ESKİ KARANLIK GÜNLERİNE DÖNÜŞ ÇABASI
ESKİ KARANLIK GÜNLERİNE DÖNÜŞ ÇABASI
Siyasetin seviyesi düştü.
Devlet devletliğini yapmalı, gerekirse yumruğunu vurmalı.
Milletin malını dökenleri hapis, esnaflıktan men, gerekirse vatandaşlıktan çıkarmalıdır.
İhaneti teşhir edilmeli, pabucu dama atılmalıdır.[1]
-Şimdiye kadarki siyasetlerde çok kirlilikler olmuştu da ancak bu derece düşmemişti.
Kavganın bile mertliği olurken, mertlik ve dürüstlük iflas etti.
Seçimde milletin geleceğine yatırım yapılması gerekirken, yıkıma yönelik vaatlerde bulunulmakta, kirli ve şaibeli ittifaklar yapılmaktadır.
Dünyada kendi memleketine ve insanına bu kadar ihanet içerisinde olan başka millet yoktur.
Yollara ve derelere dökülen soğan, patates gibi kirli oyundan sonra, en büyük nimet olan buğdayda arazilere dökülüyor.
Unutulmamalıdır ki, Hz. Ademi cennetten çıkaran buğday idi.
Bu nimeti dökenin ve döktürenin Allah burnunu her iki cihanda da süründürür.
Asla iflah olmaz ve olamaz.[2]
– Gittikçe kirlenen bir siyasetin içerisindeyiz.
İktidar olmak için her şey mübah zihniyeti içerine girilmiş durumda.[3]
Hep vaatler yıkım üzerine, yeni düzen derken düzensizlik üzerine bina edilmektedir.
KİŞİ SEVDİĞİYLE BERABERDİR
Allah herkesi sevdiğiyle beraber etsin.
Zaten öyle de olacaktır.
Hadiste: ”Kişi sevdiğiyle beraberdir.” buyuruyor.
Allah ayı ile olanı ayı ile, domuz ile olanı domuz ile, Arslan ve bülbülle olanı da onlarla, kısaca; insanlar dünyasında olsun, hayvanlar dünyasında olsun, Allah herkesi sevdiğiyle beraber etsin.
Zaten dünyada fikir, zikir ve yaşantı içerisinde olanlar çok rahat birbirlerini bulmaktadırlar.
Allah onları ahirette de beraber eylesin.[4]
GİZLİ KOMİTELER FAALIYETTE
Gizli dinsiz ve sefih Komiteler bu millete bir yüz yıl daha maddi ve manevi kıtlığı yaşatmak için aktif olarak bütün güçleriyle faaliyet göstermektedirler.
Eski 23 Nisan kutlamaların da küçük kız çocuklarının haya damarını çatlatırcasına soyup çırıl çıplak resmi geçit yaptırıldığını bilen ve düşünen, bin kere, yüz bin kere daha düşünmeli ve kime oy vereceğini ve tekrar geriye gitme isteğinin kararını vermelidir…
Ve yine orta ve lise çağına gelmiş, neredeyse evlenecek kız çocuklarının 19 mayıs kutlamalarında ahlak dışı çırıl çıplak bir vaziyette resmi geçit yaptırıldığını bilen ve düşünen bir insan, sırf böyle bir cehennemi tekrar yaşamamak için dahi olsa bin kere değil, milyon kere tekrar düşünüp kime oy vereceğine karar verir.
İnsan olan bir insan sırf bunun için dahi olsa Allahtan korkar, böyle uygulanacak bir vebalin altına girmez.
Ve yine 1930 yıllarında dinime ve Peygamberimize küfredilen tarih kitabının tekrar okutulması için dahi olsa kime oy vereceğini düşünmek için yeterli bir karardır.
Maalesef bu millete düşmanın dahi yapamadığını hatta yapamayacağı yapılmış ve yaptırılmıştır.
İşte şimdi kim gerçek irticayı istiyor, kim istemiyor ortadadır.
Eski terör, anarşi, rezillikler , kuyruklar gibi sayılamayacak çöküntüleri arzu edenlerle etmeyenlerin mücadelesi sürmektedir.
Heykel dikenlerle, İha- Siha- Tiha- Togg gibi çağ atlatan nice gelişmelere imza atanların mücadelesidir.
Bu millet tekrar eski karanlık günlerine götürülmeye çalışılıyor.
Bu karanlıkla aydınlığın mücadelesidir.
