SEHER- VAKİT VE İSTİĞFAR
SEHER- VAKİT VE İSTİĞFAR
Seher ile ilgili ayetler…
Al-i İmran Suresi, 17. ayet: Sabredenler, doğru olanlar, gönülden boyun eğenler, infak edenler ve ‘seher vakitlerinde’ bağışlanma dileyenlerdir.
Zariyat Suresi, 18. ayet: Onlar, seher vakitlerinde istiğfar ederlerdi.
Kamer Suresi, 34. ayet: Biz de onların üzerine taş yağdıran bir kasırga gönderdik. Yalnız Lut ailesini (bu azaptan ayrı tuttuk;) onları seher vakti kurtardık;
@@@@@
Seher ile ilgili Hadisler.
Seher vakti dua kabul olur: “Gecenin son üçte birinde, cennetin Rabb’i (Allah), dünya semasında nefsini öven bir sükun bulunur ve ‘Benim dileğim olan var mı?’ diye sorar. İçlerinden kim cevap verirse Allah ona gerçekten verir; kim susarsa Allah ona affeder. Bu hal, sabaha çıkıncaya kadar böyle sürer.” (Buhari, Müslim)
Seher vaktinin bereketi: “Seher, bereketlerin ve ruhların olduğu bir vakittir. Öyleyse, siz de o vakitte dua ediniz, çünkü dualarınız daha makbuldür ve Allah size daha yakındır.” (Tirmizi, İbn Mace)
Seherin önemi: “Kim seher vaktinde dört rekat namaz kılarsa, ona dünya ve ahirette kendisi için rızık olacak bir nur verilir.” (Tirmizi)
Seherin hayırlı olduğu: “Evde sabaha çıkıldığında içeride biraz namaz, Allah’a hamd etmek, salavat getirmek ve dua etmek, orada fazilet ve iyi huyların üzerinde bir eşya bulunmasını sağlamaktadır.” (Müslim)
Seherin duasının kabul edilmesi: “Geceleyin Allah’ın fazl ve rahmetinden umarak sabaha çıkmasını temenni ederek uyuyan kimse, Allah onu affeder.” (Buhari, Müslim)
Seherin büyük günahlara kefaret olması: “Geceleyin nefsinin arzu ve istekleriyle mücadele ederek oruç tutanın her günahı affedilir.” (Tirmizi)
Seher vaktinde başaranların duasının kabul olması: “Geceleyin uyandırılan kimsenin duası asla geri çevrilmez.” (Tirmizi)
Seherin bereketi: “Gecenin en bereketli zamanı son üçte biridir, gecelerin bu son üçte bir zamanında namaz kılın ve dua edin. Çünkü Rabbiniz, bu vakte nüzul eder.” (Müslim)
Seherin sükuneti: “Kim sabaha ermeden önce tabiri caizse bir dilim ekmeğinin bile gereğini yaparsa ondan bir gün geçtiğinde hastadır.” (Tirmizi)
Seherin affın zamanı olduğu: “Kim seher vaktinde “Astaghfirullah” (Allah’ım, beni bağışla) deseydi, Allah ona affeder.” (Ebu Davud)
%%%%%%
Seher vaktinin önemi nereden ileri gelmektedir?
Seher vakti, sabah namazından önceki zaman dilimidir ve İslam dininde büyük öneme sahiptir. Bu önemli zaman diliminin nedeni, seher vaktinin huzurlu ve sessiz bir atmosfere sahip olmasıdır. İslam inancına göre seher vakti, Rabbimiz ile kulları arasındaki özel bir iletişim zamanıdır. Bu nedenle seher vakti, ibadet, dua, zikir ve Kur’an okumak için ideal bir zamandır. Davet-i ilahiye açık olan seher vaktinde yapılan ibadetler, manevi bir yakınlık ve huzur sağlar ve insan ruhuna derin bir etki yapar. Bu nedenle seher vakti, Müslümanlar için Rabbimiz ile daha yakın bir ilişkiye girebilecekleri bir zaman dilimidir. Bu özel zaman diliminde yapılan ibadetlerin sevabı da diğer zaman dilimlerine göre daha fazladır.
