Son iki yüzyıllık Osmanlı ve Türkiye tarihini değiştiren önemli olaylar ve su-i kastlar nelerdir?

Son iki yüzyıllık Osmanlı ve Türkiye tarihini değiştiren önemli olaylar ve su-i kastlar nelerdir?


Son iki yüzyıl, Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılışı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin doğuşuyla birlikte pek çok önemli olay ve suikastla şekillenen bir dönemdir. Bu süreçte meydana gelen olaylar hem Osmanlı hem de Türkiye’nin siyasi ve sosyal yapısını kökten değiştirmiştir. Aşağıda, Osmanlı ve Türkiye tarihini derinden etkileyen olaylar ve suikastlar yer almaktadır:

Osmanlı İmparatorluğu Dönemindeki Olaylar ve Suikastlar

1. Tanzimat Fermanı (1839)

Önemi: Osmanlı İmparatorluğu’nun Batılılaşma ve modernleşme çabalarının başlangıcı olarak kabul edilen bu ferman, devlet yapısında köklü reformlar öngörüyordu. Tanzimat Fermanı ile birlikte Osmanlı hukuk sistemi, vergi düzenlemeleri ve eğitim sistemi modernleştirildi.

Sonuçları: Tanzimat Fermanı ile Osmanlı’da merkeziyetçi bir devlet yapısı oluşturulmaya çalışıldı, ancak bu süreç, imparatorluğun dağılmasını engelleyemedi.

2. Abdülaziz’in Tahttan İndirilmesi ve Ölümü (1876)

Önemi: Sultan Abdülaziz, Osmanlı modernleşmesinin önemli figürlerinden biri olmasına rağmen, 1876’da bir darbeyle tahttan indirildi. Kısa süre sonra şüpheli bir şekilde ölü bulundu. Olayın suikast olup olmadığı tartışmalıdır.

Sonuçları: Abdülaziz’in devrilmesi, Osmanlı iç siyasetindeki karışıklıkları artırdı ve askeri darbelerin Osmanlı’da da rol oynadığını gösterdi.

3. I. Meşrutiyet’in İlanı (1876)

Önemi: Osmanlı Devleti’nde ilk anayasal düzen 1876’da ilan edildi. Bu, halkın temsilcilerinin de devlet yönetiminde söz sahibi olmasını sağlayan bir dönemin başlangıcıydı.

Sonuçları: II. Abdülhamid’in 1878’de meclisi feshetmesiyle I. Meşrutiyet dönemi kısa sürdü, ancak anayasal monarşi ve modernleşme çabaları devam etti.

4. II. Meşrutiyet’in İlanı ve Jön Türk Devrimi (1908)

Önemi: II. Meşrutiyet’in ilanıyla Osmanlı’da anayasal monarşi yeniden kuruldu. Bu dönemde İttihat ve Terakki Cemiyeti iktidara geldi.

Sonuçları: Osmanlı’da siyasal ve toplumsal değişim hızlandı, ancak bu süreç imparatorluğun dağılmasını engelleyemedi. İttihat ve Terakki’nin politikaları, Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı’na giden yolu açtı.

5. II. Abdülhamid’e Suikast Girişimi (1905)

Önemi: Sultan II. Abdülhamid’e yönelik en büyük suikast girişimi, Ermeni Devrimci Federasyonu tarafından düzenlendi. Sultan namaz çıkışı saldırıdan kurtuldu.

Sonuçları: Abdülhamid suikasttan sağ kurtuldu, ancak bu girişim Osmanlı’daki siyasi ve etnik gerilimleri artırdı.

6. Balkan Savaşları (1912-1913)

Önemi: Osmanlı Devleti, Balkan Savaşları sırasında Balkan topraklarının büyük bir kısmını kaybetti.

Sonuçları: Balkanlardaki Osmanlı hakimiyeti sona erdi ve bu yenilgiler imparatorluğun zayıflığını açıkça gösterdi.

7. Birinci Dünya Savaşı ve Osmanlı’nın Çöküşü (1914-1918)

Önemi: Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı’nda İttifak Devletleri’nin yanında savaşa girdi ve savaşı kaybetti.