Eski cehalet asrına döndürmek isteyenler her türlü yolu mübah görmektedirler.
Takiye ve nifak perdesi altında işlerini yürütmektedirler.
Allah fırsat vermesin.
Çok rahat yalanlar söylenmekte, çok rahat kandırılmaya çalışılmaktadır.
Maalesef buna meyilli insanlar da bulunmaktadır.
Şu hakikat şu anki halimizi çok öz ve veciz olarak anlatmaktadır;
“Bana ıztırap veren,” dedi “Yalnız İslâmın mâruz kaldığı tehlikelerdir. Eskiden tehlikeler hariçten gelirdi; onun için mukavemet kolaydı. Şimdi tehlike içeriden geliyor. Kurt, gövdenin içine girdi. Şimdi, mukavemet güçleşti. Korkarım ki, cemiyetin bünyesi buna dayanamaz. Çünkü düşmanı sezmez. Can damarını koparan, kanını içen en büyük hasmını dost zanneder. Cemiyetin basiret gözü böyle körleşirse, iman kalesi tehlikededir. İşte benim ıztırabım, yegâne ıztırabım budur. Yoksa şahsımın mâruz kaldığı zahmet ve meşakkatleri düşünmeye bile vaktim yoktur. Keşke bunun bin misli meşakkate mâruz kalsam da iman kalesinin istikbali selâmette olsa!..”
“Bana, “Sen şuna buna niçin sataştın?” diyorlar. Farkında değilim. Karşımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor. İçinde evlâdım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, imanımı kurtarmaya koşuyorum. Yolda biri beni kösteklemek istemiş de ayağım ona çarpmış; ne ehemmiyeti var? O müthiş yangın karşısında bu küçük hâdise bir kıymet ifade eder mi? Dar düşünceler, dar görüşler!”
“Ey bu vatan gençleri! Frenkleri taklide çalışmayınız. Âyâ, Avrupa’nın size ettikleri hadsiz zulüm ve adâvetten sonra, hangi akılla onların sefahet ve bâtıl efkârlarına ittibâ edip emniyet ediyorsunuz? Yok, yok! Sefihâne taklit edenler, ittibâ değil, belki şuursuz olarak onların safına iltihak edip kendi kendinizi ve kardeşlerinizi idam ediyorsunuz. Âgâh olunuz ki, siz ahlâksızcasına ittibâ ettikçe, hamiyet dâvâsında yalancılık ediyorsunuz. Çünkü şu surette ittibâınız, milliyetinize karşı bir istihfaftır ve millete bir istihzâdır.”
“Zındıka komitesi de; dinsizliği, inkârcılığı insanlar arasında yaymayı gaye edinen ve zındıklardan oluşan gizli bir örgüttür. Bu örgütün üyeleri sûret-i haktan görünerek, kendilerini en halis, ülkenin ve insanlarının hayrı için çalışan seçkin kişiler olarak gösterirler. “Halka rağmen halk için” anlayışıyla hareket ederek inkârcı, yıkıcı, bozguncu fikirlerini eylemeye dönüştürürler.”
“Otuz sene evvel Darü’l-Hikmet a’zası iken, bir gün arkadaşımızdan ve Darü’l-Hikmet a’zasından Seyyid Sadeddin Paşa dedi ki:
‘Kat’i bir vasıta ile haber aldım; kökü ecnebide ve kendisi burada bulunan bir zındıka komitesi, senin bir eserini okumuş. Demişler ki, bu eser sahibi dünyada kalsa, biz mesleğimizi (yani zındıkayı, dinsizliği) bu millete kabul ettiremeyeceğiz. Bunun vücudunu kaldırmalıyız’ diye senin idamına hükmetmişler. Kendini muhafaza et.’
Ben de ‘Tevekkeltü alallah, ecel birdir, tegayyür etmez’ dedim.”
“Mısır Hahambaşısı Haim Naum’un Türkiye’ye gelerek yetkililerle görüşmesi ve onlara akıl hocalığı yaparak “Lâdinî” bir yapının ülkede tesis edilmesinde mühim bir rol oynadığı bilinmektedir.”
“Zındıka komitesi, acımasız ve merhametsizdir. Emellerini gerçekleştirmek için her yola baş vurur. Yolunda engel olarak gördüğü kişi veya kişileri değişik şekillerle imha etmekten çekinmez. Lozan kararlarına karşı çıkan Trabzon Mebusu Ali Şükrü Beyin alçakça öldürülmesi, İskilipli Atıf Bey ve benzeri değerli hocaların idam edilmesi, Menemen ve Dersim gibi sayısız cinayet ve katliâmlarda bu menhus örgütün rolu olduğu aşikârdır.”