%%%%%
VAKİT
İslam’da vaktin önemi ve değeri nedir?
İslam dini, zamanın önemini ve değerini vurgulamaktadır. Müslümanlar için zaman, Allah’ın verdiği bir nimettir ve bu nimeti iyi değerlendirme sorumluluğu vardır. İslam’da vaktin önemi şu şekillerde ifade edilir:
Namaz: Müslümanlar, beş vakit namaz vakitlerinde ibadetlerini gerçekleştirirler. Bu namaz vakitleri, Müslümanlar için zamanı disiplinli bir şekilde kullanmanın önemini gösterir. Namazın belirli bir zaman dilimi içinde kılınması, bir Müslümanın kendini Allah’a adamasını ve dünya hayatındaki işlerini Allah’ın emirlerine göre düzenleme sorumluluğunu hatırlatır.
Oruç: İslam’ın beş şartından biri olan oruç tutma ibadeti, Ramazan ayında belirli bir zaman diliminde gerçekleştirilir. Oruç, bir Müslümanın irade gücünü göstermek, kendini disipline etmek ve Allah’a olan teslimiyetini ifade etmek için yapılan bir ibadettir. Oruç sürecinde zamanın değeri bir kez daha vurgulanır.
Hac: Hac ibadeti, her yıl İslam takvimine göre belirli bir zaman diliminde gerçekleştirilir. Hac, Müslümanların Mekke’ye gitmelerini, belirli ritüelleri yerine getirmelerini ve Rabbimize yakınlaşmayı amaçlar. Bu ibadet, Müslümanlara önceden belirlenen zaman dilimlerini takip etme ve ibadetlerini zamanında yapma gerekliliğini hatırlatır.
Hayır işleri: İslam, zamanın da hayır işleri yapmak için kullanılması gerektiğini öğütler. Müslümanlara, zamanlarını ibadetlerle ve hayır işleriyle değerlendirmeleri ve toplumlarına fayda sağlayacak faaliyetlerde bulunmaları emredilir. İslam, zamanı boşa harcamamanın önemini vurgular.
Özetle, İslam, zamanın değerine önem verir ve Müslümanlara zamanlarını iyi kullanmalarını öğütler. Allah’ın verdiği zamanı hayırlı işler ve ibadetler için kullanmak, bir Müslümanın sorumluluğudur. Zamanın değerini anlamak ve onu iyi değerlendirmek, İslam’ın temel prensiplerinden biridir.[1]
&&&&&&&&
Vakit ile ilgili ibretlik hadiseler.
Zamanın değerini anlatan ve insanlara ibret alabilecek hadiselerden birkaç tanesini aşağıda bulabilirsiniz: Hz. Ömer’in (ra) Adaleti: Hz. Ömer, halife olduğu dönemde bir gece Bağdat sokaklarında dolaşırken aç bir kadınla karşılaşır. Kadın açlıktan ölme noktasına gelmiştir. Hz. Ömer ona yiyecek bir şeyler bulmaya çalışır, ancak bir şey bulamaz. Bunun üzerine Hz. Ömer, kadını aç bırakanların hesabını sorar ve bu sorumsuzluğa son vermek için Bağdat’ta bir gıda dağıtım sistemi kurar. Bu olay, adaletin ne kadar önemli olduğunu ve bir liderin insanlara karşı sorumluluğunu anlatan ibretlik bir hadisedir. Hz. Ali’nin (ra) Fedakarlığı: Hz. Ali, bir savaş esnasında yaralanır ve yarası tedavi edilirken çok acı çeker. Tedavi eden doktor, yarasını sarmak için bir parça pamuk gerektiğini söyler, ancak çevrede pamuk bulunmadığı için Hz. Ali’nin acı çektiğini görür. Bunun üzerine Hz. Ali, başka bir yaralının yarasını sarmak