Osmanlıda Hilafet.

Osmanlıda Hilafet.


Osmanlıda hilafet, 1517 yılında Yavuz Sultan Selim’in Mısır’ı fethiyle birlikte İstanbul’a taşınmış ve Osmanlı Hanedanı tarafından temsil edilmeye başlanmıştır. Osmanlı hilafetinin temel görevleri arasında, İslâm dininin ve şeriatın korunması, Müslümanların haklarını savunması ve Müslümanlar arasında birlik ve beraberliği sağlamak yer alıyordu.

Osmanlı hilafetinin ilk dönemleri, hilafetin dini ve siyasi bir güç olarak yükseldiği dönem olarak kabul edilir. Bu dönemde, Osmanlı sultanları hem İslâm dünyasının dini liderleri hem de dünyanın en güçlü hükümdarlarından biri olarak kabul ediliyordu. Osmanlı hilafeti, özellikle 16. ve 17. yüzyıllarda, İslâm dünyasının birliği ve beraberliği için önemli bir rol oynadı.

Osmanlı hilafetinin gücünü kaybetmeye başladığı dönem ise 18. yüzyıldan itibaren başlamış sayılabilir. Bu dönemde, Osmanlı Devleti’nin siyasi ve ekonomik gücü zayıflamaya başladı ve bu durum hilafetin de itibarını zedeledi. 19. yüzyılda, Avrupa’nın sömürgeci yayılmacılığıyla birlikte, Osmanlı hilafetinin İslam dünyasındaki etkisi daha da azaldı.

Osmanlı hilafetinin sona ermesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla gerçekleşti. 3 Mart 1924 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilen “Hilafetin İlgasına ve Hanedan-ı Osmaniye’nin Türkiye Cumhuriyeti Memalik-i Hariciyesine Çıkarılmasına Dair Kanun”la hilafet kaldırıldı.

Osmanlı hilafetinin kaldırılması, Türkiye’nin laikleşme sürecinin önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilir. Bu olay, İslâm dünyasında da büyük yankı uyandırdı ve bazı kesimlerde tepkilere yol açtı.

Osmanlı hilafetinin tarihsel önemi, İslâm dünyasında birliği ve beraberliği sağlamaya yönelik çabaları ve Müslümanlar arasında dinî bir liderlik rolü oynaması açısından yadsınamaz. Ancak, hilafetin siyasi bir güç olarak zayıflaması ve Osmanlı Devleti’nin yıkılmasıyla birlikte, bu kurum da tarihe karışmıştır.

@@@@@@@@@

Hilafetin gücü ve etkileri.

Hilafet, Hz. Muhammed’in vefatının ardından Müslümanların dini ve siyasi liderliğini üstlenen kişiye verilen unvandır. Hilafet, İslâm dünyasında yüzyıllar boyunca önemli bir siyasi ve dini kurum olarak varlığını sürdürmüştür.

Hilafetin gücü, öncelikle İslâm dünyasının birliği ve beraberliği sağlamadaki rolünden kaynaklanıyordu. Hilafet, Müslümanların ortak bir dini lidere sahip olmasını ve bu lider etrafında birleşmesini sağlıyordu. Bu durum, özellikle İslâm dünyasının farklı bölgeleri arasında birlik ve beraberliği sağlamada önemli bir rol oynamıştır.

Hilafetin gücü, aynı zamanda halifenin sahip olduğu siyasi ve askeri güçten de kaynaklanıyordu. Halife, İslâm dünyasının en güçlü hükümdarı olarak kabul ediliyordu ve bu gücüyle İslâm dünyasında düzeni ve barışı sağlamaktan sorumluydu.

Hilafetin etkileri, İslâm dünyasının siyasi, dini ve sosyal yaşamında kendini göstermiştir. Hilafet, İslâm dünyasında birlik ve beraberliği sağlamaya, İslâm dininin ve şeriatın korunmasına ve Müslümanların haklarını savunmaya yardımcı olmuştur.