Sonuçları: Mondros Mütarekesi ile Osmanlı fiilen sona erdi. Savaş sonrası imzalanan Sevr Antlaşması ile Osmanlı toprakları paylaşıldı, ancak Türk Kurtuluş Savaşı ile bu antlaşma reddedildi.

Türkiye Cumhuriyeti Dönemindeki Olaylar ve Suikastlar

8. Türk Kurtuluş Savaşı (1919-1923)

Önemi: Kurtuluş Savaşı, Türk milletinin işgale karşı bağımsızlık mücadelesiydi. Lozan Antlaşması ile Türkiye’nin sınırları belirlendi ve bağımsızlığı tanındı.

Sonuçları: Kurtuluş Savaşı, Osmanlı Devleti’nin sonunu ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu getirdi. Türkiye, laik ve demokratik bir yapıya sahip modern bir devlet olarak kuruldu.

9. İzmir Suikastı (1926)

Önemi: Mustafa Kemal Atatürk’e yönelik en büyük suikast girişimi İzmir’de gerçekleşti. Suikast planı son anda engellendi.

Sonuçları: Bu suikast girişimi, Atatürk’e yönelik muhalefetin ne kadar tehlikeli olabileceğini gösterdi ve muhalif gruplara yönelik sert önlemler alındı.

*İzmir su-i kastı bir düzmece olup, muhalefeti tasfiye amaçlı mı idi?

İzmir Suikastı (1926), Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e karşı düzenlenen bir suikast girişimidir. Bu olayın ardından muhalefetin tasfiyesi ve İttihatçılara karşı sert önlemlerin alınması, bazı çevrelerde İzmir Suikastının bir düzmece olup olmadığı tartışmalarını doğurmuştur. Ancak tarihçiler bu konuda farklı görüşler ileri sürmektedir.

Olayın Detayları

Suikast girişimi, 1926 yılında İzmir’de, Mustafa Kemal Atatürk’ü öldürmeyi amaçlayan bir grup tarafından planlandı. Suikastın, eski İttihat ve Terakki üyeleri ve muhalif unsurlar tarafından organize edildiği öne sürüldü. Planın ortaya çıkarılması üzerine, suikast girişimi başarısız oldu ve suçlular yakalandı. Olay sonrası geniş çaplı tutuklamalar gerçekleşti ve suikastı planlayanlar yargılanarak idam cezasına çarptırıldılar.

Suikastın Ardından Gelişen Olaylar

İzmir Suikastının hemen ardından, sadece suikastçıları değil, aynı zamanda dönemin önde gelen muhalifleri ve eski İttihat ve Terakki üyeleri de hedef alınarak bir dizi tutuklama ve yargılamalar yapıldı. Özellikle İttihatçılar, bu olayla ilişkilendirilerek tasfiye edildi. Bu süreçte, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kapatıldı ve parti üyeleri suikastla ilişkilendirildi.

Düzmece Olduğuna Dair İddialar

Bazı tarihçiler ve araştırmacılar, İzmir Suikastının gerçek bir suikast planı olduğunu kabul ederken, diğerleri bunun Atatürk’ün muhaliflerini susturmak için kullanıldığını öne sürer. Bu görüşe göre, hükümet İzmir Suikastını, muhalefeti ortadan kaldırmak ve devlette tam bir hakimiyet sağlamak amacıyla bir fırsat olarak kullanmış olabilir. Özellikle İttihatçıların ve Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının üyelerinin hedef alınması, bu iddiaların temelini oluşturmaktadır.

Ancak, bu olayın düzmece olduğuna dair kesin kanıtlar bulunmamaktadır. O dönemdeki siyasi atmosfer, yeni kurulmuş olan Cumhuriyet rejiminin kendini koruma refleksiyle hareket ettiğini göstermektedir. Suikast girişimi gerçekten var olmuş olabilir, ancak hükümet bu olayı, muhalefeti etkisiz hale getirmek için daha geniş çaplı bir baskı aracı olarak kullanmış olabilir.

