AİDS VEBASI

AİDS VEBASI

Hadis-de:”Bir cemiyet ki,fuhuş yayılır;fahiş ve fahişe bunu çekinmeden anlatır hale gelirse,o toplumda taun ve önceki ümmetlerde görülmeyen hastalıklar ortaya çıkar. “

Hadis-de:”Beş isyan,beş felaket getirir:

1)Bir millet ki,Allah’a karşı isyan eder,Allah ile olan ahdini bozarsa,Allah o millete düşmanlarını musallat kılar.

2)Bir millet ki,Allah’ın emirlerini dinlemez;nefsi arzuları,şahsi temayülleri ve kendi uydurmalarıyla oyalanır,Allah’ın düsturlarına uymayan bir yol tutarsa,Allah o millete geçim sıkıntısı;iktisadi darlık verir.

3)Bir millet ki,ondan zina,fuhuş,cinsi sapıklık ve hayasızlık yayılırsa,o millette ölüme götüren yollar artar ve yaygınlaşır.

4)Bir millet ki,ticarette hile,karşılıklı münasebetlerde sahtekarlık yapılırsa,o millette her alanda kıtlık ve bereketsizlik yayılır.

5)Bir millet ki,zekat verilmez,Allah’ın emri olan maddi yardımlaşma kalkarsa,o millette yağmur ve rahmetten mahrumiyet,ya da sel,dolu gibi tabii afetler görülür.”[1]

Aids;neticede fuhşun bir ürünüdür. Öyle ki bu bir defa olsa bile…

Meşru olan evlilik bir dengedir. Gayrı meşru durum ise bu denge ve düzeni bozmakta,mikropların devreye girmesiyle,Aids hastalığının devreye girmesine ilahi bir ceza olarak sebeb olmaktadır.

Seksenden fazla ayetle Hz. Lut ve kavminden bahsedilmektedir Kur’an-ı Kerim-de… Zira bu kavim sefâhetinin neticesinde helâk olmuştu. İlahi gadabı haketmişti. Çünki akibet olan sonuçla,başlangıçtaki yaptıkları arasında pek o kadar uzaklık yoktur.

Evet;evvel,akibeti lüzumlu kılmakta,davet etmektedir.

Bu Aids kargasını batı kendisi besledi. Bugün ise sadece onların değil,tüm insanlığın gözünü oymaktadır.

Bu Aids virüsünü yetiştiren ve yeşerten batı,bunun acı ve ızdırabını sadece kendisi değil,tüm insanlığa çektirmektedir.

Bu Aids asalağını idhal eden batı,bugün bunu dünyaya ihraç etmektedir. Faturasını kendisi de ödemekte,başkalarına da ödetmektedir.

Bu Aids hastalığı;öyle bir illetttir ki,bedeli gayet ağır olup,kişinin bir çok kaybından sonra,hayatından başkasıyla ödenmez,başka bedelleri kabul etmemektedir.

Bu illet insana bir çok değerlerini kaybettirmekte,nesilleri tehdit etmektedir.

Küfürden sonra en büyük bela olan sefâhetin en korkunç bir şubesi olan bu Aids mikrop ve hastalığı;Dini,nefsi,nesli,aklı ve mali imkanları tehdit edip,bunları imhayı gaye ve hedef ittihaz etmektedir.

Bundan korunmanın yolu da,yine imha edilmeye çalışılan bu beş eğere sahib olmaktan geçer.

Başta batıyı tehdit eden bu hastalık;onların ilk etapta bu değerlerden mahrum olmalarından,manen iflas etmiş olmalarından kaynaklanır. Her ne kadar madden ileri olsalar bile…

Şu bilinmelidir ki;bugün bu ortadan kalksa bile,yarın daha müthişi değişik bir adla ortaya çıkacaktır.

Gerek arzi ve insani musibetler,gerekse de semavi musibetler;insanların onları celbiyle başlarına gelmektedir.

Belalar;insanların istemesi ve davetiyle hak tarafından gönderilmiş olmaktadır.

M. Ali Ağca tarafından 1981’de,Vatikan kilisesi önünde vurulan;”Katolik dünyasının dini lideri papa ikinci Jean Paul’un Aids virüsü taşıdığı”öne sürülmektedir. [2]

Bu şekilde kan yoluyla geçen Aids mikrobu ve hastalığı,aynı zamanda anneden,anne karnındaki çocuğa da geçmektedir. Ve Aids-lilerin itiraflarınca;”Bulaştırmak zorundayız.”[3] rahatladıklarını dile getirmektedirler.

Bugün dünyada seksenden bu yana 12 milyon kişinin Aids-den öldüğü,30.6 milyon kişinin de Aids hastalığına yakalandığı tesbit edilmiştir. Ve işin ilginç yanının;bu Aids hastalığına sebeb olan HIV virüsünü, CIA’nın geliştirmiş olduğu…[4]

Gittikçe artan bu hastalığa çare bulunmamakta,cüz-i olarak bir nebze ilaçlarla hayat rengi verilmektedir. Bu da”çare ümidi”[5] nin ancak belirebildiği ihtimali üzerinde bulunmaktadır.

Ancak şu kesin ve gerçektir ki;çare olayı,-fuhşun – terkindedir. Bu durumda,ne kan yoluyla,ne de anne kanlarıyla geçmesi söz konusu olmayacaktır.

MEHMET ÖZÇELİK

[1] Bak. Diyanet derg.Eylül.1991.sayı.9.sh.23.

[2] Bak. Zaman gaz.4-12-1993.

[3] Aksiyon derg.18-24.Ocak-1997.sayı.111.sh.25-29.

[4] Bak.Türkiye gaz.2-3-1998.

[5] Zaman gaz.2-3-1996.

Loading

No ResponsesOcak 1st, 2015