Osmanlı döneminde hilafet, İstanbul’da bulunan Osmanlı sultanları tarafından temsil edilmiştir. Osmanlı hilafetinin gücü, ilk dönemlerde oldukça yüksekti. Bu dönemde, Osmanlı sultanları hem İslâm dünyasının dini liderleri hem de dünyanın en güçlü hükümdarlarından biri olarak kabul ediliyordu. Osmanlı hilafeti, özellikle 16. ve 17. yüzyıllarda, İslâm dünyasının birliği ve beraberliği için önemli bir rol oynamıştır.

Osmanlı hilafetinin gücünü kaybetmeye başladığı dönem ise 18. yüzyıldan itibaren başlamış sayılabilir. Bu dönemde, Osmanlı Devleti’nin siyasi ve ekonomik gücü zayıflamaya başladı ve bu durum hilafetin de itibarını zedeledi. 19. yüzyılda, Avrupa’nın sömürgeci yayılmacılığıyla birlikte, Osmanlı hilafetinin İslam dünyasındaki etkisi daha da azaldı.

Osmanlı hilafetinin sona ermesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla gerçekleşti. 3 Mart 1924 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilen “Hilafetin İlgasına ve Hanedan-ı Osmaniye’nin Türkiye Cumhuriyeti Memalik-i Hariciyesine Çıkarılmasına Dair Kanun”la hilafet kaldırıldı.

Hilafetin kaldırılması, Türkiye’nin laikleşme sürecinin önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilir. Bu olay, İslâm dünyasında da büyük yankı uyandırdı ve bazı kesimlerde tepkilere yol açtı.

Hilafetin tarihsel önemi, İslâm dünyasında birliği ve beraberliği sağlamaya yönelik çabaları ve Müslümanlar arasında dinî bir liderlik rolü oynaması açısından yadsınamaz. Ancak, hilafetin siyasi bir güç olarak zayıflaması ve Osmanlı Devleti’nin yıkılmasıyla birlikte, bu kurum da tarihe karışmıştır.

Hilafetin günümüzde de bazı Müslümanlar tarafından savunulduğu ve hilafetin yeniden tesis edilmesi gerektiği yönünde görüşler dile getirildiği görülmektedir. Ancak, hilafetin yeniden tesis edilmesi halinde bu kurumun hangi şartlar altında ve nasıl bir işlev göreceğinin net olmadığı söylenebilir.

@@@@@@@

Delil ve kaynaklarıyla İslamda Hilafet.

İslamda hilafet, Hz. Muhammed’in vefatının ardından Müslümanların dini ve siyasi liderliğini üstlenen kişiye verilen unvandır. Hilafet, İslâm dünyasında yüzyıllar boyunca önemli bir siyasi ve dini kurum olarak varlığını sürdürmüştür.

**Hilafetin delilleri**

Hilafetin delilleri, hem Kur’an-ı Kerim’de hem de hadislerde yer almaktadır.

**Kur’an-ı Kerim’de hilafet**

Kur’an-ı Kerim’de hilafet ile ilgili doğrudan bir ayet bulunmamakla birlikte, bazı ayetler hilafetin gerekliliğini ve önemini göstermektedir. Örneğin, Maide Suresi 55. ayette şöyle buyurulur:

> “Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Peygambere itaat edin ve sizden olan ulu’l-emre de itaat edin. Eğer bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz, onu Allah’a ve Resulüne arz edin. Eğer Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız, bu, sizin için daha hayırlı ve sonuç bakımından daha güzeldir.”

Bu ayette, Müslümanların Allah’a, Peygambere ve ulu’l-emre itaat etmesi gerektiği belirtilmektedir. Ulu’l-emrin kim olduğu konusunda farklı yorumlar olmakla birlikte, hilafeti savunanlar bu kavramın halifeyi ifade ettiğini düşünmektedir.

**Hadislerde hilafet**

Hadislerde de hilafetin gerekliliği ve önemi vurgulanmaktadır. Örneğin, Buhari’nin Sahih’inde yer alan bir hadiste Hz. Muhammed şöyle buyurmuştur:

> “Ümmetimden ümmetime (İslam dünyasına) imamet edecek bir kişi mutlaka olacaktır.”

