tekil örneklerden ibarettir. Filistin topraklarının büyük kısmı, Siyonistler tarafından işgal, gasp, zorla göç ettirme ve katliam yoluyla ele geçirilmiştir.Filistinliler Yahudilere toprak satmışlar mı? sorusunu cevaplamak için, öncelikle Filistin’in tarihi ve siyasi durumuna bakmak gerekir. Filistin, 19. yüzyılın sonlarına kadar Osmanlı Devleti’nin bir parçasıydı. Osmanlı Devleti, Filistin’de üç semavi dinin ortak mirası olan tarihi ve dini eserleri korumuş ve geliştirmişti. Osmanlı Devleti, Yahudi, Hristiyan ve Müslümanlara din özgürlüğü tanımıştı.Osmanlı Devleti’nin zayıflamasıyla birlikte, Avrupa’dan gelen Siyonist hareket, Filistin’de bir Yahudi devleti kurma hedefiyle faaliyete geçti. Siyonistler, Osmanlı Devleti’nden Filistin’de toprak satın almak veya kiralamak istediler. Ancak Osmanlı Devleti, bu talebe karşı çıktı ve Filistin’in Osmanlı toprağı olduğunu vurguladı. Osmanlı Devleti, 1880 yılında çıkardığı bir irade ile Yahudiler’in Filistin’e göçmen olarak yerleşmelerini yasakladı. Ayrıca, Osmanlı tebaası olan Yahudiler’in Filistin’den toprak satın almalarını da engelledi.Ancak Osmanlı Devleti’nin bu yasağına rağmen, Siyonistler Filistin’de toprak edinmeye devam ettiler. Bunun için çeşitli yollar denediler. Örneğin, kendilerine sempati duyan Araplar’a toprak satın aldırdılar, mahalli yöneticileri ve bölge halkını rüşvetle ikna etmeye çalıştılar, yabancı devletlerin baskısıyla Osmanlı hükümetini zor durumda bıraktılar. Bu şekilde, 1882-1900 yılları arasında 25 bin civarında Yahudi, Filistin’e göç etti ve 50 kadar koloni kurdu.Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin yenilmesiyle birlikte, Filistin İngiliz mandasına girdi. İngiltere, 1917 yılında yayınladığı Balfour Deklarasyonu ile Yahudilere bir vatan vaat etti. İngiltere, Siyonistlere destek vererek Yahudi göçünü arttırdı ve Filistinlilerin haklarını ihlal etti. İngiltere’nin mandası altında da Filistinlilerin Yahudilere toprak satışı çok azdır. Amerikalı tarihçi Rashid Khalidi’ye göre, 1948 yılında İsrail devletinin kurulduğu sırada Yahudiler’in elindeki toprakların yüzde 7’sinin üçte birinden biraz fazlasının Filistin kökenli toprak ağaları tarafından satın alındığını tahmin ediyor. Ve toplam yüzde 7’nin yalnızca yüzde 6’sının yerel toprak sahipleri ya da köylüler tarafından satıldığını söylüyor.1948 yılında Birleşmiş Milletler’in kararıyla İsrail devleti kuruldu. İsrail, Filistin topraklarının yüzde 78’ini işgal etti ve 750 bin Filistinliyi zorla göç ettirdi. İsrail, 1967 yılında Altı Gün Savaşı’nda Filistin topraklarının geri kalanını da işgal etti ve bütün Kudüs’ü başkent ilan etti. İsrail, Filistin topraklarında yerleşim birimleri kurarak, duvarlar inşa ederek, ablukalar uygulayarak ve saldırılar düzenleyerek Filistinlilerin yaşam hakkını gasp etti.Filistinliler Yahudilere toprak satmışlar mı? sorusunun cevabı, tarihi kaynaklara ve verilere göre hayır veya çok azdır. Filistinlilerin Yahudilere toprak satışı, tekil örneklerden öteye geçmemektedir. Filistin topraklarının yüzde 1’ine bile tekabül etmeyen bu satışlar bugün İsrail zulmünün kaynağı olarak gösterilmektedir. Bu, Siyonist tarih yazımının bir miti ve manipülasyonudur. Filistin toprakları, Siyonistler tarafından işgal, gasp, zorla göç ettirme ve katliam yoluyla ele geçirilmiştir. Bu gerçeği değiştirmek için sorulan soruların ahlaki ve ilmi bir değeri yoktur.