SÜREGELEN BATI ESARETİ

SÜREGELEN BATI ESARETİ

Türkiye en az ifadeyle 300 yıldan beri özellikle son 60 yıldır batının esareti altında seyretmektedir.

1960 yılından beri 60 yılı aşkın bir süredir ABD- İsrail ve batının kontrolünde yaşamakta, dengesini ve kendisini bulamamaktadır.
Yüz yıldır da kimlik bocalaması yaşamakta, kendisini arama girdabında gelgitler yaşamaktadır.
Bir türlü kendisi olamamaktadır.
Ne doğru dürüst Batılı, ne de doğulu kalmaktadır.
Bir yandan batıyla köprüler kurmaya çalışıp bunu gerçekleştiremezken, diğer yandan da Doğu ve geçmiş ile olan bağlantılarını zayıflatıp hatta koparmaktadır.
İki arada bir derede şaşkın şaşkın dolaşmaktadır.
Arayış içerisindedir.
Aslında uzun süren bir kayıptan sonra, kaybettiklerini aramakta, aslını sorgulayıp, köklerine dönüş yapma çabasındadır.

*****************  

Yüz küsur seneler öncesinden bugüne kadar her dönemde devleti yönetmeye talip olanlar içinden şu zihniyette insanlar çıkmıştır,

İdare edilemeyecek bir büyük Osmanlıdansa, idare edilebilecek toprak kaybetmiş bir Osmanlı daha iyidir.
Veya idare edilemeyecek büyük bir Türkiye devletine sahip olmaktansa, küçük ve kendisine yetebilen bir Türkiye daha iyidir.
Öyle ki bu düşünceyle çok rahatlıkla doğuyu PKK’ya yani Ermeni ve İsrail’e vermeyi, batıyı da yunana ve batıya peşkeş çekme ihanetini gösterecek insanlar vardır.
İç Anadolu’ya sıkıştırılmış bir Türkiye.
Nusayri olan Esat ve onun gibi fesat içinde olan kimseler gibi.
Öyle ki, Esat için Nusayri azınlığın olup yönetildiği bir Suriye, içinde Sünni olan ve gidenlerin geldiği bir Suriye’den daha iyidir.
Az olsun benim olsun.
Küçük olsun bana kalsın.
15 Temmuz bunun bir provasıydı.
Esat için, Sünni Suriyeliler dışarı terörü ne ise, Bizdeki bir kısım ve kesimin, Suriyeliler Suriye’ye terör estirmesi aynıdır.
Hatta ondan daha tehlikeli olup, iç savaşı çıkarma amaçlıdır.
Kesinlikle onlar Türk kanını taşıyan kimseler olmayıp, çoğunlukla azınlık ve göçmen asıllıdır.

-Suriyeliler gitsin diyenlere bakın, mutlaka kendisinin de geçmişinde bir göçle geldiği görülecektir.

Zaten memleketimiz birçok muhaceretlere sahne olmuştur.
Bugün tüm dünyanın sahne olduğu gibi.[1]

-Yüz sene önce bizlere söylettirilen, Araplar bizi arkadan vurdu.

Araplara söylettirilen, Türkler gavur oldu sözünün zamanımızda benzer güncellenmiş hali ise,
Suriyeliler işimizi ve paramızı alıyorlar.
Suriyeliler terörist.
Suriyeliler geri dönmeli. VS.
Bizler için ise, saldırgan, kötü imaj verecek sözler.
Dün sözle oluşturulan kopukluklar, bugün kavga ile karşı karşıya getirilmeye çalışılmaktadır.

-Bizde batının sefihini, doğunun, Arapların, İslam dünyasının Müslümanlarına tercih eden ve hatta bunu Müslümanlara karşı şiddet göstererek tepkide bulunan cahilliğin ötesinde adamlıktan uzak, kifayetsiz, hırçın, bu milletten olmayan, kan ve Doku uyuşmazlığı yaşayan kişiler var.[2]

-İslam’la kavgalı ve hazımsız, Cemil Meriç’in ifadesiyle, din düşmanı değil, İslam düşmanı, sözde aydın sıkıntısı var.