Bu hadiste, Hz. Muhammed’in bir halifenin mutlaka olacağını haber verdiği görülmektedir.

**Hilafetin kaynakları**

Hilafetin kaynakları, hem Kur’an-ı Kerim hem de hadislerdir. Bununla birlikte, hilafetin nasıl bir kurum olması gerektiği, halifenin kimler tarafından seçileceği ve halifenin yetkileri gibi konularda farklı görüşler bulunmaktadır.

**Hilafetin görevleri**

Hilafetin görevleri, İslam hukukçuları tarafından farklı şekillerde tanımlanmıştır. Ancak, genel olarak hilafetin görevleri şu şekilde sıralanabilir:

* İslâm dininin ve şeriatın korunması
* Müslümanların haklarının savunması
* Müslümanlar arasında birlik ve beraberliğin sağlanması
* İslâm dünyasının güvenliğinin ve refahının sağlanması

**Hilafetin sonu**

Hilafetin sonu, 3 Mart 1924 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilen “Hilafetin İlgasına ve Hanedan-ı Osmaniye’nin Türkiye Cumhuriyeti Memalik-i Hariciyesine Çıkarılmasına Dair Kanun” ile gerçekleşmiştir. Bu kanunla birlikte, Osmanlı hilafeti kaldırılmış ve Türkiye Cumhuriyeti laik bir devlet olarak ilan edilmiştir.

Hilafetin kaldırılması, İslâm dünyasında büyük yankı uyandırdı ve bazı kesimlerde tepkilere yol açtı. Hilafetin kaldırılması, günümüzde de bazı Müslümanlar tarafından tartışılmakta ve hilafetin yeniden tesis edilmesi gerektiği yönünde görüşler dile getirilmektedir.

@@@@@@@@

Peygamberimizden sonra şimdiye kadar hilafete geçen Halifeler.

Peygamberimiz Hz. Muhammed’in vefatının ardından, Müslümanların dini ve siyasi liderliğini üstlenecek bir kişi belirlemek için bir kurul oluşturuldu. Bu kurul, Hz. Muhammed’in yakın arkadaşları ve sahabelerinden oluşuyordu. Kurul, Hz. Muhammed’in vefatından sonra ilk halife olarak Ebu Bekir’i seçti.

Ebu Bekir’in ardından Ömer bin Hattab, Osman bin Affan, Ali bin Ebu Talib ve Muaviye bin Ebu Süfyan halifelik yaptı. Bu halifelere, “Dört Halife” veya “Hulefa-i Raşidin” adı verilir.

Dört Halife’nin ardından, Emevi, Abbasi, Fatimi, Memlûk ve Osmanlı olmak üzere beş farklı hanedan tarafından hilafet yönetildi.

**Emevi Halifeliği (661-750)**

Osman bin Affan’ın öldürülmesinin ardından, yerine Muaviye bin Ebu Süfyan halife oldu. Muaviye’nin halifeliğiyle birlikte, hilafet Mekke’den Şam’a taşındı. Emevi Halifeliği döneminde, İslam dünyası büyük bir genişleme yaşadı.

**Abbasi Halifeliği (750-1258)**

Emevi Halifeliği’nin zayıflamasının ardından, Abbasiler tarafından yıkıldı. Abbasi Halifeliği döneminde, İslam dünyasında önemli bir kültürel ve bilimsel gelişme yaşandı.

**Fatimid Halifeliği (909-1171)**

Abbasi Halifeliği’nin batısında, Mısır’da kurulan Fatimiler, kendilerine halifelik unvanı verdiler. Fatimiler, Şii İslam’ı benimsemişlerdi ve Şiiliğin yayılmasında önemli bir rol oynadılar.

**Memlûk Halifeliği (1250-1517)**

Mısır’da kurulan Memlûkler, 1250 yılında Fatimi Halifeliği’ni yıktılar. Memlûkler, kendilerini Abbasi Halifeliği’nin devamı olarak gördüler ve halifelik unvanını kullanmaya devam ettiler.