@@@@@@@@Dünyanın farklı hangi yerlerinden ne kadar ve ne sebeple Yahudiler Filistin’e göç ettiler?Filistin’e Yahudi göçü, 19. yüzyılın sonlarından itibaren Siyonizm hareketinin etkisiyle başlayan ve günümüze kadar devam eden bir süreçtir. Filistin’e Yahudi göçü, dünyanın farklı yerlerinden, farklı sebeplerle ve farklı miktarlarda gerçekleşmiştir. Filistin’e Yahudi göçünün genel bir özetini şöyle verebiliriz:Osmanlı dönemi: 1882-1914 yılları arasında Filistin’e yaklaşık 60 bin Yahudi göç etti. Bu göçmenlerin çoğu Rusya, Romanya ve Polonya gibi Doğu Avrupa ülkelerinden gelmekteydi. Bu ülkelerde yaşayan Yahudiler, antisemitizm, pogromlar ve yoksulluk gibi baskı ve zorluklardan kaçmak istiyorlardı. Bu göçmenler, Siyonist örgütler tarafından desteklenerek Filistin’de toprak satın alıyor veya kiralamak istiyorlardı. Ancak Osmanlı Devleti, bu talebe karşı çıkarak Filistin’in Osmanlı toprağı olduğunu vurguluyordu. Osmanlı Devleti, 1880 yılında çıkardığı bir irade ile Yahudiler’in Filistin’e göçmen olarak yerleşmelerini yasakladı.İngiliz mandası dönemi: 1917-1948 yılları arasında Filistin’e yaklaşık 400 bin Yahudi göç etti. Bu göçmenlerin çoğu Almanya, Avusturya ve Macaristan gibi Batı Avrupa ülkelerinden gelmekteydi. Bu ülkelerde yaşayan Yahudiler, Nazi rejimi, Holokost ve II. Dünya Savaşı gibi tehdit ve felaketlerden kaçmak istiyorlardı. Bu göçmenler, İngiltere’nin desteğiyle Filistin’de bir Yahudi devleti kurma hedefine ulaşmak istiyorlardı. İngiltere, 1917 yılında yayınladığı Balfour Deklarasyonu ile Yahudilere bir vatan vaat etmişti. Ancak bu vaat, Filistinli Arapların direnişi ve uluslararası baskılarla karşılaştı.İsrail devleti dönemi: 1948’den bu yana Filistin’e 3 milyonu aşkın Yahudi göç etti. Bu göçmenlerin çoğu Sovyetler Birliği, ABD ve Etiyopya gibi dünyanın farklı bölgelerinden gelmekteydi. Bu ülkelerde yaşayan Yahudiler, siyasi, ekonomik veya dini sebeplerle İsrail’e yerleşmek istiyorlardı. Bu göçmenler, İsrail devletinin vatandaşlık hakkı vermesiyle Filistin topraklarında yaşamaya başladılar. Ancak bu durum, Filistinli Arapların hak ihlalleri ve işgal altında yaşamalarına neden oldu.Filistin’e Yahudi göçü, tarihin en tartışmalı ve sorunlu süreçlerinden biridir. Filistin toprakları, üç semavi din için de kutsal sayılan bir bölgedir. Filistin toprakları üzerinde kurulan İsrail devleti, uluslararası hukuka aykırı olarak işgalini sürdürmektedir. Filistin toprakları üzerinde yaşayan Araplar ise bağımsızlık ve özgürlük mücadelesi vermektedir.@@@@@@

Loading

No ResponsesEkim 17th, 2023