***************

Bugün ve gelecekte Batı zulmünün ve zulme ortaklığının bedelini ödüyor ve de ödeyecektir.

İngiltere, Fransa, Almanya, ABD, iç çatırdama, yıkılış ve kargaşalarla karşı karşıyadır.[3]

“İsrail ve ABD iş birlikçileri organize etti: Yakılacak evleri tek tek gösterdiler

Kayseri’de bir taciz olayını bahane ederek Suriyelilere ait ev ve iş yerlerini yakan vandallar, hangi adresleri yakacaklarını önceden belirlemiş. Güvenlik güçlerinin tespitlerine göre mahalleye önce Tokat ve Kayseri plakalı iki otomobil geldi. Araçlardaki bazı kişiler elleriyle ev ve iş yerlerini işaret edip “Bu Suriyelilerindir” dedi.
İlk paylaşımlar İstanbul’dan
Sosyal medyadaki paylaşımları izleyen Siber Daire Başkanlığı, taciz ile ilgili ilk paylaşımların İstanbul’dan yapıldığını belirledi. Bu tespit üzerine hareke geçen İstanbul Siber Suçlara Mücadele ekipleri birçok hesabı tespit etti. Bazı hesapların İYİ Parti, bazı hesapların da CHP teşkilatı tarafından kullanıldığını belirledi. Olayı kışkırtan ve taciz görüntülerini paylaşan bazı isimler gözaltına alındı.”[4]

-Musibetler ve saldırılar bizim kenetlenmemize, silkinmemize, netleşmemize ve kendimize gelmemize sebep oluyor.
Ancak bir zaaf noktamız var ki, çabuk unutuyor ve kendimizi dağıtıyoruz.
Bizler göçebe millet olduğumuzdan, zorlu dönemin zorlu insanlarıyız.
Zoru başarıyor, kolayda kaybediyoruz.
Denizi geçiyor, gölde boğuluyoruz.

 

*************  

-Dünya ve biz Kaht-ı Rical yaşadık.

Ziya Paşa yazdığı şu beyitte:

‘’Asiyab-ı devleti (devletin değirmenini) bir har (eşek) da olsa döndürür.’’

Şair Eşref’de Ziya Paşa’ ya yazdığı şu beyitle cevap verir:
‘’Asiyab-ı sengi’yi bir har da olsa döndürür,
Döndürür ama, mili kırar çarka saçar harabeye döndürür.’’
“….Döndürür ama, saçtığı su binlerce ocağı söndürür.”..

Neyzen Tevfik de Şair Eşref’in mısraına şöyle cevap verir:
‘’Öyle harlar koştular kim asiyab-ı devlete,
Birbirin çiğnemekten, dolab-ı devlet dönmüyor.’’

-Yıkılıptır şu cihân sanma ki bizde düzele,

Devleti çerh-i denî verdi kamu mübtezele,

Şimdi ebvâb-ı saadette gezen hep hezele,

İşimiz kaldı hemân merhamet-i Lemyezel’e. (3. Mustafa)

MEHMET ÖZÇELİK

06-07-2024

 

[1] https://tesbitler.com/index.php?s=G%C3%B6%C3%A7
https://tesbitler.com/index.php?s=Hicret

[2] Bak. https://tesbitler.com/2024/07/02/osmanli-donemi-istanbul-meczuplarindan-adam-ol-mehmed-efendi-ve-omer-seyfettin/

[3] https://www.haber7.com/yazarlar/zekeriya-say/3439005-kilise-mufredatindan-rahatsiz-degiller-ama

[4] https://www.yenisafak.com/gundem/israil-ve-abd-is-birlikcileri-organize-etti-yakilacak-evleri-tek-tek-gosterdiler-4630744

Loading

No ResponsesTemmuz 6th, 2024