**Osmanlı Halifeliği (1517-1924)**

1517 yılında Yavuz Sultan Selim’in Mısır’ı fethetmesiyle birlikte, Osmanlılar hilafeti ele geçirdiler. Osmanlı Halifeliği döneminde, hilafet İslam dünyasının en güçlü dini ve siyasi kurumu haline geldi.

1924 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla birlikte, hilafet kaldırıldı. Hilafet, günümüzde de bazı Müslümanlar tarafından savunulan bir kurumdur.

**Hilafetin kaldırılması**

Hilafetin kaldırılması, Türkiye’nin laikleşme sürecinin önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilir. Bu olay, İslâm dünyasında da büyük yankı uyandırdı ve bazı kesimlerde tepkilere yol açtı.

Hilafetin kaldırılması sonrasında, bazı Müslümanlar tarafından hilafetin yeniden tesis edilmesi gerektiği yönünde görüşler dile getirilmiştir. Ancak, hilafetin yeniden tesis edilmesi halinde bu kurumun hangi şartlar altında ve nasıl bir işlev göreceğinin net olmadığı söylenebilir.

@@@@@@@

Halifelerin yetki ve gücü nedir?

Halifelerin yetki ve gücü, İslam hukukçuları tarafından farklı şekillerde tanımlanmıştır. Ancak, genel olarak halifenin yetkileri şu şekilde sıralanabilir:

* **Dini liderlik:** Halife, Müslümanların dini liderliğini üstlenir ve İslâm dininin ve şeriatın korunmasından sorumludur. Halife, hutbe verir, namaz kıldırır ve Müslümanların dini meselelerinde fetva verir.
* **Siyasi liderlik:** Halife, Müslümanların siyasi liderliğini üstlenir ve İslâm dünyasının siyasi birliğini ve beraberliğini sağlamaya çalışır. Halife, devleti yönetir, orduyu komuta eder ve dış ilişkileri yürütür.
* **Yargı:** Halife, İslâm hukukunu uygulamakla görevlidir ve Müslümanlar arasındaki anlaşmazlıkları çözer.

Halifenin gücü, hem dini hem de siyasidir. Halife, Müslümanların liderliğini üstlenen ve İslâm dünyasının birliği ve beraberliğini sağlayan kişidir.

Halifenin yetki ve gücü, İslam hukukçuları arasında farklı görüşlere konu olmuştur. Bazı hukukçulara göre, halifenin yetkileri mutlaktır ve halifenin her kararı Müslümanlar tarafından itaat edilmek zorundadır. Diğer hukukçulara göre ise, halifenin yetkileri sınırlıdır ve halifenin kararları, şeriat hükümlerine uygun olmalıdır.

Hilafetin kaldırılması ile birlikte, halifenin yetki ve gücü de sona ermiştir. Ancak, günümüzde de bazı Müslümanlar tarafından hilafetin yeniden tesis edilmesi gerektiği yönünde görüşler dile getirilmektedir.

@@@@@@@@@@

Halifelerin seçimi ve sorumluluk alanları nedir?

**Halifelerin seçimi**

Hilafetin nasıl seçileceği, İslam hukukçuları arasında farklı görüşlere konu olmuştur. Bu görüşler, hilafetin seçimle mi yoksa tayinle mi belirlenmesi gerektiği ve halifenin kimler tarafından seçilmesi gerektiği gibi konularda farklılık göstermektedir.

**Seçim yoluyla halifelik**

Seçim yoluyla halifelik, İslam dünyasında en yaygın kabul gören görüştür. Bu görüşe göre, halife, Müslümanlar tarafından seçilmelidir. Seçim, Müslümanların temsilcileri tarafından yapılmalıdır.

Seçim yoluyla halifelik, Dört Halife döneminde uygulanan yöntemdir. Bu dönemde, halifeler, Müslümanların temsilcileri tarafından seçilmiştir.

**Tayın yoluyla halifelik**

Tayın yoluyla halifelik, İslam dünyasında azınlık olarak kabul edilen bir görüştür. Bu görüşe göre, halife, Müslümanların bir lideri tarafından tayin edilmelidir.

