Olay, Haremeyn’in, Osmanlı idaresinde olduğu zamanlarda gerçekleşir.

Olay, Haremeyn’in, Osmanlı idaresinde olduğu zamanlarda gerçekleşir.

 

Kâbe’ye yakın bir bölgede Osmanlı Karakolu vardır. Komutan Askerin birine emreder.

“Git, Erat için Kasaptan şu kadar et satın al, gel” der. Asker gider eti satın alır. Dönüşte bakar ki, Kâbe de Tavaf tenhadır. Kendi kendine “Kâbe’nin tenha olduğu şu sırada bir tavaf yapayım da öyle gideyim” der. Bir tavaf yapar, sonra Karakola gider aldığı eti aşçıbaşına verir.

Aşçıbaşı eti yemek yapmak üzere doğrar, kazana koyar. Ateşi yakar. Ne var ki et pişmek bilmez. Pişmediği gibi çiğ görünüşünde en küçük bir değişiklik olmaz Aşçıbaşı ateşi ne kadar korlasa da, ette en küçük bir pişme emaresi yoktur. Durumu komutana haber verir. Komutan da aynı hali müşahede eder.

Komutan eti alan eri çağırır. Ere, emir verdikten sonra ne yaptığını sorar. Er anlatır. “Komutanım! Eti alıp dönüşte baktım ki Kâbe’de tavaf tenhadır. ‘Bir tavaf yapayım da öyle gideyim’ dedim. Kucağımda etle beraber tavaf eyledim; bitince de tavaf namazını kıldım ve geldim. Başka bir şey yapmadım.” Der. Komutan, hayret ve heyecanla etrafındakilere gözyaşları içerisinde söyle seslenir.

“Bakınız! Allahu Teâlâ Kâbe’yi tavaf eden cansız eti bile ateşte yakmıyor.

“Ya Onu tavaf eden insanı yakar mı ? Der.

 

Loading

No ResponsesNisan 2nd, 2024