için kendi yaralarından bir parça pamuğu kullanır ve doktoru ibret alması için uyarır. Bu olay, fedakarlığın ve başkalarının acılarına duyarlı olmanın önemini vurgulayan bir örnektir. Hz. Yusuf’un (as) Sabrı: Hz. Yusuf, kardeşleri tarafından ihanete uğrar ve köle olarak satılır. Köle olarak çalıştığı evde iffetini koruması istenir, ancak evin hanımı ona tecavüz etmeye çalışır. Hz. Yusuf, Allah’tan gelen bir öğüt ile bu fitneye direnir ve iffetini korur. Bu olay, sabrın ve Allah’a güvenmenin zor zamanlarda nasıl yardımcı olduğunu gösteren bir örnektir. Hz. Muhammed’in (sav) Miracı: Mirac, Hz. Muhammed’in Allah’ın huzuruna yükseltilmesidir. Bu olayda Hz. Muhammed, Mekke’den Kudüs’e ve oradan semalara çıkarılarak Allah’ın huzurunda birçok ilahi gerçekleşir. Bu olay, insanların zaman ve mekân kavramlarının ötesinde olan yüce bir varlığa bağlı olduklarını ve Allah’ın kudretinin sınırlarının olmadığını hatırlatan bir ibret örneğidir. Bu ibretlik hadiseler, insanlara sabrın, adaletin, fedakarlığın ve Allah’a olan güvenin önemini hatırlatmaktadır. Bu hadiselerden ders alarak, hayatımızda daha bilinçli ve erdemli olabiliriz.
%%%%%%%%%%
İSTİĞFAR
Mümin için istiğfar, Allah’tan bağışlanma dilemek ve günahlarından pişmanlık duymak anlamına gelir. İstiğfar, kişinin Allah’a samimi bir şekilde dönmesi ve günahlarını affettirmek için yapılan bir ibadettir. Müminler, istiğfarı düzenli olarak yaparak günahlarından arınmaya çalışır ve Allah’ın rahmetini umarlar.
-İstiğfarın Allah katındaki değeri ve önemi nedir?
İstiğfar, Allah’a tövbe etmek ve günahlarından pişmanlık duyarak ondan af dilemek anlamına gelir. İslam inancında istiğfarın Allah katındaki değeri ve önemi oldukça büyüktür. İşte istiğfarın Allah katındaki değeri ve önemi:
Allah’ın affı: İstiğfar, insanların günahlarından dolayı Allah’tan af dilemesidir. İlahi bir hükmün icrası olan af, Allah’ın en büyük sıfatlarından biridir. İstiğfar edenlere Allah’ın affı ve merhameti daima açıktır.
Tövbe ve bağışlanma: İstiğfar, Allah’a yöneliş ve tövbe duygusunun ifadesidir. İnsanın kusurlu olduğunu kabul etmesi ve günahlarından dönmesiyle birlikte istiğfar ederek Allah’ın bereketine erişebilir.
Günahların silinmesi: İstiğfar, insanların günahlarının af ve bağışlama ile silinmesine vesile olur. Allah, istiğfar edenleri bağışlar ve günahlarından arındırır.
Ruhun temizlenmesi: İstiğfar, insan ruhunu temizler ve günahlarının etkilerinden arındırır. İnsanın iç huzuru ve Allah’a yakınlığı istiğfarla güçlenir.
Yol gösterme ve hidayet: İstiğfar, insanların Allah’a yönelişi ve hidayet yolunda ilerlemesine yardımcı olur. İnsan istiğfarla kötülüklerden uzaklaşır, iyi ve doğru yolda ilerler.
Allah’a yakınlık: İstiğfar, insanların Allah’a yönelerek onunla yakınlaşmasını sağlar. İnsan, beyan edilen tövbe duası ve istiğfar ile Allah’a olan bağını güçlendirir.