Tayın yoluyla halifelik, Emevi ve Abbasi dönemleri gibi bazı dönemlerde uygulanmıştır. Bu dönemlerde, halifeler, genellikle hanedan üyelerinden seçilmiştir.

**Halifelerin sorumluluk alanları**

Halifelerin sorumluluk alanları, İslam hukukçuları tarafından farklı şekillerde tanımlanmıştır. Ancak, genel olarak halifelerin sorumluluk alanları şu şekilde sıralanabilir:

* **Dini liderlik:** Halife, Müslümanların dini liderliğini üstlenir ve İslâm dininin ve şeriatın korunmasından sorumludur. Halife, hutbe verir, namaz kıldırır ve Müslümanların dini meselelerinde fetva verir.
* **Siyasi liderlik:** Halife, Müslümanların siyasi liderliğini üstlenir ve İslâm dünyasının siyasi birliğini ve beraberliğini sağlamaya çalışır. Halife, devleti yönetir, orduyu komuta eder ve dış ilişkileri yürütür.
* **Yargı:** Halife, İslâm hukukunu uygulamakla görevlidir ve Müslümanlar arasındaki anlaşmazlıkları çözer.

Halifelerin sorumluluk alanları, İslam dünyasının değişen ihtiyaçlarına göre de şekillenmiştir. Örneğin, Emevi ve Abbasi dönemleri gibi bazı dönemlerde, halifelerin sorumluluk alanları daha da genişlemiştir. Bu dönemlerde, halifeler aynı zamanda birer askeri lider ve birer kültürel lider olarak da görev yapmışlardır.

Hilafetin kaldırılması ile birlikte, halifelerin sorumluluk alanları da sona ermiştir. Ancak, günümüzde de bazı Müslümanlar tarafından hilafetin yeniden tesis edilmesi gerektiği yönünde görüşler dile getirilmektedir. Bu görüşler doğrultusunda, halifelerin sorumluluk alanlarının yeniden tanımlanması gerektiği düşünülmektedir.

@@@@@@@@@

Hilafet neden kaldırıldı ve bununla ne amaçlandı?

Hilafet, 3 Mart 1924 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kaldırılmıştır. Bu kararla birlikte, Osmanlı hilafeti sona ermiş ve Türkiye Cumhuriyeti laik bir devlet olarak ilan edilmiştir.

Hilafetin kaldırılmasının nedenleri arasında şunlar sayılabilir:

* **Laikleşme:** Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu kadrosu, laik bir devlet kurmak istiyordu. Hilafet, dini bir kurum olduğu için, laik bir devletle bağdaşmadığı düşünülüyordu.
* **Siyasi nedenler:** Hilafet, Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde siyasi bir güç olarak zayıflamıştı. Halife, Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasi gücünü tehdit ettiği düşünülüyordu.
* **Askeri nedenler:** Hilafet, İslam dünyasının siyasi ve dini birliğini temsil ediyordu. Hilafet kaldırılarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin İslam dünyasındaki etkisinin azaltılması amaçlandı.

Hilafetin kaldırılmasıyla birlikte, Türkiye Cumhuriyeti’nde dini ve siyasi liderlik birbirinden ayrıldı. Bu durum, Türkiye’nin modernleşme sürecinin önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilir.

Hilafetin kaldırılması, İslâm dünyasında büyük yankı uyandırdı ve bazı kesimlerde tepkilere yol açtı. Hilafetin kaldırılması, günümüzde de bazı Müslümanlar tarafından tartışılmakta ve hilafetin yeniden tesis edilmesi gerektiği yönünde görüşler dile getirilmektedir.

@@@@@@@@

Hilafetin kaldırılmasında içte ve İslam dünyasında ne gibi tepkiler olmuştur?