Sonuç

İzmir Suikastının gerçek bir suikast girişimi mi yoksa bir düzmece mi olduğu konusunda kesin bir sonuca varmak zordur. Ancak suikast girişimi sonrası muhalefetin tasfiye edilmesi, Atatürk’e yönelik potansiyel tehditlerin bertaraf edilmesi amacıyla kullanıldığı izlenimini yaratmaktadır. Yani, olay gerçek olsa bile sonuçları itibariyle muhalefetin etkisizleştirilmesinde önemli bir rol oynamıştır.

10. Menemen Olayı (1930)

Önemi: Derviş Mehmet önderliğinde Menemen’de meydana gelen isyan, laik Cumhuriyet rejimine karşı dini temelli bir ayaklanmaydı. Asteğmen Kubilay’ın öldürülmesiyle sonuçlanan olay, Cumhuriyet tarihine derin izler bıraktı.

Sonuçları: Olay, laiklik ilkesinin korunması için devletin tavizsiz tutumunu pekiştirdi ve rejime karşı dini temelli isyanların bastırılmasında önemli bir rol oynadı.

*Menemen olayı düzmece bir olay ve hesaplı bir plan mı idi?

Menemen Olayı, 23 Aralık 1930’da Türkiye’nin Menemen ilçesinde meydana gelen ve T.C. hükümetine karşı düzenlenen bir isyan girişimidir. Olay, derviş Mehmet liderliğindeki bir grup tarafından gerçekleştirilmiş ve Asteğmen Kubilay’ın öldürülmesiyle sonuçlanmıştır. Menemen Olayının düzmece olup olmadığı konusunda farklı görüşler bulunmaktadır.

Olayın Detayları

Menemen Olayı, bir grup dini fanatik tarafından, laik Cumhuriyet rejimine karşı düzenlenen bir isyan olarak ortaya çıkmıştır. Derviş Mehmet, Menemen’de halkı kışkırtarak ve din adına bir ayaklanma başlatarak, Cumhuriyetin laik yapısını hedef almıştır. Olay sırasında, Asteğmen Kubilay, isyancılar tarafından linç edilmiş ve bu durum Türkiye’de büyük bir infiale neden olmuştur.

Düzmece İddiaları

Bazı tarihçiler ve siyaset bilimciler, Menemen Olayının düzmece bir olay olduğu ve hükümetin muhalefeti bastırmak için bunu kullandığı görüşünü savunmaktadır. Bu görüşlerin temel argümanları şunlardır:

1. Dini Gericilik Korkusu: Menemen Olayı, Cumhuriyet döneminin getirdiği laiklik ilkesine karşı bir tehdit olarak sunuldu. Bu bağlamda, hükümetin bu olayı büyüterek toplumda bir korku atmosferi yaratması, muhalefeti bastırmak için bir araç olarak kullanmış olabileceği iddia edilmektedir.

2. İstihbarat ve Gizli Eylemler: Olayın meydana geldiği dönemde, hükümetin, çeşitli muhalefet gruplarını ve dinî cemaatleri izleme ve kontrol etme konusunda aktif olduğu biliniyor. Bu durum, olayın planlı bir şekilde yapılmış olabileceği düşüncesini besliyor.

3. Tartışmalı Yargılamalar: Olay sonrasında gerçekleştirilen yargılamalarda, isyancıların büyük bir çoğunluğu cezalandırıldı. Ancak, bu süreçte devletin, kendi kontrolünde olan bir kamuoyunu oluşturmaya çalıştığı ve muhalefete karşı sert önlemler almaya yöneldiği öne sürülüyor.

Olayın Gerçekliği

Menemen Olayının gerçekliği konusunda tartışmalar olsa da, olayın kendisi, Türkiye Cumhuriyeti’nin laik yapısına yönelik ciddi bir tehdidi temsil etmektedir. Derviş Mehmet’in eylemleri, dönemin sosyal ve siyasi koşulları göz önüne alındığında, dini gericiliğin ve muhalefetin ne denli tehlikeli bir boyuta ulaşabileceğini göstermektedir. Ancak, olayın düzmece olup olmadığı konusunda kesin bir sonuca varmak zordur.