Arınma ve arınma süreci: İstiğfar, insanın günahlarından arınma ve ruhsal temizliğe yönelik bir süreçtir. İnsan, istiğfar etmek suretiyle suçluluk hissinden kurtulur ve Allah katında daha saf bir şekilde durur.
İstiğfar, insanların Allah’ın rahmetine, merhametine ve bağışlamasına yönelmelerini sağlar. İnançta, bireyin ruhsal huzur ve dünyevi mutluluğu doğrultusunda istiğfar önemli bir yere sahiptir.[2]
%%%%%
İbretlik Tevbe Hadiseleri
Tevbe ve istiğfar ile ilgili ibretlik hadiseler
Tevbe (pişmanlık) ve istiğfar (af dileme), İslam’da günah işledikten sonra Allah’ın mağfiretine ve rahmetine yönelmek için yapılan önemli ibadetlerdir. Bu ibadetler, kişinin günahlarından dolayı pişmanlık duymasını, Allah’a samimi bir şekilde dönmesini ve bağışlanma talep etmesini içerir. İşte, tevbe ve istiğfar ile ilgili ibretlik bazı hadiseler:
Hz. Ömer’in tevbesi: Hz. Ömer, İslam öncesi dönemde Müslümanlara zulmetmiş bir kişiydi. Fakat bir gün Müslümanları öldürmek için yola çıktığı sırada yolu değişerek Peygamberimiz Hz. Muhammed’e (s.a.v.) ulaşmaya karar verdi. Orada İslam’ı kabul ederek Müslüman oldu. Hz. Ömer, tevbe ve istiğfarla hayatını tamamen değiştirdi ve İslam’ın yayılmasına büyük katkıda bulundu.
Zeyd bin Harise’nin tevbesi: Zeyd bin Harise, Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (s.a.v.) evlatlık oğlu olan ve “evlatlıkların babası” olarak bilinen bir sahabidir. Bir gün, Hz. Aişe’nin evinden bir miktar altın çaldığı iddiasıyla suçlandı. Bu olay üzerine büyük bir üzüntü yaşayan Zeyd bin Harise, Peygamberimiz’e (s.a.v.) gelerek tevbe etti ve bağışlanma diledi. Bunun üzerine Peygamberimiz, “Ey Zeyd! Bil ki, Allah, senin günahını bağışladı.” buyurarak onu teselli etti.
Ümmü Süleym’in tevbesi: Ümmü Süleym, İslam’ın ilk dönemlerinde bir kadındı. Kocası, Uhud Savaşı’nda şehit düştüğünde, Ümmü Süleym oğlu Anas’ı alıp Hz. Muhammed’in (s.a.v.) yanına gelerek ona evlatlık olarak verdi. Ancak oğlu Anas’ın geri gelmesini isteyince, Hz. Muhammed (s.a.v.) onu geri vermedi. Bunun üzerine Ümmü Süleym, derin bir pişmanlık ve tevbeyle geri dönerek Hz. Muhammed’e (s.a.v.) yalvardı ve bağışlanma istedi. Peygamberimiz onu kabul etti ve Ümmü Süleym, İslam’ı daha da içtenlikle yaşamaya başladı.
Bu hadiseler tevbe ve istiğfarın gücünü ve Allah’ın affediciliğini vurgulamaktadır. Herhangi bir kişi, gerçek bir pişmanlık ve samimiyetle tevbe ederek bağışlanma dileğinde bulunduğunda, Allah’ın rahmetine ve mağfiretine ulaşabilir. Bu hadiseler aynı zamanda insanların geçmiş hatalardan ders alması, düzelme yolunda ilerlemesi ve Allah’ın rahmetine sığınması gerektiğini anlatmaktadır.
%%%%%%%%%%%
[1] Vakit ile ilgili ayetler…
http://kuranfihristi.net/ayetleri/Vakit
[2] İstiğfar ile ilgili Hadisler
https://www.hadiskitaplari.com/ara?q=isti%C4%9Ffar