Hilafetin kaldırılması hem içeride hem de İslam dünyasında farklı tepkilere neden olmuştur. İşte bazı önemli tepkiler:

İçeride:
1. İslamcı çevreler, Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde İslam dünyasının lideri olan halifeliğin kaldırılmasına tepki göstermiştir. Bu çevreler, İslam dünyasının yeniden birleşmesi için hilafetin önemli bir rol oynadığına inanmışlardır.
2. Bazı Müslümanlar, hilafetin kaldırılmasının İslam’ın siyasi boyutunu zayıflattığına, Müslümanların bir liderlik otoritesine sahip olmadığına ve İslam’ın siyasetten ayrılamayacağını savunmuştur.
3. Ancak, hilafetin kaldırılmasına karşı olanlar genellikle azınlıkta kalmıştır. Çünkü İttihat ve Terakki Cemiyeti yönetimi, Osmanlı İmparatorluğu’nun modernleşmesi ve ulus devletin kurulması için hilafeti kaldırmıştır.

İslam Dünyasında:
1. Hilafetin kaldırılması, İslam dünyasının farklı bölgelerinde büyük tepkilere neden olmuştur. Özellikle Hindistan, Mısır, Hindistan-Pakistan bölgesi ve Endonezya gibi Müslüman çoğunluklu ülkelerde protesto gösterileri düzenlenmiştir.
2. Hilafetin kaldırılması, İngiliz ve Fransız sömürgeciliği altında olan Ortadoğu ülkelerinde de tepkilere neden olmuştur. Bu tepkiler, bağımsızlık ve milliyetçilik hareketlerinin güçlenmesine ve Osmanlı İmparatorluğu’na karşı direnişin artmasına yol açmıştır.
3. Bazı işbirlikçi liderler, hilafetin kaldırılması karşısında sessiz kalmış veya destek vermiştir. Örneğin, Arap isyanları sırasında Osmanlı İmparatorluğu’na karşı savaşan Şerif Hüseyin, İngilizler tarafından hilafetin kaldırılması konusunda tavizler alması için teşvik edilmiştir.
4. Hilafetin kaldırılmasıyla çağdaşlaşma hareketlerine ve laikleşmeye yönelik dönüşümler, bazı Müslüman entelektüel çevrelerin çeşitli tepkilerine neden olmuştur. Bu çevreler, İslam’ın modernleşmesi ve Batılılaşması konusunda farklı görüşler sunmuşlardır.

@@@@@@@@@

Hilafetin kaldırılmasında gösterilen olumsuz davranış ve uygulamalar.

Hilafetin kaldırılması, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 3 Mart 1924 tarihinde çıkardığı kanunla halifelik makamını kaldırmasıdır. Bu karar ile 16. yüzyıldan itibaren Osmanlı padişahlarının taşıdığı; son Osmanlı padişahı Vahdettin’in ülkeyi terk etmesinden sonra TBMM tarafından Abdülmecid Efendi’ye verilmiş olan halifelik unvanı ortadan kalkmıştır . Hilafetin kaldırılmasına giden süreçte, tekke, zâviye ve türbelerin kapatılması, lâkap ve unvanların kaldırılması, uluslararası ölçülerin kabulü, kıyafet inkılâbı, millet mektepleri, Türk Tarih Kurumlarının kurulması, üniversite reformu, güzel sanatlarda yenilikler, İzmir İktisat Kongresi, aşarın kaldırılması, çiftçinin özendirilmesi, örnek çiftliklerin kurulması, sanayi teşvik kanunu, birinci beş yıllık sanayi planı, tarım kredi kooperatifleri’nin kurulması, kabotaj kanunu, yüksek ziraat enstitüsü’nün kurulması, mecellenin kaldırılması, medeni kanunun kabulü, Türk Ceza Kanunu gibi birçok inkılap gerçekleştirilmiştir .


@@@@@@@@

Hilafetin kaldırılma fikir ve projesi kimlerden çıktı?

Hilafetin kaldırılma fikri ve projesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğindeki Kurtuluş Savaşı’nın liderleri ve fikir adamları tarafından ortaya atıldı. Bu fikir ve projenin ortaya çıkmasında, Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’nda yenilmesi ve ardından parçalanması, hilafetin siyasi ve dini gücünün zayıflaması, Türkiye’nin laik bir devlet olarak kurulması gibi faktörler etkili oldu.