Sonuç

Menemen Olayı, Türkiye’deki laik Cumhuriyet rejimine yönelik önemli bir tehdit olarak ortaya çıkmıştır. Olayın düzmece olup olmadığı tartışmaları, dönemin siyasi atmosferinin karmaşıklığını ve muhalefetin bastırılması sürecindeki hükümet stratejilerini yansıtmaktadır. Gerçekten de bir isyan girişimi olarak kabul edilse bile, olayın sonuçları ve hükümetin bu durumu nasıl kullandığı, Türkiye’nin siyasi tarihindeki önemli bir dönüm noktasını temsil eder.
Bak. https://tesbitler.com/2024/02/03/1925-yilinda-konyada-ne-kadar-insan-asildi/
https://tesbitler.com/2023/04/19/eski-karanlik-gunlerine-donus-cabasi/
https://tesbitler.com/2020/09/09/kirli-ortakliklar/
https://tesbitler.com/2020/04/12/hastalikli-siyaset-ve-siyasetci/

11. İkinci Dünya Savaşı ve Türkiye’nin Tarafsızlığı (1939-1945)

Önemi: Türkiye, İkinci Dünya Savaşı’na doğrudan katılmadı ve tarafsız kaldı. Ancak savaşın sonlarına doğru Almanya’ya savaş ilan etti.

Sonuçları: Türkiye, savaşın yıkıcı etkilerinden kaçınmayı başardı ve savaş sonrası dönemde Batı ile daha yakın ilişkiler kurarak NATO’ya katıldı.

12. Adnan Menderes’in İdamı (1961)

Önemi: 27 Mayıs 1960 darbesi sonrası tutuklanan Türkiye’nin eski başbakanı Adnan Menderes, Yassıada’da yargılanarak idam edildi. Bu, Türk demokrasisi açısından büyük bir kırılma anıydı.

Sonuçları: Menderes’in idamı, Türkiye’deki demokratik süreci derinden sarstı. Bu olay, Türkiye’deki askeri müdahalelerin politikaya etkisini göstermesi açısından önemlidir.

13. 12 Eylül 1980 Darbesi

Önemi: 12 Eylül 1980’de Türk Silahlı Kuvvetleri, ülkenin içinde bulunduğu siyasi kaos ve terör olaylarına son vermek gerekçesiyle bir darbe gerçekleştirdi.

Sonuçları: Türkiye’deki siyasi hayat askıya alındı, partiler kapatıldı ve binlerce insan tutuklandı. Darbe sonrası hazırlanan 1982 Anayasası, Türk siyasi hayatını uzun yıllar etkiledi.

14. Turgut Özal’ın Şüpheli Ölümü (1993)

Önemi: Türkiye Cumhuriyeti’nin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, 1993 yılında ani bir şekilde hayatını kaybetti. Ölümünün doğal olup olmadığı uzun yıllar tartışıldı ve zehirlenme iddiaları gündeme geldi.

Sonuçları: Özal’ın ölümü, Türkiye’de siyasi boşluk yarattı ve özellikle Kürt sorunu gibi konularda takip edilen ılımlı politikaların değişmesine neden oldu.

15. Cumhuriyet Mitingleri ve 15 Temmuz Darbe Girişimi (2016)

Önemi: 15 Temmuz 2016’da Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) gerçekleştirdiği darbe girişimi, Türkiye Cumhuriyeti’ni hedef alan en büyük tehditlerden biriydi. Darbe girişimi, halkın ve devlet kurumlarının direnişiyle başarısız oldu.

Sonuçları: Türkiye’de demokrasinin korunması adına büyük bir zafer olarak kabul edildi. Ancak bu olay, Türkiye’deki siyasi atmosferde önemli değişikliklere yol açtı ve ülke güvenlik politikalarında büyük bir dönüşüm başlattı.

Bu olaylar ve suikastler, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçiş sürecinde ve sonrasında Türkiye’nin siyasi hayatında önemli değişimlere sebep olmuştur.

 

Loading

No ResponsesEkim 13th, 2024