ŞÜPHE Mİ EDİYORSUNUZ?

ŞÜPHE Mİ EDİYORSUNUZ?
“Sizi bir çamurdan yaratan, sonra ölüm zamanını takdir eden ancak O’dur. Bir de O’nun katında muayyen bir ecel (kıyamet günü) vardır. Siz hâla şüphe ediyorsunuz.”
Allah’ın varlığından şüphe duyanların,ahiret konusunda şüphe duymaları normaldir.
Çünkü,sahibini kabul etmiyor.
“Allah’ı bırakıp da sana fayda veya zarar vermeyecek şeylere tapma. Eğer bunu yaparsan, o takdirde sen mutlaka zalimlerden olursun.
Eğer Allah sana bir zarar dokundurursa, onu yine O’ndan başka giderecek yoktur. Eğer sana bir hayır dilerse, O’nun keremini geri çevirecek de yoktur. O, hayrını kullarından dilediğine eriştirir. Ve O bağışlayandır, esirgeyendir.”
O inanmayan insanlar Allah hakkında yalan söylemektedirler.Bunun karşılığı için bile olsa Allah;
“Hakkında ihtilaf ettikleri şeyi onlara açıklaması ve kâfir olanların da kendilerinin yalancılar olduklarını bilmeleri için (Allah onları diriltecek).”
Âhireti var edecektir.
*Kuranda kuşku ile alakali tahmini 20 ayet geçiyor.
2:147 – O hak, Rabbindendir. Artık şüpheye düşenlerden olma sakın!

3:60 – Bu hak (gerçek) senin rabbindendir, o halde şüphecilerden olma.

6:2 – Sizi çamurdan yaratan, sonra size bir ecel takdir eden O’dur. Tayin edilen bir ecel de (kıyamet zamanı) O’nun katındadır. Sonra bir de şüphe ediyorsunuz.

6:114 – Allah, size Kitab’ı (Kur’ân’ı) açıklanmış olarak indirdiği halde, ondan başka bir hakem mi arayayım? Kendilerine kitap verdiklerimiz, o Kur’ân’ın, gerçekten Rabbin katından hak olarak indirilmiş olduğunu bilirler. O halde sakın şüphe edenlerden olma.

9:45 – Senden izin isteyenler, olsa olsa Allah’a ve ahiret gününe inanmayanlar olabilir. Onların kalbleri hep işkillidir. Bundan dolayı şüphe içinde bocalayıp dururlar.

10:94 – Sana indirdiklerimizde herhangi bir şüpheye düşersen, senden önce kitap okuyanlara sor. Andolsun ki, sana Rabbinden hak gelmiştir. Sakın şüphe edenlerden olma!

10:104 – De ki: “Ey insanlar! Eğer benim dinimde bir şüpheniz varsa, şunu bilin ki, Allah’ı bırakıp da sizin taptıklarınıza tapmam. Lâkin sizin de canınızı alacak olan Allah’a taparım. Bana müminlerden olmam emredilmiştir”.

15:63 – Elçiler dediler ki: “Bilakis biz sana onların şüphe ettiği azabı getirdik.”

24:50 – Kalplerinde bir hastalık mı var? Yoksa şüphe ve tereddüd içinde midirler? Yoksa Allah ve Resulünün kendilerine zulüm ve haksızlık edeceğinden mi korkuyorlar? Hayır, asıl zalimler kendileridir!

29:48 – Sen bundan önce, ne bir yazı okur, ne de elinle onu yazardın. Öyle olsaydı, batıla uyanlar kuşku duyarlardı.

34:51 – Onları telaşa düştükleri zaman görsen: Artık kaçamak yoktur. Yakın yerden yakalanmışlardır.

34:52 – Ve: “O’na iman ettik” demektedirler. Fakat onlar için (âhiret gibi) uzak bir yerden (imana) el sunmak (ulaşabilmek) nerede?

34:53 – Halbuki daha önce (dünyada) O’nu inkâr etmişlerdi. Uzak yerden gayba taş atıyorlardı.

34:54 – Artık kendileriyle arzularının arasına set çekilmiştir. Tıpkı bundan önce benzerlerine yapıldığı gibi. Çünkü hepsi işkilli bir şüphe içinde bulunuyorlardı.

40:34 – Bundan önce size delillerle Yusuf gelmişti. O zaman da onun size getirdiğihakikatte şüphe edip durmuştunuz. Nihayet vefat ettiğinde de “Bundan sonra Allah asla peygamber göndermez” dediniz. İşte aşırı şüpheci olanları Allah böyle şaşırtır.

43:61 – Gerçekten o, (İsâ’nın yere inişi) kıyâmetin yaklaştığını gösteren bir bilgidir. Sakın kıyâmet hakkında şüpheye düşmeyip, bana uyun, bu doğru yoldur.

44:50 – İşte sizin inkâr edip durduğunuz şey budur.”

49:15 – Gerçek müminler ancak Allah’a ve Resulüne iman eden, ondan sonra asla şüpheye düşmeyen, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla savaşanlardır. İşte doğrular ancak onlardır.

57:14 – (Münafıklar) onlara: “Biz sizinle beraber değil miydik?” diye seslenirler. (Müminler) de derler ki: “Evet ama, siz kendi canlarınıza kötülük ettiniz, gözlediniz, şüpheye düştünüz ve kuruntular sizi aldattı. O çok aldatan (şeytan) sizi, Allah hakkında bile aldattı. Nihayet Allah’ın emri gelip çattı.

74:31 –

Biz o ateşin muhafızlarını hep melekler yaptık. Bunların sayılarını da ancak kâfirler için bir imtihan kıldık ki, kendilerine kitap verilenler kesin bilgi edinsinler, iman edenlerin de imanı artsın. Kendilerine kitap verilenler ve müminler şüpheye düşmesinler. Kalplerinde hastalık bulunanlarla kâfirler de: “Allah bu misalle ne demek istedi?” desinler. İşte böyle, Allah dilediğini şaşırtır, dilediğini de yola getirir. Rabbinin ordularını ancak Rabbin bilir. Bu, insanlar için uyarıdan başka bir şey değildir.
Bir şey ki eğer o Allah-dan ise şek ve şüpheyi ortadan kaldırır.O’nunla şüphe bir arada bulunmaz.
Şüphe şeytana ve nefse aid bir aldatmacadır.Aklın,kalbin ve duyguların bulandırılmasıdır.
İman ve yakîn şüpheyi tardeder.
MEHMET ÖZÇELİK
22-02-2014

Loading

No ResponsesOcak 2nd, 2015