Hilafetin kaldırılması fikrini ilk kez ortaya atanlardan biri, Kurtuluş Savaşı’nın önemli isimlerinden biri olan Kazım Karabekir’dir. Karabekir, 1919 yılında kaleme aldığı bir yazıda, hilafetin kaldırılmasının Türkiye’nin bağımsızlığı ve ilerlemesi için gerekli olduğunu savundu.

Hilafetin kaldırılması fikrini destekleyen diğer fikir adamları arasında, Ziya Gökalp, Yusuf Akçura, Abdullah Cevdet ve Ahmet Ağaoğlu gibi isimler yer aldı. Bu isimler, hilafetin laik bir devlet için bir engel olduğuna ve kaldırılmasının Türkiye’nin modernleşmesi için gerekli olduğuna inanıyorlardı.

Mustafa Kemal Atatürk de hilafetin kaldırılması fikrini destekleyen isimlerden biriydi. Atatürk, hilafetin siyasi ve dini gücünün zayıfladığını ve Türkiye’nin laik bir devlet olarak kurulabilmesi için kaldırılması gerektiğini düşünüyordu.

Hilafetin kaldırılması fikri, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde uzun süre tartışıldı. Nihayetinde, 3 Mart 1924 tarihinde kabul edilen 431 sayılı kanunla hilafet kaldırıldı.

@@@@@@@@@

Hilafetin kaldırılmasında İngiliz’in rolü ve etkisi ne olmuştur?

İngilizlerin hilafetin kaldırılmasında rolü ve etkisi, doğrudan ve dolaylı olmak üzere iki şekilde değerlendirilebilir.

Doğrudan olarak, İngilizler hilafetin kaldırılmasına karşı çıkmış ve bu kararın alınmasını engellemeye çalışmışlardır. İngilizler, hilafetin kaldırılmasının Türkiye’de İslami muhalefetin güçlenmesine ve Orta Doğu’da İngiliz çıkarlarına zarar vermesine neden olacağını düşünüyorlardı. Bu nedenle, hilafetin kaldırılması fikrinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilmesini engellemek için diplomatik ve siyasi girişimlerde bulundular.

Örneğin, 1923 yılında Lozan Konferansı’nda, İngilizler hilafetin kaldırılmasına karşı çıktılar. İngiliz temsilcileri, hilafetin kaldırılmasının Türkiye’nin bağımsızlığını ve egemenliğini tehdit edeceğini savundular. Ancak, Türk temsilcileri, hilafetin kaldırılmasının Türkiye’nin laik bir devlet olarak kurulması için gerekli olduğunu savunarak İngilizlerin bu teklifini reddettiler.

İngilizlerin hilafetin kaldırılmasına karşı çıkmalarının bir başka nedeni de hilafetin Arap milliyetçiliğini körükleyeceğine olan korkularıydı. İngilizler, hilafetin kaldırılmasının, Arapların Osmanlı Devleti’ne olan bağlılığını azaltacağını ve Arap milliyetçiliğinin güçlenmesine neden olacağını düşünüyorlardı. Bu nedenle, hilafetin kaldırılması kararını engellemek için Arap devletleriyle de görüşmeler yaptılar. Ancak, Arap devletleri de hilafetin kaldırılması fikrini desteklediler.

Dolaylı olarak ise, İngilizlerin hilafetin kaldırılmasında etkisi, Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’nda yenilmesi ve ardından parçalanması ile ortaya çıkmıştır. Osmanlı Devleti’nin yenilmesi ve parçalanması, hilafetin siyasi ve dini gücünü zayıflatmış ve hilafetin kaldırılması fikrinin güçlenmesine neden olmuştur.

Sonuç olarak, İngilizlerin hilafetin kaldırılmasında hem doğrudan hem de dolaylı olarak rolü ve etkisi olmuştur. İngilizlerin doğrudan olarak hilafetin kaldırılmasına karşı çıkmaları, bu kararın alınmasını engelleyememiştir. Ancak, İngilizlerin hilafetin kaldırılmasına karşı çıkmaları, bu kararın alınmasını geciktirdi ve zorlaştırdı.

Loading

No ResponsesOcak 4th, 2024