“Bu zamanda zındıka dalâleti, İslamiyete karşı muharebesinde nefs-i emmarenin planıyla Şeytan kumandasına verilen fırkalardan en dehşetlisi yarım çıplak hanımlardır ki, açık bacağıyla dehşetli bıçaklarla ehl-i imana taarruz edip saldırıyorlar. Nikâh yolunu kapamağa, fuhuşhane yolunu genişletmeğe çalışarak; çokların nefislerini birden esir edip, kalp ve ruhlarını kebair ile yaralıyorlar. Belki o kalplerden bir kısmını öldürüyorlar.”
Bu mübarekleri ifsad eden komiteler kahrolsunlar!
Dünyanın bin yıllık ömrü olsaydı bin yıllık boyunca tarihin o karanlık günlerini ve onu geri getirme çabalarını yazacaktır.
SULTAN ABDÜLHAMİD HAN’IN RÛHÂNİYETİNDEN İSTİMDÂD
Nerdesin şevketlim, Sultan Hamid Han?
Feryâdım varır mı bârigâhına?
Ölüm uykusundan bir lâhza uyan,
Şu nankör milletin bak günâhına.
Târihler ismini andığı zaman,
Sana hak verecek, ey koca Sultan;
Bizdik utanmadan iftira atan,
Asrın en siyâsî Padişâhına.
‘Pâdişah hem zâlim, hem deli’ dedik,
İhtilâle kıyam etmeli dedik;
Şeytan ne dediyse, biz ‘beli’ dedik;
Çalıştık fitnenin intibahına.
Dîvâne sen değil, meğer bizmişiz,
Bir çürük ipliğe hülyâ dizmişiz.
Sade deli değil, edepsizmişiz.
Tükürdük atalar kıblegâhına.
Sonra cinsi bozuk, ahlâkı fena,
Bir sürü türedi, girdi meydana.
Nerden çıktı bunca veled-i zinâ?
Yuh olsun bunların ham ervâhına!
Bunlar halkı didik didik ettiler,
Katliâma kadar sürüp gittiler.
Saçak öpmeyenler, secde ettiler.
Bir asi zabitin pis külâhına.
Haddi yok, açlıkla derde girenin,
Sehpâ-yı kazâya boyun verenin.
Lânetle anılan cebâbirenin
Bu, rahmet okuttu en küstâhına.
Çok kişiye şimdi vatan mezardır,
Herkesin belâdan nasîbi vardır,
Selâmetle eren pek bahtiyardır,
Harab büldânın şen sabahına.
Milliyet dâvâsı fıska büründü,
Ridâ-yı diyânet yerde süründü,
Türkün ruhu zorla âsi göründü,
Hem Peygamberine, hem Allâh’ına.
Lâkin sen sultânım gavs-ı ekbersin
Âhiretten bile himmet eylersin,
Çok çekti şu millet murada ersin
Şefâat kıl şâhım mededhâhına.
MEHMET ÖZÇELİK
19-04-2023
[1] https://www.facebook.com/reel/1356328835225609?s=yWDuG2&fs=e&mibextid=Nif5oz
https://www.facebook.com/reel/5983815655047134?s=yWDuG2&fs=e&mibextid=Nif5oz
https://www.facebook.com/reel/948480952940976?s=yWDuG2&fs=e&mibextid=Nif5oz
https://m.facebook.com/story.php?story_fbid=pfbid0kUgvvvzzA6MVABdTi7tSmpRqSkKV16YK65cZjuLa86edCU8pEEkB2yXteXifn6k8l&id=100022775795591&mibextid=NnVzG8
https://tesbitler.com/2023/04/17/kim-hain/
[2] https://video.haber7.com/video-galeri/236781-50-ton-bugday-bos-araziye-dokuldu-bakanlik-harekete-gecti
[3] https://www.yenisafak.com/gundem/yuz-yilin-yalani-300-milyar-dolar-getirmis-4524377
https://www.yenisafak.com/gundem/altili-masa-kibrisa-rumlar-gibi-bakiyor-4524373
https://www.yenisafak.com/gundem/altili-masa-kibrisa-rumlar-gibi-bakiyor-4524373
[4] https://www.yenisafak.com/dunya/iran-pkkya-goz-yumuyor-4524085