K İ M L İ K

K İ M L İ K

Kimliğimi kaybedersem,yeni bir kimlik çıkarırım. Kaybedersem benliğimi,benliğim bensiz kalır.

Ben kimliksiz,kimlik Kim?-siz.

Ben kimim ? Kimlik ben..

Kimlik ben de..ya ben kim de?

Benlik ner de? Benlik kimde?

Her şey ben-lik,sen-lik.

Ner de esenlik?

Bu işler kimlik?

İnsanlar sadece kimliklerini kaybetmiş değiller. Aynı zamanda kimliklerini başka yerde aramaktadırlar.

Gözlerini hep yukarıya ve yukarı tarafa diken insanlar, yüksekliği de orada aramakta ve orda bulmaya çalışmaktadırlar.

Yükseliş secdededir. Secde yükseliştir. Benlik ve gururun hortumunun kırılması gerek…

*******************************************

Toplumu bağlayan maddi ve manevi bağların çözülmesi gerek. Pranga ve zincirlerin yerini samimi bağlılıklar almalı. Aksi takdirde toplum bağlandıkça,bağlanan bağlarla bağlı kaldıkça ;yerinde duracak ve sayacaktır. Şahsiyetten mahrum kaldığı gibi,doğuştan getirdiği kimliğini de kaybedecektir.

İnsanlar kimlikleriyle beraber dünya ya gelirler. Kimi bu kimliğini kaybederken,kimi de onu daha da geliştirmektedir.

İslâmı ve İslam alemini müslümanlara kapatanların şahsiyetleri nerede? Zira şahsiyet ve kimlik İslâm da ve onunla olabilir. Mesele,kimliğini bilmek ve nerede bulunacağını kavramaktır.

Mevcut kimliklere göre insanları sayacak olursak,kimliksizler arada kaybolacaktır. Bunun gibi de;toplumda manevi kimliğini kaybedenler,madden ve manen bir tükeniş içerisine gireceklerdir. Tüm değerlerini devamlı tüketen bir toplum,tükenmeye mahkum bir toplumdur.

Tükenmenin yolu,tüketmekten geçer. Gençliğini tüketip israf eden bir toplum,netice de tükenecektir.

Aslından koparılarak,değişik yönlere yönlendirilen,bölünüp parçalanan bu insanlar;bir bütünlük arz etmeyecek,kopukluğa ve bitişe neden olacaktır.

İnsanlığımız,insani kimliğimiz kadardır. İnsani kimliğimiz ise;İslâmımız kadar gerçekleşir ve barizleşir. Yani insanlığımız islâmımız kadar,İslâmımız da insanlığımız kadardır.

İnsanlar;müslüman oldukları veya İslâmi sıfatları kendilerinde yerleştirdikleri ölçüde gerek ferdi,gerek içtima-i,ailevi olarak o nisbette mükemmeliyeti yakalar,anarşiyi def ederler.

Dünya büyük bir figan içerisinde ah-vah etmektedir. Her şeyleriyle memnuniyetsizliklerini göstermektedirler.

Kaybedilen bir şey ne kadar kıymetli ise;feryad da o nisbette artacak ve yükselecektir.

Geçmişteki bazı şeyleri haklı olarak şikayet ediyor,şikayette bulunuyoruz. Bizden sonrakilerin de bizden şikayet etmemeleri,aah etmemeleri için;kendi kimliğimiz doğrultusunda yürümemiz,herkese göre yönümüzü ve oyunumuzu belirlemememiz gerekmektedir.

Ancak görünmektedir ki;oyunlar bizsiz,biz de oynanansız. Yani bizim üzerimizde bizsiz kararlar alınmaktadır.

Tam kahredici ve kahrolucu entrikalar…

İnsanların bugün çıkmaz içerisinde olma sebeblerinden biri;Kendi sorumluluklarının dışına taşıb,kendi kimliğini unutarak o makamın icra memuru,müdürü ve avukatı gibi görme ve görülmelerinden kaynaklanmaktadır.

Kendi dinini ve değerlerini bilememiş ve bulamamış ve de verilmemiş bu insanlara,insanlık ve laiklik perdeleri altında başka kimlikler sunmakta ve tanıtılmaktadır.

Kendisini ve kendisine aid değerleri tanımayan,başkasını ve başkasına aid özellikleri nasıl tanıyabilir,anlayabilir? Bilakis o,iki arada bir derede kalan insan olacaktır.

Yani;Dinini öğrenemedi, Hristiyan ve Yahudi de olmadan,bir hiç olarak bu dünyadan gitti,denilecektir.

Varlıklar üzerindeki sır perdelerinin aralanması ve açılması halinde;bir çok harikalıklar ortaya çıkacaktır.

Eşya nasıl oluyor? Bir birleriyle olan irtibatı nasıldır?

Böylece kendimiz açısından çok harikalar görüleceği gibi,yaptığımız işler konusunda,iyilik zannıyla kendimizin dahi kendimizden nefret edeceğimiz durumlarla karşılaşacağız.

Başkalarının bizden şikayetine gerek kalmadan,biz kendimizden şikayet edecek,belki de cezalandırılmamızı isteyeceğiz.

İnsanın kimliğinde hata mevcuttur. Hadis-i Kudsi de:” Eğer hata işlemeseydiniz,sizi helak eder,hata işleyen bir toplum yaratırdım.” buyurulur.

Hataya meyillidir. Ancak hata da ısrardan sorumludur.

İnsan bir hata yapacak,öyle bir hata yapacak ve açık verecektir ki;neticede o hata ölümüne sebeb olacak..ölümünü netice verecek bir hata..er veya geç.. O hatadan dolayı ölümüne varacak. Hâbil-le Kâbil gibi..

İnsana verilen hata işleme,hamuruna konulan hata duygusu;sırf sevaba koşmak,hayrı işlemek,kötülükten nefret etmek,Cenâb-ı hakkın Tevvab ve Ğaffar gibi isimlerinin tecellisine mazhar olmak içindir.

27-08-1996

MEHMET ÖZÇELİK

Loading

No ResponsesOcak 3rd, 2015